Klinik Psikolog Selin Erekli; "Pek çok insan, hayatın kendisine verdikleriyle ilgilenir ve onların içinden en iyisini elde etmek için uğraşır. Diğerleri ise genel eğilimin tam tersi bir özellik gösterir. Zinciri kırarak yaşamla ilgili bambaşka bir şey amaçlamaya karar verir. Sizin kaderiniz nedir? Hayallerinizin gerçekleşmesi için bugün ne yapmaya başlayacaksınız? Eğer durumlarla ilgili olumsuz düşünceleriniz varsa bunlar sizin tepki repertuvarınızı kısıtlama eğilimi gösterirler. Mesela eğer üzgünseniz oturup ağlamak isteyebilirsiniz. Eğer depresifseniz geri çekilmek isteyebilirsiniz. Yani seçenekleriniz negatif duygularınızla sınırlıdır. Negatif duygulara sahip olmanız her türlü durumu gerçekte olduğundan daha sert ve tehdit edici bulmanıza neden olur. Fakat tam aksi; pozitif düşüncelere sahipseniz olumlu duygular deneyimlersiniz. Değişime fırsat vererek daha mantıklı bir yaklaşım geliştirirsiniz" diyor ve sürekli değişime açık ve mutlu bir hayatın yol haritasını anlatıyor.
DEĞİŞİME FIRSAT VERİN
Ben, seans vakitlerimizde karşı koltuğuma oturan her danışanıma bir noktada şu soruyu sorarım: "Yeni bir ortama girdiniz. Mesela bir arkadaşınız sizi de başkalarının olduğu kalabalık bir akşam yemeğine davet etti. Tanımadığınız onlarca insan var ve masada size merhaba demek yerine önündeki tabağa odaklanmış sessiz birisi dikkatinizi çekti. Ne düşünürdünüz?" Bu soru negatif mi, pozitif mi olduğumuz konusunda bize büyük ipi ucu veren bir soru. Ve ben genellikle iki tür yanıt aldım. Bir; "Benden hoşlanmadığını ve son derece saygısız birisi olduğunu düşünürdüm." İki; "Mutsuz ve canının bir şeye sıkkın olduğunu, olayın benimle alakalı olmadığını düşünürdüm." İşte bu iki düşünce biçimi iki farklı davranışa kapı açıyor. Birinci seçeneği düşünenler, o kişiyi gece boyunca yok sayıp iletişime geçmeyeceklerini belirttiler. Fakat ikinci seçeneği düşünenler (hani şu zincirleri kıran yenilikçiler) bambaşka bir davranış sundu. O sessiz kişi ile iletişime geçebileceklerini, belki de bir şeylere çok üzgün olabileceğini hatta destek olabileceklerini belirttiler. Peki, aynı soruyu size sorsam, nasıl cevap verirdiniz? Ne hisseder, neler düşünürdünüz?
MUTLULUĞU HEDEFLEYiN
Duygular ile şekillenen düşüncelerin, davranışlara dönüştüğü ve bu davranışların zamanla kader dediğimiz sarmalı yarattığı k birçok araştırma ile psikoloji dünyasında defalarca kez kanıtlandı. Bu araştırmalarda başı çeken terapi ekollerinden Bilişsel ve Davranışçı Terapiler diyor ki; "Ne düşünürsen osun." Altmışlı yıllarda Aaron Beck tarafından geliştirilen bu yaklaşım, düşünce gücünün kader üzerindeki etkisini gözler önüne serdi. Bizler, yani terapistler bugün halen bu ekolden faydalanıyor, birçok insanın kader sandığı sarmaldan kurtuluşuna keyifle eşlik ediyoruz. Peki, pozitif düşünmek bu derece önemli deyip duruyorum ama sizden gelen soruyu duyar gibi de oluyorum; "Nasıl pozitif düşünebilirim?" Profesör Barbara Frederickson tarafından yapılan bir çalışmaya göre; insanlar yaklaşmakta olan bir problemle başa çıkmaya çalışırken negatif duygular onların odaklarını daraltır. Negatif duygular kendinizi dışarıya kapatıp içinize dönmenize neden olur. Pozitif duygular sadece iyi oluşun göstergesi değildir. Kişiyi çok daha iyi duygulara iten ve büyütüp geliştiren, dönüştüren bir güce sahiptir. Bunlara önem vermek şart.