Yeni Heyecanlar Peşinde

“Dünya gittikçe daha zor bir yer oluyor ama yaş aldıkça ve içinizdeki dengeyi buldukça baş etme gücünüz de artıyor. O nedenle zor olmasına rağmen fena bir yıl geçirmedim, şükredecek çok fazla şeyim var.”

Nasıl gidiyor şimdilerde sizin için her şey? Bütün bir yıl nasıl geçti?

Dürüst olmak gerekirse dünya gittikçe daha zor bir yer oluyor ama yaş aldıkça ve içinizdeki dengeyi buldukça baş etme gücünüz artıyor o nedenle zor olmasına rağmen fena bir yıl geçirmedim şükredecek çok fazla şeyim var.

Özellikle son dönemlerde kariyerinizle ilgili de güzel gelişmeler var, güzel bir noktadasınız. Nasıl bir yoldan yürüyüp bulunduğunuz yere geldiniz?

Uzun süre oldu bu yola çıkalı, kendim bildim bileli çalışıyorum, kendimi geliştirmek için çabalıyorum, sınırlarımı ve ufkumu genişletmek için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Elbette bu yolun ne sonu ne de tatmin eden bir sonucu var ama sevdiğim işi yapabildiğim için kendimi şanslı görüyorum, tabii ki yolda olmak güzel.

Tiyatro oyununuz devam ediyor sanırım şu sıralar, nasıl bir deneyim oluyor sizin için? Tiyatro mu sinema mı hangisi daha ağır basıyor?

‘Eksik’in son sezonu, artık bu yılla beraber vedalaşıyoruz oyunumuzla. Her hikayenin bir sonu olmalı ki, yenilerine yer açsın diye düşünüyorum. Tiyatro mu sinema mı diye ayırmam imkansız ikisinin de bir oyuncu için yeri bambaşkadır eminim. Başka türlü hikaye anlatma biçimleri, o nedenle zevkleri de hisleri de birbirinden çok farklı.

Ayrıca bir güzellik markanız da var, orada işler nasıl gidiyor?

Daha bugün hiç tanımadığım birinin markamız hakkındaki yorumlarını duydum tesadüfen böyle organik olunca çok hoşuma gidiyor. Orada çok sağlam bir ekip güzel bir düzen kurdu gelişmeye ve büyümeye devam ediyor.

“Ben zor vazgeçen bir tipim, her şeyin sonuna kadar sabretmeye ve savaşmaya çalışırım başka türlüsünü bilmiyorum. Ama bir yerden gidersem de bu tam bir bırakma halidir benim için.”

Hayatta kendinizi keşfetmek ya da kendi yolunuzu çizmek konusunda nelerden güç aldınız? Yürüdüğünüz yolda en büyük destekçiniz kim oldu?

En çok kendimden güç aldım, insan aslında özünde doğrunun ve kendisine neyin iyi geleceğini çok iyi bilir. Her zaman başarılı olamaz belki ama yine de kendi yolumuzu içimizdeki güçle kendimiz buluruz. Ailem ve ailem gibi olan yakın arkadaşlarım her koşulda yanımda olur, bu konuda şanslıyım ve hep şükrederim.

Birgün tüm dünyadan kitlelerin takip ettiği bir oyuncu olduğunuzu hayal edin; insanlara ne şekilde ilham vermek istersiniz?

Kendine ve inandıklarına sahip çıkabilen güçlü ve cesur bir kadın örneği olabilirim umarım.

Peki, hayatınızla ilgili kritik kararlar alırken mantığınızla mı, yoksa duygularınızla mı hareket edersiniz?

Bunun cevabı zaman içinde değişti, eskiden duygusal derdim ama şimdi mantığımla ikisini dengede tutmaya çalışıyorum.

Sizi tanıdıkça ortaya çıkan ve dahi karşınızdakini şaşırtan bir özelliğiniz var mı? Ya da şöyle sorabiliriz; kendi hakkınızda söyleyebileceğiniz en marjinal özelliğiniz ne olabilir?

Yine duygusal bir cevabım var buna; sevdiklerine ve inandıklarına körü körüne bağlı biriyim, kolay pes etmem ve vazgeçemem. Çok yakında biri bana bunu söylemişti. Kendimden daha çok karşımdakini düşündüğümü ama bunu ona hiç belli etmeden yaptığımı... İyi mi kötü bilemem ama böyle biriyim.

Genel olarak kendinizle barışık biri misinizdir? Değiştirmeye çalıştığınız, hoşlanmadığınız bir yönünüz var mı mesela?

Bu biraz zorlandığım bir konu kendi üstüme çok giderim, fazla duygusalım ve çok fazla düşünüyorum, bunu değiştirmek isterim en çok tabii ki.

Moda ve trendler ile de fazlaca iç içesiniz. Kariyeriniz bu tarafa doğru evrilir mi dersiniz önümüzdeki dönemlerde?

Evet, takip etmeyi severim ama bununla ilgili bir şeyler yapmak isterim demek fazla iddialı olur. Tabii ki hayat bu, hiç belli olmaz “asla” diyemem.

Hayatta en güçlü insani duygunun ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Sevgi ve vicdan.

Çocukluğunuza dair unutamadığınız bir anınız var mı?

Ailem ilkokulu bitirdikten sonra hangi okula devam etmem konusunda seçimi bana bırakmıştı. Ya İngilizce okuyacaktım ya da Fransızca. Dayılarım İsviçre’de yaşadığı ve Fransızca konuştukları için zor olan Fransızcayı seçmiştim. Tabii ki bu birçok şeyi değiştirmiş oldu, güzel bir karar vermişim.

Bir şehir olsaydınız hangisi olurdunuz, neden?

Paris, New York ve Bologna diyebilirim. Paris’in o sofistike hali bir Frankofon olarak beni kendine çok çekiyor. New York’u renkliliği ve çeşitliliğiyle seviyorum. Bologna da hem mimarisi hem yemekleriyle çok sıcak geliyor, hepsinde kendimden bulduğum bir şeyler var.

Sır tutabiliyor musunuz?

Evet, kesinlikle iyi bir sırdaşımdır.

Peki, size göre gitmek mi zor kalmak mı?

Kesinlikle gitmek zor. Ben zor vazgeçen bir tipim her şeyin sonuna kadar sabretmeye ve savaşmaya çalışırım başka türlüsünü bilmiyorum. Ama gidersem de tam bir bırakma halidir benim için.

Sektörde güzel işlerin içinde olan, kitlelerin tanıdığı birisiniz. Ama bu tanınırlıkla ilgili zaman zaman kabul etmekte zorlandığınız, bunun sıkıntısını yaşadığınız anlar oluyor mu?

Bunu mesleğimin ilk başlarında sorsaydınız çok daha zorlandığımı söylerdim ama tabii ki bunca yıl sonra alışıyoruz, sosyal medya biraz zorlaştırdı diyebilirim ama ona da zamanla geliştirdiğiniz korunma yöntemlerinizle başa çıkmayı öğreniyorsunuz.

“Aşk değil de, artık daha çok inandığım başka kavramlar var. Yol arkadaşı olmak gibi aşktan öte bir sevgiye daha çok inanıyorum. Güçlü ve derin bir bağ... Aşk çok çabuk geçip gidebilen, tükenebilen bir duygu yoğunluğu benim için.”

Bugüne kadar hayatınızda hayalini kurup gerçekleştrdiğinz en önemli şey neydi? Ve şimdiye kadar düşleyip halen gerçekleştiremediğiniz bir şey var mı?

Ben biraz akışında yaşayan biriyim sanırım, böyle cümleler bana iddialı geliyor. Hayalim günün sonunda mesleğinde elinden geleni yapmış iyi bir oyuncu olarak anılmak. Daha somut bir örnekse, dünya turu özellikle Uzak Doğu. Henüz gerçekleştiremedim ama bir gün mutlaka yapmayı diliyorum.

Yoğun çalışma programınızın arasında peki sosyal yaşam-iş dengesini nasıl kuruyorsunuz?

Çalıştığımız zamanlarda pek sosyal hayatımız olamıyor ama biz hep aynı tempoda olmuyoruz, çalışmadığım zamanlarda o açığı kapatıp istediklerimi yapmaya zaman ayırabiliyorum. O dengeyi de zamanla öğreniyor insan.

Beslenme düzeniniz bu yoğun tempodan nasıl etkileniyor peki?

Herkes kadar zaman zaman bozabiliyorum ben de ama neyin bana iyi gelip gelmediğini çok iyi öğrendim artık bulunduğum her ortamda kendime göre bir şeyler bulabilirim genelde kendim yemek yapmayı seviyorum zaten.

Spor için vakit bulabiliyor musunuz?

Spora mutlaka bir şekilde zaman bulunur, ben de buluyorum tabii sadece ben küçük bir ev kazası geçirdim o yüzden ara vermem gerekti, şimdi yürüyüşlerle tekrar başladım en kısa zamanda döneceğim umarım.

Röportajımızın sonuna doğru yaklaşırken, aşkta nasıl bir dönemdesiniz? Şu an aşk en basit tanımıyla nedir sizin için?

Açıkçası aşk kavramıyla ilgili pek düşünmüyorum. Artık daha çok inandığım başka kavramlar var. Yol arkadaşı olmak gibi aşktan öte bir sevgiye daha çok inanıyorum. Daha güçlü ve derin bir bağ. Aşk çok çabuk geçip gidebilen, tükenebilen bir duygu yoğunluğu benim için.

En zorlandığınız anlarda kimin yanına gidersiniz; en sevdiğinizin yanına mı en sevildiğinizin yanına mı?

Hem sevdiğim hem sevildiğim ailemin yanına giderim tabii ki.

Şimdilerde evlilik kelimesi ile yakınlığınız nasıl?

Hiçbir zaman uzak olmadım. Sadece bunun için yaşamıyorum, hedeflerimden biri olmadı. Ama aile kavramını seviyorum, o rutinin ve bağın verdiği güveni hiçbir şey vermiyordur. Zamanı gelince ve doğruysa olur mutlaka.

Yeni yıl arifesinde yeni yılla ilgili ilk dileğiniz nedir desek?

Dünyaya sevgi, barış, eşitlik ve adalet diliyorum en özetle.