Romantik bakış açısıyla İsrail sokaklarının albenisini objektifine yansıtan fotoğraf sanatçısı Razi Rosenbach ile Kanyon'daki sergisinde buluştuk. Hem siyah beyaz fotoğraflardan hem de gelecekteki planlarından bahsettik. Çok samimi, çok içten bir röportaj oldu.
Fotoğrafların hikayesinden bahseder misiniz?
Bu hikaye 20 yıllık bir birikimin sonucu olarak ortaya çıktı. İsrail sokaklarında yaşanmış bir birikimin sonucu olarak… Her fotoğrafın ayrı bir hikayesi var. Yaşlı not alan adam, yağmurda kaybolan insanlar… Hepsi birbirinde ayrı ve hepsi birbirinin içinde, bize hayatı anlatıyor.
Sergide yer alan bütün fotoğraflarınızda insan figürü var. Bunun özel bir nedeni var mı?
Evet bence bir fotoğrafı anlamlı kılan içinde bir insanın olması. Fotoğraf çekerken anı yakalarsınız. Bir insanın içinde bulunduğu anı, o duyguyu yakalamak fotoğrafa manasını veren şeydir. Bu yüzde ben fotoğraflarımda mutlaka birinin olmasını tercih ederim.
Peki sorun olmuyor mu? İnsanlar size "Ne çekiyorsun fotoğrafımı kardeşim" demiyor mu?
Genellikle insanların haberi olmuyor, ben de onları rahatsız edecek düzeyde yakınlaşmıyorum, diyorum ya önemli olan o anı yakalamak, haberleri olursa anın doğallığı da bozluyor. Şu anda gördüğünüz sergiden sadece bir kişi bana sakın fotoğrafımı çekme dedi ama o da bunu söylediğinde çok geç kalmıştı.
Sizin fotoğraflarınıza baktığımızda içinde romantizmi görebiliyoruz. Yanılıyor muyum?
Evet doğu çünkü ben romantiğim tabii ki bu bakış açım da yansıyor.
Siyah-beyaz olması da bu nedenle sanırım…
Evet bazen bazı şeylerin görünmesi için renklerden arınması gerekiyor. Bir de İsrail'in çok eski bir tarihi var, dolayısıyla bu tarihi yansıtırken siyah-beyaz fotoğraflar kullanmak daha çok yakışıyor.
Dijital kameralar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dijital kameraları pek sevmiyorum. Muazzam bir teknoloji, istediğini yaratabiliyorsunuz ama bu sefer de gerçeklikten çalıyorsunuz. Yakaladığınız anın içine kendi hayal gücünüzü de katıyorsunuz. Filmlerin negatifler yok, karanlık oda yok, herhangi bir sürpriz yok içinde. Dolayısıyla kullananlara bir şey diyemem ama benim tercih edeceğim bir şey değil.
İstanbul'un da fotoğraflarını çektiniz mi?
Tabii ki. Burası fotoğraf çekilmiş için inanılmaz bir mekan. İnsan neyi çekeceğini bilemiyor. Belki İstanbul sergisi de açabilirim ama tabii önce eve gidip bir negatiflere bakmam gerek…
Gelecekteki planlarınızda bahseder misiniz? Uluslararası bir sergi düşünüyor musunuz?
Tabii ki her fotoğrafçının hayalinde böyle bir şey yapmak vardır. Dünyanın bir çok yerini gezdim ve fotoğrafladım, tabii ki bunu yapmayı çok isterim.
Belki de çektiğiniz fotoğraflardan yeni bir dünya haritası yaratırsınız…
Bu fikri çok sevdim, bunu sende alıp kullanacağım. Haberin olsun.
Röportaj: Ece Baban