Sanat ve Seyahat vazgeçilmez ikili

Sanatı ve kültürleri tanımanın en güzel yolu seyahat etmek. Örneğin Paris, Londra, Venedik gibi şehirlerde, dünyanın en önemli sanatçılarının eserlerini görme ve tanıma imkanı bulursunuz.

Sanat ve Seyahat vazgeçilmez ikili

Hayata adım attığımız andan itibaren içine doğduğumuz kültür ve çevresindeki faktörlerin etkisi ile gelişip evrildiğimizi biliyoruz. Gelişimimizdeki en büyük rol ailemiz ve kültürel çevremiz. Tabii gelişimimizi çeşitlendiren, renklendiren ve sürdürülebilir hale getiren de sadece kendi kültürümüz değil farklı kültürleri de öğrenmemiz ve anlamamız. Hep bahsini ettiğim çok değerli akademisyen, bilim insanı, Cornell Üniversitesi eski başkanı, Amerikan Tıp Okulları Başkanı Dahid Skorton’in “Milletimizin geleceği, matematik ve okuma bilgilerimiz kadar yaratıcılığımız ve etrafımızdaki kültürleri anlama becerilerimize de bağlıdır” sözünü tekrar hatırlatmak istiyorum. Yaşadığımız dünyada yüzlerce farklı kültür içinde birbirine saygı, anlayış ve empati içinde yaşayabilirsek çocuklarımıza en büyük hediye olan pırıl pırıl bir gelecek vermiş oluruz. Kültürleri anlamanın en güzel yolu da seyahattir... Seyahat ederek, farklı kültürlerden, geleneklerden, alışkanlıklardan, görüşlerden yüzlerce insanla, tanışabilirsiniz. Size dünya görüşü sağlayacak, bakış açınızı genişletecek en keyifli şey seyahat etmektir.


Modanın ve Sanat tarihinin merkezi

Evet, sanat ve seyahat vazgeçilmez bir ikili. Ben de bugün dünyanın en keyifli sanat merkezlerinden bahsetmek istiyorum. Her zaman sanat tarihi ve bugünlerde de çağdaş sanatın Avrupa’daki en önemli merkezi Paris. Hemen hemen her hafta farklı sergiler, etkinlikler ile kendinden söz ettiriyor. Modanın ve sanat tarihinin merkezi olan bu muhteşem şehirde, 1000’in üzerinde galeri ve onlarca müze var. Dünyanın en çok ziyaret edilen müzesi olan ve Leonarda da Vinci’nin Mona Lisa’sına da ev sahipliği yapan Louvre Müzesi’nden 1900’larda bir tren istasyonu olarak inşa edilen, bugün şehrin ikinci en çok ziyaret edilen müzesi Musee d’Orsay’a, yine Fransız asillerinin şatafat ve lüksü en maksimumunda yaşadıkları, hikayeleri günümüzde birçok filme, kitaba konu olan hatta Roma İmparatorluğu’ndan sonra ilk büyük saray olmasına rağmen 1768 yılına kadar tuvalet ve banyo olmayan Versay Sarayı bunlardan sadece birkaçı...


Paris’te sadece sanat tarihine ışık tutan müzeler değil moda müzeleri de adım başı karşımıza çıkıyor. Yves Saint Laurent Müzesi’nden Muzee Dekoratif Art’a, Palais Galleria’dan Galerie Dior’a, hem modacıların şahsi müzeleri hem genel moda müzeleri, modanın tarihini, bugünün öncülerini seyirciye harika prodüksiyonlar ve sergilerle anlatıyor.


Tabii bir de Fransa’nın moda devlerinin son senelerde açtığı sanat merkezleri de şehrin özellikle çağdaş sanat alanında şehre fevkalade bir renk kattı. Moda devi LVMH grubun vakfı Louis Vuitton Fondation’un açtığı ve hem LVMH’nin sahibi Henry Pianult’nun hem vakfın koleksiyonunun sergilendiği hem de çeşitli sergilere ev sahipliği yapan Bourse de Commerse ilk görülmesi gerekenlerden.


Paris, sanatçıların da, Fransız olsun olmasın yaşadıkları ve beslendikleri bir şehir olduğu için birçok sanatçının müzeleri de burada konuşlanmıştır. Sanat tarihinin en yaramaz ama üretici çocuğu Picasso’dan sürrealizmin yaratıcısı Dali’ye, modern heykelin babası August Rodin’den Fransızların en ilham verici ressamlarından Eugene Delacroix’ya, yine Fransızların en bilinen, empresyonizmin öncülerinden, baharı en güzel yansıtan Clauden Monet’den fovizmin öncüsü Henri Matisse’in ustası Gustave Moreau’ya birçok ustanın müzelerini bu muhteşem şehirde gezebilirsiniz.


Çağdaş Sanatın kalbi Londra'da atıyor

Şimdi sizi, Paris’ten trenle üç saate ulaşabileceğiniz yine sanatın en önemli merkezlerinden biri Londra’ya götüreceğim. Uzun zamandır çağdaş sanatın Avrupa’daki merkezi olan bu şehir, müzeleri ve galerileri kadar dünyaca ünlü sanat okullarıyla da öne çıkıyor. Mesela şehrin en eski alışveriş merkezlerinden olan Burlıngton Arcade’nin hemen yanı basındaki Burlington House’da konuşlanan, 1768’de kurulan Royal Academi of Art, hem dünyanın en önemli sanatçılarını yetiştiriyor hem de çok önemli sergilere ev sahipliği yapıyor. Dünya tarihinin binlerce yıllık birçok eserini barındıran 11 milli müzesi ve 200’ün üzerinde müzesi ile sadece sanat değil tarih alanında da çok önemli bir bilgi merkezi... 

Londra, çağdaş sanatçı şehri aynı zamanda... Öncelikle dünyanın en önemli sanat fuarlarından biri olan Frieze, sonbaharda burada yapılıyor. Dünyanın dört bir yanında galerilerin, sanatçıların ve koleksiyonerlerin akın ettiği bu fuarda gerçekleşen satışlar oldukça ses getiriyor. Londra’nın bir başka cazibesi de dünyanın en eski müzayede evlerinin Avrupa merkezlerinin burada bulunması. Dünyanın en önemli sanat satışları buralarda oluyor. Bu da Londra’yı; antika, sanat tarihi ve sanat şaheserleri trafiği açısından lider haline getiriyor.


Daha önceki yazılarımda bahsettiğim, Barbican Centre, Natinal Gallery, Victoria and Albert Museum, Bristish Museum, Tate Britain, Tate Modern, Saatchi Gallery, The Wallace Collection, Serpentine Gallery, Victoria Miro, Hauser Wirth, White Chapel, White Cube de Londra’ya gittiğinizde uğramınız gereken adreslerden.


Sanatın en yakıştığı şehir

Yine Avrupa’dan birkaç önemli sanat şehrinden bahsetmek istiyorum. Bunlardan biri senelerdir bienalleri ile tüm dünya sanat nüfusunu sel, sağanak, bataklık demeden ayağına çeken Venedik... Gerçekten de sanırım sanatın en yakıştığı şehir Venedik. Rönesans sarayları, mozaikleri, heykelleri, tarihi köprüleri Murano camının çıktığı Murano Adası, dünyanın en önemli koleksiyonerlerinden Peggy Gugenheım’ın müzesi, Leonardo da Vinci Müzesi ve 1895’den beri yapılan dünyanın en önemli bienallerinden biri olan Venedik Bienali ile sanat, tarih, mimari ve estetiğin en yakıştığı şehir diyebiliriz. Her gün daha da suya batan şehrin su kanallarına bile yerleştirilen sanat eserleri, şehrin sularında gondollarla gezerken her an karsınıza çıkabilir. 1424’de inşa edilen ve Venedik’in 1600’üncü yılı kutlamalarında hazırlanan Alman sanatçı Anselm Keifer’ın sergisine de ev sahipliğini yapan Venedik’in en meşhur sarayı Palazzo Ducale de gotik tarzın çok önemli bir örneğidir ve şehirde mutlaka görülmesi gereken binalardan biridir. 


Dünyanın diğer önemli sanat şehirleri Floransa, New York, Basel ve Sao Paulo’dan bahsetmek isterdim ama yerim kısıtlı. Siz sanat seyahati yapmak isterseniz bu şehirleri de listenizi mutlaka alın...

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.