Paris’in 16. bölgesinde, tarihi bir yapı yeni - den hayat buluyor. Uzun yıllardır sanatın, zarafetin ve kutlamanın adresi olan Maison Baccarat çağdaş bir yorumla yeniden tasarlandı. Gastronomi ve tasarımın kusursuz uyumuyla şekillenen bu özel mekân, gün boyunca süren keyifli deneyimlerle konuklarını hayatın en seçkin anlarını keşfetmeye davet ediyor.
Maison Baccarat, yüzyıllardır sanatsal yaratımların ve usta zanaatkârların ilham kaynağı oldu. Şimdi ise bu miras çağdaş bir ruhla harmanlanarak, gastronomiyle kristalin büyüsünü buluşturan sofistike bir atmosfere dönüşüyor. Dünyaca ünlü şef Alain Ducasse, Maison Baccarat’ta konuklarına sadece bir yemek deneyimi değil, duyuları harekete geçiren ve alışılmışın dışına çıkan bir yolculuk sunuyor.
Alain Ducasse, geleneksel lezzet anlayışını aşan, rafine ve yaratıcı mutfağıyla tanınıyor. Maison Baccarat’taki restoranı, şefin sürdürülebilir, özgür ve sanatsal yaklaşımını yansıtıyor. Mönü, Christophe Saintagne ve Robin Schroeder ile birlikte geliştirilmiş ve her tabak, markanın zarafetini taşıyan bir gastronomi eseri olarak tasarlanmış. Kristalin ışıltısını yansıtan mekânda, yemek sunumu klasik kurallardan bağımsız bir akış içinde gerçekleşiyor. Spontane servis anlayışıyla, yemek yiyen kişi sürecin merkezine yerleştiriliyor.
Bu özgürlük ruhu, günün her saatinde misafirlerini ağırlayan Bar Midi-Minuit’ede yansıyor. Çaydan şampanyaya, el yapımı kokteyllerden zarif tatlılara kadar geniş bir yelpazede sunulan lezzetler, buluşmaların ve anların keyifle paylaşıldığı bir ortam yaratıyor.
Maison Baccarat tarih boyunca yaratıcı ruhların buluşma noktası olmuş, 1920’lerde kültürel avant-garde’ın en göz alıcı davetlerine ev sahipliği yapmış bir mekan. Bugün bu miras sanatın, tasarımın ve ışığın büyüleyici birlikteliğiyle yeniden hayat buluyor.
Burası sadece bir mekân değil; zarafetin, sanatın ve yaşam sevincinin buluştuğu bir deneyim alanı. Gelenekle yeniliği harmanlayan bu özel evren, konuklarını keşfetmeye ve anın tadını çıkarmaya davet ediyor.
Girişte ziyaretçileri, kristal ustalarının el işçiliğinden ilhamla transformist sanatçı Harry Nuriev’in taşa işlediği zarif oyma desenler karşılıyor. Markanın tarihi şaheserleri, adeta bir hazine gibi antrede sergilenen şeffaf vitrinlerde korunuyor. Mekânın merkezinde, usta vitray sanatçısı Pierre Tatin’in ışık enstalasyonu, Baccarat’ın kristal formunun aydınlık özüne bir yolculuk sunuyor.
2025’te açılması planlanan bahçe, doğayla iç içe bir huzur alanı olarak tasarlanırken, Jean-Guillaume Mathiaut’un etkileyici heykelleri ve Marcel Wanders’ın ışık oyunlarıyla parlayan Anıtsal Vazo’su, bu zarif dünyanın bir parçası haline geliyor. Maison’un içinde, tasarımcı Philippe Nigro’nun Baccarat’ın zanaatkarlık mirasına saygı duruşunda bulunduğu butik ve üst kattaki tadım mahzeni, mekânın duyusal keşif alanlarını tamamlıyor. Burada, ziyaretçiler özel olarak seçilmiş şarapları tadarken, ressam Gérard Garouste’un kristalin özünü anlatan Alchimie adlı büyüleyici eserinin altında zamanda kayboluyor.
Maison Baccarat, sadece bir mekân değil; zarafetin, sanatın ve yaşam sevincinin buluştuğu bir deneyim alanı. Işığıyla büyüleyen, gelenekle yeniliği kusursuzca harmanlayan bu özel evren, konuklarını keşfetmeye, ilham almaya ve anın tadını çıkarmaya davet ediyor.
