Röportaj:Bade ÇAKAR
Fotoğraflar:Koray IŞIK
Rixos Türkiye Oteller Koordinatörü Cem Uzan, bir Türk oteli olarak yurtdışında örnek gösterildiklerini söylüyor ve başarılarını müşteriler kadar çalışanlarıyla da yakından ilgilenmelerine bağlıyor. Çalışanlarla müşterilerin mutlu olması sonucu otelde başarı kazanılacağının altını çizen tecrübeli turizmci Cem Uzan ile bir araya gelerek başarılı otelciliği, gelecek planlarını ve Türkiye'de turizm sektörünü konuştuk.
Cem Bey ilk olarak sizi tanıyabilir miyiz? Rixos Grubu ile bir araya gelişiniz nasıl oldu?
Cem Uzan: Rixos kurulurken ben başka bir şirkette çalışıyordum. Fettah Tamince, beraber kurmak istediğini belirtti, ancak o dönemde başka bir şirkette genel müdürdüm. O dönem beraber iş yapamadık ama bir-iki sene sonra bir araya geldik ve çalışmaya başladık. Yaklaşık 12 yıldır, en küçük halinden bugünkü haline kadar beraberiz. Bir otelin genel müdürlüğünden Türkiye bölge müdürlüğüne geldim. Çok memnunum.
Rixos Otelleri'nin özellikleri neler? Diğer otellerden farkı nedir?
Uzan: En büyük özelliğimiz; hızlı, gelişmeye açık, rakamları iyi bilen ama aynı zamanda hassas ve duygusal kişileri seçmeye çalışıyoruz. Çalıştığımız insanların duygularıyla hareket etmelerini istiyoruz, çünkü biz duygusal bir milletiz. Hassasiyet bizde çok yüksek. Biz daha samimi yöneticileriz. Uluslararası zincirler kadar soğuk ve profesyonel olmak istemiyoruz. Kendi şirketimizcesine çalıştığımız için, candan çalışmaya ekip olarak önem veriyoruz. Rixos, öncelikle uluslararası bir marka olmasından dolayı kendinden emin adımlar atması gerekiyor ve verdiği bütün mesajlar takip ediliyor. Bu yüzden bunlara dikkat ediyoruz. Misafir memnuniyetini ön plana çıkartırken personel memnuniyetini de unutmayan bir gruptayız. Bizim için önemli olan iki kısmın da memnun olması, çünkü hem müşteri hem de personel memnunsa patron da mutludur. O yüzden de çalıştığımız 5 bin kişilik personelin memnuniyetine çok önem veriyoruz. Onların yaşam standardına, koşullarına, maaşlarına, ailevi durumlarına, birbirleriyle olan ilişkilerine çok önem veriyoruz. Mesela ben bir personelimin ailesindeki sorunların neler olup olmadığını biliyorum. Bunları takip ediyorum. Personelin durumunu tahlil ederek müşteriye doğru hizmeti sunabiliyoruz. Her otel müşteriye her şey sunulabilir ama konu onu nasıl sunduğunuzdur. Otelcilikte olan en büyük sıkıntı güleryüz ve vücut dilinin eksikliğidir. Biz bunlara dikkat ediyoruz.
Tecrübelerinize dayanarak, otel sektöründe başarılı olmak için başka nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlatır mısınız?
Uzan: Misafir geldiğinde 3 bin kişilik otelde, butik otel gibi ağırlanmalı ama 3 bin kişilik oteldeki gibi eğlenmeli. Dengeyi iyi sağlamak lazım. Çok kolay değil ama biz bunu iyi yapabiliyoruz. Gelen tepkilerden çok memnunuz. Personellerimize farklı rotalardaki otellerimizde değişimler yaparak 12 ay iş olanağı sunuyoruz. Yaz sezonu bitince diğer destinasyonlarımıza aktarıyoruz. Çünkü personeli bulup, eğitmek çok zor ama onu kaybetmek çok kolaydır. Biz bunu için ters düz yapabileceğimiz sistemler geliştiriyoruz.
Türkiye'deki turizm sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Uzan: Ülkede çok ciddi başarılı otelcilik yapan isimler var. Bunların arasında başarılı uluslararası firmalar da var. Bu yabancı firmalar işlerini Türk kültürüne adapte edebilirlerse başarılı olabiliyorlar. Fakat bir Türk otelcisi olarak belirli bir standardı kendin geliştirmen gerekiyorsa ve Türkiye'den çıkıp yurtdışına açılman gerekiyorsa; işte o zaman esas sınav başlıyor. Yurtdışına çıktığınızda Türk kültürünü de kaybetmeden adapte olmak gerekir. Bu konuda başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Yaklaşık 7-8 ülkede otelimiz var ve daha da açmayı düşünüyoruz. Bütün bu otellere de 'her şey dahil' sistemini oturttuk. Büyüme stratejimizin yüzde 70'ini 'her şey dahil', yüzde 30'unu da 'oda-kahvaltı' olarak düzenleyerek büyümeye karar verdik. Dolayısıyla da uluslararası bir marka olma yolunda çok ciddi adımlarla ilerliyoruz. Türk markası olarak yurtdışında referans olarak gösteriliyoruz. Bizim dışımızda bir Türk markasının bu kadar başarılı olduğunu düşünmüyorum. Mesela iki üç hafta önce büyük grupların CEO'ları ve yönetim kurulu üyelerini ağırladık ve yaptıklarımızı incelediler.
Türkiye'de otel sayısı arttıkça, bu durum sektörü nasıl etkiliyor?
Uzan: Rekabet her zaman iyidir. Rekabet insanları geliştirir. Rekabet olmazsa insanlar dururlar, dururlarsa da kaybederler. Rekabetin olduğu yerde güç, dinamizm ve yenilik vardır. Ne kadar çok otel açılırsa o kadar çok rekabet olur ve kendinizi daha çok geliştirirsiniz. Rixos'ta yenilik ekibi var. Sürekli yapılabilecek yenilikleri araştırıyoruz. Çocuk kulübü, entertainment ve organizasyon bakımından çok büyük yeniliklerimiz var. Bunları güçlü tutukça, otellerin satış ve pazarlama politikası daha rahat hareket ediyor. Zaten marka olduktan sonra yanında doğru isimler varsa bir yere gelmişsindir demektir.
Rixos'un gelecek planları neler?
Uzan: 2020 yılına kadar 60 otele çıkmayı hedefliyoruz. Değişik destinasyonlarda da otelcilik yapmak üzerine arayış içindeyiz. Bize çok fazla talep geliyor; fakat biz bu saatten sonra seçici olmaya karar verdik, buna mecburuz da. Sirkülasyonu yüksek işletmeleri tercih ediyoruz. Müşterilerin sıkıntısız gelip gidebileceği rotasyonları tercih ediyoruz. Gelecekteki bütün yatırımlarımızı buna göre yapıyoruz. Bu sene Bodrum ve Göcek'i 'her şey dahil sistem'e döndürdük.