Banu KAZANÇ
Kahve ve çay, başa baş rekabet eden iki içecek. Kahve çekirdekleri ve çay yaprakları; içeriklerindeki kateşin, polifenol ve antioksidanların kanserden koruyucu etkileri, birçok araştırmanın konusu oluyor. Her ikisi de antioksidan içerir, enerji düzeyimizi yükseltir, odaklanma yeteneğini arttırır. Kafein; kahve, çay, kakao ve kolalı içeceklerde bulunan ve uyarıcı etkisi olan bir madde. Kafein, adrenalin ve dopamin hormonlarını tetikleyerek enerji patlaması sağlar. Kısa süreli iştahımızı baskılayabilir, metabolizma hızını ve yağ yakımını arttırabilir, beyinde uyarıcı bir etki yarattığı için uyku ve yorgunluk hallerine iyi gelir, kalbi kuvvetlendirip, kan dolaşımını kolaylaştırır. Ancak düzenli olarak yüksek miktarlarda kullanılırsa tolerans gelişir. Günde 300 mg kafein alımı, güvenli sınır olarak kabul edilir. Az miktarlarda alındığında kafein faydalıdır. Miktar arttırıldığında ise vücudun strese girmesine neden olan ve 'stres hormonu' olarak adlandırdığımız kortizol hormonunun artmasını tetikler. Fazla çay ve kahve tüketimi uykuyu etkiler, kalpte ritm bozukluğuna ve kan basıncında artışa neden olur. Anksiyete ve kaygıyı arttırır, kalp çarpıntısına yol açar, midenin asit salgılamasını uyarır, bulantı hissi oluşur. Kahve ve çayın kafein içeriği, hangi türünün kullanıldığına, pişirme sürecine ve bardağın boyutuna göre farklılık gösterir. Örneklemek istersek, çayınızın demlenme süresi arttıkça, içerdiği kafein miktarı da artar. Bir fincan filtre kahvede 80-115 mg kafein bulunurken, çaydaki miktarı 40 mg'dır. Bir fincan Türk kahvesi, yaklaşık 60 mg, espresso 100 mg kafein ihtiva eder. Yeşil çayın kafein miktarı biraz daha azdır, kolalı içeceklerin 330 ml'sinde ise 45-50 mg kafein bulunur.
İÇMEK İÇİN NEDEN ÇOK
Sabahları uyanmak için, yemekten sonra ya da dinlenirken keyif için içtiğimiz bir fincan kahve veya çayın, kararında tüketildiklerinde sağlığımıza olumlu katkıları var. Eğer yorgunsanız ve bir yorgunluk kahvesi içmeyi hayal ediyorsanız, daha sonra uykuya dalmanızı zorlaştıracağından, kahve içmeden önce düşünmelisiniz. Kahve içenlerin ortak şikayeti; geceleri daha zor uyudukları yönündedir, hele akşam 20.00'dan sonraki saatlerde kahve içmişlerse... Geç saatlerde çay içenler ise yemekten sonra içtikleri, fazla koyu demlenmemiş bir çayın uykularını etkilemediğini, tersine daha uzun ve rahatlamış halde uyuduklarını dile getiriyor. Çayın sinirleri yatıştırdığına dair bilimsel verilere çokça rastlıyoruz. Bu, çay yapraklarında bulunan L-teanin blok ve L-glutamik asidin beyindeki reseptörleri etkilemesi ile ilişkilendiriliyor. Bu bileşikler, stres ve sinirsel aktiviteleri etkileyerek, stresi azaltıyor, kasları gevşetiyor.
ÇAY VE KAHVE KALORİ İÇERMEZ
Çay, birçoğumuzun özellikle sabah kahvaltılarında favori içeceğidir. Kokusuyla, tadıyla, lezzeti ve sunumuyla bir ritüele dönüşen vazgeçilmez alışkanlıklarımız. Çayın içerisindeki antioksidanların vücuda emilimini arttırmak için, içerken içine bir dilim limon ilave edebilirsiniz. Çayı şekerli içenler için minik bir uyarı; 1 küp şeker yaklaşık 20 kaloridir. Çay ve kahveyi kalorili kılan içerken ilave ettiğiniz şeker, krema gibi eklemelerdir. Bu nedenle her ikisini de şekersiz içmeyi deneyin.
TÜKETİMİN BİR SINIRI OLMALI
Çay ve kahve, masa başı çalışanların vazgeçemedikleri içecekler arasında. İçerdiği kafeinden dolayı kahvenin uyarıcı etkisi olur, kısa süreli enerji sağladığı için insanlar güne kafein içeriği yüksek olan koca bir kupa kahve ile başlamak eğilimindedir. Ancak kafein miktarını arttırdığınızda ilerleyen saatlerde bu rahatlık, yerini gerginliğe bırakır. Ben danışanlarıma günde 2 fincandan fazla kahve, 4-5 bardaktan fazla çay içmeyin ve 1 kutu diyet koladan fazlasını tüketmeyin diyorum. Bitki çaylarını da dikkatli içmelerini öneriyorum. Su atıcı, yağ yakıcı, ödem atıcı, bağırsak çalıştırıcı, metabolizma hızlandırıcı olarak lanse edilenlere temkinli olarak yaklaşmalarını istiyorum.