Tüm yaralar sarılana dek desteğe devam
Depremzedelerimizin yaralarını sarmak amacıyla başlattığımız kampanyamıza yeni isimler dahil oldu.
Fatoş Altınbaş
"Umudumuzu kaybedemeyiz"
Mevaris’in ikonik mücevherlerinden ‘Crescent Ring’ (yeni ay yüzüğü), yeni başlangıçları, iyilikleri ve umudu temsil etmekte. Ülkece yaşadığımız acı, doğa felaketinde ihtiyacımız olan duyguların bunlar olduğunu düşündüğümden bu yüzüğü seçtim. Deprem felaketinin ilk gününden beri gerek kurumsal, gerek kişisel olarak, deprem bölgesinde bu felaketten etkilenen insanlarımız için destek sağlamaya çalıştık. Bu bizlerin insani ve vatandaşlık göreviydi. Bu projeyi de bu desteğin değerli bir devamı olarak görüyorum. Altınbaş Üniversitesi olarak bölgede bulunan öğrencilerimizden kurduğumuz bir ekiple dayanışma içinde, İstanbul’da organize ettiğimiz tüm ihtiyaç malzemelerini bölgeye ulaştırdık. Elimizden geldiğinde çok insana fayda sağlamaya çalıştık. Ayrıca ben de şahsım ve Mevaris Mücevherat adına farklı sivil kuruluşlar üzerinden yardımlar yaptım. Bunları konuşmaktan çok da hoşlanmıyorum. Elimizden gelen yardımı yaptık, yardım talebinde bulunan, güvendiğimiz hiçbir kişi ve kuruluşu geri çevirmedik diyebilirim. Deprem bölgesinde bulunan meslektaşlarımıza destek sağlamaya devam ediyoruz. Ayrıca öğrencilerimizle de kontak içinde ihtiyaçlarını sağlıyoruz. Bunun haricinde bu proje gibi farklı projelere de destek veriyorum ve vereceğim de. Maalesef ki, yüzyılın en büyük doğa felaketini yaşadık. Kayıpları telafi etmek, teselli bulmak neredeyse imkansız. Bu üzüntü hepimizi sarstı ve hüznümüz devam etmekte. Ama umudumuzu kaybedemeyiz. Devletimizin gücüne ve toplumsal dayanışmanın değerine inanıyorum. Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Güneydoğu Anadolu’muz yeniden aydınlık günlere kavuşacaktır.
Mehmet Sinan Kuran
"Yardımlaşmamız zaruri"
Uzun zamandır kafamda olan bir projenin ilk işini sizinle paylaşıyorum. O yüzden benim için çok kıymetliydi. Sanatı halkla buluşturmaya çalışıyorum. Sadece parası olan insanların bir ayrıcalığı olarak kalmasına gönlüm razı olmuyor. Bu yüzden nispeten uygun fiyatlı bir seri yaptım. Bu resim o yolun ilk resmi. Ama böyle nefis bir paylaşımdan daha güzeli düşünülemezdi. Çok teşekkür ediyorum bana böyle bir fırsat sağladığınız için. Bu projede yer almaktan dolayı çok mutluyum. Uzun zamandır sosyal projelerde yer alıyorum. 55 yaşımdan sonra seçtiğim yol bu. Artık bu yolda devam etmek istiyorum. Yaşadığımız coğrafyada yaşam şartları özellikle zor. Yardımlaşmamız zaruri. Bu gerçeği önceliğim olarak aldım. Spesifik afetlerde değil, sürekli yardımlaşmalıyız. Dünya sürekli irtifa kaybeden bir uçak gibi. Hızla çakılacak. Kaynaklar hızla tükeniyor. Bunun bilincinde olup önceliklerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Benim sürekli çocuklarla ilgili projelerim oluyor. Bunu o bölgelere taşıyarak deprem bölgelerindeki çocuklarla birlikte resim yapacağız. Hepimiz aynıyız, biriz. Birbirimizden en ufak bir farkımız yok. Bir an önce bunu anlayıp, buna uygun yaşamayı öğrenmeliyiz. Ya da geri sayıma başlayabiliriz. Bana bu şansı verdiğiniz için çok teşekkür ederim
Sedef Gali
"Bizi ayakta tutan en büyük güç umutlarımız"
Bu proje için sizinle paylaştığım bu resmi ‘Aşk Mektupları’ serimin devamı olarak yeni bitirdim. Üzerinde hep gizli şiirlerimin olduğu bir seri bu. Bu serideki her eserin kendine ait notları var. Bu eserimi mesajı ise; “Sun is gonna rise again 23” (Güneş yeniden doğacak 23). Her günün bize getireceği yeni umutları içinde barındırdığı için ve bizi ayakta tutan en büyük gücün de umutlarımız olduğuna inandığım için seçtim. Keşke elimden daha fazlası gelse, daha fazlasını yapabilsem. Ben çocukken Antakya’ya taşındık ve ilkokulu orada okudum. Dostlarım, arkadaşlarım, ailem, öğretmenim... Öylesine kaybımız var ki... Bunları yazarken kelimelerimin küçüklüğünden utanıyorum. Söyleyecek sözler çığ olup kalbimin üzerinde oturuyor. Evlerinde büyüdüğüm dostlarımızı kaybetmişken açıkçası şans eseri ailemin kurtulduğuna şükrediyorum ancak acım, ruhumdaki yangın asla dinmiyor, dinmeyecek.
"Dayanışmanın gücüne inanmalıyız"
Yardım konusunda yaptıklarımızın da açıklanmasını doğru bulmuyorum. Kayıplarımıza rağmen ailecek elimizden geleni yaptığımızı söyleyebilirim. Şehirlerin yeniden kurulması için belki de yeniden köyleşmek gerekecek. Antakya, Adıyaman, Maraş buralar tarihi şehirler. Sosyolojik olarak ise toplumu, küçük esnafı desteklemek gerekiyor. Esnaf aktif şekilde çalışmaya başlamadıkça şehirler normale dönemez. Antakya’yı yeniden canlandırmak için farklı projelerim var ancak yaramız çok taze. Philip Starck’in de dediği gibi, karanlıktayken sanat önemini yitiriyor. Ancak daha büyük kültürel bir girişimde bulunmalıyız ki, halk şehre geri dönsün, üretsin, ürettiklerinden tekrar kazanabilsin. Burada işimle ilgili, tabii ‘sanat’ öne çıkmayacak ancak üretim ile özellikle kadınların ve çocukların daha aktif olduğu projelerim var. Umarım dayanışmanın gücüne inanmak için felaketlerin olmasını beklemeyiz. Türk halkının birlik ve beraberlik gücü her şeyden üstün ve çözüm üretebilecek kapasitede. Tüm fikir ayrılıkları unutuluveriyor ve bu birlik ile şehirlerimiz, ruhumuz tekrar canlanacak ve yaralarımız sarılacak.
Özge Kahraman
"Hep birlikte bu zor günlerin üstesinden geleceğiz"
Profesyonel olarak uzun yıllardır ‘mağaracılık’ sporu yapıyorum ve birçok mağara keşfine katıldım. Eserlerimde mağaraların gözlerden uzak kalan güzelliklerini gözler önüne sermeye çalışıyorum. Bağışladığım eserim Spes (Umut Tanrıçası) Roma mitolojisinde umut tanrıçasıdır, umudun cisimleşmiş hali olarak görülür. ‘Son Tanrıça’ olarak anılır, bu umudun insana kalan son kaynak, son şans olduğuna bir göndermedir. Bu yüzden projeye bu eserimle katılıyorum. Yaşamış olduğumuz deprem felaketinde maalesef çok büyük yaralar aldık. Bu eseri seçmemde ki neden bahsettiğim gibi karanlık ve kötü olarak tasvir edilen bir şeyi umut verici bir hale dönüştürmek. Eminim ki, çabalarımızla bu zor günlerin elimizden geldiğince üstesinden geleceğiz. Ülkemizde yaşanan hepimizi derinden sarsan deprem felaketinin ardından maalesef zor günler yaşadık. Fakat görüyoruz ki, duyarlı insanların çabalarıyla bu yaralar sarılmaya çalışılıyor. Ülke olarak çok büyük bir sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum.
Nezih Çavuşoğlu
"Depremzedelerin yanlarında olduğumuzu hissettirmemiz gerekir"
Yaşanan bu felaket unutulmamalı. Bu büyük trajedi bitmedi, devam ediyor. Sağ kalan insanlarımız büyük acılarla yüzleşiyor ve yeniden hayatlarını kurmak, yüreklerindeki acıyı bir nebze dindirmek için çabalıyorlar. Hepimiz bu felaketi yaşamış yurttaşlarımızın yanında olmalıyız. Onun için bu ve benzeri organizasyonları yürekten destekliyorum. Projenize, ‘Stripe’ serime ait bir eser ile iştirak ediyorum. Tüm koleksiyonerlerimin benden talep ettiği bir seri bu. Benimle özdeşmiş, adeta imzam haline gelmiş bir seri. Böylesine değerli bir eser ile katılmak istedim. Umarım alıcısını bulur ve bir kalbe dokunur. Her şeyden önce bir sanatçı olarak ülkemde yaşanan bu felakete duyarsız kalamam ve bir şeyler yapmayı bir görev olarak kabul eder ve bunu da severek, kalben yaparım. Bence tüm sanatçılarımız da böyle davrandı. Bu sadece ufacık bir damla. Elbette bununla sınırlı kalamam, kalmadım ve kalmayacağım. Umarım sanat eserimden gelir temin edilir ve bir yaraya merhem olur. Depremzedelerimizin pek çok ihtiyacı var. Öncelikle yaralarını sarmalı, yaşama tutunmaları sağlanmalı, umutları tazelenmeli ve tüm halkımızın onların yanında olduğunu hissettirmemiz gerekir. Vatandaşlarımızın yanı sıra devletimiz de tüm imkanları ile yanlarında olmaya uzun süre devam etmelidir. Depremzede insanlarımızın sorunları daima gündemin birinci maddesi olmalıdır.
Ayşe Rodoslu
"Depremzedelere katkı sağlamamıza aracılık etmeniz çok değerli"
Şamdan Plus’ın sosyal sorumluluk projesine uğur böceği figürlü bir tasarımımla destek olmak istedim. Bir uğur böceği üzerimize konduğunda kendimizi özel hisseder ve bize şans getireceğine inanırız, aynı zamanda bir güven ve iç huzuru hissettirir. Bu ürünün satışından elde edilen gelir, gerçek anlamda ihtiyacı olan bir hedefe ulaşacağı için, sembolik olarak bir uğur böceğinin getireceği tüm pozitif enerji ve iyi şansı da o hedefe ulaşmasını gönülden arzu ediyorum. Kolyede kullandığım mercan taşı olumsuz enerjileri ortadan kaldırarak, iç huzuru ve ferahlık sağlaması anlamlarını taşıyor, umarım bu da sahip olan kişi ve depremzede arasında bir köprü oluşturur. Bu proje ile ihtiyacı olan depremzede vatandaşlarımıza katkı sağlamamıza aracılık etmeniz çok değerli, bu nedenle Şamdan Plus ailesine çok teşekkür ederim. Benim ve diğer tasarımcı arkadaşlarımın yaratıcılık ve emeğimizin karşılığının böyle değerli bir proje ile gerçek anlamda ihtiyacı olan bir yuvaya, belki bir çocuğa, belki bir öğrenciye ulaşacak olması çok değerli. Deprem olduğu günden bu yana herkes nasıl yardım edebileceği, yardımının gerçek ihtiyaç sahibine ulaşıp ulaşamayacağı konusunda çevresiyle de etkileşim halinde olarak elinden geleni yapmaya çalıştı ve yapmaya devam ediyor. Yardımların süreklilik kazanması çok önemli, asıl bundan sonraki süreçte depremin yaralarının sarılmasına ihtiyaç duyacak depremzede vatandaşlarımız. Ben de şahsım adına, dahil olduğum bazı oluşumlar kanalıyla sürdürülebilir bazı çözümlerle bağışlarımı gerçekleştirmeye devam ediyorum. Daha önce de bahsettiğim gibi, dahil olduğum sosyal yardımlaşma dernekleri ve oluşumlar kanalıyla belirlenen ihtiyaç sahibi depremzedelere bağışlarımız ulaştırılıyor. Umarım böyle bir felaketle bir daha karşılaşmayız ve tüm depremzedelerimizin sorunları en kısa zamanda çözülür.
Öznur Yakın
"Dayanışma içinde olan toplumlar her zaman kazanır"
Kalp formunda rose gold ışıl ışıl bir kolye ile projeye katılıyorum. Koleksiyonumuzdan bu parçayı seçtim çünkü ülkemizde yaşanan ve çok büyük bir bölgeyi kapsayan bu depremde yeni kurulacak olan hayatlarda insanların kalbine yüreğine bir parça dokunabilirsem ne mutlu bana. Bütün dünya özenerek övgü dolu sözlerle birbirimize olan yardımlaşmamızda nasıl engelleri aştığımızı ana manşetlerden girerken Türk olmaktan bir kez daha gurur duydum... Herkes imkanları dahilinde elinden gelenin en fazlasını yaparak seferber oldu... Böylesi bir toplumun parçası olmak ve ülkemin kanayan yarasına merhem olabilmek çok duygulu. Ve en önemlisi bu yüreği güzel toplumun her kesimi yardımlarımızın,dayanışmamızın devamlılığı kıonusunda kararlı ve istikrarlı olması. Bölgeye defalarca gittim. Yapabileceğim ne var ise elimden geleni maddi ve manevi yaptım. Bunları açıklamayı çokda doğru bulmuyorum. Ancak şunu söyleyebilirim ki çocuklar ve bayanlar önceliğim oldu. Bir anne olarak olaylara daha duygusal yaklaşıyorsunuz... Depremin ilk haftasından itibaren kurduğumuz aş evlerimizle bölgede hizmetimiz hala devam etmektedir. Hem aşçılarımız hem kendi personelimiz hem de gönüllü ekip arkadaşlarımızla her öğünde 1000 kişinin üzerinde ikramlarda bulunarak, sabah kahvaltı ile güne başlayıp öğlen ve akşam yemekleri ile devam etmekteyiz. Dayanışma! Bu büyük bir güç. Dayanışma içinde olan topluluklar her zaman kazanırlar ve kazanan insan kendini mutlu hissederek daha ne yapabilirim diye yüreklenir. Dayanışma dünyadaki bütün sorunların çözümü olabilir bence. Bu bir takım çalışması. Yalnız yapamayacağımız şeyleri, yeteneklerimizi, varlıklarımızı ve enerjimizi birleştirerek bir değer oluşturabiliriz. İnsan doğası gereği toplumsal bir varlıktır ve bunun en iyi örneği bence Türk toplumudur.
Durmuş Bahar
"Yaralarımızı birlikte saracağız"
Eserlerim imgeler yoğunluğundan oluşmaktadır. Her eserimde kullandığım sabit imgelerim vardır. Dönem kadınları, dönem mimarisi eserlerimde zaman esprisi ile geçmişten günümüze kavramların değişmediğini, değişenin sadece yaşam biçimlerimiz olduğunu, hayatın kabuk değiştirerek devam ettiğini anlatmaktadır. Bu proje için paylaştığım eserimde de bir kadının varoluş mücadelesinde kaybedişlerine rağmen güçlü bir kadının hikayesi anlatılmaktadır. Eserdeki karga ise Yunan Mitolojisi’nden bir alıntıdır. Karga, Yunan Mitolojisi’nde Tanrı’ya eşlik eden bir hayvandır. Buradan yola çıkarak bu hikayede de karga, kadının bu mücadelesinde ona eşlik eden izleyiciyi, beni temsil etmektedir. Hatta ona hayatın bazı detaylarını görebilmesi için gagasın dan uzanan mercek ile yardımcı olmaya çalışmaktadır. Yaşadığımız deprem gerçeği ile derin acılar, yaralar, yok oluşlar karşısında umutla, dayanışmayla hayata tutunma mücadelesinin eserimle paralel kavramları barındırdığını düşünüyorum. Acılar, ölümler, yıkımlar insan var olduğu günden beri vardı. Hayat, bu kavramları zamanın içerisinde şekil değiştirerek bize yaşatıyor. Asıl olan bu gerçeklikler ile yüzleştiğimizde tekrar bunu yaşamamak için çabamız ve hayata tutunmamız için dayanışma içerisindeki mücadelemiz.
"Zor anımızda uzanan bir yardım eli hayata tutunmamızı sağlar"
Biz ne yaparsak yapalım hiç kimse kayıpları, dünkü yaşamları geri getiremeyecek. Ama geride kalan hayatlar için hepimize bir sorumluluk düşüyor. Deprem hepimizi etkiledi. Bu yaralarımızı birlikte saracağız. Kendi adıma bu proje ile depremzedelere sanatımla dokunacak olmam içimdeki acıyı dindirmeyecek ama hayata tutunan kardeşlerimize, çocuklarımıza, insanlarımıza umut, destek olacak olması beni bir nebze de olsa iyi hissettirdi. İnsan doğası gereği yalnız yaşayamayan bir varlıktır. Ve içinde yaşadığı aileye, arkadaşlara, kitlelere, toplumlara, ülkeye ve dünyaya karşı maddi ve manevi olarak bağlılığını devam ettirebilmesi için insani davranışları yerine getirmelidir. Bunlardan en önemlisi dayanışmadır. En zor anımızda uzanan bir yardım eli umudumuzu yeşertir, hayata tutunmamızı sağlar.
Genco Gülan
"Bu proje için daha önce kullanmadığım malzemeler seçtim"
Deprem ile ilişkili yeni bir yapıt üretmek istiyordum. Heykelci arkadaşım Mehmet Kavukçu’nun depremden arta kalan malzemeler ile ürettiği yapıttan çok etkilendim. Fakat onun tersine, heykelimi yeni malzemeler ile kurmaya karar verdim. 1999 Gölcük depremi sonrası yapı malzemeleri, mimari, deprem ve kültür ilişkisi üzerine birtakım makaleler yazmış ve yayınlamıştım. Bu kez yazmak yerine uygulamaya geçmek istedim. Bu proje için sizinle paylaştığım heykelimde, daha önceki yapıtlarımın aksine, özellikle hafif malzemeler kullandım. Kolay taşınabilir, monte ve demonte edilebilecek olsun istedim. Büyük hacimlere ve akışkan formlara eklektik yöntemlerle çıkmaya çalıştım. Japon mimarisi/kültürü öykünmesi veya modern sonrası heykelciliğe giriş diye de bakabilirsiniz. Yapıtımın ismi ‘Bauhaus.’ Bir süredir bu ekol üzerine de düşünüyor ama kendimi bunun bir parçası olarak da görmüyorum. Sonuçta araştırma yöntemim bana yeni pencereler açtı ve bu tip heykeller üretmeye devam edeceğim. Diğer yandan babam Kaya Gülan da bir deprem çocuğuydu. 1939 Erzincan depreminde doğmuştu. Zaten bu yüzden ismi Kaya ve muhtemelen aynı sebeple mimarlık mesleğini seçmişti. Deprem ve mimari ile ilgili sanat yapıtları üretmek, bana onunla yeniden konuşmak gibi geliyor... Belki onun elinden tutmak ve kırlara koşmak... Biliyoruz ki, depremler devam edecek. Bilim adamları her sene 6 ve üzeri yeni depremler beklediklerini senelerdir söylüyorlar. Hazırlıklı olduğumuz sürece yas süreçleri bizler için daha özel kalabilecek.
Nilay Özenbay
"Umut etmenin gücüne inanın"
Bu proje için paylaştığım çalışmamın adı, ‘Hope’ yani umut. Umut, yetişkine ait bir kavram olarak hem geleceğin var olacağını hem de mevcut durumun iyiyi, hayalleri, beklentileri gerçekleştirecek bir güce sahip olduğunu düşündürebilir. Bir çocuğun gözünden umut, mevcut durumu kavrayıştan uzakta neşe, mutluluk, yaşam coşkusu içinde yaşamanın umutla ilişkisinde durmakta. Yetişkinin gözünden çocuğun şimdiki zamanı, yetişkinin şimdiki zamanıyla örtüşmez. Uzaklara bakıldığında beklenileni en yakına getirdiği gibi, en yakında olanı uzaklara götürebilmekte. Yani çocuğun umudu, yetişkin için bir hayal olabilir. Yetişkinin hayali ise çocuk için bir oyun olabilir. Sanat her zaman bir iletiyi görünür kılmaktadır. Sanatsal dilin toplumsal ihtiyaçlara olanak sağlaması, çalışmayı yaratıcı bağlamından uzaklaştırmaz. Sanatçının özgünlük noktasında var ettiği temsiliyet, toplum yaşamının destekleyicisi, olanaklılık noktasında sürekliliği olabilir. Bu noktada deprem bölgesi için imkanların seferber edildiği bugünlerde çalışmamın yaşam etiğine dahil olmasından mutluluk duymaktayım.
Nedret Taciroğlu
"Çok büyük ve güçlü bir ülkeyiz"
Bu pelerinli abiye elbisemiz dantel aplikelerle tamamen elde hazırlandı. Bizim çok ilgi gören tasarımlarımızdan biri. Hep beraber çok zor bir süreçten geçtik, geçiyoruz. Yaşananlar, kayıplar o kadar büyük ki, biz de elimizden gelen tüm imkanlarımızla destek olmak istiyoruz. Biz düzenli olarak AFAD ve çeşitli yardım kuruluşlarına bağışlarda bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz. Bu bir günlük bir süreç değil. Uzun soluklu bu yardımların yaralar sarılana kadar devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Mümkün olan her fırsatta da yardımlara devam edeceğiz. Çok büyük ve güçlü bir ülkeyiz. Ve konu vatan olunca herkesin ortak noktası canı vatanı olduğuna inanıyorum. Bu beraberliği bozacak hiçbir koşula imkan vermemek gerektiğine inanıyorum.