RÖPORTAJ İREM ORHAN
El işçiliği ile ürettiği mücevherleriyle, kendi çizgisinde fark yaratan işlere imza atan Lion Diamond'ın kurucusu Öznur Yakın, yarattığı her koleksiyon ile mücevher tutkunlarının kalplerine dokunmayı başarıyor. Bu başarıyla da kariyer yolculuğundaki adımlarına her yıl yeni bir yön çiziyor. Yakın ile bundan yaklaşık bir buçuk ay önce İstinyePark'ta açtığı mağazasında bir araya geldik; iş hayatı ve yeni atılımları üzerine keyifli bir sohbete doğru yelken açtık.
Mücevher markanızla kariyer yolculuğunuza İstiyePark'ta açtığınız mağazanızla devam ediyorsunuz. Nasıl gelişti?
Hayatımın en heyecan duyduğum dönemlerindeyim. Nuruosmaniye'de 40 metrekare bile olmayan atölyemizde başlayan bir serüven bizimki. Yapmış olduğumuz mücevheri misafirlerimize ilk burada sunmaya ve satışa başlamıştık, kısa bir süre sonra buraya sığamadık. Her geçen gün artan ekip arkadaşımız, büyüyen müşteri portföyümüz, bizi yine göbek bağımız olan Nuruosmaniye'de 150 metrekarelik butik bir mağazaya taşıdı. 2014 yılında mağazacılık anlamında attığımız ilk adımdı bu. Gün geldi daha da büyüyen misafir sayımız ile ulaşımda rahatlık taleplerini de göz önünde bulundurarak Zorlu Center mücevher evimizi açtık. Kurumsal kimliğimizi her detayı ile yeniden yapılandırdık ve artık rotamız belliydi, İstinye Park görüşmelerimize başlayıp akabinde mağazamızı açtık.
İçinden geçtiğimiz pandemi dönemi üretim süreçlerinizi etkiledi mi?
Geçtiğimiz mart ayının ortalarında hayatımıza giren ve hiç tecrübe etmediğimiz bir süreçti bu. Bir süre atölyemizi ve o zamanlar bulunduğumuz Zorlu mağazamızı kapalı tuttuk. Ancak bu zaman diliminde asla boş durmadık, bir çalışma planı oluşturduk ve düzenle bunu uyguladık. Online çalışmaya hemen adapte olduk. Sonra yeni normalleşmeyle tüm hijyen detayları ile koleksiyonlarımızı evlerde servise sunduk.
Son çıkan koleksiyonunuzda öne çıkan detaylar neler?
Sürekli kendini geliştiren bir tasarım ekibimiz var. Günlük hayatımızın her saatini tamamlar nitelikte düşünülmüş, 'kasa bekleyen' değil 'yaşayan mücevher' tasarımlarına öncelik verdik. İçinde bulunduğumuz çağda zamanla yarışırken günümüzü ışıldatan takıların, akşam çıkılan yemek ve toplantılara, arkadaş buluşmalarına, sohbetlere eşlik edebilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu durumun da mücevher severlerin hayatını kolaylaştıran ve konfor sağlayan bir detay olduğuna inanıyorum.
Son dönemlerde mücevher tutkunlarının talepleri ne yönde?
Mücevher kullanımı anlamında geçmiş yıllardan çok daha farklı bir sürece evriliyoruz. Şöyle ki daha günlük hayatta kullanılabilen, günün her saatini tamamlayan ve çoklu takılabilen ürünler tercih ediliyor. Mesela yeni yılda maden rengi olarak tasarımlarda beyaz ve rose möntür yerine yeşil (sarı) montürler ön planda. Mine sanatı yeniden gün yüzüne çıktı ve her rengi kullanılıyor. Safir, zümrüt ve yakutun mücevherlere verdiği renk dokusunu bu sene sıklıkla tasarımlarda göreceğiz.
PRENS WİLLİAM VE PRENS HARRY'İ BİRBİRİNE DÜŞÜRECEK İDDİA!
