RÖPORTAJ İREM ORHAN irem.orhan@sabah.com.tr
FOTOĞRAFLAR EZRA ÇETİN
MEKAN JW MARRIOTT HOTEL BOSPHORUS
Hem mesleki hem de özel yaşantılarında yenilikler peşinde olmayı ve monotonluktan uzak yaşamayı seven Sedef Çalarkan, hayatı sürekli "Kendime ne katabilirim, yaşamı nasıl daha da güzelleştirebilirim" mottosuyla yaşayanlardan. Durum böyle olunca içinde bulunduğu evrenin hızlı ve devamlı değişimi de hayatının önemli bir parçası. 20 yıldır tasarımcılık yapan ve hareketli bir meslek hayatına sahip olan Çalarkan'ın şimdilerde ise yepyeni bir heyecanı var; Robodef... Gelin, bu dijital avatarı daha yakından tanıyalım.
Bizi Robodef ile tanıştırır mısınız? Nasıl bir varoluş hikayesine sahip kendisi?
Robodef, benim avatarım. Uzun zamandır emek verdiğim tasarımcılık hayatımda bir noktada tıkandığımı hissettim ve bir anda her şey sıradan gelmeye başladı. Araya bir de pandemi dönemi girip elimde telefonumla fazla vakit geçirmeye başlayınca kendimden bir dijital karakter yarattım. Bu karekterin adını da Robodef koydum. Herkes tasarımcı olursa herkes de model olabilir, sanal dünyada her şeyin mümkün olduğunu düşünüyorum. Aslında bu işler dünyada da bu noktaya geldi. Türkiye'de böyle cesur bir adım atan tasarımcı bildiğim kadarıyla yok. Ancak ben her zaman ilkleri yapmayı seviyorum. Bildiğim kadarıyla bu da bir ilk! İşin influncer boyutuna gelince ise "Neden olmasın?" dedim kendime. Günde 10-12 saat çalışıyordum. Üreticiler, baskı atölyeleri, stres, marka yaratma, üretme süreçleri çok zor. Bu akışa sürekli finans sağlamak meşakatli. Bense dile kolay 17 senemi bu işe vermişim. Sonra birileri türemeye başladı; evde makyaj yapıyor, bunu tanıtıyor ve benden kat ve kat daha huzurlu durumda. Kendi kendime düşündüm; "Sen bu işi ruj tanıtmaktan daha iyi yaparsın Sedef " dedim. Ve madem sanal gerçeklikte yaşıyoruz, o zaman ben de robotumu ortaya attım. Bakalım Sedef Çalarkan mı, Robodef mi daha başarılı olacak.
Böyle bir karakter yaratmada ilham kaynaklarınız neler oldu?
Elon Musk'ın annesi Maye Musk. Ayrıca akıllı telefonların bize sunduğu sonsuz programlar ve bunların içine dalmak bir zaman sonra çok zevkli bir hal aldı. Üretmeden yaşayamayanlardanım. Bu sefer biraz avatarımla uğraştım. Bence ileride birer gözlük takıp, sanal ortamda buluşup istediğimiz filtreyi kendimize uygulayıp evimizde olduğumuz halde başka bir ortamda dostlarımızla kahve içeceğiz. Bunların sinyalleri zaten verilmeye başladı. Diğer ilham kaynağım ise filmler.
Karakteri yarattığınız dönem sıkıntı yaşadığınız konular oldu mu? Örneğin bunu kitlelere anlatmak, anlaşılamamak konularında?
Tabii ki olmaz mı? Özellikle sosyal medya kanalında "Photoshop yapıyorsun. Bu sen değilsin, insanları kandırıyorsun" diye işitmediğim hakaret, küçümseme kalmadı. Hatta algılayacağını düşündüğüm seviyedeki isimler bile sinsi sinsi güldü. Robodef benim avatarım. "Ben buyum" diye bir iddiam olmadı ki! Bizler böyle şeyler yapmazsak nasıl daha ileri gideceğiz? Erol Atar'ın çektiği fotoğlarda mı kalsaydık? Yeni akımlar kabul görene kadar taşlanır. İnsan doğası yeniyi hemen kabul edemez ama zamanla her duruma alışılır. Benim de vaktim var.
Yarattığınız bu dijital karakter ortaya çıktığı ilk günden beri hem markalar hem de takip eden kitleler tarafından hayli ilgi görüyor. Bunun sebebini neye bağlıyorsunuz?
Bu ilgiyi yeni bir fikir olmasına ve fikrin kariyer sahibi, çok fazla uluslararası marka işbirliği yapmış olan benim yaşımda birinden çıkmış olmasına bağlıyorum. Beklenen bir şey değildi. Gerilla etkisi yarattı.
Dijital avatarınız Robodef'e tepkiler nasıl, mutlu ediyor mu?
Mutlu eden tepkiler hep çok genç beyinlerden geliyor. 13-25 yaş arası küçümsenmeyecek kadar büyük bir hayran kitlem var, 40 yaş üstü de büyük bir düşman kitlem. Toplumun dayattığı kurallar içinde yaşamını kurmuş ve bundan mutsuz olmuş kişiler sanırım kendi nefretlerini kusuyor olabilirler. Bu arada herkesten onay almak veya herkes tarafından sevilmek gibi bir derdim yok. Adım atmaya korkmuyorum.
Peki, Robodef ile marka işbirlikleri nasıl gidiyor? Yakında sürpriz projeler var mı?
Robodef geçtiğimiz dönemde dünya markası Dermoskin ile bir kampanya çekti. Onların kampanya yüzü oldu. EzraTuba'nın koleksiyon modeli oldu. Şimdilerde Errorist markası ve daha adını lanse edemeyeceğim bir takı ve çanta firmasıyla da imza atma sürecindeyiz. Sanırım firmalar da değişiklik arayışındalar. Ayrıca ünlü güzellik tasarımcısı Bahar Babacan'la da beraber çalışıyorum. Sonuçta dijital programlar her şeyi yapamıyor. Güzelleşmek için mesai harcıyorum. Altyapı da işte Bahar'ın ellerinden çıkıyor.
Son olarak Robodef'ten moda ve tasarım endüstrisine güçlü bir mesaj vermesini istesek?
Çocuk işçi çalıştırmayın! Robodef ve Sedef 'in en çok canını yakan konu bu. Ben çok mutlu bir çocukluk yaşadım, özgür bırakıldım. Dünyada da her çocuğun buna hakkı olduğunu düşünüyorum.
ROBODEF, KOLEKSİYONUN AYNASI OLDU
ÇIKARDIKLARI ÖZEL KOLEKSİYONUN TANITIMI İÇİN ROBODEF'I SEÇEN EZRA VE TUBA ÇETİN KARDEŞLER ALIŞILMIŞIN DIŞINDAKİ BU İŞBİRLİĞİYLE İLGİLİ ŞUNLARI SÖYLÜYOR; "UZUN ZAMANDIR GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİLER ÜZERİNE ÇALIŞIYORUZ. DÖRT YIL ÖNCE DE ANTI-VIRÜSLER ÜZERİNE ÇALIŞMAYA BAŞLADIK. BU KOLEKSİYONUN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ YENİ DÜNYANIN STANDARTLARINA UYGUN ÜRETİLMİŞ OLMASI. DOĞAYA DÖNÜŞÜMLÜ KUMAŞLARIN ÜZERİNDE ANTİ BAKTERİYEL VE VİRÜSLERİN TUTUNMASINI ÖNLEYEN KAPLAMALAR VAR. BU KOLEKSİYONUN ÇEKİMİNE PANDEMİ ÖNCESİNDE KARAR VERİLMİŞTİ AMA PANDEMİ DÖNEMİNDE SEDEF İLE ÇEKMEYE KARAR VERDİK. ÇÜNKÜ SEDEF BU DÖNEMDE KOLEKSİYONUN KAYGISINI YANSITAN ROBOTLAŞMAK ZORUNDA KALDIĞIMIZ BU DÖNEMİ ÖZETLEYEN BİR PROJEYE İMZA ATIYOR."