RÖPORTAJ ŞERİF ERCAN serif.ercan@sabah.com.tr
Barbaros; çok iyi bir sahne sanatçısı. Farklı dillerde ve farklı tarzlarda söylediği şarkılara bir de o güzel sesi ve yorumu eklenince Barbaros'u sahnede dinlemeye doyamıyorsunuz. Ünlü şarkıcı sahneye uzun süredir sahneye çıkamıyor ama bugünlerde 'Derbeder' adlı single'i ile müzikseverlerin kulağının pasını siliyor. Mayısta bir single çıkaran Barbaros'un pandemi döneminde yaptıkları bununla da sınırlı değil. Barbaros bu dönemde neler yaşadığını ve neler yaptığını anlattı.
Öncelikle pandemi dönemini nasıl geçirdiniz, biraz anlatır mısınız?
Pandemi dönemi herkes gibi kendim, ailem ve dünya adına hissettiğim benzer kaygılarla geçti. Aslında hala da devam ediyor, tedbiri elden bırakmadan belirlenen kurallar dahilinde normalleşmeye çalışıyoruz. Ama ben bu süreçte sahnede olmasa da müzikle iç içe olmaya devam ettim. Derbeder single'ını yayınladım. Instagram'dan dünyaca ünlü starlarla bir araya gelip, kendi kanalımda yayınlar gerçekleştirdim. Müzik düşünmeye, şarkı söylemeye ve dijitalde de olsa üretmeye devam etmeye çalıştım.
Bu dönemde kendinizi veya hayatı sorguladığımız oldu mu, yeni kararlar aldınız mı?
Öncelikle herhangi bir riskle karşı karşıya kalmadan bir şeylerin değerini tam olarak anlamıyorsunuz. Ben bu süreçte sağlığın ne kadar önemli olduğunu, aslında günlük ve sıradan bulduğumuz birçok aktivitenin bile hayatımıza kattığı zenginliği bir kez daha hatırladım. Özgürlüğün ve kaygı olmadan anı yaşamanın ne kadar değerli olduğunu fark ettim. İnsan en başta küresel ölçekteki böylesine büyük olaylarda çaresizlikle yüz yüze geliyor. Ama bunları atlatacak ve hayata devam edecek gücü de yine kendi içinde bulabiliyor. Umudu kaybetmemek ne olursa olsun sevdiğiniz şeylerin peşinden tutku ile gitmeye devam etmek ve vazgeçmemek gerekiyor. Ben de kendi adıma müzik aracılığıyla hem kendimi hem de ulaşabildiğim insanları iyileştirmeye çalıştım.
Birçok sektör için "artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" deniyor. Müzik sektörü için de bu geçerli mi? Müziğin geleceğiyle ilgili öngörüleriniz neler?
Bu hayatın her alanı için geçerli. Bu virüs ortadan kalkana ve tehdit oluşturmaktan çıkana dek belirli kurallara tabi olarak yaşamamız gerekecek. Müzisyenler olarak sahneden uzun süre uzak kaldık, dijital dünya üzerinden müzikseverlerle buluşmaya çalıştık. Artık müziğin sunumunda dijital dünyanın ağırlık kazanacağını düşünüyorum. Ancak sahnede dinleyicilerle bir araya gelmenin yerini hiçbir zaman tutamayacak. Açıklanan önlemler dahilinde umarım en kısa zamanda müziği tekrar sahne üzerinde paylaşmaya devam ederiz. Bundan sonra müziğin sunumunun alternatif mecralardan en sağlıklı şekilde nasıl sunulacağı üzerinde de düşünmemiz gerekiyor.
Pandemi döneminden bir single ile çıktınız. Bu programlı mıydı, yoksa içinde bulunduğumuz durumun müziğe yansıması mıydı?
Aslında Derbeder şarkısı klibi ile birlikte pandemiden önce hazırdı. Bir anda karantina süreci başlayıp evlere kapanınca bizler de bir süre bekledik. Ne olduğunu, bu sürecin ne zaman biteceğini ve yansımalarını görmeye çalıştık. Bu kadar uzun süreceğini tahmin etmemiştik. Sonra daha fazla beklememeye karar verdik. Müzik elbet bir yol bulur dedik ve mayıs ayının ilk haftası şarkıyı yayınladık. Üretmeye, paylaşmaya devam etmek istedik. Müziğin böyle zamanlarda insanları manevi olarak bir araya getiren bir tarafı var. Derbeder bu anlamda zor zamanlarda dinleyicilerimle beni buluşturdu.
Single'ınızı biraz anlatır mısınız, neden 'Derbeder' şarkısını seçtiniz, özel bir anlamı var mı?
Derbeder'in hikayesi aslında benim hayat hikayemle de paralel. Bir cover yapma fikri üzerinde düşünmeye başladığımda aklıma gelen ilk şarkı oldu. 90'lı yıllarda birçok ismin bir dönem adeta okulu olmuş Regata'daki Kapkara'da dinlediğim, vokal de yapmış olduğum bir Soner Arıca şarkısı... O günlerde Kenan Doğulu, Burak Kut, Nalan, Yıldız Tilbe gibi çok isim orada sahne alırdı. Ben daha vokale başlamadan Derbeder'i orada dinleyip bayılmıştım. Şarkı bana o zamanları hatırlatıyor. Vokal, nefesli çalgılar ve düzenlemesinde Batu Çaldıran'ın imzası ile gerçekten içime sinen bir yorum oldu.
Şarkıya bir de klip çektiniz, biraz da klipten söz edelim.
Çekimleri karantina sürecinden önce tamamlamıştık. Klibi Murad Küçük yönetti. Venezuela'lı model Patricia Acosta ile birbirine ulaşamayan bir çiftin hikayesini, birbirimize yaklaşamadığımız sahnelerle anlattık. Aslında tamamen bir tesadüf oldu. Birbirimize dokunmadığımız aramızda cam paravanların olduğu sosyal mesafeli bir klip çektik. Önceden çektiğimiz halde ilginç bir şekilde klip şu an yaşadıklarımızla bire bir örtüştü.
Şarkıya ve klibe ilgi nasıl?
Şarkı kısa sürede 1 milyon izlenme oranını aştı. Dinleyicilerin ilgisinden çok memnunum. Hatta şarkının sahibi Soner Arıca ile bir Instagram canlı yayını yaptık. Onun da onayını almak ve şarkının yeni yorumunu beğendiğini dile getirmesi beni çok mutlu etti. Hatta yayında Derbeder'i birlikte seslendirdik. Temmuzda konser ve festivaller başlayacak gibi görünüyor. Yakın zamanda sahne programınız ve konser olacak mı? Bu yaz için planlanmış çok fazla konser vardı. Bahreyn'de gerçekleştirilen uluslararası bir müzik festivaline katılacaktım. Ancak bu süreçte yaşanan iptal ve ertelemelerle konser takvimini değiştirmek durumunda kaldık. Normalleşme süreci içerisinde şartlar el verdiğinde ertelediğimiz tüm çalışmaları gerçekleştireceğiz. Ancak şu an hepimiz için önemli olan virüsten uzak kalmak ve riskleri minimize edebilmek. Son olarak Instagram'da yaptığınız canlı yayınlardan söz edelim. Bu canlı yayınların konsepti neydi, yayında kimleri ağırladınız, ilgi nasıldı? Konseptimiz '80 Günde Müzikli Devr-i Alem'. Karantina sürecinde menajerlik şirketim Pasion Turca'nın CEO'su Sinan Ufuk Nergis'in bir projesiydi. Madem sahneden insanlara ulaşamıyoruz o zaman dijital platformlardan ulaşalım dedik. Bu süreçte herkes çok fazla canlı yayın yaptı. Farklı ve beni yansıtan nasıl bir yayın yapabiliriz derken şirketim çalıştığı dünyaca ünlü starlarla Instagram yayınlarında beni buluşturmayı farklı diller ve repertuvar ile müzikli bir sohbet programı yapmayı teklif etti. Benim için harika bir deneyim oldu. İspanya'dan Cecilia Krull, Almanya'dan The Weather Girls'ün efsane solisti Dynelle Rhodes, Fransa'dan Viktor Lazlo, Güney Afrika'dan Pumeza Matshikiza, Sırbistan'dan Lena Kovacevic, İngiltere'den The Puppini Sisters, Kanada'dan IMA, Hindistan'dan Arunaja, Yunanistan'dan Stan Antipariotis, Portekiz'den Dulce Pontes gibi dünyaca ünlü isimlerle yayınlar gerçekleştirdim ve zaman zaman onlarla kendi dillerinde düetler yaptım. Sadece Türkiye'den değil dünyanın birçok yerinden de yoğun bir izleyici katılımı oldu. Son olarak Orta Doğu'nun Frank Sinatra'sı olarak anılan Omar Kamal'ı ağırladım. Yayınlar sürpriz isimlerle devam edecek.