Yaşamak her canlının hakkı
Yaşamak her canlının hakkı
Bade ÇAKAR
Tanem Sivar-Edhem Dirvana çiftinin canları gibi sevdikleri köpekleri Django ve Pamuk, komşuları tarafından öldürüldü. Bu korkunç olay üzerine başta Dirvana çifti olmak üzere, cemiyet hayatının hayvansever isimleri, seslerini duyuramayan hayvanların dili oldu ve hayvan katiline büyük tepki gösterdi.
Yaşamak her canlının hakkı
Bir gün uyandığınızda sevdiğiniz birinin elinizden zorla alındığını düşünün... Yapabileceğiniz bir şey yok, eliniz kolunuz bağlı... Ne kadar acı bir durum değil mi? Bu acıyı geçtiğimiz haftalarda maalesef Tanem Sivar-Edhem Dirvana çifti yaşadı. Aile fertleri gibi gördükleri köpekleri Django ve Pamuk, acımasız bir şekilde hayatlarından çekilip alındı. Bozburun'da huzurlu bir yaşam süren ve oğulları Süleyman ile köpekleriyle mutlu bir şekilde yaşayan Tanem Sivar-Edhem Dirvana, hastalık bir ruhun saldırısına uğrayarak, acı bir kaybın yasını tutmak zorunda bırakıldı. Yan komşularının, köpekleri Django ve Pamuk'u zehirleyerek öldürmesini sosyal medyadan duyuran ve gerektiği gibi yasal yollara başvuran Dirvana çifti, aile bireylerinden ayırt etmedikleri bu iki can için savaşıyor ve köpeklerini katleden bu şahsın gereken cezayı alması için çabalıyorlar. Hayvan hakları konusundaki yasal eksikliklerden dolayı maalesef hayvanlar, sadece bir mal olarak kabul ediliyor ve onlara verilen zarar da bir mala verilmiş gibi cezalandırılıyor. Nefes alan, yaşayan bir canlı olarak değil... Nasıl bir çocuğa, bir kadına, bir insana zarar vermek kabul edilebilir bir davranış değilse, bir köpeğe, kediye, ata, bütün hayvanlara da zarar vermek de aynı şekilde kabul edilemez. Hayvan Hakları Federasyonu 'Hayder'in de savunduğu gibi yasalar, "Yaşamın tek olduğunu, yaşayan bütün canlıların ortak bir kökeni olduğunu ve türlerin evrimi yönünde farklılaştığını, yaşayan bütün canlıların doğal haklara sahip olduğunu ve sinir sistemi olan her hayvanın kendine özgü hakları bulunduğunu, bu doğal hakların küçümsenmesi ve hatta kolayca göz ardı edilmesinin doğa üzerinde ciddi zararlar doğuracağını ve insanoğlunun hayvanlara karşı suç işlemesine sebebiyet vereceğini, türlerin birlikte olmasının diğer hayvan türlerinin yaşama hakkının insanoğlu tarafından tanınmasını ifade edeceğini, insanoğlu tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin bir insanın bir diğerine gösterdiği saygıdan ayrı tutulamayacağını dikkate almalı"... Koşulsuz sevgi ve bağlılığı, bir insandan almak belki çok zor ancak hayvanlar bunu size düşünmeden sunabilir. Onların bizden istedikleri tek şey ise sevgi, bunun karşılığında da size bu sevginin kat kat fazlasını yine onlar verir. Dünyayı paylaştığımız bu sevgi dolu varlıkları, küçük görmek, insandan daha önemsiz olduğunu düşünmek hadsiz bir tutum. Hayvanları sevmeniz için onlarla büyümenize, aynı çatı altında yaşamanıza gerek yok. Bu sizin sadece daha rahat empati kurmanızı sağlar. Sokakta sizi gördüklerinde sadece sevin diye yanınıza gelen, karanlık bir yolda sadece korkmamanız için size eşlik eden, insanlardan daha canayakın olan, bakışlarında o masumiyeti görebileceğiniz varlıklar, sizinle eşsiz bir bağ kurabilirler. Onlara sadece izin vermeniz yeterli. Tanem Sivar ve Edhem Dirvana çiftinin yaşadığı korkunç olay, kendi çocuklarından ayırmadıkları köpekleri Django ve Pamuk'un başına geldi. Korkunç biri tarafından acımasızca zehirlenerek, daha yaşayacakları güzel ve sevgi dolu günleri zorunlu bir şekilde sona erdirildi. En kötüsü ise Dirvana çiftinin onlarla daha geçirecekleri mutlu zamanlarını elinden alınması değil sadece, daha 2.5 aylık olan oğulları Süleyman'ın Django ve Pamuk'un vereceği koşulsuz sevgiden mahrum kalması... Başta Tanem Sivar-Edhem Dirvana çifti olmak üzere, birçok ünlü bu iki canın acımasızca katledenin gereken cezayı alması için tüm güçleriyle savaşıyor. İntikam duygusuyla değil, yaşadıkları bu acının başkasının başına gelmemesi için çabalıyorlar. Hayvan haklarının korunduğu gerçek bir yasanın yürürlüğe girmesi için uğraşan ve destekleyen insanlar ise çok fazla... Hayvan dostu ünlü isimlerle konuşarak, hayvan sevgisinin ne kadar önemli olduğunu, bu korkunç olay hakkındaki fikirlerini ve ne yapmamız gerektiğini konuştuk. Hepsinin ortak söylemi ise bu durumun kabul edilemez olduğu ve hayvan haklarının korunduğu bir yasanın yürürlüğe girmesi gerektiği oldu...
Yaşamak her canlının hakkı
Derin Mermerci Aydın
"Para cezası değil hapis cezası olmalı"
Hayvan sevgisinin, 'ağzı var dili yok' canlılara karşı merhamet duymanın hem doğal bir özellik olduğuna hem de aileden geldiğine inanıyorum. Kendimi bildim bileli hep hayvanların sevildiği bir ailede büyüdüm; kedilere, köpeklere, ördeklere, tavşanlara, kirpilere ve daha pek çok hayvana baktım, elimden geldiğince onlara yemek, su, yuva sağlamaya çalıştım, çalışmaya da devam ediyorum. Hayvan haklarını gerçekten koruyan bir yasanın bir an önce yürürlüğe girmesi ve onları vahşice katledenlere karşı cezai yaptırım uygulanması şart. Üstelik bir canlıyı öldürmenin bedeli yalnızca para cezasıyla değil, hapis cezasıyla ödenmeli. Yoksa bu yaşananların önüne geçilemeyecek... Bunun yanı sıra, her zaman barınaklarla iletişim halinde olan, satın almayıp, sahiplenen bir insan olarak barınak şartlarının da düzeltilmesi gerektiğini söyleyebilirim. Hayvanlara, ancak belli bir standarttaki hijyen koşullarında gerçek veteriner hekimler tarafından bakıldığında barınaklar anlamlı hale gelecektir.
Yaşamak her canlının hakkı
Yasemin Özilhan
"Onlar da bizim gibi can taşıyor"
Ben çok küçük yaşta tanıştım hayvan sevgisiyle. Sanırım 4-5 yaşlarındaydım, köpek sahibi olmuştum. O yaşlarda en yakın arkadaşım olmuştu. Her gün yüzlerce haber okuyor ya da duyuyoruz. Bir heves alınıp, barınaklara bırakılan hayvanlar veya sokaklarda bir kap suya muhtaç bir dolu masum... Zehirleniyor, öldürülüyor ve vahşice katlediliyorlar. Hayvanların da insanlar gibi can taşıdığını, onların mal olarak görülmediği, haklarının gerçekten korunduğu yasalar olmalı. Bu yasanın çıkması için ve zehirlenerek öldürülen köpekleri Django ve Pamuk'un hakkını savunmak için Tanem Sivar ve Edhem Dirvana kampanya başlattı. Hayvan hakları kanununu değiştirmek için hep beraber tek yürek olalım. İmza kampanyasına katılalım ve katılımın artması için paylaşalım...
Yaşamak her canlının hakkı
Yağmur Ünal
"Hayvanlara olan bağın tarifi yok"
Ben kendimi bildim bileli hayvanlarla içiçeydim. Küçükken eve bütün hayvanları doldurmak istiyordum. Bir keresinde anneme, 'eve at alalım' diye tutturmuşluğum bile var (gülüyor). Köpeklerimle büyüdüm. O bağın tarifi yok. Maalesef onları kaybetmenin acılarını da yaşadım, hayatın gerçeği... Beyoğlu'nda sokakta ölmek üzere olan bir köpeği aldım kulağında belediye küpesi vardı, tedavi oldu iyileşti... 7 sene benimleydi. Benim için, hatta aslında herkes için çok başka bir yeri vardı Jager'in. Ne kadar karakterli, hisli, minnet duygularına sahip olduğunu anlatmaya kelimeler yetmez. Sokak köpekleri çok çok özel oluyor. Köpek olmayan bir ev bana eksik gelir. Kendi çocuğum olduğunda da mutlaka bir köpekle büyümesini istiyorum. Hayvan sevgisiyle büyüyen bir çocuğun daha vicdanlı, daha sevgi dolu olacağını düşünüyorum. Hayata karşı, insanlığa karşı.. Tanem de, Süleyman'ı Django ile büyütmenin hayallerini kuruyordu. Edhem ve Django, baba-oğuldular zaten. Bunu onların elinden alan kişi daha başka şeyler de yapar. Zaten sonrasında yaptıklarıyla insanlara da zarar verme potansiyelini göstermiş oldu. Bu insanlar toplum için de tehlike ve tehdit oluşturuyor.
Yaşamak her canlının hakkı
Zeynep Selvili Çarmıklı
"Hayvanlardan koşulsuz kabulü öğrendim"
Hayvan sevgisini bilmedigim bir zamanı hatırlamıyorum. Bunu sanırım annem ve babamın hayvan sevgisine borçluyum. Küçükken benden cüsse olarak büyük bir hayvan gördügümde anneme dönüp "Isırır mı?" diye sorarmısım. Kendimi güvene alırmısım önce. Hemen arkasındansa, "Peki annesi var mı?" diye sorarmısım. Annem yalnızca bir defa, "Sanırım yok, Zeyno'cugum" dedi, o kediye de biz annelik yaptık. Evimizde, 13 sene boyunca... Hayvanlardan kosulsuz kabulü ögrendim. Sevilmeye deger biri oldugumu ögrendim. Tabii bir de yasadıgın anın hakkını vermeyi, eglenmek için kendime izin vermeyi ögrendim. Mezbahalarda yasananları biliyoruz artık. O hayvanların ne kadar acı çektigini, ne kadar kötü kosullarda yasam mücadelesi verdiklerini biliyoruz. Bu sömürünün bir parçası olmamak adına artık vejetaryen besleniyorum. Tabii is yalnızca yememekle bitmiyor. Hayvanlar üzerinde test yapan kozmetik ürünlerinden de mümkün mertebe, bilgilendikçe uzak duruyorum. Kürk konusuna girmeyecegim bile! Su sıralar deri konusunda da çok güzel ve kaliteli iki markaya rastladım. Dilediginiz modeli hayvansal deri kullanmadan yapıyorlar! Hayvan sevgisi, duyarlılıgı ve haklar savunuculugu yalnızca 'evcil' hayvanlarla sınırlı kalmamalı. Bir insanın hayvansal ürünlerden vazgeçmesi demek, birçok hayvana yasama hakkı demektir! Bir insanın bile bu kararı vermesi bu devrin ihtilalidir! Tanem Sivar ve Edhem Dirvana'nın basına gelenler konusunda çok öfkeliyim. Öfkemin arkasında da büyük bir üzüntü var. Her kim hisseden bir canlıya zarar veriyorsa kendi çok büyük bir acı içindedir diye inananlardanım. Elbette bu yapılan siddetin bir bahanesi olamaz! Dilerim basta Tanem Hanım ve Edhem Bey olmak üzere kimse bir daha böylesine büyük bir travmaya ugramaz. Bir an evvel de adil yasal düzenlemelerin yürürlüge girmesini temenni ediyorum.
Yaşamak her canlının hakkı
Sinem Güven
"Bu pervasızlığa dur demenin vakti geldi"
Ailece hayvanları çok sevdiğimiz için kendimi bildim bileli hayvanlarla yaşadım. Özellikle de annem bu konuda çok hassastır. İlk kedim Boncuk 21 yıl boyunca bizimleydi. Sonrasında başka kedilerim ve köpeklerim Şeker ve Lucky oldu. Lucky'i maalesef kaybettik ama Şeker'le 8 yıldır birlikteyiz. Ayrıca biz sadece kendi hayvanları değil, sokak hayvanları içinde çalışan bir aileyiz. Hayvanlarda en az bizim kadar bu dünyada yaşama hakkına sahip oldukları halde maalesef canlı olarak sayılmıyorlar bile. Kanunda mal olarak geçiriliyor varlıkları. Onlara verilen zararın, hatta bilerek ve isteyerek öldürülmelerinin bile hukukta hiçbir caydırıcı cezası yok. Düşünsenize sapığın biri bilerek gidip bir cana kıyıyor ve olur da biri dava açarsa, üç-beş kuruş para verip elini kolunu sallayarak geziyor "katil"! Kanunların artık acil olarak değiştirilmesi için daha kaç cana kıyılması gerekiyor bilmiyorum. Artık bu pervasızlığa dur demenin vakti çoktan geldi de geçti bile. Edhem ve Tanem'in başına gelenlere inanmak bile istemiyorum ama maalesef bu vahşet gerçekten yaşandı. Django'yu ilk doğduğu günden beri tanırım. Edhem ve sonrasında Tanem ve minik Süleyman'la olan muhteşem ilişkilerine defalarca şahit olduğum için ne yaşadıklarını daha da iyi anlıyorum. Django'ya ve Pamuk'a yapılanın görmemezlikten gelinip, yalandan cezalandırılması fikri bile kanımı donduruyor ama inanıyorum ki bu sefer bu iş burada bitmeyecek, bunu yapan katil hak ettiği şekilde cezasını bulacak. Bu yaratığın (insan demeye dilim varmıyor) ceza alması ne yazık ki ne Django'yu ne de Pamuk'u geri getirmeyecek ama bundan sonraki canlara zarar gelmemesi konusunda önemli bir eşkal olacaktır. 9.5 yaşındaki kızım Defne'nin dediğini sizinle paylaşmak istiyorum; "Biz insanlar hayvanların dünyasını işgal ettik aslında. Onların olanı ellerinden aldık. Hep insanlar onlardan korkuyor ama belki de biz onların gözlerindeki kocaman canavarlarız."
Yaşamak her canlının hakkı
Yelda Demirören
"Hepsi bize emanet birer melek"
Hayvan sevgisiyle çok küçükkken tanıstım. Çok küçük yaslardan beri bu sevgi ile iç içe büyüdüm. Hayvanların sadakati ve dostlugu çok farklı oldugunu düsünüyorum. Örnegin köpeklerim, kosulsuz ve karsılık beklemeden sevilebilecegini gösterdi bana. Boston'da yalnız yasadıgım dönem minik köpegim Kontes bana arkadaslık ediyordu. Onunla o kadar çok sey paylastık ki, farklı bir bag kurduk. Hala üzüldügümde yanıma uzanır, bazen ben üzüldügüm için aglar. Sevindigimde ise etrafımda turlar atar, sevincini belli eder. Ben hepsini bize emanet olan birer melek olarak görüyorum. Haksızlıgı hiç haketmiyorlar. Hayvan hakları konusuna daha çok deginilmesi gerektigini düsünüyorum. Bu konuda çok hassas oldugumu, beni tanıyanlar bilir. Hayvanların korunmasının, hayvan haklarının, insan haklarından ayrı tutulmasını anlamsız buluyorum. Onların da birer canlı oldukları, hissedebildikleri ve çok masum, savunmasız oldukları unutulmamalı. Maalesef kendi seslerini duyurabilmek için bir dilleri yok, onlara yardım etmek için biz onların sesleri olmalıyız. Hayvanlara iskence edenlerin, onlara haksızlık yapanların ve öldürenlerin normal insanlar olduklarını düsünmüyorum. Aksine sevgiden, vicdandan ve mantıktan yoksun bulup, hepsini kınıyorum. Dısarıda olan bu caniiliklere kalıcı ve caydırıcı çözümler bulunması konusunda ısrarcıyım.