Röportaj İrem Orhan
Fotoğraf Ayten Alpün
Moda editörü Yağmur Sefa
Makyaj Gamze Tekin
Saç MK Saç Tasarım Merkezi
Video Betül Yazıcıoğlu
Mekan Four Seasons Hotel Bosphorus
Yalnızca iş dünyasında değil, kültür, sanat ve sosyal konulardaki destek ve katkılarıyla da yakından tanıdığımız, Türkiye'deki en başarılı iş insanlarından Leyla Alaton. Öyle ki çalışıp ürettikçe mutlu olan, başka hayatlara dokundukça motivasyon kazanıp hedefi daha da yükselten biri o. İlham veren pek çok projede de katkısı bulunan Alaton ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde sadece kadınlardan oluşan bir ekiple ve çoğu dünya moda sahnesinde kendine yer edinmiş kadın tasarımcıların kıyafetleri içinde kadın olmanın güzelliklerini kutladığımız bir çekimdeyiz. Ama çok daha fazlası var...
Şimdilerde hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz? Nasıl gidiyor her şey?
Şu an hayatımın olgun ve mutlu bir dönemindeyim diyebilirim. Hissettiğim tam olarak bu.
Hayatta yaşadıklarımızın bütünü bizi biz yapan şeyler oluyor, hayatımıza yön veriyor. Son dönemlerde içinden geçtiğimiz bu pandemi süreci hayata bakışınızda değişiklikler yarattı mı?
Ben değer bilen bir insandım ama şu son dönemde daha da değer bilir oldum. Hayata şükreder oldum, küçük şeylerle mutlu olan biriydim, ne kadar doğru yolda olduğumu tekrar gördüm. Ailemin bana verdiği tüm değerlerin ne kadar sağlam olduğunu gördüm. Elbette sevdiklerimizle bir araya gelememek, onlara sarılıp öpememek çok büyük eksiklik ama her zaman için şükredecek başka şeyler var. Şimdi artık bu dönemden psikolojik olarak yara almadan çıkmayı ümit ediyorum.
Diğer bir taraftan da yine şu sıralar en çok üzerine düşülen kelimelerden biri 'farkındalık.' Sizin son dönemde hayatta en çok neye karşı farkındalığınız arttı?
Günlük rutinin ne kadar değerli olduğunu, yavaş yaşamın aslında ne kadar tatmin edici olduğunu galiba hepimiz gördük. Kendi adıma rutinde ve monotonlukta ayrı bir huzur ve tatmin olduğunu da daha iyi anladım. Hayattaki rutinleri ve monotonluğu biz hep negatif zannederiz ama tam aksine, onlar bizi disipline sokar. Bu süreçte de benim önceliklerim değişti, hayattaki önceliklerimi düzenlediğim bir dönem oldu diyebilirim. Ve kendime öncelik vermek çok iyi geldi bana. Şu anda da çok mutluyum, bundan sonraki dönemde ise benim için mühim olan o dengeyi korumak.
Sizinle ilgili olarak dışarıdan gördüğümüz en önemli şey hayatınızda en önemli yeri işinizin kapladığı; çalışıp ürettikçe mutlu olan birisiniz. Her daim yüksek modunuz da işinizle mi ilgili?
Her daim üretken olmak, ektiğim tohumların yeşerdiğini görmek beni mutlu ediyor. İş yapmak, para kazanmak için değil de, daha çok başkalarına iş vermek anlamında tatmin ediyor. Yani daha çok insana dokunmak, daha çok ailenin standardını yükseltmek anlamında. Birilerinin hayatına dokunmak konusu benim hayat felsefemle de örtüşüyor. Kadın ekonomik özgürlüğünü kazansın diyorum ve yaptıklarımla da bunun arkasında durabiliyorum. Bunları gerçekleştirmek bana çok büyük tatmin sağlıyor, bu da beni en çok dürten güç, benim için motivasyon kaynağı. Genç Türk kadınlarını uyandırmak, onların ekonomik özgürlükleri olursa daha özgür, daha kaliteli bir hayatları olacağını anlatmak hayattaki misyonum. Hayatın her alanında kadın erkek eşitliği olunca hiçbir şey topal gitmiyor, dengede oluyor.
Şans sizin hayatınızda nerede?
Ben hep "Atını ağaca bağla, gerisini yukarı bırak" diyenlerdenim. Yani gerekeni yap, sonra rüzgarı da bekle. Şansın hiç durup bekleyenlerden yana olduğunu görmedim. Oprah Winfrey'in çok güzel bir lafı vardır; "Şans, hazırlık yapmış olanlara rastlar" gibi. Ben de hiçbir şeyi şansa bırakmamayı tercih ederim. Ama tabii şansı da yok saymam.
Yaptığınız işte başarılı olmanın altın kuralı ne size göre?
Adil olmak. Müşterilere, çalışanlara, ortaklara yani tüm muhataplara adil ve dürüst olup, hep uzun vadeli ilişkiler kurmak. Ben hep uzun vadeli ilişkiler sevmişimdir, yanımda çalışanların çoğu da hep uzun vadeli çalışanımdır. Bir taraftan da zaten değişiklik yapmak çok yorucu, insanı hırpalayan bir şey. İş hayatında da her ayrılık bir boşanma gibi, sonrasında travma yaratabiliyor.
Mutluluk nedir size göre? Kendi kendinize uyguladığınız mutluluk kürleriniz var mı?
Mutluluk kendinden memnun olmaktır. Çiçeklere bayılıyorum, çiçek almanın bana ne kadar mutluluk verdiğini de pandemi sürecinde daha iyi anladım. Ayrıca doğada olmayı, yürüyüş yapmayı çok seviyorum. Bana çok iyi geliyor yürümek, yürüyünce rahatlamış hissediyorum. Hem beynim temizleniyor hem de inanılmaz fikirler geliyor bana. En yaratıcı olduğum yer doğa diyebilirim. Yürürken dahiyane fikirler gelir aklıma. Çok daha temiz görürüm her şeyi, bana çok ilham verir.
Yeni biriyle tanıştığınızda ilk neye dikkat edersiniz?
Kişideki denge unsurlarına dikkat ederim. Ben ahengi seven bir insanım; görüntü dünyanın en güzel insanı olmak zorunda değil ama temiz mi, dengeli bir görüntüde mi, dengeli bir ses tonunda mı, dengeli bir düşüncede mi bunlara bakarım. Önyargılı olmamaya çalışırım ve bir yandan da gereksiz verici olurum. Yeni biriyle tanıştığında hani bazıları eksiden başlar ya ben herkese karşı artıdan başlarım. Karşımdaki dünyanın en iyi, en güvenli insanıymış gibi düşünürüm. O kişiyi başkalarının etkisi altında kalmadan değerlendirmeye çalışırım, hatta bu noktada biraz fazla cömert olabilirim. Tabii bu yüzden bazen hiç dikkatimi, vaktimi hak etmeyen insanlar da oldu hayatımda. Ama onlar da bana çok güzel bir ders vermiş oldular. Onlara da teşekkür ediyorum. Belki de onlar sayesinde yaşadığım bazı hayal kırıklıkları beni daha güçlü kıldı.
Modayı ve trendleri çok yakından takip ediyorsunuz. Kıyafet seçimleri ve özgüven arasında bir bağ var mı sizce?
İnsanın kendini bir kıyafetin içinde rahat ve güzel hissetmesi kadar hoş bir şey olabilir mi? Çok önemli bence kıyafet seçimi, onu kendimize yakıştırmamız, kendimizi aynada iyi görmemiz kadar moral veren bir şey olamaz.
Beslenme programınızın olmazsa olmazları var mı? Tatlıyla yakınlığınız ne durumda?
Ben görmezsem yemeyenlerdenim, aklıma gelmez yemek yemek ama görürsem de engel olamıyorum kendime. Hele çalışıyorken çoğunlukla unutuyorum yemek yemeyi. Abur cubur sevmem. Bir de tabii saatli yemeye önem veriyorum. Zararlı yiyecekleri eve sokmamaya, onlardan uzak durmaya çalışıyorum. Mümkün olduğu kadar sebze ağırlıklı besleniyorum. Et, tavuk ve balığı minimuma indirdim hayatımda. Diğer yandan en büyük avantajım zararlı içecekler tüketmiyorum, onlarla aram hiç yok.
Günümüzde her şey çok hızlı. Ve galiba saf sevgi artık ilişkileri sürdürmek için yetmiyor. Sizce günümüz koşullarında bir ilişkiyi neler canlı tutar?
Yaklaşık 10 senelik çok huzurlu ve yolunda giden bir ilişkim var ve biz ayrı ülkelerde, ayrı evlerde yaşıyoruz. Beni çok mutlu eden, içinde olmaktan büyük keyif aldığım ve enerji veren bir ilişki, uzun zamandır sadece yakın çevrem tarafından biliniyor. İnsan hayatında aşk olmadan bu kadar coşkulu olur mu? Benim hayatımda aşk var, bunun için böyle çiçekler gibi açıyorum. Birbirimizin hayatına asla karışmıyoruz, o da eşinden ayrılmış ve çocukları var, benim de öyle yani ortak paydalarımız çok fazla ve aldığımız dersler bizi çok daha bilinçli ve değer bilen insanlar yapıyor. Çok tatminkar bir ilişki yaşamış olmak için belki de çok kötülerini yaşamak lazım. Hamburger yemeden bonfilenin değerini bilemezsin.
RÖPORTAJIN VE FOTOĞRAFLARIN TAMAMI ŞAMDAN PLUS YENİ SAYISINDA...