Şantiyesinde çok özel pozlar verdi
Şantiyesinde çok özel pozlar verdi
Röportaj: BADE ÇAKAR
FOTOĞRAFLAR: CENGİZ DİKBAŞ
Mina Başaran, güçlü bir iş kadını olma yolunda hızlı bir şekilde ilerliyor. İş hayatı konusunda anne ve babasını örnek alan Mina Başaran'ın pozitif enerjisi, güleryüzlülüğü ve mütevazılığı da başarısının yanında dikkat çeken özelliklerinden sadece birkaçı... Şu an babasının izinden giderek, büyük bir proje olan ve aynı zamanda kendi adını taşıyan 'Mina Towers'ın başına geçen Mina Hanım, yoğun temposuna rağmen hayatını dolu dolu yaşamayı tercih ediyor. Bunu nasıl yaptığını sorduğumuzda ise cevabı oldukça basit: "Bardağın dolu tarafına bakmayı tercih edenlerdenim. O zaman her şey daha kolaylaşıyor." Hem iş hem de özel hayatını konuşmak için bir araya geldiğimiz Mina Başaran ile çok keyifli bir röportaj ve fotoğraf çekimi gerçekleştirdik. Çekimlerimizde, Mina Hanım'ın hayatında en sevdiği ve önem verdiği iki şeyi bir araya getirdik; kariyeri ve moda tutkusu. Mina Towers'ın proje alanında bir araya geldiğimiz Mina Başaran, birbirinden şık tasarımlarla poz verip samimi açıklamalarda bulundu.
Mina Towers projesinin başında yer alıyorsunuz. Çok büyük bir proje. Kendi adınızı taşıyan bir projenin başında olmak nasıl bir duygu?
Mina Başaran: Çok büyük bir gurur, aynı zamanda fazlasıyla sorumluluk gerektiren bir pozisyon. Elimden geldiğince sahip çıkmaya çalışıyorum. Bayağı bir yol aldık, iyi bir noktadayız. Dilerim, ilerleyen dönemde daha iyi yerlere geleceğiz.
Uzun zamandır bu proje için çalışıyorsunuz. Projeden biraz bahsedebilir misiniz?
Başaran: Mina Towers, Kadıköy Fikirtepe'de, 26 bin m2 alan üzerine konumlandırdığımız büyük bir proje. Aynı zamanda 'geleceğin yaşam stili' olarak adlandırdığımız önemli de bir yatırım değeri. 55 m2 ile 300 m2 aralığında tasarlanmış yaklaşık 1500 konut ve 95 ticari alandan meydana gelen proje, 6 kule olarak inşa ediliyor. Projede 1+0 ile 5.5 +1 arasında herkesin ihtiyacına göre değişen daire tipleri yer alıyor. Mimar Eren Talu imzasını taşıyor ve bölgedeki farklılığını hissettiriyor.
Şantiyesinde çok özel pozlar verdi
Peki, projenin yönetim sürecinde tek başınıza mısınız? Yoksa babanızdan yardım alıyor musunuz?
Başaran: Kesinlikle tek başıma değilim. Güzel bir ekibiz ve en iyiyi yaratmak adına çok çalışıyoruz. Herkesin emeği büyük.
Babanızla çalışmak nasıl, zor mu?
Başaran: Babamla çalışmanın bana kattığı çok şey var. Tecrübesinin yanında çok pratik ve çabuk karar veriyor. Bu da beni motive ediyor ve zaman kaybettirmiyor. Onun gücünü her zaman arkamda hissediyorum.
Proje için çok güzel bir tanıtım reklamı da çektiniz. Yolanthe Cabau ile çalışma fikri nasıl ortaya çıktı? Geri dönüşler nasıl oldu?
Başaran: Yolanthe enerjisi çok yüksek bir insan. Samimiyeti, sıcakkanlılığı ve güzelliğiyle ilgimi çekiyordu zaten, tanışınca da çok sevdim. Aile olarak da yarattığımız profile çok uyuyorlar. Tepkiler muhteşem, herkesin beğenmesi çok hoşumuza gidiyor. Reklam filminde yönetmen Metin Arolat'ın büyüsünü de unutmamak gerek.
Baba mesleğine devam etmeye nasıl karar verdiniz? Her zaman hayaliniz bu yönde miydi?
Başaran: İş hayatına ilgim, henüz küçük yaşlarda başlamıştı diyebilirim. Meslek ve kariyer anlamında her zaman babamı ve annemi örnek aldım. Hayalim hep iş dünyasında var olmaktı. Önceleri aile şirketinde çalışma fikrine çok sıcak bakmasam da, ailemin yarattığı değerleri korumak ve geliştirmek zamanla daha çok ilgimi çekti. Eğitimimi tamamladıktan sonra da aile şirketimizde çalışmaya başladım zaten. Başarılı iş kadınları her zaman ilgi odağım olmuştur, dolayısıyla kendim için de kariyer hedeflerim doğrultusunda hareket etmeye özen gösteriyorum.
Çok önemli bir holdingin yönetiminde bu kadar genç yaşta yer almak nasıl hissettiriyor? Projenin başına ilk geçtiğinizde korkularınız oldu mu?
Başaran: Ben genel olarak sorumluluk almayı ve öğrenmeyi seven biriyim zaten. Bunu da iyi bir avantaj olarak görüyorum. Edindiğim bilgi birikiminin önümüzdeki yıllarda şirketimize fayda sağlayacağına ve en önemlisi bunun kendi kişisel gelişimime de katkısının çok fazla olduğunu düşünüyorum. Fakat henüz iş hayatının başlarında olduğum için birçok şeyi kısa zamanda öğrenmeye çalışıyorum, bu sebeple de kendime yeterince zaman ayıramıyorum diyebilirim.
Şantiyesinde çok özel pozlar verdi
Babanızdan edindiğiniz prensip ve aldığınız en iyi tüyo nedir?
Başaran: Girişimci ruhu, risk alma potansiyeli ve yüksek enerjisi...
İlk iş tecrübenizi hatırlıyor musunuz? Nasıldı?
Başaran: Benim için ilk iş tecrübelerim yine aile içinde oldu diyebilirim. Babam gıda işimizden dolayı genelde Trabzon'da olurdu. Ben de onunla gittiğim zamanlarda fındık fabrikamızda çalışmaktan büyük zevk alırdım. Babam daha o yaşlarda beni iş hayatına teşvik etmek için oldukça özen gösterirdi, yaptığım işler karşılığında harçlık verirdi.
Anneniz Beril Hanım da bu projede yer alıyor. O nelerle ilgileniyor?
Başaran: Projenin satış ofisi ve örnek dairelerinin iç mimari çözümleri annem Beril Başaran - Artebel Design tarafından tasarlanıp uygulandı. Satış ofisindeki lounge, çocuk oyun alanları, ofisler, toplantı salonu ve maket sunum alanlarının yanı sıra genel iç mimari çözümlerle ilgilendi. Ayrıca; restoran, sushi bar ve üzerinde titizlikle çalıştığı örnek dairelere imza attı. Şimdi ise Mina Towers'ın sosyal alanlarının tasarım ve uygulamasını, altı tane binanın ince işlerinin takibi ve yönetimini üstlenecek. Annemin iş disiplini ve tutkusunun projenin ruhuna da yansıması güzel sonuçlar almamızı sağlıyor.
İnşaat sektöründe bir kadın olarak yer almak nasıl?
Başaran: Bir kere size işin mutfağında olma imkanı sağlıyor. Bu da işe daha hakim olma avantajı sunuyor. Şantiyeye gidip inşaat süreçlerini takip ederken, ofise dönüp pazarlama ve iletişim süreçlerine de dahil oluyorsunuz. Ayrıca inşaatın önemli bir yatırım değeri yaratması, büyük ekonomileri yönetme fırsatı da yaratıyor. İşin bir de estetik yanı var. Mimari süreçlerde yer almak başka bir vizyon. Anlayacağınız iş hayatının her alanında varlık gösteriyorsunuz. Bu önemli bir kazanım...
Şantiyesinde çok özel pozlar verdi
Fotoğraf çekimi için Mina Towers projesinin şantiyesinde bir araya geldik ve çok keyifli bir çekim oldu. Sizin için nasıl bir deneyimdi?
Başaran: Şantiyedeki hareket beni zaten çekiyor ve her fırsatta buraya geliyorum. Bunun içine çekim de girince benim için çok özel oldu, daha önce de yaşamadığım bir deneyim. İleriki dönemlerde özellikle de proje tamamlandığında çok güzel bir anı olacak...
Projenin tanıtım lansmanı da oldukça dikkat çekti. Reklam filmi de çıktı. Eminim şu an çok yoğun bir dönem geçiriyorsunuzdur. Böyle bir yoğun tempoyla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Başaran: Programlı olmaya özen göstererek... Erken kalkarım ve bir gün önceden ertesi gün ne yapacağımı bilirim. Çok spontan bir durum olmadıkça programımı bozmam. Bu bende çocukluğumdan kalma bir alışkanlık desem yeridir.
Bu yoğun temponun arasında, kendinize nasıl vakit ayırıyorsunuz? Boş zamanlarınızda genelde ne yaparak stres atıyorsunuz?
Başaran: Seyahat etmeyi çok seviyorum bu yüzden her fırsatta keyif aldığım yerlere giderim, nefes alıp işimin başına geri dönerim. Boş bulduğum anlarda da masaja gidip dinlenmek çok iyi geliyor. Alışverişi de unutmamak gerek; kendimi en güzel ödüllendirdiğim şeylerden biri.
Şantiyesinde çok özel pozlar verdi
Cemiyet hayatının tanınmış bir ailesinin mensubusunuz. Çocukluğunuz nasıl geçti, biraz anlatabilir misiniz?
Başaran: Mutlu bir çocukluğum oldu. Kararlarımı kendim vermemi destekledi annem ve babam... Beni hiçbir zaman zorlamadılar. Aile bizim için her zaman çok önemli. Her fırsatta bir araya gelmeye, birlikte vakit geçirmeye özen gösteririz.
Çekim sırasında anneniz Beril Hanım da bize eşlik etti, kendisi de sizin gibi çok samimi ve sempatik biri. Çok da güzel bir ilişkiniz olduğu belli. Biraz anne-kız ilişkinizi anlatabilir misiniz?
Başaran: Annem her zaman anne gibi davranmıştır. Arkadaş gibiyiz demek yanlış olur. Ondan öğrendiğim ve danıştığım çok fazla şey var hayatımda... Onun çalışma azmini, güçlü karakterini her zaman örnek almışımdır. Ben de onun gibi kendi ayakları üzerinde durabilen, değer yaratan, güvenilen, yenilikçi, aynı zamanda cesaretli bir birey olma çabası içerisindeyim. Onun dışında sık sık beraber seyahat ederiz, vakit geçiririz. Son zamanlarda iş hayatında da çoğu şeyin üstesinden de birlikte geliyoruz diyebilirim.
Peki, annenizden öğrendiğiniz en önemli şey ne?
Başaran: Fedakarlık, özveri, yaratıcılık, disiplin. Daha aklıma gelmeyen bir sürü şey...
Dediğiniz gibi seyahat etmeyi de çok seviyorsunuz. Bu yaz hatta birçok yere gittiniz. Seyahat programlarınız genelde spontan bir şekilde mi oluşuyor? Neye göre karar veriyorsunuz?
Başaran: Duruma göre değişiyor ama vazgeçemediğim moda haftaları ve yurtdışındaki defileler çok önceden ajandamda yerini alır. Gitmekten keyif aldığım yerler var; mesela yazın Mikonos, Güney Fransa ve İtalya. Kışın ise daha çok Londra, Paris, kayak merkezlerinden Courchevel. Fakat yeniliklere ve son dakika programlara işim el verdikçe açığım.
Şantiyesinde çok özel pozlar verdi
Cemiyetin genç iş kadını olmanın yanı sıra da en şık isimlerinden birisisiniz. Moda hayatınızda nasıl bir önem taşıyor?
Başaran: Moda, hayatımın her alanında diyebilirim, sanki oyun alanım. Ağır iş temposu içinde renkli ve eğlenceli nefes alma alanı gibi. Çok yoğun bir günde sevdiğim bir kıyafetim üzerimdeyken o güne kesinlikle daha pozitif ve keyifli başlıyorum. Zaman buldukça öğle aralarımda alışveriş kaçamaklarım olmuyor dersem yalan olur.
Dediğiniz gibi moda haftalarını da yakından takip ediyorsunuz. Chanel gibi birçok ünlü markaların defilelerini yerinde izlemek nasıl bir his? Bu zaman kadar en çok beğendiğiniz hangisiydi?
Başaran: Marc Jacobs'ın geçmişteki şovlarına gönderme yaptığı ve hepsinden parça parça provokatif bir şekilde sahnelediği son Louis Vuitton defilesinde yer aldım. Siyahın yarattığı gizemlilik, Marc Jacobs tarafından yazılan mektubun duygusallığı ve koleksiyonun çarpıcılığı unutamadığım ayrıntılar arasında. Bunun yanı sıra 'Shopping Center' temalı Chanel defilesi bence sanat, moda, performans ve dizaynın son noktasıydı. Grand Palais'nin süpermarkete dönüştürülmesi, her ürünün Chanel logolu olması çok yaratıcıydı. Bu iki defileye de katılabildiğim için gerçekten şanslıyım.
Geçtiğimiz ay Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul vardı. Türk tasarımcılar arasında beğendiğiniz isimler kimler?
Başaran: Açıkçası bu sene çok yoğun bir dönemime denk geldiği için gidip izleme şansım pek olmadı. Les Benjamins'in sunumuna ve after party'sine gidebildim. Gerçekten çok güzel hazırlanmışlar ve büyük farklılık yarattıklarını düşünüyorum. Bunun dışında Özgür Masur'un yeni koleksiyonunu ilgiyle takip ettim, tasarımlarını beğeniyorum.
Şantiyesinde çok özel pozlar verdi
Çok eğlenceli ve güleryüzlüsünüz. Böyle pozitif kalmayı nasıl başarıyorsunuz?
Başaran: Bardağın dolu tarafına bakmayı tercih edenlerdenim. O zaman her şey daha kolaylaşıyor.
Peki, size sorsam 'Mina Başaran nasıl biri, özel hayatında, arkadaşlıklarında nelere dikkat eder', ne derdiniz?
Başaran: Haksızlığa gelemeyen biriyim; doğru olduğum şeyin her zaman arkasında durup, sonuna kadar savaşırım. Saygısızlık ve içten pazarlıklı arkadaşlıklar, beni rahatsız eder. Sevdiklerime çok değer veririm ve karşımdakini mutlu etmek adına her şeyi yapabilirim.
Şantiyesinde çok özel pozlar verdi
Cemiyetin birçok ismi, ünlü markalarla işbirlikleri yapıyor. Modayla ilgili ve şık bir isim olarak bu tür bir işbirliği teklifi gelse, nasıl bakardınız?
Başaran: Açıkçası benim de hiçbir karşılık beklemeden işbirliği yaptığım global markalar oldu. Çok keyif aldım, güzel deneyimler yaşadım. İçime sinen, bana bir şeyler katabileceğini düşündüğüm projeler olursa yer alabilirim.
Gelecek için kariyer planlarınız arasında neler var?
Başaran: Şu dönemde önceliğimiz Mina Towers projesi. Bu proje için çok çalıştık, finansal stratejilerimizin önemli bir kısmını bu doğrultuda oluşturduk. Yakın zamanda hedefimiz bu projeyi tamamlayıp yine aynı bölgede inşa etmeyi planladığımız 'Mina Home & Office' projesini hayata geçirmek. Genel olarak ise şirketimizin; kurumsallığı ve başarılarıyla ön planda olan global bir şirket pozisyonunu sürdürebilmek ve daha yukarılara taşıyabilmek.