RÖPORTAJ: BADE ÇAKAR/bade.cakar@sabah.com.tr
Bu mesleğe ilk başladığınız zamana dönersek, nasıl başladınız?
Mesleğe 83, 84 yılında Moda 29'da başladım. Çocukluğumdan beri, o zaman meslek olarak çok az da yapılsa, hep DJ olmak istiyordum. Çocuk yaşlarda bile plaklarım vardı ve bütün aileyi oturtturup, bunları çalardım. İstanbul'a okumaya gelmiştim, lise yıllarımda... Ailemin de çok büyük katkısıyla Moda 29'da Metin Fadıllıoğlu'nun yanında çalışmaya başladım. Metin Fadıllıoğlu'nun 35 yılın başlangıcında çok büyük katkısı oldu. Ben çok şanslıyım. Çok iyi bir eğitim ve öğretim aldığıma inanıyorum. Harç iyi olunca, yapı da güzel çıktı. Beni bu mesleğe çeken en önemli şey; kendimi insanlara ifade etme yolumun müzikten geçtiğine inanmam. Ruhumu, enerjimi o yaşta bile müzikle ifade edebileceğimi hissediyordum.
35 yıllık bu süreç nasıl geçti? Hayalleriniz gerçekleşti mi?
35 yıl içinde çok düştük, çok kalktık, çok öğrendik halen öğrenmeye devam ediyoruz. Bir ömür verdik, karşılığında bu mesleği saygın bir hale getirdiğimizi insanlardan duymak beni çok mutlu ediyor ve gururlandırıyor. O yıllarda şimdiki gibi bir dönem yoktu. Ben ilk DJ olacağımı zannettiğim Moda 29'a başladığımın ertesi günü badana boya yaptım. Altı ay mutfakta bekledim, eve geldiğimde üstüm yağ kokuyordu. Uzun bir süreç, çok uzun bir süreç, şimdiki gibi USB'ler, internet, download'lar falan yoktu öyle... Benim dönemimde, bu mesleğe başladığım yıllarda bu günlerin hayallerini kurmak bile çok ütopik bir şeydi. Aileme; "Türkiye' de DJ olarak çok konuşulan biri olacağım merak etmeyin" diyordum. Ailem de diyordu ki; "Meslek konuşulmuyordu ki sen konuşulabilesin." Bu benim için çok büyük bir idealdi. İnsanın hedefleri, hayalleri hiç bitmez. 34, 35 sene sonra geriye dönüp, baktığım zaman Türkiye'nin o şartlarında başladığım mesleğimde bugün geldiğim nokta hakikaten bir başarı öyküsü. Bunun daha üstü var mıdır? Vardır. Bununla da yetinmiyorum; mümkün olduğu kadar, ayakta durduğum kadar mesleğimde daha iyi şeyler sunmak için çaba sarf edeceğim. İstediğim noktadayım. Bu net! "Suat Ateşdağlı hem iyi bir insan, hem adam, hem iyi bir DJ" dedirtmek için çok uğraştım. Oldu. Ben bu ülkede bu mesleği zirveye taşımak istedim, bunda da büyük katkım olduğuna inanıyorum. Bir sürü kişi arkamdan geldi, çok iyi yerlerdeler. Dile kolay 34 sene... Hiçbir işi bu kadar uzun yapamıyorsunuz, ben hala yapıyorum. Doktor emekli oluyor, düşünebiliyor musun, her işte bir son var. Ben ayakta durarak, bu işi doğru yapmak isteyen insanlara da rol model oluyorum.
Peki, zorluklar yaşandığınız bu süreçte kariyerinizin kırılma noktaları neler oldu?
Havana ve Reina benim için önemli kararlar oldu. Özel radyoculuğa ilk başlamam da... Club 29'da çalışıyordum bir gece Metin Bey geldi; "Özel bir radyo kurulacak" dedi. Ben de; "Hay hay" dedim. Ertesi gün Cağaloğlu'na gittim. Radyomuzu açtık. Çok güzel bir 5 sene geçirdim, çok büyük bir tecrübe edindim. Sonra Süper FM'i kurduk, ardından Kral FM'i... Bunlar benim hayat çizgimde, mesleğimle ilgili önemli yapı taşları oldular.
Hala ilk günkü heyecanınızı koruyor musunuz?
İlk günkü heyecanımı, çalışma azmimi koruyorum. Küçüklüğümden beri hep yaptığım işin en iyisini yapmaya çalıştım. 'En iyi' çok geniş bir kavram ama ben kendimi iyi hissediyorum en önemli şey bu... Heyecanım bunun için ayakta. Soruyorlar bana; "Her gece başka yerdesin zevk alıyor musun?"... Bu işi dışardan böyle göstermemeleri lazım. Bu bir iş; gittim çaldım, eğlendiğim, çok keyif aldım durumu yok. Bunu anlamaları lazım. Sen ne iş yapıyorsan, ben de aynı işi yapıyorum. Biraz daha göz önündeyim, o kadar.
Peki, siz son zamanlarda en çok hangi düzenlemeleri beğeniyorsunuz?
Türkiye'de halen düzenlemelerde çok ilerde olduğumuza inanmıyorum. Aralarında çok tercih ettiğim bir düzenleme yok. Bizim daha çok kendimizi aşmamız lazım. Yetenek var, imkan var, ama kalıpsal bir durum var. Yurtdışında David Guetta'yı seviyorum. Düzenlemeleri bana daha yatkın. Benim ruhumla daha çok örtüşüyor. Daha risk alıyor. Bob Sinclar'ı da seviyorum. Onun tarzı da benim eski tarzım gibi, onu da seviyorum. Ben biraz daha doğru noktalarda, doğru hedefler seçen aranjeleri seviyorum. Hardwell'i seviyorum, halen başarılı buluyorum. Afrojack'i seviyorum.
Son zamanlarda eğlence anlayışları biraz değişti sanki... Canlı müzik mekanları arttı, kulüpler azaldı gibi... Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yok azalmadı. Bir dönem canlı müzik moda oluyor, bir dönem kulüpler moda oluyor öyle diyelim. Azalma yok; ama canlı müziğe karşı çok büyük bir talep var bu ara tabii. Böyle dönemler oluyor tercih sıralamaları değişiyor.
DJ'lik sizin başladığınız dönemdeki gibi değil, oldukça popüler ve bilinen bir meslek haline geldi. Siz yeni nesil DJ'ler konusunda neler düşünüyorsunuz? Var mı size göre yaptıkları yanlışlar?
Şöyle yeni nesil DJ adı altında başka işler yapan soytarılar mı; yoksa yeni DJ' ler mi? Buna karar vermek lazım. Diğerleri ile zaten hiç ilgilenmiyorum. Allah ıslah etsin. DJ'lerin maalesef meslekleri erozyona uğradığı için çok çaba sarf etmeleri lazım. Kabinlerine, mesleklerine sahip çıksınlar ve üretsinler.
Size göre iyi bir DJ'in prensipleri neler olmalı?
DJ'lik ya da başka meslek, kendinle barışık olman lazım. Karakterinin sağlam olması lazım, o seni her yere götürür.
Siz, kendinizi bu alanda geliştirmek adına neler yapıyorsunuz?
Ben çok çalışıyorum. Çok sahadayım. Sahada olduğum için her gün kendimi yeniliyorum, onun için halen bu mesleğe devam ediyorum. Sahada olmak çok önemli, ben halen öğreniyorum, herkese bakıyorum, dinliyorum, araştırıyorum. Müzikte ne oluyor, nereye doğru gidiyor, hep bunun içindeyim.
Yeni projeleriniz neler?
Yeni projelerimizin en önemlilerinden biri 'Bosphorus' müzik dijital ortamını hayata geçirmek. Prodüksiyon stüdyomuzla birlikte bu alanda yeni şarkılar, yeni klipler üreteceğiz. Yeni soundlar dinleteceğiz, işin prodüksiyon tarafına daha ağırlık vereceğiz. 'Compilation'larım var. En son 'Bosphorus Night 5' yayınlandı. Bunlar devam edecek. 'Suat Ateşdağlı Remix' albümü çıkacak, yeni soundlarla bazı şarkıları tekrar dinleyicilerle buluşturacağım.
Bir de prodüktör tarafınız var...
Prodüktörlük tarafım 10 senedir var. Birçok sanatçıyla çalıştım. En son Bengü, Gökçe Kırgız... Bu işlerin tüm prodüksiyonları bana ve ekibime ait; şarkıyı bulmasından düzenlemesine, sahadaki gidişatına kadar.
