Sinem Babacan: ''Tasarımlarımda fonksiyonellik ön planda''

Fonksiyonel ve 3-4 farklı şekilde giyilebilen tasarımlarıyla ön plana çıkan modacı Sinem Babacan ile Bebek’teki showroom’unda buluşarak hem markasının yaratım sürecini hem de yeni koleksiyonu konuştuk.

Sinem Babacan: ''Tasarımlarımda fonksiyonellik ön planda''

RÖPORTAJ GÜLÇİN İŞLER FIRAT gulcin.firat@sabah.com.tr
FOTOĞRAFLAR ŞEREF YILMAZ

Sinem Babacan, 20 yıla yakın üst düzey yönetici olarak çalıştıktan sonra bir sabah uyandığında farklı bir şey yapmak istediğine karar veriyor. Çıkış noktası da her kadının tutkusu olan kıyafetlerden oluyor ve önce kendi kıyafetlerinin tasarımlarıyla oynuyor sonrasında da başka kadınlara dokunabileceğine karar veriyor. Bu fikirden yola çıkarak markası Sinem Babacan'ı kuruyor ve 3-4 farklı şekilde giyilebilen tasarımlarıyla dikkat çekerek moda dünyasında yerini alıyor. Babacan ile buluşarak marka kurma hikayesini ve yeni sezon hakkında konuştuk.

Öncelikle markanızı kurma hikayenizi konuşalım. Nasıl karar verdiniz?
Markanın ortaya çıkış hikayesinin temelinde sıkışmışlık duygusu yatıyor. Birçok kadın gibi ben de özgürlüğümü kaybetmiş, tekdüze bir hayatın içerisinde hissettiğim bir anda oldu. Kurumsal hayat ve televizyon sektöründe 20 yıla yakındır üst düzey yönetici olarak çalışıyordum. Her ne kadar işimi severek yaptıysam da bir sabah uyandım ve kendimi kendi içimde hapsettiğim bir hapishanede buldum. Giymek istediğimi özgürce giyemiyor, bir döngü içerisinde yaşıyordum. Kendi kıyafetlerimle oynamaya, onları değiştirmeye başladım. Böyle böyle kendimi daha doğru ifade etmenin yollarını aradım, özgürlüğüme giden yolu bulmaya çalıştım. Çünkü kıyafet kadını değil, kadın kıyafeti taşımalı. İşte tam da bu noktada hayatlarına dokunabileceğim kadınlar olduğunu keşfettim. Bu fikir kendi markamı kurmamda başlangıç noktam oldu. Keşfettiğim bu tarzı içindeki küçük kızı yaşatmak isteyen kadınlarla paylaşmak istedim. Ve bunu düşündüğüm gün istifa ettiğim gün oldu.

Markanızın adı Sinem Babacan, kendi adınızı markaya taşıdınız. Bunu özellikle mi tercih ettiniz tesadüf mü oldu?
ABD'de eğitim aldığım süre zarfında marka yaratıcılığı konusundaki dersler ilgimi hep daha çok çekmiştir. Bundan dolayı "markanın çıkışı sensin" ismi altındaydı. Kadının içindeki kadını yaşaması, hissetmesi ve en önemlisi unutmaması bu kıyafetleri yaratmamda öncelikli etkendi. "Kendi değerini ancak kendi kuralların içinde yaşarsın." Ben de bu fikirden yola çıkarak, değişebilen kurallara ayak uydurabilecek kıyafetler tasarladım. Ancak daha sonra erkek koleksiyonunu da tasarlamaya başlayınca tüm koleksiyonları tek bir isim altında toplamaya karar verdim. "Sensin" her zaman inandığım bir motto olduğu için kısa sürede sloganımız haline geldi. Ben de yola Sinem Babacan ismini kullanarak devam etme kararı aldım.

İlkbahar-yaz, More Than koleksiyonunuzu sizden dinleyelim. Koleksiyonda neler göreceğiz?
2020'nin en hit renkleri arasında yer alan mavi tonlarından, yine bu yıl vitrinlerde sıkça gördüğümüz batik desenlere kadar geniş renk yelpazesinin etkisinde bir koleksiyon hazırladım. Yine fonksiyonellik ön planda. Uçuş uşuş elbiseler, kimonolar, yarasa kollar, şalvar ve tulumlar Sinem Babacan yorumuyla birleşerek zamansız kadın figürünü başrole taşıyor. Formun fonksiyonu takip etmesi ilkesinden hareketle hazırladığım 'More Than' koleksiyonu; modern, fonksiyonel ve zamansız tasarım çizgisini yansıtıyor. Yani yine şıklık ve fonksiyonellik ön planda. Mesela, tasarladığım elbiseler bir anda askılarını çıkardığınızda straplez bir gece elbisesine dönüşürken, yine ceket ve kapüşonlu üstler tak-çıkar formlarıyla yaratıcı bir dünyanın kapılarını aralıyor.

Sinem Babacan yorumunu sizden dinleyelim isterim çünkü farklı bir tarzınız var ve size göre nedir bu farklarınız?
Ben kadında var olanı değil var olmayanı keşfetmeyi seviyorum. Tasarımlarımda kadının içindeki kadını hissetmeyi, hissettirmeyi; yaşatmayı tercih ediyorum. önemli. İçimdeki bu kadın sadece günlük olarak değil moduma göre, anıma göre, gittiğim yere göre dahi değişkenlik gösterebiliyor. Ve markam da 'kadının içerisinde barındırdığı kadınlardan' ilham alıyor. Benim de tasarımlarımda unutmadığım en önemli önceliğim, bir kadının içinde birçok kadını barındırması fikri. Modanın insanlara, özellikle kadınlara, bazı yaptırımları olduğunu düşünüyorum. Oysa ben tasarımlarımla, sadece moda ile ilgili bir marka değil, kadının kendini yaşama ve ifade ediş biçimi olmayı tercih ediyorum.

Fonksiyonellik öne çıkıyor tasarımlarınızda; bir kıyafet dört farklı şekilde kullanılabiliyor. Özellikle yaşadığımız bu süreçte bu tarz tasarımlar daha da önem kazacak değil mi?
Evet, yaşadığımız bu süreçte bu tarz tasarımların çok daha fazla ön planda olacağına, önem kazanacağına inanıyorum. Ancak açıkçası bizim için bu tarz tasarımların moda olmasından ziyade önemli olan kadına ve onun kendi özgürlüğüne dokunabilmesidir. Markamın varoluş felsefesi, Sinem Babacan modellerinin bir kıyafetten öte bir yaşam stili olmasıdır. Modanın esiri olmaktansa, kişinin moduna, stiline, kararına, tarzına göre aynı kıyafeti farklı şekilde giyebildiği ama en önemlisi her zaman kendi olduğu bir koleksiyondan öte bir konsept yaratmak, yaratabilmektir.

Showroom'unuz Bebek'te. Bebek'i neden tercih ettiniz ve buranın dekorasyonundan bahsedelim.
Showroom'un dekorasyonu ile birebir ben ilgilendim. Mykonos, Tulum gibi şehirlerde keşfettiğim mağazalardan esinlendim. Öncelikle Bebek'te olması bizim için önemliydi çünkü bir yandan şehrin merkezindeyken diğer taraftan da çok uzağındaymışsın havası yaratıyor. Buraya gelen misafirlerimize de bu fikri tattırmak istedim. Sadece kıyafetlerin sergilendiği bir showroom olması yerine, herkesin kendisini huzurlu hissedebileceği, farklı bir yer yaratmak istedim. Bunun içinde yine "Sensin" sloganımızdan yola çıkarak ayna kullanımı tercih ederken, içindeki kadını keşfetme felsefemizle de ateşi tercih ettim. Yani bol aynalı ve bol ateşli (şömineli) bir alan yaratmamızın esas sebebi kadının kendi içindeki duyguları shoowroom'umuzda yaşayabilmesi.

Moda ve stil kavramları artık günümüzde daha farklı ele alınmaya başladı. Sürdürebilir moda sizin için ne ifade ediyor?
Umarım Türkiye'de sürdürebilirlik kavramı da bir moda akımı gibi gelip geçici olmaz. Çünkü ben açıkçası bu dönemde markaların ön plana çıkardığı sürdürülebilirlik kavramının zamanla yok olmasından endişe ediyorum. Sürdürülebilirlik son dönemde modaya yön veren bir konu. Ben de kıyafetlerimde organik kumaşlara, vegan derilere sıklıkla yer veriyorum. İleride de tasarımlarımı hazırlarken bu ilkelere sadık kalacağım. Kim bilir belki de 2021 koleksiyonu sadece sürdürülebilir ürünlerden oluşur…

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.