Özge Ulusoy & Aydın Boysan
Özge Ulusoy & Aydın Boysan
Röportaj:Elif AKTUĞ
Fotoğraflar:Haydar ERÇİN
İki müthiş dostumla 'aşk'ı konuştum; biri 95 yaşında ve Cumhuriyet tarihine tanıklık etmiş, ülkenin en eski ve başarılı mimarlarından, engin bir hayat tecrübesine sahip Aydın Boysan, diğeri ülkenin en güzel ve başarılı top modellerinden Özge Ulusoy. Kahkahalar içinde geçen Sevgililer Günü özel sohbetimiz Boysan'dan alınacak hayat dersleriyle dolu. Özge ile birlikte aşka dair aklımıza takılan her şeyi sorduk, Sevgililer Günü'ne bakışımızı değiştirdik, Aydın Bey'e bir kez daha hayran kaldık.
Özge Ulusoy & Aydın Boysan
Aşkı nasıl tarif edersiniz, bir formülü var mı Aydın Bey? Aşk nedir?
Aydın Boysan: Aşkın formülü olmaz, formüllerle aşık olan aptaldır. Aşk yürekten kopan sevgi dalgalarının kaynaşmasıdır. Hesapla kitapla aşk olmaz. Tarifi mümkün değildir. Hesaplayarak, üzerine düşünerek aşık olmak aptallığın daha ötesinde, hainliktir, alçaklıktır.
Aşka mı alçaklık ediliyor?
Boysan: Aşka ve muhatabına alçaklık edersin, işe hesap karıştırırsan.
Özge Ulusoy: Formülle aşık olan formülle de ayrılır! Bir tanımı var mı veya ortak bir tarifi var mı bilmiyorum. Herkes kendi yaşadığı duyguya göre tarif eder aşkı.
Kimi acı çekmekten hoşlanıyor, kimi mutluluktan uçuyor aşık olunca. Aşk içinde acı barındırır mı?
Boysan: Öyle bir şart yok. Aşk içinde acıyı da, neşeyi de, zevki de barındırır. Ama illa her aşk acı verir diyemeyiz. Mutlu da olursun, bedbaht da. Kişiye bağlı, aşkına bağlı...
Ulusoy: Aşk eğer platonikse aşk diyorlar Aydın Bey, iki kişi kavuşunca aşk biter mi sizce?
Boysan: Ne demek şimdi bu? Kavuşunca ömür boyu süren aşklar da vardır. Çok genelleme yapılıyor aşkla alakalı, yanlış bütün bunlar.
Özge Ulusoy & Aydın Boysan
Aşkın ömrünü uzatmak istersen çaba harcaman lazım sanki. Aşkı canlı tutmak için ne yapmalı?
Boysan: Formül yok diyorum bana formül soruyorsun.
Sizden formül almamız şart, siz bilmezseniz kim bilecek. Herkesin kafası çok karışık aşk konusunda...
Boysan: O zaman bir deneme yapmak lazım. Ben uygulamalı olarak anlatırım ancak ama geç kaldınız, kusura bakmayın yaşlandım...
Maşallah çok iyisiniz; bence siz yeni nesil erkeklere ders vermelisiniz, nasıl centilmen olunur, kızlara nasıl iltifat edilir... Erkekler aşık oluyor ama aşık kalmayı beceremiyor...
Boysan: Beceremezler çünkü aşk çok derin bir şeydir. Derin bir aşkı ancak derin bir ruha sahip erkek yaşar. Şimdi herkes maddi konuları ilk sıraya almış. Hep madde konuşuluyor, sonunda ne kazanırım diye düşünüyor. Aşkı umursayan kim? Böyle adamların da katli vaciptir.
Ulusoy: Kadınlar da çok ısrarcı Aydın Bey, erkekleri çok sıkıştırıyorlar. Erkekler de aşık olamıyor. Boysan: Erkekler de kadınlar da aşk konusunda birbirine paraleldir, öyle yaşamak zorundalar. Ulusoy: Ortada bir yerde, ortak bir fikirde buluşmak lazım. Boysan: “Kadın aşkı, erkek aşkı” da derler ama aşkı cinsiyete göre ayırt etmek mümkün değildir.
Kadın ve erkek de farklı biçimlerde aşık olur da derler.
Boysan: Aşk iki kişinin birbirine ruhlarını hediye etme halidir.
Ulusoy: Ruh hediye etmek! Ne güzel bir cümle. Ruhumuzu mu hediye ediyoruz aşık olunca.
Boysan: Evet, öyle bir ruh hediye etme halidir ki, insanın ayaklarını yerden keser, çok mutlu eder.
Ulusoy: Duyduğum en güzel aşk tanımlaması, harikasınız.
Boysan: İnsani olan her şey birbirine benzer, insan aşkı benzer şekilde yaşar. “Kadınların aşkı başka, erkeklerin aşkı başka olur” diyenler daha aşkın alfabesini bile okuyamayanlardır. Büyük bir ilkelliktir.
Ulusoy: Peki Aydın Bey, neden artık zor aşık oluyor insanlar? Neden günümüzde aşklar çabuk bitiyor?
Boysan: Aşkın değerini, kişilerin ruhsal halleri belirler. O kişide ruh derinliği varsa aşkını yaşar. O aşkın da derinliği olur. Derinlik yoksa aşk kaybolur gider. Kusura bakmayın!
Özge Ulusoy & Aydın Boysan
İnsanın her beğendiği kişiye “Ben aşık oldum” dememesi lazım!
Boysan: Beğenmek başka, aşık olmak başka. Olur mu hiç, beğendiğin kişiye aşık olmak şart değildir.
Ulusoy: Aşıkken bir başkasını beğenebilir mi insan? Boysan: Olabilir, beğenebilir. Aşık olmak başkasını beğenmeye mani değildir. Aşıkken başkasına aşık oldum demek edepsizliktir.
Üç gün ömürlü aşklar duyuyoruz, birbiri ardına başka aşklara yelken açıyorlar! Hiç ara vermeden...
Ulusoy: Onlar gerçek aşkın ne demek olduğunu bilmiyor veya henüz yaşamamış.
Boysan: Hah, oldu şimdi, harika söyledin. Bravo... Aşk bir sanat eseri yaratmaktır bir başka tarafıyla. O eseri yaratacak insanın da sanatkar ruhlu olması gerekir.
Ulusoy: Bir de karşındaki insanı nasıl mutlu edeceğini düşünmen lazım! Karşındaki mutlu olursa sen de oluyorsun. O hep gülsün istiyorsun.
Büyük aşklar büyük hayal kırıklıkları yaratır derler...
Boysan: Şart değildir. Aşklar mutlu da bitebilir. Aşk yaşayanların hepsinde, üzerlerine üniforma giymiş gibi bir sonuç yaratmasını beklemek aşktan hiçbir şey anlamamaktır.
Eh ben de pek anlamıyorum, o yüzden soruyorum (gülüyoruz)... Boysan: Dünyada ne kadar insan varsa, o kadar çok ve farklı aşk olabilir. Hiçbir aşk bir diğerine benzemez.
Seven insan kıskanır mı peki? Kıskançlık yiyip bitiriyor insanları.
Boysan: Kıskanmadan olur mu? Sevmek benimsemektir. Benimsemek yüreğe sokmak demektir.
Sevgilisine “Şunu giyme, oraya gitme, onunla konuşma” diyenler var.
Boysan: Kızıyorum şimdi. Bunu diyen erkeklerin sıfatı andavallıdır.
Özge Ulusoy & Aydın Boysan
Kızmayın bana (gülüyoruz)...
Boysan: Sana değil o erkeklere kızdım... Andavallı kötü bir kelime değil, Anadolu’da Andaval diye bir kasaba vardır. Oralı anlamında; görgü fakiri anlamında kullanılır.
Kadınlar da çok kıskanç olabiliyor.
Boysan: O kadın da Andavallı o zaman. İkisi de aynı.
Ulusoy: Kıskanmak işin içinde aşk varsa eğer kaçınılmaz gibi. Ben kıskanıyorum çünkü o insanı çok benimsiyorum. Kötü bir şey değil ki. Boysan: Aşkın yaratıcı bir yanı vardır. Zihinde harikalar yaratacak şekilde o insanı sanat yönünden uçurur. Sanat eseri olur o aşk, adamın elinden geliyorsa şiir de yazar, roman da. Hayalinde uçurur aşkını.
Yaratıcılığı körüklüyor ama insanı hasta eden bir yanı yok mu aşkın?
Boysan: Aşkı hastalığa dönüştürmemek lazım. O da iyi bir ruh hali değil. Kafasızlıktır... Ulusoy: Çok seviyorlar birbirlerini ama kavuşamadılar, ne olacak? Boysan: Sonuç ya unutmak ya da bahtsız olarak yaşamı bitirmek. Bu ikisinin de yüzde yüz aynı biçimde gerçekleşmesini beklemek yanlış.
Özge Ulusoy & Aydın Boysan
Yarım kalan aşk mı ölümsüz aşktır?
Boysan: Şart değil (gülüyoruz)... Yine şart değil dedim ama doğru ne yapayım? Kavuşunca da olur, neden olmasın. Hiçbir gerçek, aşk konusunda bütün insanlığa yaygın sonuçlar çıkarmaz.
Ulusoy: Çok uzun sürsün diye ne yapmalıyız, sıkılmaz mı insan bir süre sonra aşktan? 40 yıl mesela.
Boysan: Yani evlenmek! Aşk ve evlenmek kavramları nasıl yan yana gelir? Gelir gelmesine de; uzun yıllar geçtikten sonra o duygulanmalar bir takım insani gelişmelere uğrar. Saygı doğar birdenbire, büyük bir sevgi doğar. Aile kurmak büyük bir hadise. Aşk şart değil bunları yaparken. Aşkın şart olmadığı düzgün ve iyi evlilikler de vardır. Ulusoy: Mantık evliliği gibi mi?
Boysan: Hiç belli olmaz, mantık evliliği yapıp mutlu da olabilirsin.
Aşka hizmet edersen aşk devam eder; iki taraf da isteyecek...
Boysan: Başka bir şey daha vardır. “Aşkın sonu evliliktir” de diyemeyiz. Aşkın sonunda gelen evlilik de bazen aşkı zedeleyebilir. Yok edebilir hatta. Aşkını evlilikte de ömür boyu, hatta 70 sene sürdürmek mümkündür; olabilir ama kesin konuşulamaz.
Ulusoy: Hiçbir şey için “ille olsun” diye zorlamamak lazım...
Arkadaş olup sonra aşık olanlar var.
Ulusoy: Çok iyi anlaştığın birine aşık olma şansın var.
Boysan: Tersi de olabilir. Teker teker kendilerine özgü huyları var insanların, biri arkadaşına aşık olur biri olmaz. Yüzlerimiz niye farklı biliyor musunuz; ruhlarımızdaki farklılıkların yansımasıdır bu.
Ulusoy: Duygular da dönüşebiliyor, aşk nefrete nefret de aşka dönüşebilir.
Ortak zevklerden söz etmek mümkün mü peki? Her kadın jestten, çiçek almaktan hoşlanır mesela...
Boysan: Evet de, herkes için söyleyemezsin yine de... Kişilik diye bir şey var ya, bambaşkadır herkeste.
Ulusoy: Kişlilik de parmak izi gibidir. Kardeşler bile farklı.
Boysan: Evet bravo, parmak izi de benzemez.
Ulusoy: Kadın daha zarif değil mi tabiatı gereği, erkeğin daha anlayışlı olması gerekir mi acaba?
Boysan: Kadınlar zariftir, güzeldir ama erkekler... Ah, erkekler...
Erkekler ne peki?
Boysan: Erkekler beş para etmez yahu (gülüyoruz).
Israrla erkekler kadınlara çiçek alsın diyeceğim.
Ulusoy: Karşılıklı alsınlar, hediyeyi kadın da sever erkek de. Özen göstermeliler birbirlerine.
Boysan: Alsın efendim hepsi de çiçek alsın karılarına, ben mi söyleyeceğim! Özen göstermek sözü çok önemli. Kadının erkeğe erkeğin kadına... İnsani vasıflar da benzemez ama ruha özen gösterilmesi gerektiği insanı diğer varlıklardan ayırır.
Ulusoy: Mutlaka erkek özen gösterecek diye bir şey olmaz, kadın da gösterecek.
Boysan: Elbette, öyle ruhsal durumlar da vardır ki birbirinin tıpatıp aynıdır. Erkek de zevk alır kadın da.
Erkeklere çok yükleniliyor sanki, her şey onlardan bekleniyor!
Boysan: Önce insan olarak bakılmalı, kadın-erkek ayrımı yapmadan. Mukayeseye başlamadan kadını ve erkeği aynı noktaya koyacaksın.
Kadınlar erkeklerden ne istiyor Aydın Bey, kadınları anladınız mı?
Boysan: (Gülüyor) Henüz anlayamadım... Henüz 95 yaşındayım, 195 olunca belki anlarım.
Özge Ulusoy & Aydın Boysan
Erkekler ne istiyor acaba?
Ulusoy: Bence sadece huzur istiyor erkekler. Huzuru kaçar ve mutsuz olursa gidiyor. Belli bir yaştaysa, hayatını kurmuşsa artık sadece hayatındaki kadının ona huzur vermesini istiyor. Dırdır en kötü şey. Ben de çekemem doğrusu...
Boysan: Kadın da erkek de önce insandır. Birbirlerine mutlaka çok benzerler, cümleye ortak noktalardan, benzerliklerden girmek lazım.
Ulusoy: Ne çok klişe var zihnimizde aslında. Kadınlar Venüs’ten, erkekler Mars’tan gibi. Hep ayırıyoruz, özünde insanız. Birbirimizi ayırdığımız için sorun yaşıyoruz galiba.
İki kadın bile birbirinden ne kadar farklı ona bakarsan. Boysan: Erkekler de birbirine benzemez. İnsanlığın canına okuyan zihniyet de insanları böyle ayrıştırmak oldu zaten.
Erkekleri anladınız mı peki!
Boysan: Hem anladım hem anlamadım. Çok zor soruyorsun.
Ulusoy: Kadınlar daha karmaşık. Erkek daha net, ne istediğini bilir.
Boysan: Bu hükmün ciddi bir tarafı var, neden biliyor musun? Kadınların güzelliği erkeklerin aklını başından alır. Bu farklılıklar sebebiyle insan olmuşuz zaten, yoksa hepimiz kedi olurduk.
Özge Ulusoy & Aydın Boysan
Bir çatışma yaşanıyor aşkta? Fark ediyor musunuz bu ruh halini?
Ulusoy: Kendi kişilikleriyle ilgili çatışmaları var da ondan diye düşünüyorum. Annemlerin dönemindeki gibi bir alttan alma, karşındakini dinleme, sabretme durumu kalmadı gibi. Bir sıkıntı anında çekip gidiyorlar, aşkta çekip gitmek olmaz ki!
Erkekleri etkilemek veya mutlu etmek için ne yapmalı kadınlar?
Boysan: Tavsiyeler işe yaramaz.
Ulusoy: Etkilemek için değil de içinden geldiği için yapmalı insan. Laf olsun diye yapılanı anlar erkek.
Yönetmen Ferzan Özpetek, “Aşktan daha önemli bir şey yok” diyor!
Boysan: O halde o da bir şey bilmiyor! Neden söylemişse bunu!
Ulusoy: Dünyada en önemli şey ne peki? Aşk değilse madem.
Boysan: İnsana ait ne varsa önemlidir. Her an değişebilir.
Ulusoy: Ferzan Özpetek sevgiden bahsediyorsa, durum değişir.
Boysan: Sanat aşkı, edebiyat aşkı var. Güzelliklere aşık olabilir insan.
Özge Ulusoy & Aydın Boysan
Sevgililer Günü deyince ne hissediyorsunuz, heyecanlanıyor musunuz?
Boysan: Heyecan var mı diye karıma sormam gerekir. Kaç yıldır evlisiniz Aydın Bey? Boysan: 1949’da evlendik.
Ulusoy: Hala da tüyo vermiyorsunuz aşk olsun.
Boysan: Kalp kırmayacak davranışların devamı lazım, hediye önemli değil. Sevgi ve saygı duyabilmek bunca yıl sonra kolay değil. İnsanların duygularıyla birlikte kafalarını kullanmaları önemlidir.
Ulusoy: Sevgiliysen her gün sevgilisin zaten. O güne özel bir hediye alırım erkek arkadaşıma, alacağım da. Bir pazarlama politikası aslında.
Boysan: Öyle deme, insanları uyandırmak için güzel bir fırsat bu.
Sevgililer Günü’ne karşı çıkarsınız, reddedersiniz sanmıştım!
Boysan: Ne diye çıkayım, çok güzel bir fırsat. Hatırla, iyi davran, hediye al. Önemli noktalardan biri şudur; insanlar bahane ve sebebi birbirine karıştırır. Bahane kaçırılan fırsat, fırsat ciddi sebeptir. Bahane ciddi değildir. Sevgililer Günü’ne nasıl baktığın önemli. Bahane olarak değil, bir güzel jest için sebep olarak bakmalısın. Ancak böyle mutlu olursun. Bahane olumsuzdur.
Ulusoy: Sebebi kendi yaratır insan, ne güzel anlattınız.
Boysan: Sebep dedim de, sadece aşk yetmez evlilik için.
Konu yine evliliğe geldi ne güzel (gülüyoruz). İlk aklına gelen insan mı aşık olduğun kişi!
Ulusoy: Sabah uyandığında ilk aklına gelen kişi bence.
Boysan: Bir de ilk aşk unutulmaz derler.
Özge Ulusoy & Aydın Boysan
İşte bunu sormayı unuttum...Harikasınız, ilk aşk unutulmaz mı?
Boysan: Yok, unutulabilir. İlk aşkın son aşk olması da şart değildir.
Ulusoy: Şart değil (gülüyoruz)...
Boysan: Haydi kahve içelim.