Yüksek topuklularla sanat
HABER NAZAN ORTAÇ nazan.ortac@sabah.com.tr
Yüksek topuklu ayakkabıların ikonik tasarımcısı Christian Louboutin, 26 Şubat'ta Paris'teki Palais De La Porte Doree'de açılacak bir sergiyle onurlandırılıyor. 10 bölümden oluşan dev sergide, Louboutin'in 15 binden fazla ayakkabısı sergilenecek.
Christian Louboutin
İkonik kırmızı tabanı imzası haline gelen Christian Louboutin, 26 Şubat'ta Paris'teki Palais de la Porte Doree içinde dev bir sergi açıyor. Louboutin'in 15 binden fazla ayakkabısını içeren sergide, bir dizi çizim de yer alacak. Ayrıca daha önce gün yüzüne çıkmamış Louboutin'in kişisel koleksiyonundan parçalar da var. Christian Louboutin sergisi aynı zamanda yönetmen David Lynch, koreograf Blanca Li, Yeni Zelandalı videograf Lisa Reihana ve sanatçı Imran Qureshi ile tasarımcı ikilisi Whitaker Malem de dahil olmak üzere, Louboutin'e ilham kaynağı olan büyük sanatçıları ve zanaatkarları da onurlandıracak.
Yüksek topuklularla sanat
MAHALLENİN SANAT MABEDİ
Paris'in 12. bölgesinde doğan Louboutin, mahallesinin 'sanat mabedi' olan Palais de la Porte Doree'den ilk gençlik yıllarından beri oldukça etkilenmiş. Louboutin'in sanatının ve sanata bakışının şekillenmesinde önemli bir rol oynayan merkez, mimari güzelliği ve dekoratif zenginliğiyle de tasarımcının hayatını şekillendirdiği biliniyor.
Louboutin, metalik deriden yapılmış ve doğrudan Palais de la Porte Doree'nin tropik akvaryumundaki balıkların yanardönerliğinden esinlenen 'Maquereau' ayakkabısı da dahil olmak üzere, ilk tasarımları için Palais'den bütün bir form ve motif repertuarını ödünç almış. Art-deco'nun şahikası olan Palais'deki bir uyarı, henüz daha ergen yaşlarda Louboutin'in dikkatini çekmişti; bu uyarı ziyaretçilere 'yüksek topuklu ayakkabılar giyme'lerini söylüyordu. Genç Christian'i etkileyen bu uyarı, ikonik 'Pigalle' ayakkabılarına ilham verdi.
Oldukça büyük ilgi görmesi beklenen bu sergi, Palais de la Porte Doree, çağdaş sanat ve yaratıcılık alanında yeni bir etkinlik programı da başlatmasına da vesile oldu. Louboutin ise, sanat ve tasarım hayatının böyle gözler önüne serilmesinden dolayı çok mutlu; "Kendimi bu kadar kişisel ve görsel bir şekilde ifade etme özgürlüğüne sahip olduğum için çok şanslı hissediyorum" diyor.
10 BÖLÜMDEN OLUŞUYOR
Moda dünyasının büyük bir merakla beklediği sergide, Louboutin'in 30 yıllık kariyerinin izleri var. 10 ayrı bölümden oluşan sergi; henüz küçük bir çocukken, o zamanlar 'Afrika ve Okyanus Sanatları Müzesi' olan mekanın kendisinde uyandırdığı duyguların oluştuğu bölümle başlıyor. Burada, genç Louboutin'in henüz 11 yaşında yaptığı ayakkabı çizimleri yer alıyor. Sonrasında ilk gençlik yıllarına geçiş yapılıyor. Bu bölümde de ayakkabı sanatçısının ikonik kırmızı tabanına başlayış serüveni ele alınıyor. Çizimler, mood board'lar ve portfolyolar arasında Louboutin'in zihnine girmeye çalışıyor, ilham aldığı sanatçıları, dekorasyon yönelimlerini, sanat eserlerini inceleyebiliyorsunuz.
Üçüncü bölüm, 'hazine dairesi' olarak adlandırılmış. Burada sanatçının en ikonik tasarımlarının keyfini çıkartabilirsiniz. Kristalden yapılmış bir ayakkabıdan Hint tasarımcı Sabyasachi Mukherjee'nin iğne oyası işlemelerden oluşan tasarımlarına kadar, Louboutin'in benzersiz ve çok az sayıda üretilen işleri yer alıyor. Burada sanatçının aynı zamanda birkaç ikonik tasarımı da var. Örneğin Yves Saint Laurent'in, 2002 yılında yaptığı son haute couture defilesinde giyilen ayakkabılar gibi. Ya da Afrika'nın ünlü 'Kachina' bebeklerinden ilhamla tasarladığı 'Puebla' ayakkabıları... Bu parçaları, 'X sezonundan parçalar' olarak geçiştiremeyiz; bu tasarımlar artık moda tarihinin önemli birer sanat eseri konumunda.
Serginin dördündü bölümü 'Nudes' serisine adanmış. 2006 yılında başladığı bu seriyle Christian Louboutin, zamansız bir moda ikonuna imza attı. O güne kadar kimsenin aklına gelmediği ya da cesaret edemediği 'ten rengi' ayakkabıları, giydiği kadının ten rengi ne olursa olsun, bacağının bir parçası hissi uyandırdı. Topuklular bacak boyunu uzattı ve kadınlar tarafından çok sevildi. Louboutin, bu tasarım için ilhamı yine sanattan aldı. Fransız ressam François Quesnel'in, Beauvau ailesini resmettiği bir tablosunda, aile üyeleri bu tonda ayakkabılar giyiyordu. Ki bu tablonun sahibi de zaten Louboutin'di ve duvarında uzun süredir asılı olan tablodaki bu ayrıntıyı henüz keşfetmişti. Louboutin, her kadının giyebileceği ten rengi ayakkabıları için İngiliz tasarım ikilisi Whitaker Malem ile anlaştı ve 9 farklı renk oluşturarak, seriyi genişletti. Sonraki yıllarda tasarımcı, bu seriyi şeffaf detaylar ve zımbalar ekleyerek yeniledi.
BİYOGRAFİSİ BİLE SIRA DIŞI
Beşinci bölüm, atölyeye ayrılmış. Bir ayakkabının nihai olarak rafta yer alması için 100 ayrı aşamadan geçmesi gerekiyor. Atölye bölümünde bir deri parçasının ayakkabıya dönüşme serüveninde bu 100 aşamayı kat etmesinin yolculuğu var.
Altıncı bölüm öneriler ve projeksiyonlar olarak adlandırılmış. Bu bölümde, ayakkabı soyut bir nesne olarak ele alınıyor ve yarattığı ilham, farklı sanatlar ve eserler aracılığıyla gözler önüne seriliyor. Serginin yedinci bölümü, Louboutin'in en büyük ilham kaynaklarından Butan'a ayrılmış. Bu sıra dışı ülkenin sahne sanatlarından çok etkilenen Louboutin, altı yıl boyunca buranın yerel sanatçılarıyla çalışarak 13 parçalık çok özel 'Loubhoutan' koleksiyonu yarattı. Markanın 2020 ilkbaharyaz sezonunda görücüye çıkan koleksiyonun yaratım aşaması, yedinci bölümde detaylı bir şekilde ele alınmış. Sekizinci bölüm, sanatçının biyografine ayrılmış. Klasik bir biyografi değil tabii ki burada görecekleriniz! 2017'deki Venedik Bienali'nde keşfettiği Yeni Zelandalı çağdaş sanatçı Lisa Reihana'ya emanet edilen bölümde; Louboutin'in hayatının kilometre taşları, çok çarpıcı ve neredeyse hipnotize edici bir dijital art ile sanatseverle buluşuyor.
Yüksek topuklularla sanat
POP STARLARININ DA İKONU
Serginin sonlarına yaklaşırken, büyük ustanın popüler tarihteki yeri ele alınmış. Dokuzuncu bölüm, 'pop koridoru' olarak adlandırılmış. Paris gece hayatının efsane kulüplerinden Le Palace zamanından başlayarak, Louboutin, her zaman eğlence kültürüyle iç içeydi. O günden bugüne starların tercih ettiği bir isim olarak anılan sanatçı, günümüzde Blake Lively, Zendaya, Rihanna, Leonardo DiCaprio gibi en 'büyüklerin' radarında. 10. ve son bölümde, Christian Louboutin, sanatseverleri bilinçaltının en gizli noktalarına götürüyor. 'Fetiş' olarak adlandırılan bu bölümde, 2007 yılında ünlü yönetmen David Lynch ile işbirliğinden doğan bir fotoğraf serisi var. Bu fotoğraf serisinde, ayakkabı bir seks ve fetiş objesi olarak ele alınıyor. Giyilebilir olmayan tasarımlardan oluşan bu objeler, Lynch tarafından fotoğrafl anmıştı. Ayakkabıyla sado-mazoşist bir ilişki kuran ikilinin yarattığı eserler, serginin en çarpıcı bölümünü oluşturuyor.
'FETİŞ' SERGİSİ İÇİN HAZIRLANAN BU TASARIM, OJE KOLEKSİ- YONUNA DA İLHAM OLDU.
Yüksek topuklularla sanat
LOUBOUTIN, SIRA DIŞI YÖNETMEN DAVID LYNCH İLE 2007 YILINDA AYAKKABIYI 'FETİŞ' NESNESİ HALİNE GETİREN BİR İŞBİRLİĞİ YAPTI. SERGİ İÇİN TASARLANAN AYAKKABILAR, GİYİLEBİLİR OLMANIN ÇOK ÖTESİNDE, ADETA BİRER ACI NESNESİ GİBİYDİ
Yüksek topuklularla sanat
HINT TASARIMCI SABYASACHI MUKHERJEE'NİN İĞNE OYASI İŞLEMELERDEN OLUŞAN TASARIMLARI, SERGİNİN 'HAZİNE DAİRESİ' OLARAK ADLANDIRILAN BÖLÜMÜNDE SERGİLENİYOR.
Yüksek topuklularla sanat
AFRİKA SANATINDAN İLHAMLA YARATILAN 'PUEBLA' AYAKKABISI, GERÇEK BİR SANAT ESERİ.