Röportaj: Bade Çakar, Fotoğraflar: Canan Yetişti Satkın
Dünyaca ünlü Alman sanatçı Ruby Anemic, Contemporary İstanbul kapsamında Sevil Dolmacı Art Gallery işbirliği ile İstanbul'daydı. Sert ve iğneleyici dile sahip sanat eserleriyle sanatseverlerden büyük ilgi gören Anemic, Sevil Dolmacı Art Gallery'de gerçekleştirdiği kişisel sergisinin yanı sıra Contemporary İstanbul'da da eserleriyle yer aldı. Sanatçının 'Love Is What You Are Looking For' neon ışıklı enstalasyonu da ayrıca Maçka Parkı'nın girişinde sergilendi. Sevil Dolmacı ve Ruby Anemic ile bir araya gelerek, sanat üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Sevil Dolmacı Art Gallery, birçok farklı teknikteki sanatçıyı barındırıyor. Ruby Anemic'in de size dahil olması nasıl bir önem kazandırdı galeriye?
Sevil Dolmacı: Galeri ilk çıkış noktasında farklı malzeme ve teknikteki sanatçıları bir araya getirmeyi amaçlamıştı. Zaman içinde tuval dışında video, fotoğraf, neon, yerleştirme gibi eserlere yer vermiş olsak da temsil ettiğimiz neon ile çalışan sanatçımız yoktu. Dil oyunları üzerine odaklanan konsept işler yapan Anemic'in bizlere katılması ile galerimiz farklı bir yönüne daha vurgu yapmış oluyor.
Nasıl bir araya geldiniz?
Ruby Anemic: Sevil ile Berlin'de tanışma şansı yakaladım. Bir arkadaşım Sevil'in Berlin'de olduğunu ve stüdyomu ziyaret etmek istediğini söyledi. O eserlerimi beğendi, ben de onun enerjisini...
S. Dolmacı: İşlerini çok beğenmiştim. Daha sonra, 2015 yılında Borusan ve Salt Beyoğlu'nda sergilere katıldı ve takibi bırakmadım. Galeriyi açtığımızda 'sergi yapalım mı' diye düşündük ve aniden gelişti. Şimdiden eserlere yoğun bir ilgi var, 4 tanesi satıldı bile.
Eserleriniz oldukça etkileyici bir dile sahip. Bir röportajınızda sanatla bir araya gelişiniz sorulduğunda eski kız arkadaşlarınız sayesinde olduğunu söylemişsiniz. Bu sert ve iğneleyici dil yaşanmışlıklardan mı geliyor?
R. Anemic: Teşekkür ederim! Ailemin sanatla hiç alakası yoktu. Şimdi dönüp baktığımda, sanırım hep güçlü bir sanatçı yönüm vardı. 18 yaşımda, ilk büyük aşkımı yaşadım ve kendisi sanat aşığıydı. 5 yıl boyunca beni dünyadaki bütün müzelere ve galerilere kendisiyle birlikte sürükledi. İyi ki de yapmış. Bir sanatçı dünyada olan, çevremizi saran olayları tamamen yansıtmalı, iyisi ve kötüsüyle... Benim sanatımda bunu iğneleyici ve kışkırtıcı bir şekilde yapıyorum.
İlhamınızı hayattan alıyorsunuz yani...
R. Anemic: Evet, yaşam benim ilhamım. Gördüğüm her şeyi, kokluyorum, içime çekiyorum, keşfedip, arkamda bırakıyorum. Erich Fromm, Arno Gruen, Hannah Arendt ve bu gibi isimlerin kitaplarını okumayı çok seviyorum. Erich Fromm'un 'To Have Or To Be' kitabı benim için çok ilham verici. Arno Gruen'in 'The Insanity of Normality' kitabı da beni çok etkilemiştir ve etkileri sanatımda görülebilir. Hannah Arendt, dünyaya bakış açısını bazı eserlerimde hissedebilirsiniz. Sanırım güçlü felsefi bir genim de var.
'Love Is What You Are Looking For' serginizden biraz bahsedebilir miyiz?
R. Anemic: İnsanların bir şey yapmalarının iki nedeni var; korku ve aşk! Bir insanın bir şeyi korkudan dolayı yapmasının bile altında aslında aşkı aramaları olduğuna inanıyorum. Eserlerimin galerilerde, müzelerde, sanat fuarlarında ve burada İstanbul'da Contemporary'de sunulmasından çok memnunum ama asıl Maçka Parkı'nda enstalasyonumun gösterilmesi beni çok mutlu ediyor. Umarım orada uzun süre kalır.
Sergilerinize hazırlık süreciniz nasıl oluyor?
R. Anemic: Bazen çok uzun bazen de çok kısa sürebiliyor. Sanırım en uzun süreç düşünme kısmı oluyor. Ne mantıklı ve ne doğru veya yanlış hissettiriyor? Yeni materyaller keşfetmeye bayılıyorum. Her zaman kendimi geliştirmeye ve daha iyi olmaya çalışıyorum. Çalışırken kafamı boşaltıyorum, düşünmeyi bırakıyorum. O süreç ve sonuca ulaşmak çok keyifli...
Contemporary İstanbul hakkında ne düşünüyorsunuz?
R. Anemic: Çok güzel bir sanat fuarı. Kalitesinden ve genişliğinden çok etkilendim. Harika galeriler ve çok iyi sanat eserleri var.
S. Dolmacı: Türkiye'de 13 yıldır sürdürülebilirliği yakalayan tek fuar. Yurtdışı sanat pazarıyla ilgili yakın ilişkilerim olması nedeniyle CI Fuarı ve yurtdışındaki görünürlüğü hakkında net bilgiler verebilirim. Victor Miro, Almine Reich Galeri, Continua Galeri gibi önemli galerileri getirebilen, konuşmaları yurtdışı ölçeğine taşıyan, sergilemeleri çevreye yayan, yeni medya bölümüyle fuara güncel bir bakış kazandıran yapıya sahip ve her şeye rağmen ayakta kalmayı başaran bir fuar. Yurtdışı algısı da gün geçtikçe bu yönde kurumsallaşıyor. Sanatçılar burada olmak için heyecanlanıyor.
Çağdaş sanat ülkemizde son yıllarda yükselişte. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
S. Dolmacı: Kesinlikle evet. Güncel işler daha popüler. Bu bizim için sevindirici çünkü en azından sanat insanı vizyoner yapıyor. Dünya ile ortak bir dil yani ilişki kurabiliyorsunuz. Hoşgörünüz artıyor, olaylara yaklaşımız farklılaşıyor. Ülkemizde az sayıda müze ve kurum koleksiyonu olmasına karşılık hızla büyüyen bir sanatsever halkasından söz edebilirim. Özellikle son yıllarda gençler yoğun ilgi duyuyor, bu da ülkenin geleceği açısından umut verici.
Gelecek için başka işbirlikleriniz ve projeleriniz var mı? Son dönem sergilerinden bahsedelim, şu an sanat tutkunlarını burada neler bekliyor?
S. Dolmacı: Ekim ayında Kanadalı önemli fotoğraf sanatçısı David Drebin'in sergisini gerçekleştireceğiz. Türkiye'de David Drebin'i bekleyen çok fazla sayıda sanatsever var. Şimdiden bu ilgi beni bile şaşırttı. Swissotel The Bosphorus İstanbul, Kemer Country Golf Clup bugünlerde imza attığımız yeni projeler. Türkiye'nin en önemli telekomünikasyon firmalarından biriyle masaya oturduk. İngiliz firmayla 2020'de tüm Türkiye ve dünyanın deneyimleyeceği bir projemiz bugünlerde onaylandı. Gizlilik anlaşması gereği son iki projeyi tam olarak söyleyemesem de, İngiliz firma ile olan işimizi kısa zaman sonra uzun uzun anlatmak istiyorum. Aynı zamanda Cömert Doğru'nun büyük koleksiyonlarda olmasına karşılık hiç solo sergisi olmamıştı. Bu yıl nisan ayında Cömert Doğru sergimiz olacak.