Vücudun en büyük organı olan cilt aynı zamanda bizi dışarıdan gelen zararlı etkilere karşı da korur. Doğduğumuz zaman pürüzsüz, yumuşacık ve pembe olan cildimiz, maalesef yıllar içinde, biz yaşlandıkça donuklaşır, sarkar ve kırışır. Biz yaş aldıkça adeta cildimiz bize ihanet eder. Peki, cildin genç görünümünü korumak için ne yapmalı? Ve en önemlisi de bu süreci yavaşlatmak, hatta geri döndürmek için ne yapmak gerekir?
Nasıl yaşlanıyoruz?
Uzmanlar cilt yaşlanmasını çevresel ve içsel faktörlere bağlıyorlar. Çevresel faktörler kontrol edilebilir olanlardır. Dr. Mustafa Karataş çevresel faktörleri şöyle anlatıyor: "Mesela güneş ışınlarından korunup korunmamak, sigara, alkol içip içmediğiniz, sağlıklı beslenmeye özen gösterip göstermediğiniz sizin kontrol edebileceğiniz çevresel faktörlerdir. İçsel faktörler ise daha az kontrol edilebilir olanlardır. Bunlar, siz daha doğmadan önce programınızda yazılmış olan genetik faktörlerdir." Bilim henüz bu programlanmayı nasıl geri çevirebileceğini bilmese de, antiaging üstüne yapılan araştırmalar, süreci yavaşlatmak için birçok farklı yöntem geliştirilmesini sağlıyor. Hücre fonksiyonları yavaşlamaya başladığında tüm vücutta olduğu gibi ciltte de bunun etkileri görülmeye başlar. Dr. Mustafa Karataş bunları şöyle anlatıyor: "Mesela cilde elastikiyetini veren, gerilip genişledikten sonra tekrar aynı forma dönmesini sağlayan elastin liflerinin sayısı biz doğduğumuzda en yüksek miktarda bulunurken zaman içinde azalmaya başlar. Elastin üretimi giderek düşerken 40'lı yaşlarda neredeyse tamamen durur." Yani 40'lı yaşlarınıza ne kadar elastinle girerseniz yaşamınızın geri kalanında o kadar elastinle yetinmeniz gerekiyor.
Birçok faktör bir arada
Tabii ki yaşlanmanın etkileriyle ciltteki tek değişiklik azalan elastin lifleri değil. Dr. Karataş, "Yaş ilerledikçe yüze formunu veren yağ dokusu ve cildi bir arada tutan bağ dokusudur giderek azalır," diyor ve ekliyor: "Cildin en üst tabakası olan epidermisteki hücre yenilenmesi giderek azaldığı için, cilt yüzeyinde ölü deri hücreleri birikmeye başlar. Bu da cilde donuk ve mat bir görünüm verir. Tüm bunlara yüzdeki kemik ve kas dokusundaki azalma da eşlik eder. Hepsi bir araya geldiğinde ise yüz dolgunluğunu, cilt elastikiyetini kaybetmeye başlar, pigmentasyon lekeleri, çizgi ve kırışıklıklar ortaya çıkar. Kısacası yüzdeki yaşlanma belirtileri her seviyede kendini gösterir."
Güneş ve hava kirliliği de etkili
Dr. Mustafa Karataş, "Bilim insanları genetik yaşlanmanın gizemlerini çözmek için sayısız araştırmalar yapadursun, çevresel faktörlere bağlı yaşlanmayı önlemenin yolları hakkında çok fazla şey biliyoruz. Mesela güneş yaşlanma sürecini hızlandıran en önemli etkenlerden biri. Aynı zamanda hava kirliliği de daha çabuk yaşlanmanız anlamına geliyor. Eğer sigara içiyorsanız, kendinizi sayısız toksik maddeye maruz bırakıyorsunuz. İşlenmiş gıda, çok fazla kırmızı et ile çok fazla şeker ve beyaz undan yapılmış yiyecek tüketmek de yaşlanmayı hızlandırır." Dr. Mustafa Karataş, son 10 yılda anti-aging dünyasında giderek benimsenen bir bilginin altını kalın bir kalemle çiziyor: "Şeker yaşlandırır! Kandaki yüksek glikoz seviyesi kolajen dokuya zarar verir. Glikasyona uğrayan kolajen lifleri karamelize olmuş şeker gibidir. Sertleşir ve kırılır." Dr. Mustafa Karataş'tan gençliği koruyan yöntemler önümüzdeki sayıda...
Şah YAYCI