"Sanat her şeyin üstesinden gelir"

Contemporary Istanbul’a hem yeni hazırladığı tabure serisiyle hem de sıra dışı eseri ‘Night Drive’la katılan ünlü ressam Kezban Arca Batıbeki, “Sanat her şeyin üstesinden gelir, çünkü sanat ve sanatçı durmaz” diyor.

"Sanat her şeyin üstesinden gelir"

Röportaj: NAZAN ORTAÇ

Fotoğraflar: KORAY IŞIK

Kadının türlü hallerini odaklanan eserleriyle tanınan ressam Kezban Arca Batıbeki ile Contemporary Istanbul'da buluştuk ve hem fuarı hem de Türkiye'deki çağdaş sanat ortamını konuştuk. Sanat ortamının büyük bir darbe aldığını söyleyen sanatçı, "Ama sanat ve sanatçı durmaz. Sanatsever de gittiği gibi geri döner" diyor.

14 farklı resminizin süslediği bir tabure serisi yaptınız. Her biri 30 edisyonla sınırlı... İlk kez mi böyle bir çalışma yapıyorsunuz?
Kezban Arca Batıbeki: Benim tasarımım olan tabureler ilk kez satışta ama IKSV Dükkan kapanmadan önce, tasarımları IKSV tasarımcıları tarafından yapılan, üzerinde benim resimlerim olan ürünler satıştaydı. Bu ürünler arasında tepsiler, mumluklar, flash disc kılıfı vs. gibi geniş bir liste vardı.

Fikir kimden çıktı, nasıl gelişti?
Batıbeki: Fikir hep aklımdaydı ama bir türlü uygulamaya geçememiştim. Sonunda bir fırsatını bulup kolları sıvadım. Tabure sevdiğim ve kullandığım bir objedir. Çok kullanışlıdır, her yere sığar, kalabalık konuk geldiğinde üzerine oturulur ya da sehpa olarak kullanılır. Kısacası her derde devadır (gülüyor). Resimlerimin de bu konsepte yakışacağını düşündüm ve gerçekleştirmeye karar verdim. İyi de yapmışım, çok ilgi görüyor.

Sanatçıların eserlerini üretime açmasını nasıl buluyorsunuz? Bu konuda tutucu muydunuz?
Batıbeki: Tam tersi. Yurtdışında en çok alışveriş ettiğim dükkanlar müze dükkanlarıdır. Sevdiğim sanatçıların elinin değdiği, ruhunu taşıyan, en azından onlardan izler taşıyan ve tabii fiyatları can yakmayan ürünlere bayılırım ve toplarım. Ayrıca ürünleri satışta olmayan tanınmış bir sanatçı da kalmadı ki. Yurtdışında tüm müzelerde, hatta bienal binalarının içinde yer alan dükkanlarda da, üzerlerinde katılan sanatçıların eserlerinin basılı olduğu ürünler satılır. Örneğin en şahane örnek; Maurizio Catellan'ın yarattığı, 'Toilet Paper' isimli hediyelik ürün markasıdır bence. Ayrıca resimlerimi alamayan insanların evlerine taburelerimle girmek de bir başlangıç değil mi, bu konuda neden tutucu olunur hiç anlamıyorum açıkçası?

Gelecekte de böyle projelerde yer almak ister misiniz?
Batıbeki: Sergileme ve satış yerinin benim kontrolümde olması kaydıyla tabii ki isterim... Satışa sunulacağı mekanın iyi bir tasarım dükkanı veya galeri olması gerekir. İlk örnekler çıktığında CAM Gallery'de bir karma sergiye koydum ve çok ilgi gördü. Ardından da çok sevdiğim ve alışveriş ettiğim bir dükkan olan Karaköy'deki BOU Art & Design ile anlaştık. Şimdi orada satılıyor.

Eserlerinizin yaygın bir şekilde sevenleriyle buluşması sizde hangi duyguları uyandırıyor? Mutluluk/ izleniyor olma hissi/onaylanma ihtiyacı/ huzursuzluk?
Batıbeki:
Onaylanma ve huzursuzluk hariç hepsi. Onaylanma ihtiyacı duysaydım, bambaşka işler yapıyor olurdum. Kendim olmayı seçtiğim ve sadece yapmak istediğim işleri yaptığım için 33 yıldır varım. Ayrıca bundan şikayet edebilecek bir sanatçı olacağını da düşünemiyorum.

Ressam olarak bilinseniz de, farklı disiplinlerde eserler üretiyorsunuz. Resim sizi sınırlamaya mı başladı?
Batıbeki:
Aslında yeni açılımlara her zaman açık biri oldum. Denemekten kaçmam. İyi olacağını hissettiğim bir işi asla ertelemem. Biraz da maymun iştahlı denilen tiplerdenim sanırım. Çok çabuk sıkılıyorum. O zaman kaçacak bir yerim olması lazım, yoksa boğulacak gibi oluyorum. Resimden sıkıldıysam, fotoğraf, film ya da yerleştirmeler imdadıma yetişiyor. Yapmaya çalıştığım tek şey; tüm bu farklı disiplinler arasında koşturup dururken ortaya çıkan işlerin arasında ortak bir dil yakalamaya çalışmak.

Eserlerinizin odak noktasında kadın figürü var... Nedir 'kadınlar'la alıp veremediğiniz?
Batıbeki:
Erkek değilim ki kadınlarla alıp veremediğim olsun. Yakından tanıdığım, bildiğim durumlar, duygular üzerine çalışmak, üretmek bir sanatçı için en doğrusu değil mi? Tam tersi çuvaldızı biraz da kendimize batırmamız gerektiğini düşünüyorum. Her şeyi objektif değerlendirmeliyiz.

İki yıl önce yaptığınız 'Manzarasız Bir Oda' serginizde yine kadın odaklı, birbirinden farklı işler vardı. Özellikle babanız Atıf Yılmaz'ın kült filmlerinden 'Ahh Belinda!..'nın yeni versiyonu çok ilgi görmüştü. Sergiyi ve 'Ahh Belinda!..' sürecini anlatır mısınız biraz?
Batıbeki:
'Manzarasız Bir Oda', daha yüksek hayat standartları ve hayaller uğruna, hayatını erteleyen ve sonuçta mutsuz ve yalnız kalan kadınlar üzerineydi. Bu temel konunun yanı sıra; panoların üzerine yaptığım kolajlarda kullandığım objelerle, 1960'lı yılların 'Yeşilçam Sineması' döneminin de kültürel hafızasını yansıtmaya çalıştım. Atıf Yılmaz'ın kült filmi 'Ahh Belinda!..' 60'lı yıllara ait olmasa da, çalıştığım konuya başka bir boyut kazandırabilecek nitelikte bir filmdi. Filmin en etkileyici sahnelerinden bir bölümünü alarak, eşcinsel bir dünyaya uyarladım. Kadınlar ve eşcinsellerin hayatları birbirine çok benzer. Aileleri tarafından namus uğruna zorla evlendirilirler, mutsuz aileler kurarlar, sonuçta ortada yalnız insanlar kalır.

Daha önce de sinema tecrübeleriniz oldu; özlüyor musunuz setleri?
Batıbeki:
Evet daha önce, filmlerde sanat yönetmenliği, jenerikler yaptım. Set fotoğrafçılığı ve afişler de... Birkaç yıl önce uzun metrajlı bir film yapmak üzere hazırlıklara başladım, kast hazır gibiydi, senaryo çalıştık, olacak gibiydi de ama para konusunda kilitlendik sonunda. Sonra da vazgeçtim. Belki bir gün yine olur. Şimdilerde; ara sıra yaptığım kısa filmlerle idare ediyorum.

Fotoğraf da sanatınızda geniş bir yer tutuyor. Sizin için önemi nedir?
Batıbeki:
Ben üniversitede grafik sanatları eğitimi aldım. Resim değil de grafik bölümünü seçmemin tek nedeni farklı boyutlar içermesiydi. Bu boyutlardan en önemlisi de fotoğraftı. Fotoğraf teknikleri öğrendik, yıllarca karanlık odalarda çalıştık, fotoğraf bastık. Fotoğraflarım dergilerde yayınlandı, fotoğraf editörlüğü de yaptım. Çocukluğumdan beri elimde fotoğraf makinesi vardır. Ancak fotoğraf çekmeyi bilmek ya da güzel kare yakalayabilme becerisi başka, sergi açmak başka bir şey. Ben üzerinde çalıştığım her disiplinde; çalıştığım işleri, belki de sinemadan kalan bir alışkanlıkla, seçtiğim bir konu üzerine öykü anlatabilmek olarak düşünüyorum. Resim ya da fotoğraflarımın yan yana asıldığında bir fotoroman ya da 'Story Board' gibi bir bütün oluşturmasını, izleyenin de onu okuyabilmesini isterim. Şimdi annemi konu aldığım bir fotoğraf projesi üzerinde çalışıyorum.

Contemporary Istanbul için neler ürettiniz?
Batıbeki:
Bu yıl annemin rahatsızlığı nedeniyle çalışma tempom fena halde aksadı istediğim kadar iş üretemedim ama yine de her zamanki gibi farklı bir işle fuara katılmak istedim. ALAN İstanbul standında önceki resimlerimi çağrıştırsa da çok farklı bir işim var. Bu kez tual ve fotoğrafım iki ayrı katmanda iç içe, aynı çerçevede... Öykü boyut da kazandı böylece.

Yurtdışındaki fuarlara da sık sık katılan bir sanatçı olarak nasıl buluyorsunuz özelinde fuarı, genelinde İstanbul'un çağdaş sanat ortamını?
Batıbeki:
Fuarların sanatçıların tanıtımında büyük önemi olduğunu düşünüyorum. Galeride sergi açtığınızda gören kişi sayısıyla, fuarlarda gören kişi sayısı kıyas kabul etmez. Hele yurtdışında, sizi hiç tanımamış bir coğrafyadaysanız... Görmek ise öğrenmenin birinci adımıdır. Geçirdiğimiz kötü ve çalkantılı yıl, bize önemli bir fuara mal oldu ve Art International Türkiye'den kaçtı. Oysa desteklenmesi gereken bir fırsattı. Galeri, sanatçı ve koleksiyoner çevrelerinden çok önemli isimler getirme potansiyeli vardı. Contemporary Istanbul ise tüm bu olumsuzluklara karşı direndi ve kazandı bence. Açılış inanılmaz kalabalıktı. Gayet iyi tasatışlar da olduğunu duyuyorum. Türkiye'de çağdaş sanat ortamı geçtiğimiz yıl büyük darbe aldı. Sanat, en kolay vazgeçilebilecek bir lüks olarak görülüyor çünkü. İnsanlar, kendilerini mutlu edecek konulardan uzak kalmaya özen gösterdiler. Ama sanat ve sanatçı durmaz. Sanatsever de gittiği gibi geri döner.

Koleksiyonerlerin hızla çoğaldığı ve çağdaş sanat takipçilerinin hızla arttığı bir dönemdeyiz. Nasıl buluyorsunuz bu hızlı büyümeyi?
Batıbeki:
Bu çok önemli bir gelişme. Gelişmiş ülkelerde bu kültür temelde zaten vardı ama Türkiye'de, güncel sanat son 20 yılda, global boyutta da hızlandı. Güncel sanat konusunda 10-15 yıl öncesine kadar çok az sayıda var olan Türk koleksiyonerlerinin önderliğinde yeni koleksiyonerler bu hıza yetişmeye çalışıyor şimdilerde. Kendi yağımızla kavrulduğumuz, ulusal bir 'sanat ortamı'ndan evrensel bir sanat ortamına çok kısa sürede geçiş yaptık ve bunun sancıları yaşanacaktır şüphesiz. Ama sanat her şeyin üstesinden gelir.

Sizin de koleksiyoner bir ruhunuz var... Siz hangi dürtülerle 'topluyorsunuz'?
Batıbeki:
Ben ve Koray (eşi, Koray Arca), olaya koleksiyon olarak bakmıyoruz. Sevdiğimiz şeyleri topluyoruz sadece. Bu bir resim, heykel, bir teneke kutu, bir biblo, müze dükkanından alınmış bir kurşun kalem olabilir. Bizim için hepsinin yeri ayrı ve aynı değerdedir. Biz depolamaktan çok onlarla yaşamayı seviyoruz.

Özel hayatınızı pek bilmiyoruz... Eşinizle birlikte neler yapmaktan hoşlanırsınız? Mesela seyahat etmeyi sever misiniz? Modayla ya da mutfakla aranız nasıl?
Batıbeki:
Çok yolculuk eden bir çiftiz. İlgi alanlarımız aynı olduğundan aynı şeylerden zevk alıyoruz. Bu da yaşamı kolaylaştıran bir konfor. Farklı ülkeler, şehirler, sayısını hatırlayamayacağım kadar çok müze, galeri, fuar, bienal, sergi, eski şehirler, tarihi kalıntılar, antikacılar, bitpazarları, tasarım dükkanları, kafeler, iyi yemekler bizim yolculuklarımızı kısaca özetleyen başlıklar... Moda, birkaç yılda bir benim sevdiğim stile uğrarsa bana uymuş oluyor (gülüyor). Yemeyi çok severim ama yemek yapmayı bilmiyorum. Çok iyi yemek yapan bir yardımcımız var. Evde onun sağlıklı yemeklerini yiyoruz. Zaten haftanın 3-4 akşamı dışarda oluyoruz, onlarda da arkadaşlarımızla sevdiğimiz yerlere gideriz.


6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.