TOÇEV’in 20. yılı için dev işbirliği
TOÇEV’in 20. yılı için dev işbirliği
Röportaj:Elif AKTUĞ
Fotoğraflar:Serkan ŞENTÜRK
TOÇEV kurulalı 20 yıl oldu. Büyük bir başarı... Aynı istikrar sizde de var. 45 yıldır sahnedesiniz, 40 yıldır evlisiniz; nasıl oldu Erol Evgin markasını zedelemeden bunca zaman yaşatabilmek?
Erol Evgin: Başarıyı sürdürebilmek çok önemli, başlamak ve başarıyı yakalamak kadar. Benim de şarkıcılığa küstüğüm, “Bu iş yapılmaz” dediğim anlar oldu ama müziğe olan tutkum bitmedi. Her zaman dünya çapında şarkı söyleyen bir adam olmak istedim. Tek hayalim buydu, zamanında siyasete sokmak istediler. Özal zamanında belediye başkanı, vekil olmam istendi. Hiç ilgilendirmedi beni. Parayla alakalı teklifler geldi. 20 yıl da mimarlık yaptım biliyorsunuz, ama şarkı söylemek kadar heyecanlandırmadı beni.
Mimarlığın sanat hayatınıza katkısı nasıl oldu?
Evgin: Müziğe başladığımız yıllarda bir okulu, ekolu, örneği yoktu. El yordamıyla bulduk bazı şeyleri. Mimarlık sebep sonuç ilişkisine dayanır, araştırma, analiz ve sentez yapan bilimlerden faydalanır. Mimarlıktan çok fazla paralel çizgi çekerek müzikte ne yapmam gerektiğine baktım. Ömrümü müziğe adadım. Yaşadığım sürece şarkı söylemek istiyorum. Kanatlanıp uçmak gibi.
Seyirciyi de kanatlandırıyorsunuz şarkı söylerken...
Evgin: Haftada bir gece, Plaza Hotel’deki Cento Per Cento’da sahneye çıkıyorum. 10 yıl oldu, ben de çok eğleniyorum.
Sahnedeki Erol Evgin bambaşka, çok neşeli, eğlenceli...
Evgin: Severek yapıyorum çok eğleniyorum, seyirci de çok eğleniyor. Spor yapmak gibi. Binlerce kişilik salonlarda konser vermek ayrı, ama burada 150 kişiye söylemek bambaşka. Aile gibi olduk.
Ailenizde sizden başka sanatçı var mı?
Evgin: Babamın sesi çok güzeldi. Daha ilkokulda tango söylerdim, okul hayatıyla da orkestra başladı. Şerif Yüzbaşıoğlu, “Gel bizde söyle” dediği zaman 18 yaşındaydım. Hayatımda önemli bir kavistir. Aykut Sporel’in şirketinden çıkan albümlerim ve Çiğdem Talu, Melih Kibar birlikteliğiyle çıkan şarkılar dönüm noktamdır. Müzikaller, konserler, sinema filmleri, televizyon programları art arda geldi biliyorsunuz.
Müzikallerde sahneye çıkmak nasıldı, zor muydu onca profesyonel oyuncuyla aynı sahnede olmak?
Evgin: Zor gelmez mi, strese de girdim. Türk tiyatrosunun en büyük oyuncularından bahsediyoruz; Adile Naşit, Turgut Boralı, Ayşen Gruda, Mehmet Ali Erbil, Nevra Serezli, İlyas Salman, Belkıs Dilligil, Asuman Arsan... Düşünsenize, nasıl ekip? Rüya gibiymiş...
Özel bir çalışma yaptınız mı, nasıl hazırlandınız oyuncu olarak çıktığınız sahneye?
Evgin: Haldun Dormen yönetmenimizdi, disiplinli ama çok yumuşak bir yönetmendir. Bir tiyatrocu arkadaşım “Erol’cuğum şarkı söylemen yetiyor zaten, şarkı söyler gibi oyna” demişti. Şarkı söylerken büyük bir stardım ama “Bana öğretin” dedim. Herkes çok yardımcı oldu, çok başarılı olmuştuk. Milyonlara ulaştık. O dönem gülünen espriler şimdi yerini bambaşka şakalara bıraktı.
Zarafetten uzaklaşıldı gibi, gençlere, topluma bakınca umudunuzun kırıldığı oluyor mu?
Evgin: Asla, ülkeleri entelektüeller yönetir. Dünyada da böyle, aydın insan oranı düşüktür. Türkiye’de önemli bir aydın kesimi var. Sanat ve bilim olmadan uçamazsınız, ancak tavuk olur, önünüzdeki yemi yersiniz. Hep böyledir. Asla umudumu kaybetmem.
Oğlunuz Murat Evgin ile kişiliğiniz ve yetenekleriniz benzer mi?
Evgin: Murat, 15 yıldır müzikle uğraşıyor, ilk başta Erol Evgin’in oğlu olmak gibi bir dezavantajı vardı. Oysa bugün önemli bir müzisyen oldu. Bir kent ozanı Murat. Her şeye hakim...
İyimser olduğunuzu söylüyorsunuz, hiç öfkelendiğiniz olmaz mı?
Evgin: Kötümser, olumsuz insanlar, fırsatları kaçırırlar, güzellikleri göremezler. Hiç olumsuz konuşmam, asla konuşturmam da. Gençken sinirlendiğim olurdu. Şimdi hiç değil, hastalık konuşulmasını istemem. Kalkar giderim. Eğittim kendimi zaman içinde. Sorunlarımı sıraya koyar çözerim.
Gece hayatında olup da gecelerin adamı olmamak nasıl?
Evgin: Sanatta samimiyet önemli, ‘mış gibi’ yapmakla olmaz. İmajla, kıyafetle de olmaz. Gece hayatım, konser dışında hiç yoktur. Kaç bin tane konser verdim hatırlamıyorum. Maksim dönemi sadece 10 Kasım’da çalışmazdık, şaka gibiydi senede 364 gün çalışmak. Şimdi ancak senede 50 konser veriyorum.
TOÇEV’in 20. yılı için dev işbirliği
Böyle genç görünmenin, yaşlanmamanın sırlarını versenize...
Evgin: Verir miyim hiç! En az sekiz saat uyurum. Polenezköy’de yaşıyorum, orman kıyısında.
Botoks, dolgu, detoks...
Evgin: Yok canım, daha başlamadım. Zamanı gelince yaparım herhalde. Sarkma falan olursa.... Bu arada sevmediğim insanlarla bir arada olmam. İnsan detoksu yaparım. Sağlıklı besleniyorum, yürüyor ve yüzüyorum. Ruh sağlığı da çok önemli. Huzur ilk sırada. Mimarken sevmediğim kişilerin işlerini yapmadığım ve işsiz kaldığım günler oldu (gülüyor)...
Çocuk desem...
Evgin: Orada işte akan sular durur. Üç torunum var, bana hayat veriyorlar. Çocuk umut demek, yarın demek. Her çocuğa eşit fırsat vermek lazım. Bu anlamda TOÇEV’le çalışmak çok önemliydi benim için. Belki fırsat verilse çocuk dünya çapında başarılı bir romancı, yazar, bilim adamı da olabilir. Hayatta en hassas ve duyarlı olduğum konudur çocuk...