RÖPORTAJ İREM ORHAN
İş hayatında hedeflediği noktayı; "Bir çocuk küçükken neyi çok görürse, büyüdüğünde de onu hayal eder. Benim hayalimde de her zaman hastanelerin içerisinde çalışan, iyi bir doktor olarak kaliteli hizmet sunan ve bu doğrultuda hastaların iyi olmalarını sağlayan bir hekim olmak vardı" diyen Dr. Burak Tuncer ile incelikle işlediği kariyer yaşamının perde arkasını, takdir edilen iş ahlakını ve prensipli çalışma sistemini konuşuyoruz.
Öncelikle keyifli bir iş yapıyorsunuz, yani dışarıdan öyle görünüyor ama yaptığınız işi bir de sizden dinlesek? Hangi yollardan yürüyerek buralara geldiniz?
Bir Akdenizli ve Karadenizli anne babanın çocuğu olarak İstanbul'da dünyaya geldim. Hep şöyle söylerim, herkes hastanede doğar, ben hastanede büyüdüm. Babam sağlık sektöründe kurucu, yönetici olduğu ve çalışmayı çok seven biri olduğu için küçüklüğümden bu yana hastanelerin içinde yer aldım. En yakın arkadaşlarım, doktorlar ve hemşireler oldu. Bununla beraber, iyi bir eğitim aldım. Birden fazla okula gitme şansım oldu. Bu durum da bana, farklı insanlarla hızlı bir şekilde kaynaşma ve sosyalleşme imkanı sağladı. İnsanlarla iyi iletişim kurabilmeyi, insanlara farklı açılardan da yaklaşabilmeyi, hep gözlem yaparak öğrendim. Sadece ders çalışan bir insan değil, okul içerisinde sosyal ve spor faaliyetlerinde aktif olan bir öğrenciydim. Güzel bir çocukluk geçirdim. Şimdi de güzel bir gençlik yaşıyorum. Çalışmayı çok seviyorum. Haftanın altı günü klinikteyim. Pazar günleri ise doğa aktiviteleri ile ilgileniyorum.
Burak Bey, bu yollardan geçerken çocukluğunuzda vizyonunuz olarak ailenizden bahsettiniz. Fakat şu an kendi markanızı yarattınız ve bu markada aktif olarak neler yapıyorsunuz?
Ben ailemi gözlemleyerek büyüdüm. Ailemin ikinci nesli olarak da inovatif bir yaklaşımla, hayata geçirilmiş işin üzerine bir şeyler ekleme, daha büyük hale getirme, daha fazla kitlelere ulaşma hayali ve hedefiyle büyüdüm. Bu noktada, ailemin başlamasına vesile olduğu sağlık turizmi ve estetik plastik cerrahi sektörünün yanında, insanı dışarıdan güzelleştirirken aynı zamanda içeriden de daha sağlıklı ve güzel olması için yönlendirebilmek adına 3 yıl boyunca araştırma ve geliştirmeler yaptım. Yeni oluşturduğumuz Well World Aesthetic & Longevity Clinic ile birlikte hem estetik plastik cerrahi, saç ekimi, saç tedavi, diş estetiği ve medikal estetiğin yanında, Longevity yani sağlıklı uzun yaşam noktasında hem Türkiye'de hem de dünyada öncü bir kurum, öncü bir merkez olmak için çalışıyoruz. Bizim buradaki hedefimiz, dünyada Well World markasının estetik plastik cerrahi ve sağlıklı uzun yaşam konusunda dünyada söz sahibi olan bir klinik ve yapı olmasını sağlamak. Büyük bir aileyle adım adım hayalimize doğru koşuyoruz.
Mesleğinizin zor yanları var mı? Biraz değinmek ister misiniz?
Aslında yaptığım işi iki farklı şekilde değerlendirmek lazım. Bir doktor tarafı, bir de işletmeci tarafı. Bu da benim hayatımın de 50'sini alıyor diyebilirim. Doktorluktan çok keyif alıyorum. Eğer hekim, kendini iyi yetiştirdiyse zorluk olacağını sanmıyorum. Aynı zamanda ben iş adamlarını dinlemeyi çok seviyorum. İzlediğim bir programda Sabancı'nın bir sözü vardı hiç unutmuyorum. 'Size en zor gelen şey nedir' diye sorduklarında, 'İnsan yönetmektir' cevabını vermişti. Yani toplum içerisinde, birbirinden çok alakasız farklı fikir, düşünce ve yapıya sahip insanların bir arada huzurlu bir şekilde çalışmasını sağlamak ve bunu sürdürülebilir hale getirmek çok önemli. En zoru bu ama ben keyifli bir şekilde yaptığım için bana zor gelmiyor. Bunun için ekibime de çok teşekkür ediyorum. Çünkü ben yaptığım bu işi yani ekibimi bir aile olarak görüyorum. Birbirimize ne kadar kenetlenirsek, o kadar başarılı oluruz.
İyi bir kariyer uzun bir yolculuk demek. Siz şimdilerde yolun neresindesiniz?
Bence bir insan yolun her zaman başındadır ve önünde gidecek çok fazla yol vardır. Sürekli olarak mücadele edersiniz, çalışırsınız. Yıllar geçtikçe ilerlediğinizi görürsünüz ancak geriye doğru baktığınızda yolun başında olduğunuzu fark edersiniz. O nedenle asıl amacın; gelecek nesillere faydalı olmaktan geçtiğini biliyorum. Ve yolun her zaman başında olduğumuzu düşünüyorum.
Yakın ya da uzak vadeli gerçekleştirmek istediğiniz hedefleriniz var mı?
Geleceğin sağlığını tasarlamak... Sloganımız ve bakış açımız da bu şekilde. Son 100 senedir, hastalık ve hastalanma üzerine inşa edilmiş bir sistem var. Ama Hipokrat'ın hayali bu değildi. Aslında olması gereken, hastalanmadan vücudumuzu tanıyıp, vücudumuzun ihtiyaçlarına göre çözümler geliştirip, vücudumuzu sürekli sağlıklı tutmak. Geleceğin sağlığının da bu olduğunu düşünüyorum. Hastalık risklerini tespit edip, öncesinde onları engellemek, kişiye özgü uygulanabilir sağlıklı yaşam protokolleri ile bunu takviye etmek. Maalesef günümüz sanayi dünyası, metropollerin bize getirdiği vücudumuzdaki bir takım negatif etkileri, besinlerdeki hormonlar, yaşadığımız hayatın getirdiği stres gibi birçok nedene değinilebilir. Bunların vücudumuzdaki etkilerini azaltıp, sağlığı daim kılmak, bunu uygulamak ve toplumumuzda çemberi genişleterek tüm dünyaya bunu anlatmak. İleriye yönelik en büyük hayalim bu.