Senur Akın Biçer: “Kadına şiddet görmezden gelinemez”

Çalışanlarının yüzde 70’ini kadınların oluşturduğu Arnica’nın Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer, kadına yönelik şiddetin sona ermesi için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini söylüyor.

Senur Akın Biçer: “Kadına şiddet görmezden gelinemez”

RÖPORTAJ NAZAN ORTAÇ nazan.ortac@sabah.com.tr
FOTOĞRAFLAR KORAY IŞIK
MEKAN İÇİN RENAISSANCE ISTANBUL
POLAT BOSPHORUS HOTEL'E TEŞEKKÜR EDERİZ

Başarılı bir iş kadını, kadınların çalışma hayatlarında olduğu kadar sosyal yaşamda da hak ettikleri yere gelmesi için mücadele eden bir kadın, bir eş, iki çocuk sahibi bir anne ve yeniliklere açık bir sanat tutkunu... Arnica Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer, sahip olduğu tüm kimlikleri bir yapbozun eşsiz uyumuyla bir araya getirerek başarıya ve mutluluğa ama ille de üretime yönlendiriyor. Kadın Girişimcileri Destekleme Derneği (KAGİDER) olarak Peru'da katıldıkları son toplantıdan günlük rutinlerine, 2020 dileklerinden babasından öğrendiklerini çocuklarına nasıl aktardığına kadar pek çok konuda sohbet ettiğimiz Senur Akın Biçer, her zamanki gibi içten cevaplarıyla Şamdan Plus okurlarının karşısında...

Dünya Kadın Girişimciler Derneği (FCEM) son toplantısını Peru'da yaptı ve siz de KAGİDER olarak oradaydınız. Toplantı sonrasında da müjdeli bir haber ile döndünüz. Bize bu toplantının önemini ve müjdeli haberin ne olduğunu anlatır mısınız?
FCEM, tüm dünyada kadın girişimlerin bir araya gelmesini amaçlayan Fransa merkezli bir dernek. Kuruluş tarihi de İkinci Dünya Savaşı'nın hemen sonu yani 1945. Birleşmiş Milletler'den aylar önce kurulmuş. Beş kıtada, 120 ülkeden 5 milyon üye ile faaliyet gösteriyor. Bu yılki toplantısı Peru'da idi. Biz de KAGİDER olarak 13 kişilik bir ekiple oradaydık. Toplantının temel konusu 2030'a doğru sürdürülebilir gelişme ile ilgili kadın girişimcilerin üstesinden gelmesi gereken sorunlar ve iş hayatındaki cinsiyet ayrımcılığı idi. Tüm dünyada süregelen kadın hareketi de konuşuldu. Peru'da yapılanları anlattılar. Müjdeye gelince FCEM'in 2020 toplantısının Türkiye'de yapılması duyuruldu. Biz orada çok güzel bir Türkiye sunumu yaptık. Kapadokya turu planımızdan bahsedince tüm katılımcılar çok heyecanlandı. Önümüzdeki yıl kasım ayında tüm dünyadan 600'den fazla kadın girişimcinin katılacağı bir zirve yapacağız.

Peru'dan ülkemize gelirsek kadınların iş hayatında var olabilmesi için büyük çaba sarf ediyorsunuz. Hem o konuda hem de kadına yönelik şiddetin durdurulması konusunda kişisel olarak düşüncelerinizi, kurumsal olarak yaptıklarınızı anlatabilir misiniz?
Şiddet, bir suçtur. Bu tartışılamaz. Kurumsal yaptıklarımıza gelince, bizim çalışanlarımızın yüzde 70'i kadın. İşe başlamadan önce vardiya sorumlularımız ortama bir göz atar, çalışanların ruh hali nasıl diye. Bir olumsuzluk varsa orada yakalarlar. Bizde bir kadın zor durumda ise her zaman maddi ve manevi olarak yanında oluruz. O süreç tamamlanana, güvenliği sağlanana kadar... Eşi ile arasında problem olduğunda eşi fabrikaya gelebiliyor. Geçmişte bunlar başımıza geldi. Bu aile meselesi deyip görmezden gelmedik. İkisini birden aldık. Anlaşmalı psikologlarımıza, pedagoglarımıza yönlendirdik. Bugün de aynı şeyi yapıyoruz. Şuna inanıyorum bir girişimci olarak benim kendi çevreme faydam olmalı ki oradan çıkıp daha büyük açıdan bakabileyim. Bu yüzden önce çalışanlarımıza faydamız olması gerekiyor. Herkes böyle bakarsa, sorunların azalacağını düşünüyorum. Bir de iş hayatında olmayan kadınlarımız var. Bunlarla ilgili de dernek çatısı altında çalışmalar yapmak lazım. Onlara bireysel olarak ulaşamıyorsunuz çünkü. "Ne yapılması gerekiyor?" diye sorarsanız bence öncelikle kadının ekonomik ve duygusal olarak güçlendirilmesi gerekiyor. Kadının çocuğu, hastası olduğunda ya da ayırabileceği zaman sınırlı olunca tam zamanlı çalışması zor oluyor. Buna uygun modeller olmalı. Burada da belediyelere çok iş düşüyor. Biz de girişimciler olarak belediyelere destek olabiliriz.

Çocukların hayattaki duruşu, anne babaları ile olan ilişkileriyle kökleniyor. Siz nasıl bir kökten geldiniz, ebeveynimizle ilişkiniz nasıldı?
Benim babamdan aldığım bir şey var; yılmayacaksın, üzerine gideceksin, olmayacak diye bir şey yok. En büyük avantajım anne babamın beni özgür bırakması, fikirlerimi söyleyebilmem oldu. Son sözü babam söyleyecek olsa bile konuştururdu bizi, fikrimizi alırdı. Hayallerimize sınır koymadılar. Ben bozulan televizyonu, videoyu tamir edeceğim diye söker açardım. Çünkü babamdan öyle gördüm. Bu cihazlar kırılır daha çok bozulurdu. Babam bir şey söylemezdi buna. Ama diyelim ki yalan söz konusu. Evde fırtınalar kopardı. Bana hiç "Yapma, aman dur" demediler. Engellenmedim, yani bu da cesaretimi korumamı sağladı. Bir de bir sorun varsa çözümü hemen önüme koymazdı babam. Benim bulmamı ister, düşünme yollarını gösterirdi. Bir anne olunca aslında bunu neden yaptığını çok iyi anladım.

O zaman hemen sizin çocuklarınızla olan ilişkinize geçmek istiyorum. Siz onlara nasıl davrandınız?
Bana nasıl davranıldıysa öyle davrandım. Kızım 23 yaşında Kanada'da makine mühendisliği eğitimi görüyor. Oğlum da 20 yaşında ve o da aynı ülkede tasarım alanında okuyor. Diyebilirim ki çocuklarıma öğrettiğim kadar da onlardan öğrendim. Anne baba olduğumuz için yanımızda çalışanlara daha hoşgörülü olmamızı bile sağladılar. Çocuklarımızın gelişmeleri için zamana ihtiyaçları var diyoruz. Aynısını yanımızda çalışan gençler için de düşünüyoruz. Arnica'ya staja gelen öğrencilerle birebir ben ve eşim ilgileniyoruz. İhtiyaçları varsa ücretini biz karşılayıp eğitime de gönderiyoruz. Halbuki bir ay, en fazla beş hafta staj yapıyorlar. Bizde çalışıp çalışmaması da önemli değil. Topluma hizmet etmiş oluyorsunuz.

Bir gününüzü nasıl planlıyorsunuz? Hayatınızı nasıl kolaylaştırıyorsunuz?
Çok iyi bir ajandam var! (Gülerek masada hemen sağında duran kara kaplı ajandasını işaret ediyor.) Bir dönem elektronik ajandaya döndüm. Fakat orada sorunlar yaşadım. Güç kaynağınız bittiyse öyle kalıyorsunuz. Yazılı yapıyorum. Bir de beynim artık öyle çalışıyor ki yatmadan önce şunu şöyle, bunu böyle yaparım diye planlıyorum.

Sanata hobi düzeyinden çok önem verdiğinizi biliyoruz. Bugünlerde yeni bir konuya merak saldınız mı, hayatınıza giren yeni bir uğraş var mı?
Birazcık astroloji olabilir. Astrolojiye de insan ilişkileri nedeniyle merak saldım. Benim en büyük konum, iletişim. Sabah 5-6 kişi ile toplantı yaparak başlıyorum güne. Agresif olarak başlamak var, rahat başlamak var. Önümde tartışan iki kişi olunca, "Gezegenler tepişiyor ya ondan oluyor bunlar" demek ortamı yumuşatıyor. Gülüşmeye ve konuya başka bir açıdan bakmaya neden oluyor. Bunu kullanmak hoşuma gitmeye başladı son bir senedir.

Peki kendiniz için neler istiyorsunuz?
Toprakla daha çok haşır neşir olmak istiyorum. Çizmemi giyeyim, bahçede vakit geçireyim...

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.