Sanatçıların ilhamları farklı farklı şeyler olabiliyor ancak özellikle erkek sanatçılarda karşı cinsin önemi tartışılmaz… Leonardo Davinci’den Monet’e, Eduard Manet’den Degas’a kadar birçok usta sanatçı eserlerinde kadınlardan ilham almıştır. Ama ben size bugün hayatına çok sayıda kadın giren ve hepsinden farklı ilhamlar alan sanat tarihinin çok yönlü sanatçılarından biri olan Picasso’nun kadınlarından bahsetmek istiyorum. Sanat tarihinin en ikonik isimlerinden Pablo Picasso’nun pek çok kadınla yaşadığı ilişkiler onun ilhamını da derinden beslemiştir. Picasso iki kez evlendi, çok sayıda sevgilisi oldu ve cinselliğinin sanatını büyük ölçüde beslediğini söyleyebiliriz.
Laure Germaine Gargallo Pichot: Picasso, 1900’de Paris’te, Picasso’nun Katalan arkadaşı Carlos (veya Carles) Casagemos’un kız arkadaşı model Germaine Gargallo Florentin Pichot (1880–1948) ile tanıştı. Casagemos, Şubat 1901’de intihar etti ve Picasso, aynı yılın mayıs ayında Germaine ile görüştü. Germaine, 1906’da Picasso’nun arkadaşı Ramon Pichot ile evlendi.
Madeleine: Madeleine, 1904 yazında Picasso’ya poz veren ve onun metresi olan bir modelin adıydı. Picasso’dan hamile kaldı ve kürtaj yaptırdı. Ne yazık ki, Madeleine hakkında daha fazla bilgimiz yok. Nereden geldiği, Picasso’dan ayrıldıktan sonra nereye gittiği, ne zaman öldüğü ve hatta soyadı bile tarihe karıştı. Ancak Madeleine ile olan ilişkisi Picasso’yu büyük ölçüde etkilemiş gibi görünüyor çünkü tam da bu sıralarda annelerin bebekleriyle resimlerini çizmeye başladı. Madeleine, Picasso’nun tamamı 1904’te yapılmış bazı ‘Geç mavi dönem’ eserlerinde yer alıyor.
Fernande Olivier: Picasso, ilk büyük aşkıydı… Fernande Olivier (1881–1966) ile 1904 sonbaharında Montmartre’daki stüdyosunun yakınında tanıştı. Fernande, Picasso’nun ‘Gül dönemi’ çalışmalarına ve erken Kübist resim ve heykellerine ilham veren bir Fransız sanatçı ve modeldi. Fırtınalı ilişkileri yedi yıl sürdü ve 1911’de sona erdi. Yirmi yıl sonra Olivier yaşamları hakkında bir dizi anı yazdı ve yayınlamaya başladı. O zamanlar ünlü olan Picasso, ikisi de ölene kadar onların yayınlamaması için Fernande Olivier’e yüklü bir ödeme yapar.
Eva Gouel: Bir başka etkileyici kadın Eva Gouel, (Marcelle Humbert olarak da bilinir) (1885–1915) 1911 sonbaharında, hayatında hâlâ Fernande Olivier varken aşık oldu. Picasso, 1911’in sonlarında Marcelle ile ilişkisine başladı. Resimlerine de yazılı olarak “J’aime Eva” (Eva’yı seviyorum) ve “Ma Jolie” (Benim güzelim) gibi yazılı ifadeler de ekledi.
Gabrielle (gaby) Depeyre Lespinasse: Eva Gouel’in son aylarında, Fransız yazar ve şair André Salmon (1881– 1969), Picasso’ya Gaby Depeyre’nin gösterilerine gitmesini tavsiye etti. Tabii ki bu başka bir aşk yolculuğuna soktu sanatçıyı… Ortaya çıkan aşk, Picasso ve Depeyre’in hayatları boyunca kendilerine sakladıkları bir sırdı.
İrene Lagut: Gaby Depeyre tarafından reddedildikten sonra Picasso, Irène Lagut’a (1993–1994) delicesine aşık oldu. Picasso ile tanışmadan önce, Moskova’da bir Rus büyük dükü tarafından tutulmuştu. Picasso ve arkadaşı şair Guillaume Apollinaire, onu Paris’in banliyölerindeki bir villaya kaçırdı. Kaçtı ama bir hafta sonra isteyerek geri döndü. Lagut’un hem erkeklerle hem de kadınlarla ilişkisi vardı ve Picasso ile ilişkisi 1916 baharından, evlenmeye karar verdikleri yıl sonuna kadar aralıklarla devam etti. Ancak Lagut, Picasso’yu terk etti ve bunun yerine Paris’teki eski sevgilisine dönmeye karar verdi. Çift, yıllar sonra 1923’te yeniden bir araya geldi, bu birliktelik The Lovers (1923) tablosuna konu oldu.
Olga Khoklova: Olga Khoklova (1891–1955), kostümünü ve setini tasarladığı bir balede oynarken Picasso ile tanışan bir Rus balerindi. Bale topluluğundan ayrıldı ve Barselona’da Picasso ile kaldı, daha sonra Paris’e taşındı. 12 Temmuz 1918’de, o 26, Picasso ise 36 yaşındayken evlendiler. Evlilikleri on yıl sürdü, ancak 4 Şubat 1921’de oğulları Paulo’nun doğumundan sonra Picasso’nun başka kadınlarla ilişkiye başlamasıyla ilişkileri dağılmaya başladı.
Marie-Thérèse Walter: 1927’de İspanya’dan 17 yaşındaki Marie-Thérèse Walter (1909–1977), 46 yaşındaki Pablo Picasso ile tanıştı. Picasso hala Olga ile yaşarken, Marie-Thérèse onun ilham perisi ve ilk kızı Maya’nın annesi oldu. Walter, Picasso’nun 1930-1937’de tamamlanan 100 neo-klasik gravürden oluşan Vollard Suite’ine ilham verdi. İlişkileri, Picasso’nun Dora Maar ile tanışmasıyla sona erdi.
Dora Maar: Dora Maar (1907–1997), École des Beaux-Arts’ta eğitim görmüş ve Sürrealizm’den etkilenmiş bir Fransız fotoğrafçı, ressam ve şairdi. 1935’te Picasso ile tanıştı ve yaklaşık yedi yıl boyunca onun ilham perisi ve ilham kaynağı oldu. Stüdyosunda çalışırken fotoğraflarını çekti ve ayrıca ünlü savaş karşıtı tablosu Guernica’yı (1937) yaparken belgeledi.
Francoise Gilot: Son günlerde 101 yaşında vefatıyla tekrar gündeme gelen Gilot, Picasso ile 1943’te bir kafede tanıştığında bir sanat öğrencisiydi. Piaccos 62 yaşındaydı, o ise 22 yaşındaydı. Piaccos Hala Olga Khokhlova ile evliyken, Gilot ve Picasso’nun romantizme yol açan entelektüel bir çekimi vardı. İlk başta ilişkilerini bir sır olarak sakladılar, ancak Gilot birkaç yıl sonra Picasso’nun yanına taşındı ve Claude ve Paloma adında iki çocukları oldu. Ancak Francoise, 1953’te onu terk etti.
Jacqueline Roque: Picasso, Jacqueline Roque (1927–1986) ile 1953’te seramiklerini yarattığı Madoura Pottery’de tanıştı. Boşanmasının ardından, 1961’de, Picasso 79 ve kendisi 34 yaşındayken ikinci karısı oldu. Picasso, Roque’dan da büyük ölçüde ilham aldı ve hayatındaki diğer tüm kadınlardan daha fazla Roque’a dayalı eserler yarattı. Diğer kadınlardan farklı olarak Jacqueline, hayatının son 17 yılında resmini yaptığı tek kadındı.
Sylvette David: 1954 baharında Picasso, Côte d’Azur’da 19 yaşındaki Sylvette David (1934 doğumlu) ile tanıştı. David’e aşık oldu ve David düzenli olarak Picasso için poz vererek bir arkadaşlık kurdular. Picasso, çizim, resim ve heykel dahil olmak üzere çeşitli ortamlarda altmıştan fazla portresini yaptı. Ama David, Picasso için asla çıplak poz vermedi ve ilk kez bir modelle başarılı bir şekilde çalışmıştı. Life dergisi, David’in her zaman taktığı atkuyruğundan dolayı sanatçının bu dönemini ‘At kuyruğu dönemi’ olarak adlandırır.