RÖPORTAJ: SONER GÖMLEKSİZ soner.gomleksiz
FOTOĞRAFLAR: KUTUP DALGAKIRAN
Efsanevi milli kaleci Rüstü Reçber'in koronavirüs teshisiyle hastaneye yatırılması, yürekleri ağızlara getirdi! Eşi ve kızının kısa süre önce Amerika'dan dönmesiyle gözler onlara çevrildi ve Isıl Reçber, karantina kurallarına uymadığı yönünde sosyal medyada hedef oldu. Bu süreçte sadece eşinin sağlığıyla ilgilenen ve çocuklarıyla kendini evde izole eden Işıl Hanım, Rüştü Reçber'in iyileşip eve dönmesinin ardından derin bir nefes aldı. Çiftle hem sosyal mesafeyi gözeterek bir fotoğraf çekimi yaptık hem de neler yaşadıklarını konuştuk…
Rüştü Bey, öncelikle geçmis olsun; umarım daha iyisinizdir şimdi… Bize süreci anlatır mısınız? Nasıl başladı sizde belirtiler?
Rüştü Reçber: Hafif boğaz ağrısı ile başladı ilk. Sonra hafif ateş ve ardından göğsümde, sırtımdaki ağrı oluştu. Buna ertesi gün kas ağrısı da eklendi. Arkasından ufak ufak öksürük ve ateş belirginleşti. Ben yine de hafif normal bir grip olarak değerlendirdim. Hatta hastaneye gitmeye gerek yok diye düşünüyordum, birkaç ilaç alırım geçer mantığındaydım. Sonra eşim ve kızımın ısrarları ile hastaneye gittim. Normal muayene sonrası akciğer tomografisi çektiler ve zatürre olduğum ortaya çıktı ve hemen hastaneye yatırıldım, tedavi başladı. Akciğerde belirgin ve farklı bir oluşum yapıyor bu virüs. Artık doktorlarımız test sonuçlarını beklemeden oradan anlıyorlar. Gelen test sonuçları da pozitif çıkınca hemen Sağlık Bakanlığı'nın uygulamaya koyduğu tedavi prosedürüne geçildi.
Işıl Reçber: Devletimiz her hastaya durumuna göre uygulanan tedavi protokolü var. Bunun dışına zaten çıkılamıyor. Tüm dünyada aynı ilaçlar kullanılıyor, hatta bazı ilaçlar Sağlık Bakanlığımızca Çin'den getirilen ilaçlar. Burada ilaçla birlikte vücut direnci de çok önemli tabii. Eşimin genç olması, sporcu olması, sigara ve içki kullanmıyor olması avantajlarıydı.
Covid-19'un size nasıl bulaşmış olabileceğini biliyor musunuz?
Rüştü R: Net bir şey söylemek zor. Dışarısıyla teması kesmekte gecikmiş olabilirim. Bizler hayatımızın akışı gereği birçok yerde oluyoruz. Her ne kadar dikkat etsem de mutlaka bir yerde eksiklik olmuş. Sonuçta gerçek olan bir şey var ki o da bana eşimden geçmediği.
Hastane süreci nasıl geçti? Neler hissettiniz?
Rüştü R: Hastane sürecinde doktorlarımın bana verdiği destek, moral, motivasyon her şeyden önemliydi. Hep olumlu bakmamı, bu mücadeleyi kazanacağımı ve virüsü yeneceğimi düşünmemi sağladılar. Tabii burada uyguladıkları yoğun tedavi de çok önemliydi. Ekip olarak kontrollü ve yerinde müdahaleler yaptılar, özellikle ilk altı gün çok hassas hareket ettiler. Yedinci günde ateş tamamen ortadan kalkınca rahatladık ve her şey normale dönmeye başladı. Yavaş yavaş uyuyabilmeye, yediklerimden tat almaya başladım. Çünkü tat ve koku alma duyularınız çalışmıyor bu süreçte. İlaçlar ve tedavi etkisini gösterdikçe vücut toparlamaya başladı. Ama tamamen eski haline dönme süresi için doktorlar en az 42 gün veriyorlar.
Korktunuz mu mesela, panik yaşadınız mı?
Rüştü R: Bu hastalık hiç bilmediğimiz bir şeydi ve doğal olarak dünyada yaşanan gelişmeleri de görünce tedirginlik hissettim... Korku değildi bu, neyle karşı karşıya olduğunuzu, ne olacağını bilememek, insanı rahatsız ediyordu ama bana verilen moral kötü şeyler düşünmemi engelledi.
Işıl Hanım, siz de o süreçte karantinadaydınız değil mi?
Işıl R: Tabii ki eşimde böyle bir durumla karşılaşınca bizler de; çalışanlar, çocuklar, hemen kan ve PCR testlerini yaptırdık ve sıkıntı olmayınca, 14 günlük ev karantinasına girdik. Her gün bizimle de özel olarak İlçe Sağlık Müdürlüğü çalışanları ilgileniyordu. Sağlık durumumuz nasıl, herhangi bir semptom var mı, ateş çıkıyor mu vs. gibi…
Çok zor olmalı; neler yaşadınız o dönemde, biraz duygularınızı anlatır mısınız? Çocuklarınızın psikoloji nasıldı?
Işıl R: Çocuklarım çok etkilendi tabii ki psikolojik olarak. Eşimi görememek ama sağlık durumunu takip etmek, çocuklarımı sakinleştirmek için güçlü olmak gerekti. Bu süreçte her an yanımda olan gerçek dostların yeri tamamen ayrıldı. Dünya genelinde sevgi, dua akışı inanılmazdı. Çok gurur duydum ve eşimin iyileşemeyeceğini bir an olsun aklıma getirmedim. Türk doktorlarına, tüm sağlık çalışanlarına, kalbi bizimle olan herkese minnettarız.
Evde de tedaviniz devam ediyor, değil mi?
Rüştü R: Şu an evde herhangi bir tedavi görmüyorum. Sadece doktorlarımın önerdiği 14 günlük karantina sürecini tamamladım. Evde toparlanma dönemindeyim. Tabii bunu iyi beslenerek, gerekli vitaminleri ve mineralleri alarak ve uykuya dikkat ederek yapıyoruz.
Çok tedirgin edici bir hastalık, maalesef kayıplar da oluyor. En kötüsünün başınıza geleceğini düşündünüz mü?
Rüştü R: Dediğim gibi olumsuz düşünmemi engellediler sağ olsunlar. Doktorlarım da, ailem de, bizleri sevenler de büyük destek verdiler bu süreçte bana. Hepsine ne kadar teşekkür etsem az. Sadece tedirginlik yaşadım, o da aileme bir şey olmasın, acaba bu süreçte zarar görürler mi endişesiydi.
Bundan sonraki hayatınızla ilgili farklı kararlar aldınız mı?
Rüştü R: Mutlaka bu salgına, virüse bir çare bulunacaktır. Tek sorun ne zaman olacağı. Tarihte salgınlara bakarsak, veba salgını dört yıl, İspanyol gribi iki yıl sürmüş. Onlar da Pandemi'ye yol açmış yıllarca. Hayatın normal akışına dönmesi ise daha da uzun zaman almış. Güvenli günlerimize dönene kadar mecburen hep dikkatli davranacağız. İnşallah güzel günler tekrar geldiğinde sizler, bizler, ben ve ailem hayatımıza sağlıklı, mutlu, sevdiklerimizle devam edeceğiz. Ama şu bir gerçek. Yaşananlar bize yaptığımız birçok hatayı ve yanlışları hatırlattı. Ben de hiçbir hata, yanlış yok diyecek biri olmamalı. Kötülük yapmasak da kötülüğe sessiz de kaldık, bir taraf rahatken diğer taraf savaş, açlık, evsizlikle mücadele veriyordu. İnsanoğlu olarak şu ana kadar kaybettiğimiz birçok değerin farkına varmamızı sağladı. Kıymetini gösterdi. Ben bu virüsü doğaya verdiğimiz zararların geri dönüşü olarak görüyorum. Boğaz'da yunuslar dans etmeye başladı, Venedik'te o bulanık pis kokan kanallar berraklaştı, Fransa'da geyikler şehir merkezine indi. Biz olmadan her şey daha dingin, daha olması gerektiği gibi. Belki de Doğa Ana bizlere "Siz kendinize çeki düzen vermezseniz ben vermesini bilirim" diyor.
Spor camiasında bu kadar çok vakaya rastlanmasına ne diyorsunuz?
Rüştü R: Bizim ülkemizde diğer ülkelere nazaran şu ana kadar daha az görüldü.Spor camiası çok dikkatlidir aslında, bu da disiplinin getirdiği bir sonuçtur. Görünen odur, daha fazla değildir. Şu an her camiada neredeyse mevcut. Yoğun camia, statü, ırk ayrımı yapmıyor bu virüs. Salgın ilk başladığında tüm dünyada oluşan "65 yaş altıdaki insanlara zararı az olacak" algısı maalesef birçok insanın rahat hareket etmesini sağladı. Avrupa ülkelerinde gördüğümüz durumun temel sebebi de budur. Ama görüyoruz ki, her yaş grubunu etkisi altına almış durumda. Fakat ülkemizde başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Sağlık Bakanımızın, İçişleri Bakanımızın ve Bilim Kurulumuzun aldığı kararlar ile harika bir iş çıkarıldı. Sistematik olarak bütün planları uygulamaya geçirdiler. Geldiğimiz noktanın, göreceğimiz olumlu tablonun oluşmasını sağladılar.
Işıl Hanım, sosyal medyada çok üstünüze geldiler; TV'de bazı programlarda yıpratıldınız… Bir ihmalinizin olduğunu düşünüyor musunuz? Neden sizce öyle bir tepki gördünüz?
Işıl R: Magazinde farklı bir algı yönetimi oluştu, fakat herhangi bir ihmalim söz konusu değildi. Yurtdışından geldiğinizde aradan 8-9 gün geçmiş, herhangi bir virüs semptomunuz yokken evde izolasyon sırasında başka bir rahatsızlığınız da olabilir, insanlık hali, sağlık kuruluşuna veya hastaneye gitmeyecek misiniz? Benim de öyle devam eden bir tedavim vardı ve çok kısa ona gittim, gerekli maske eldiven ve sosyal mesafe kontrolü ile. Benim de hasta olmam beklendi bu süreçte haklı çıktık diyebilmek için. Çok şükür olmadı. Halbuki işin gerçek durumunu eşim de, ben de çok iyi biliyoruz. Kızım ve ben yurtdışından geldikten sonra bırakın dışarıda kalabalığa karışmayı, evde bile izolasyondaydık. Eşimi, oğlumu, evdeki diğer yaşayanları korumak adına. Eşim ve oğlum dışarıya mecburen çıkıyordu o dönem, biz evdeydik. Dışarıdan alındı bu virüs. Hatta eşim hastaneye giderken, "Şimdi bir şey çıksa senden bilirler, gitmeyelim" dedi. "Sen önemlisin şu an başka bir şey değil" dedim, benim ısrarımla gittik. O gece sonuçlar çıkınca çok değerli bir büyüğüm de dedi ki, "Sana yüklenecekler çünkü öyle olmasını isteyecekler"… Şimdi hatırlıyorum tekrar. Büyük haksızlığa uğradım ama sorun yok. Biz bir aileyiz her şeyiyle…
Nasıl bir öğretisi oldu bu sürecin? Dostlarınızın varlığını yanınızda hissettiniz mi örneğin ya da yalnız mı bırakıldınız?
Işıl R: Ne öğrendim; hayatın, sağlığın, sevdiklerimin sağlığının öneminin, her şeyin üstünde olduğunu, sağlığın olmayınca hiçbir şeyin işlevinin olmadığını, rutin, sıradan olarak değerlendirdiğimiz birçok şeyin ne kadar kıymetli olduğunu. Anı yaşamanın gerekliliğini, ileriye dönük planlar yaparak hayatı organize edemeyeceğimizi öğrendim. Doğanın dengesinin ne olduğunu, yani sadece insanoğluna ait olmadığını, istediğimiz gibi yakıp yıkıp kirletip, kullanamayacağımızı… Bizler olmasak da, akışının kendi dengesinde devam ettiğini gördük. Temizlik ve hijyenin önemini bir kez daha hatırladım. Hastalığın din, dil, ırk, sosyal statü tanımadığını, aldığımız her nefesin, sevdiklerimize sarılmamın ne kadar iyi hissettirdiğini anladım. Dünya ile karşılaştırınca ülkemizdeki sağlık sektörünün ve sisteminin, Türk doktor ve çalışanlarının ne kadar başarılı olduğunu gördüm. Gerçek sandıklarının aslında sahte olabileceğini, sahte sandıklarının aslında ne kadar gerçek olduğunu görmeyi sağlayan büyük bir öğretiydi. Aydınlanma ve Rönesans, yani yeniden doğuş dönemi olarak görüyorum koronadan sonraki dönemi.
Sosyal medyanın çok takip edilen ve çok sevilen bir ismisiniz. Eminim ki bugüne kadar bu tarz bir olumsuzlukla karşılaşmamışsınızdır… Ne hissettiniz, deyim yerindeyse bu sosyal medya linçi karşısında?
Işıl R: Linç; siz izin verdiğiniz sürece olur. Yoksa olmuş gibi olur. Bu konuda vicdanım o kadar rahattı ki sıkıntı yok. Tek gördüğüm; kötülük olsun isteyen insanlar, hasetlikle beslenen insanlar ne kadar çokmuş! Bu bizi ailece daha da çok bağladı, aslında artısı oldu. Çünkü Rüştü Bey de, ben de, Allah da gerçeği biliyor! Dik duruş için özel bir çaba sarf etmedim. Yaradılışım bu demek ki. Ben buyum, böyleyim demek ki. İnsan özellikle de kontrolü dışı durumlarda ne kadar çaba sarf ederse etsin, zorla bir şey yapamaz. Zor durumlar en doğal halini yansıtır insanın.
Sosyal medya için artık farklı bir strateji uygulayacak mısınız? Her şeyi bundan sonra paylaşmam gibi…
Işıl R: Sadece sosyal medya anlamında değil, genel anlamda önceliklerimiz değişti. Ailenin, tekrar anne-baba olmanın, her şeyi bu zaman zarfında daha detaylı görmenin özel bir fırsatı, sınavı bu süreç, kırılma noktası. Buradan birey, aile olarak karlı ve daha bağlı çıkmak önemli. Böylelikle toplum olarak da daha karlı çıkarız. Çünkü aileler toplumun temeli. Butik zaman ve zevklerimizin olacağı bir döneme gireceğiz. Bireyselliğimizi keşfedeceğiz. Bireysel yaratıcılıklarımızın farkına varacağız. Daha sağlıklı ve farkında bir toplum olacağız. Tüketim bağımlılığımızdan uzaklaşacağız..
Eşiniz iyileşti çok şükür, evdesiniz hep berabersiniz… Şu an nasıl bir psikoloji içindesiniz; rahatlama mı, yoksa hastalık korkusu daha mı yoğun şimdi?
Işıl R: Hayatta her şey tecrübe, öğreti. İyi, ya da kötü fark etmez; kazanarak, öğrenerek, görerek çıkıyorsunuz işin içinden. Eşim Rüştü 9 yaşından bu yana spor yapan, kötü alışkanlıkları olmayan, beslenmesine, uyku düzenine, yaşam şekline olağanüstü dikkat eden biridir. Ailece böyleyiz, aslında yaşam şeklimiz bu. Virüs kaynaklı bu hastalık eşimi bu derece sarstıysa, kendisine özen göstermeyen birini ne hale getirir dedim hep. Zordu, hafife alınacak bir durum değildi. Ayrıca şok etkisi yaşadık ailece. Rüştü, bağışıklığı kuvvetli olduğu için hafif semptomları çok hissetmedi. Bu da virüsün ciğerlere inmesini kolaylaştırdı. Sıkıntı zaten akciğerlere inince başlıyor. Virüs hızlıca ciğerlere yayılıp konaklıyor ve çok hızlı zatürreye sebebiyet veriyor. Her şey de erken teşhis, tedavi için çok önemli bunu unutmamak lazım. Nasıl bir psikoloji içindeyiz? Mutluyuz, tekrar bir arada olmak, evimizde güvende olmak çok önemli bizim için. Biz eşimle, hatta kızımla birlikte büyüdük sonra oğlum oldu, ilişkide başka bir boyuttayız. Bir arada olmak, sahip çıkmak, destek olmak, aile demek güç demek bizim için. Kötülük, kötülükle beslenenler dünyayı bu hale getirdi maalesef ama iyi de, kötü de etkileniyor bu süreçten. Fakat bu da bitecek ve bence hiçbir şey kaldığı yerden aynı şekilde devam etmeyecek! İyiler, kötüler, gerçekler sahteler, bu süreçten sonra çok net kendiliğinden ayrılacak. Farkındalık artacak, öncelikler değişecek… Öyle de olmalı…
Son olarak, bu süreci yaşayan biri olarak sağlık çalışanları için mesajınız ne olur ve bu virüse yakalanmamak için okuyuculara ne söylemek istersiniz, onlara uyarılarınız neler olur?
Rüştü R: Başta sağlığıma kavuşmamda büyük çaba gösteren doktorlarımıza, sağlık personelimize, hastane çalışanlarımıza sonsuz şükranlarımı sunarım. Haklarını asla ödeyemem. Her zaman yanımda olan eşime ve aileme, siyaset, spor, iş ve sanat camiasından bana iyi dileklerini ve dualarını ileten değerli büyüklerime ve arkadaşlarıma, her daim benim ve ailemin yanında olan dostlarımıza, arkadaşlarıma ve kardeşlerime, son olarak da dünyanın her köşesinden beni arayan ve geçmiş olsun mesajları atan herkese ne kadar teşekkür etsem az… Bu sevgiyi hayatım boyunca unutmayacağım. Bana hayattayken bu kadar değer verdiklerini gösteren herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Doktorlarımız ve tüm sağlık personeli için tek söylenecek şey; onlar bu savaşın fedakar kahramanlarıdırlar. Allah onları milletimizin başımızdan eksik etmesin. Allah yardımcıları olsun.
Işıl R: Korkuya ya da karamsarlığa gerek yok. Her şey düzelecek er ya da geç. Güzel derslerle çıkmak lazım bu süreçten, daha arınarak, bilinçli, her yönden iyileşerek. Şu an evde sevdiklerinizle ve sağlığınız yerinde ise çok şanslısınız demektir. Bunu koruyun, sağlıkla evlerimizde olalım.