“Rahatlamak için yaratıyorum''
“Rahatlamak için yaratıyorum''
Sanatın farklı disiplinlerini deneyimleyen ama hep sanatın içinde olan bir isim Lara Kamhi... Sanat tutkusunun içgüdüsel olduğuna inanan Lara Hanım, içindeki sese kulak vererek merak ettiği konulara odaklanmış ve sinematik dilini keşfetmiş. Sanata yatkın bir ailede büyümenin katkıları olsa da onu, asıl sanat eğitimine yönlendiren "Gerçekleştirmek istediklerimi nasıl yapabilirim" merakı olmuş... Birçok başarılı işe imza atan Lara Hanım ilhamını; gerçekliği gözlemlemekten alıyor. "Düşündüğüm her an yaratıyorum" diyen Lara Hanım, sanata olan tutkusunu konuştukça daha yakından hissedebiliyorsunuz. Uzun bir aradan sonra sanat hayatını konuşmak için bir araya geldiğimiz Lara Kamhi ile ilk önce çok keyifli bir fotoğraf çekimi gerçekleştirdik, daha sonra da sanatın ona sunduğu bakış açısını, yeni projelerini ve yaratım sürecini konuştuk.
“Rahatlamak için yaratıyorum''
Sanata yönelmeniz nasıl oldu? Sanata olan tutkunuz nasıl ortaya çıktı?
Lara Kamhi: Sanata olan tutkunun ortaya çıkışı diye bir şeye pek inanmıyorum. İçgüdüsel bir şey bu... Bir şekilde ya var ya da yok. Ben genelde gerçekleştirmek istediğim şeyleri nasıl en iyi şekilde yapabilirim diye araştıran, merak eden biriyim. Bu merak beni yönlendirdi diyebiliriz.
Sanata bağlı bir ailede büyüdünüz. Anneniz ve ablanınız resim, babanız da heykelle uğraşıyor. Bunun da büyük bir etkisi olsa gerek. Büyüdüğünüz çevrenin size kattığı en büyük şey ne oldu?
Kamhi: Ailemin sanata bağlılığı tabii ki birçok noktaya etkili olmuştur. Ancak bundan daha da önemlisi, ailemin bana kattığına emin olduğum şey; değerler... Korkmadan her şeyi deneyip araştırabileceğime dair verdiği cesaret ve belki de en önemlisi, çok sesliliğin getirdiği çelişkilerle barışık olmak bana en büyük katkıları oldu. Eğitim olarak oldukça donanımlı bir altyapıya sahipsiniz. Seçtiğiniz okullar ve tercihleriniz hepsi ilk planladıklarınız mıydı yoksa süreç içerisinde mi her şey ortaya çıktı? Kamhi: Her çocuk gibi 17 yaşımdayken ne okuyacağım konusunda kararsızdım. Bir yaz dönemi Berklee College of Music'de Standart Jazz okudum. Üniversite dönemimde ise Sorbonne'un Tiyatro bölümüne kabul oldum. Ancak 2005'te çıkan genel bir grev sonrası devlet okulları bir dönem boyunca kapatıldı. Ben de Paris Amerikan Üniversitesi'nde Sinema bölümüne yazıldım. Konsantrasyon olarak Fransız Yeni Dalgası'nı seçtim. Halihazırda bir sinefil (sinemaya düşkün olan kişi) sayılırım ancak esas bu eğitim sinema algıma bir ivme kazandırdı. Fakat bu okul sadece teoriden ibaret dersler veriyordu, dolayısıyla o dönem beğendiğim sinemacıların ders veriyor olduğu İstanbul Bilgi Üniversitesi'ne geçtim. Son derece hevesli ve çalışkan bir öğrencilik deneyimim oldu bu dönemde. Benim boş zamanlarımda yapmayı sevdiğim her şey ders adı altında veriliyordu. Bu vesileyle okulumu bir sene erken bitirip, sonrasında ise kendi bireysel sinematik dilimi keşfetmek adına Londra'da çok daha geniş bir perspektif sunan Slade School of Fine Art'ta medya sanatları üzerine master yaptım. Sürecin akışı içerisinde içimdeki sese kulak vererek, kendimi iyi hissettiğim, merak ettiğim konulara odaklanıyor, kendime yön vermeye çalışıyorum.
“Rahatlamak için yaratıyorum''
Peki bu süreçte çağdaş sanata ilginiz nasıl başladı, tercihiniz neden video ve enstalasyon oldu?
Kamhi: Sinema öğrencisiyken kısa filmler çekiyordum, ancak kullandığım sinematik dilin çağdaş sanat dünyasına daha yakın olduğunu keşfetmem üniversitedeki son senemi buldu. Bölümümü, 'Bölünme. İç/ Dış' adı altında sinematik olmakla birlikte deneyim tabanlı bir sergiyle bitirdim. Videoya ek olarak, hem konvansiyonel hem de yeni medyaları araştırıp uyguladığım bir yaratım süreci bu şekilde başlamış oldu.
Bir röportajınızda "Biri eserimi gördüğünde ondaki gerçeklik algısını ve önyargıyı değiştirebiliyorsam eserim tamamlanmış oluyor" demişsiniz. Bundan biraz bahseder misiniz?
Kamhi: Bunlar ne büyük laflar böyle (gülüyor), sanırım yazan arkadaş olaya daha mistik bir hava katmak istemiş. Anlatmak istediğim iki ayrı şey olsa gerek. Sürecin kendisine inanıyorum. Sergilenmiş olan bir iş ise bu sürecin ancak bir temsili olabiliyor. Öte yandan, çalışmanın ilerleyeceği yönleri de belirlememe yardımcı oluyor sergileme aşamaları. Gözlemci ile gözlemlenenin ilişkisi üzerine kafa yoruyorum. Sergilerde ise insanları incelemek hoşuma gidiyor. Temel olarak gerçekliğin fani ancak manipülatif doğasını irdeliyorum. Çalışmalarımın düşünsel ve de fiziksel manada yarattığı etkileşim ve belki de dönüşüm gözlemlenebildiği vakit ise, bu sürecin tatmin edici bir aşaması oluyor.
“Rahatlamak için yaratıyorum''
Eserlerinizin yaratım süreci nasıl gelişiyor? Yaratırken nelerden ilham alıyorsunuz?
Kamhi: Gerçekliği gözlemlemek ilham veriyor. O da bizlerin sosyal, toplumsal ve bireysel inançları doğrultusunda yaratıyor olduğu bir illüzyon nihayetinde. Algı kırılmaları yaşıyor, ancak bir yandan da gerçeklik olarak adlandırdığımız düzleme körü körüne bağlanıyoruz. Bu süreçleri gözlemlemek ilham veriyor. Yaratım sürecim ise bir akış halinde işliyor. Bir devamlılık halinde gelişen, bölünen, birleşen düşünceler ve de çalışmalar üretiyorum.
Eserlerinizin arkasında yatan genel bir ana fikir var mı? Yoksa her biri farklı anlamlar mı taşıyor?
Kamhi: Ana fikir demeyelim, ancak bir meselem var. Kimlik ve aidiyet konularına kafa yoruyordum öğrenciyken... Düşüncelerim ve araştırmam derinleştikçe, somutlaşmak yerine soyutlaştı her şey. Hareketli imgelere alışılmışlığın sonucunda, gözlemleme eyleminin ilkel ve otomatik bir sürece dönüşmüş olduğu aşikar. Bugün görselliğin istilası altında yaşıyoruz. Oysa 20. yüzyılın başlangıcında Lumiere kardeşlerin 'Tren'in Gara Girişi' filmi ilk kez gösterime girdiğinde, tren görüntüsü yaklaşmaktayken seyircilerin dehşetle çıkış kapısına akın ettikleri bir gerçeklikten evrildi her şey. Bu gibi gözlemlerin sonucunda, çalışmalarımda hareketli imge ve gözlemci ilişkisini güncel ve gelecek teknoloji ile birlikte imgeliyor ve yansıtıyorum.
Ablanız Melda Kosif ile beraber ortak bir sergi açmıştınız. İki kardeş bir sergi açmak nasıl bir deneyim olmuştu sizin için?
Kamhi: Gençliğinde Cenevre'de yaşamış ve uzun süredir resimlerini sergilemeye ara vermiş olan ablam ile yine Cenevre'de gerçekleşen bu sergimiz, özellikle manevi anlamda önemli bir deneyim oldu. Ablamın son derece farklı bir lisanı ve formu var çalışmalarında. Bunlara birer yanıt niteliğinde eser seçimlerinde bulunmak, bireysel perspektiflerimiz arasında farklı bir diyalog yaratıp, ufkumu açtı.
“Rahatlamak için yaratıyorum''
Kendi internet siteniz var. Oraya baktığımızda Türkiye'de duyulmayan birçok kişisel ve karma sergiye katıldığınızı görüyorum. Yurtdışına ağırlık vermek özellikle tercih ettiğiniz bir durum muydu yoksa böyle mi gelişti?
Kamhi: Durum bu şekilde gelişti. Yeni medya ve hatta medya sanatları Türkiye'de yeni yeni tanınıyor. Oysa çalışmalarımdaki yönelimler özellikle Avrupa'da, sanatsal farkındalığın yoğunluğu sebebiyle daha kolay anlaşılıyor diye tahmin ediyorum. Burada ağırlıklı olarak geleneksel sanatlar sergileniyor.Pek çok beğendiğim resim, heykel ve fotoğraf medyumlarını kullanan sanatçılar var elbet. Ancak galerilerin bu seçimleri günümüzde sanatın gelmiş olduğu noktayı tam anlamıyla kapsamlı bir şekilde yansıtamıyor ne yazık ki.
Lara Kamhi denince akla ilk gelen Kamhi Ailesi'nin bir üyesi olmanızdır herhalde... Ama aslında kendini sanata ve sinemaya adayan bir birey var karşımızda ve birçok ülkede de eserleriniz sergilendi. Bu durum hakkında nasıl hissediyorsunuz?
Kamhi: Muhtemelen sizin aklınıza ilk bu geliyor (gülüyor). Oysa Türkiye'de magazin takip edenlerin sayısı ile uluslararası alanda çalışmalarımı takip edenleri karşılaştırınca bu bir genelleme olamıyor. Bu konuda çok bir zorluk yaşamıyorum açıkçası. Tutarlı bir şekilde çalışıp kendimi ifade etme fırsatları yakaladım.
“Rahatlamak için yaratıyorum''
Biraz da Eli Kasavi ile kurmuş olduğunuz 'Prizmaspace'den bahsedelim. Sanat galerisi açma fikri nasıl ortaya çıktı?
Kamhi: Prizmaspace, sinematik sanatlara yoğunlaşan bağımsız bir sanat insiyatifi. Ülkemizde medya sanatlarının yeterince ilgi görmemesi sebebiyle, kendi yaratım süreçlerimizi de özgürce geliştirebileceğimiz bir ifade platformu oluşturmak ilk amacımızdı. Son altı aydır, mekana özgü sergi belirleme sürecinden sergiye özgü mekan belirleme sürecine geçmiş bulunuyoruz. Bu dönüşüm ile birlikte Prizmaspace'in yönetimini bireysel olarak devam ettirmeye başladım. Bir süredir yurtdışında, çeşitli sanat oluşumlarıyla ortak projeler üretiyorum. Bir sonraki sergimiz önümüzdeki sene Londra'da gerçekleşecek.
Sanat sizin için ne ifade ediyor?
Kamhi: Sanatın tanımını yapmak ne zor ve garip... 'Farkındalık içeren her şey' demiş Beuys. Farkındalık sözel olarak tanımlanamaz, ancak deneyimlenebilir.
Bir sanatçı olarak, aynı zamanda sanat galerisi sahibi olmak nasıl bir his? Sanatçıları seçerken farklı bir bakış açısı veriyor mu size?
Kamhi: Prizma olarak sinematik deneyim yaratımına öncelik veriyoruz. Sanatçılardan oluşan bir arkadaş çevresiyle halihazırda birbiriyle iletişim kuran çalışmalar üretiyoruz.Dolayısıyla seçki yaparken de pek çok unsur kafamda önceden belirmiş oluyor.
“Rahatlamak için yaratıyorum''
Sinema eğitimi aldınız, kısa filmleriniz ve videolarınız var. Kısa zamanda farklı veya uzun metrajlı bir projeniz var mı?
Kamhi: Son bir kaç senedir çeşitli sinematik projeler üzerine çalışıyorum. Son zamanlarda bir tanesine yoğunlaşmış durumdayım. Ancak bu projenin ne zaman tamamlanacağına dair henüz bir fikir sahibi değilim.
Sanatçı olmak hem özgürleştiren hem de üretim döneminde oldukça zorlayıcı bir durum. Yaratım sürecinin zorlukları neler, sizce? Kendinizi rahatlanmak için neler yaparsınız?
Kamhi: Yaratım sürecini güncel hayattan ayrı tutmuyorum. Bunun da içinde pek bir zorluk barındırdığını düşünmüyorum. Düşündüğüm her an yaratıyor ve işimi zaten rahatlatmak için yapıyorum.
İlk eserlerinize baktığınızda, yeni eserleriniz arasında bir farklılık görüyor musunuz? İlk günden bu yana nasıl bir gelişim olmuş?
Kamhi: Çalışmalarım sürekli dönüşüm halinde ilerliyor. Farklılık elbet oluyor. Zaman ve mekan içinde ben de sürekli değişip dönüşüyorum. İlk günden bu güne soyutlaşan bir dilim var. Meselem derinleştikçe lisanım basitleşiyor.
Şuan üzerinde çalıştığınız bir projeniz var mı? Gelecek için ne gibi planlarınız var?
Kamhi: Şu an, son 6 yıldır çalışma düzenimde benimsemiş olduğum dinamiği dönüştürme evresindeyim. Her aya bir kaç proje sığdırmak yerine, tek bir projeye uzun bir süre yoğunlaşmak hayatımın bu evresinde beni daha çok heyecanlandırıyor. Yakın dönemde bir kaç müzik video için gerçekleştireceğim ışık ve set tasarımları dışında, epeydir hayata geçirmek istediğim bir sinema projesine konsantre olmuş durumdayım.