RÖPORTAJ BADE ÇAKAR bade.cakar@sabah.com.tr
FOTOGRAFLAR ŞEREF YILMAZ
MAKYAJ DARIA ANASTASIEVA
MEKAN İÇİN SIRENE LUXURY HOTEL BODRUM'A TEŞEKKÜR EDERİZ.
Sanatçı Laura Margarita, kendisi için oldukça kreatif geçen karantina sürecinin ardından, oğlu ve arkadaşlarıyla birlikte dinlenmek için Bodrum'u tercih etti. Bodrum'da bir araya geldiğimiz Margarita ile tatil planları, hayalleri ve gelecek planları üzerine konuştuk.
Zorlu geçen bir dönemin ardından tatil için Bodrum'a geldiniz. Nasıl bir deneyim oldu sizin için bu zamana kadar, başka yaz planlarınız da var mı?
Bence Bodrum hem yerli hem yabancı turistler için cennet gibi bir yer. Bütün günümü sevdiğim ve özlediğim arkadaşlarımla ve de oğlumla bir arada geçiriyorum. Resim yaparak geçirdiğim bir karantina döneminden sonra kafamı boşaltmak, hasret kaldığım arkadaşlarımı görmek ve dinlenmek bana çok iyi geldi. Sanırım yazın kalanını Bodrum, Çeşme ve İstanbul arasında gidip gelerek geçireceğim. Buradan Çesme'ye giderek bir süre orada kalmak, sonrasında ise yeni resim koleksiyonuma başlamak için İstanbul'a dönmek istiyorum.
Şu an pandemiden dolayı tatil olarak seçeneklerimiz sınırlı. Sizin genelde tercih ettiğiniz destinasyonlar nerelerdi?
Genelde yazları İtalya ve Fransa'da geçirmeyi seviyorum fakat pandemi döneminde bu yaz bu pek mümkün gözükmüyor. Ben de Türkiye'de olduğum bu dönemde Ege'nin güzelliklerini keşfetmek istiyorum. Yazları gitmekten en çok keyif aldığım yerler İtalya'da Amalfi, Capri, Taormina, Panarea, Liguria... Birçok ünlü İspanyol şair, yazar ve ressamın doğum yeri olan Costa Brava tarihi ve etkileyici bir yer. Fransa'da ise en çok Güney Fransa'yı seviyorum, özellikle Eze, Beausoleil, Cap-d'Ail. Buralarda çok güzel anılarım var ve bana resim yapmak için ilham veren yerler. Dolayısıyla mümkün olduğunca her sene tekrar gitmeye çalışıyorum.
Peki, ideal tatiliniz nasıldır?
Benim için tatil; deniz, kum, güneş, oğlum ve köpeklerim demek. Tabii bir de yaz deyince limon ağaçlarının kokusu, cırcır böceklerinin sesi ve deniz kokusu olmazsa olmaz. Tatilde yapmayı en çok sevdiklerim; yüzmek, güneşlenmek, sanat kitapları okumak, sanat konusunda bilgimi artırmaya çalışmak ve sevdiğim insanlarla dolu uzun sofralarda yemeğin ve sohbetin tadını çıkarmak.
Modadan bahsedelim, bu sezonun en sevdiğiniz trendleri neler?
Benim için yaz stili demek neşeli, sade ve dışavurumcu demek. Tarzımızı ve karakterimizi en güzel ifade edebileceğimiz dönem, yaz dönemi. Benim bu sezon favorim tek parça mayo. Onun dışında keten takımlar, Victorian Sleeves olarak tanımlanan kabarık kollar, neon renkler de sevdiğim tarzlar arasında. Ayrıca gördüğüm kadarıyla 'Broderick Anglaise' denilen güpürlerin öne çıktığı tarz da geri geldi ve bu tarz benim gardrobumun olmazsa olmazı. Yazın genel olarak neşeli kıyafetler seçip, onları biraz sofistike, elegan ve modern dokunuşlarla tamamlamaya çalışıyorum. Bence en mükemmel trend; bir kadının kendini özgüvenli, sık ve hepsinden önemlisi güzel hissetmesi. Trendi çok takip eden biri değilim, herkesin aşağı yukarı aynı tarza sahip olmasını çok ilgi çekici bulmuyorum.
Plaj çantanızın vazgeçilmezleri neler?
Benim plaj çantamı açmaya kalkarsanız içinde ne kadar az sey olduğuna şaşırırsınız. Hatta çantamda o kadar az şey olur ki, genelde arkadaşlarım bu konuda benimle dalga geçerler. Ama ben ağır çanta taşımayı hiç sevmem. Genelde çantamda yedek bir mayo, pestemal, koruyucu güneş kremi ve nemlendirici krem dışında pek bir şey olmaz.
Bir sanatçı olarak yaz size ne ifade ediyor?
Benim için yılın en güzel dönemidir yaz. Bütün bitkilerin çiçek açtığı, kışın uyuyan hayvanların uyanık olduğu, kısacası uyuyan doğanın tekrar uyandığı bir mevsim. Bir ressam olarak doğanın bu akıl almaz renk cümbüşünden besleniyor ve ilham alıyorum. Deniz kokusuna, kuş seslerine ve rengarenk bir doğaya uyanmak için her sabah sabırsızlanıyorum. Bu ülkede hem mavinin hem de yeşilin onlarca tonu içinde yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Türkiye'de ilham alabileceğim daha birçok yer olduğunu düşünüyorum ve bu yaz özellikle Ege'de daha önce görmediğim yerleri görmek istiyorum.
Unutamadıgınız bir yaz anınız var mı?
Çocukken ailem beni dalış kurşuna göndermişti. Dalış kursunu tamamlar tamamlamaz, ilk dalışımı onlarca vatozun olduğu bir yerde yaptım. Bu hayvanların büyüklüğü ve güzelliği nefes kesiciydi. Bu benim için tarifsiz ve unutulmaz bir deneyimdi. Hem heyecanlı hem de ürkütücüydü. En etkileyici kısmı ise bu devasa hayvanların yanınızdan geçerken size dokunmaları. Vatozlar 1970'lere kadar denizciler tarafından tehlikeli canlılar olarak kabul edilmiş ve öldürülmüşler fakat şükürler olsun ki dalgıçlar zaman içinde bu algıyı değiştirmeyi başarmıslar.