Sade, naif ve zarif... Oyuncu Hazal Filiz Küçükköse’yi özetleyen en isabetli üç kelime diyebiliriz. Şimdilerde atv’de yeni sezonda yayınlanacak ‘Üvey Anne’ dizisinde ‘Serap’ karakterine hayat veren güzel oyuncu ile Muğla’daki dizi setine çıkmadan önce İstanbul’da buluştuk; yeni rolü ve en yeni heyecanları üzerine konuşurken, onun hakkında daha önce hiç konuşulmayanlara da değindiğimiz keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Yeni yılın ilk yarısı bitmek üzere. Nasıl başladı, nasıl gidiyor sizin tarafınızda her şey?
2023 benim için de ülkem için de güzel başlamadı. Ailevi sebepler ve sağlık sıkıntılarına bağlı olarak soğukkanlı olmak zorunda kaldığımız, üzücü konularla baş etmeye çalıştığımız zorlu bir yarıyıl oldu. Hayatımda en zorlandığım süreçlerden biriydi ve üzerine bir de depremin yaşattığı korkunç hisler eklenince tarifsiz travmatik bir dönem geçirdik. 2023 yeni başlıyor desem yeridir.
Yeni sezonda atv’de başlayacak ‘Üvey Anne’ dizisi ile sezona “merhaba” diyeceksiniz. Nasıl gelişti süreç, nasıl bir rolde izleyeceğiz sizi, bahsetmek ister misiniz?
Diziler için yaz/kış sezonu gibi bir ifade doğru değil aslında. Önemli olan izleyicileri doğru zamanda kendine çekip iyi bir başlangıç yaparak yol almak. Yazdan başlayan demek daha doğru olur. Çünkü yazın başlayıp yazda kalmayacak inşallah. İşin iddiasıyla var olmak gibi bir durum var televizyonlarda artık. Planlarım arasında bu süreçte bir televizyon projesinde çalışmak yoktu ama senaryoyu okuyunca, karakteri görüp ekibi tanıyınca bu işin içinde olmak istediğimi hissettim. Bu dizide ‘Serap’ karakterini canlandıracağım. Kısaca bahsetmem gerekirse, biraz ezber bozan bir karakter benim için. Varlığının o kadar farkında ki, hayatta olması gerektiği yeri de çok iyi biliyor. Hedefine ulaşmak için seçeceği bütün yollar bize Serap’ın hayata bakış açısını yansıtacak. İlk defa bir karakterle bu kadar farklı yönlerimiz var. Ben de onunla bazı duyguları gerçek anlamda keşfedeceğim diye düşünüyorum. O yüzden bu durum beni çok heyecanlandırıyor.
Kimler var projede sizinle birlikte, biraz değinebilir misiniz?
Yapımcımız ONN Medya, yönetmenimiz Yasemin Erkul Türkmenli, oyuncu arkadaşlarımın bazılarını sayarsak; aklıma gelen isimlerden Kutsi, Ezgi Şenler, Ayşegül Günay, Emin Günenç, Ayşen İnci...
Oyunculuk kariyerinize başladığınız ilk günlerden bu yana nasıl değerlendiriyorsunuz başlangıç heyecanınızı, ilk günkü gibi mi her şey, değişenler neler?
Dünya bile o kadar hızlı değişiyor ki, benim ilk oyunculuk yıllarımdan bugüne değişmeyen tek şey, mesleğimi yaparken sonsuz heyecan ve istek duymam diyebilirim.
Kariyeriniz ile ilgili en güncel hayalleriniz, hedefleriniz neler?
Mesleğinden haz alan her oyuncu gibi ben de farklı karakterler canlandırmayı seviyorum. Bu beni yeniliyor, geliştiriyor ve tekrara düşürmemiş oluyor. Ana akımda farklı karakterleri oynamak gibi dijital platform ve beyaz perdede de farklı projelerde olmayı isterim. Beni heyecanlandıran ne varsa okurken tabii ki içinde olmayı hayal ederim. Şimdiki seçimim için de çok heyecanlıyım.
Şu an, başrollerde olacağınız bir film çekilecek dense; hayalinizde ne tarz bir film olur?
Yaşanmış, gerçek ve zor hayat hikayeleri var. Mesela fiziksel ve duygusal olarak sınanmış, çok büyük sınavlar vermiş, büyük bedeller ödeyerek adını tarihe yazdırmış başarı ya da başarısızlık hikayesi olan karakterler çok cazip benim için. O süreçte yaşadıkları zorluklar, seçimleri ve sonuçları nasıl olurdu diye merakla izlediğim filmler. Açıkçası oynaması da çok keyifli olurdu diye düşünüyorum.
Kariyerinizde şu an bulunduğunuz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizler bir projeyi hayata geçirirken kolektif çalışan insanlarız. Başarı da başarısızlık da tek başına olmuyor. Hedefim tabii ki her zaman elimden gelenin en iyisini yapmak. Ama hem insan kendine karşı daha eleştirel, hem de en iyisini yaptım gibi tamamlanmış hissetmek benim için imkansız gibi. Bunun için hala uzun bir yol var önümde. Bu süreçte karşıma çıkacak her proje kendi yolculuğumda kendimi başarmış hissetmemi sağlayan, şekillendiren seçimler olacak.
dasını gördüğünüz bir özelliğiniz olarak mı değerlendiriyorsunuz?
İşime duyduğum saygıdan dolayı disiplin kaçınılmaz oluyor. Kaldı ki görsel bir dünyaya hizmet etmek her ne kadar dışardan daha esnek, daha rahat gibi görünse de bizler zamanı en verimli kullanmak zorunda olan insanlarız. Fazla disiplinli değil belki ama fazla mükemmeliyetçi olmam belki yorucu oluyordur hepimiz için.
Hayatta herhangi bir konuda takıntılarınız da var mı?
Bir önceki soruda da ipucu verdiğim gibi, mükemmeliyetçi bir insanım bu da titiz ve detaycı olmak demek... Takıntılarıma bence hiç girmeyelim, bu bile tetikleyici olabiliyor benim için.
Sosyal çevreniz tarafından da hayli sevilen biri olduğunuz söyleniyor. Size göre etrafınızdaki bu sevgi çemberinin oluşmasındaki en önemli sebepler neler?
Enteresan bir soru bu. Öyle düşünen herkese teşekkür ederim. Etrafımdaki sevgi çemberimin sebebi şu gibi bir açıklama yapmak zor. Ama çevremdekilerle her zaman saygı çerçevesinde ilişkiler kurmaya özen göstermem ve yeri geldiğinde mesafeli olmama bağlıyorum.
Dışarıdan bakıldığında çok naif, sakin bir yapınız var gibi. Ama doğru mu bu izlenimimiz yoksa sizin de aksi ya da ters yönleriniz de var mı?
Sevdiğim ve samimi olduğuna inandığım insanlara karşı evet... Ama kendi özeleştiri mi yapacak olursam biraz inatçıyım doğru olduğuna inandığım şeyle ilgili zor ikna edilirim. Şimdilerde bu süre eskiye göre daha azaldı ama yine hatırı sayılır bir inatçılığım vardır. Seçim ve kararlarımız açısından her şeyin bir mantığa oturması gerekiyor. Eğer bir konuda ikna edileceksem çok rasyonel bir açıklama yapılması gerekiyor. Duygulardan çok realistik bir yerden yaklaşılması gerekiyor. Bazen beni bu nedenden dolayı soğuk bulabiliyorlar beni.
Hayatta nelerden asla vazgeçemezsin?
Ailemden…
Kimsenin bilmediği ve duyunca şaşırtan bir özelliğinizi bizimle paylaşmanızı istesek...
Çift sayı takıntısı. Alacağım her şeyin çift sayılı olması ya da adetli olması gerekiyor.
“İyi ki böyleyim” dediğiniz, çok sevdiğiniz bir özelliğiniz var mı?
Adaletli olmak, hak ve özgürlüklere saygılı olmak diyebilirim. Kimseyi yargılamam. Kimsenin de beni yargılamasını istemem. Bazen istemeden böyle böyle bir sohbet ortamının içinde kalsam bile kendimi suçlu hissediyorum. İnsanları yargılamak ve aslını bilmeden üzerine yorum yapmak beni rahatsız eder. Mümkün olduğunca yorum yapmadan konuyu değiştirmeye çalışırım.
Hayatta hiç bir şeylere yetişemediğinizi düşündüğünüz anlar ya da kaçırdığınız fırsatlar oldu mu?
Mutlaka var... Geriye dönüp baktığımda da bunları görebiliyorum ama bazen eksik duygulara odaklandıkça daha çok büyümeye başlıyor. Takılı kalmamaya çalışıyorum. Yapabildiğim kadarıyla anda kalmayı öğrenmeye çalışıyorum. Kaçırılmış fırsatlar değil ama doğru değerlendirilememiş fırsatlar olmuştur. Her yaşın her anın farklı tecrübesi var. O bakış açısıyla bakmayı öğrendiğinde olması gereken zamanında oluyor zaten.
Siz kış insanı mısınızdır yoksa yaz insanı mı?
Kesinlikle yaz insanıyım. Hatta güneşli hava tam olarak modumu belirleyen en büyük etken.
Şu anda hayatınızın merkezinde ne ya da kim var desek?
Şu an en büyük odak noktam kesinlikle işim ve kariyerim.
Kıyafet seçimlerinle eleştiri oklarının he defi oluyorsunuz bazen. Seçimlerini fazla iddialı bulanlar olabiliyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda, bu yorumlar sizi ne kadar etkiliyor?
Yerine ve zamanına göre giyindiğimi düşünüyorum. Sonuçta görsel bir iş yapıyoruz. Her göz önünde olan oyuncunun katıldığı davetler ve çekimlerde modaya uygun ve şık olması bekleniyor. Ben de işim gereği gereken neyse onu yapıyorum diyebilirim.
Kendi tarzını sen nasıl özetliyorsun?
Moduma göre. Ruh halim, enerjim, o gün nasıl hissediyorsam öyle giyiniyorum.
Kitlelerin tanıdığı, göz önünde biri olarak büyümenin avantaj ya da dez avantajlarını yaşadığınız oldu mu hiç hayatta?
Benim için şan, şöhretin en önemli noktası dengelemek. Hiçbir zaman ayaklarımı yerden kesecek kadar duygularıma kapılmadım. Başarının getirdiği şöhretin parlaklığına, hırslara ve kibire yenik düşmedim. Ya da moralim bozuk olduğunda yetenekleri mi, çabamı, emeğimi yok saymadım. Başarılı olmak kadar başarısızlığı da bilmek, her duyguyu tecrübe etmek oyunculuğa da çok şey katıyor.
İlişkide anı yaşayanlardan mı yoksa mantık çizgisinden çıkmayanlardan mısınız?
Mantığımın devre dışı kaldığı tek hal olabilir.
Uzak ya da yakın vadeli planlarınız arasında evlilik nerede?
Yakın vadede sadece işime ve kariyerime odaklıyım. Geleceğinin bize neler getireceğini de bilemem tabii ki.
Kendinize özel beslenme ya da bakım ritüelleriniz var mı?
Ritüellerim katı kurallarım bulunmuyor. O dönemi geride bıraktım. Esnek olmak her zaman vücudumu ve zihnimi daha kolay kontrol etmemi sağlıyor. Dönem dönem beslenme düzenimi değiştiriyorum. Şu sıralar farklı beslenme şekliyle ilerliyorum. Günde 1 öğün veya çalışma saatimin uzunluğuna göre 2 öğün besleniyorum. Genelde de protein ağırlıklı olmasına özen gösteriyorum. Uzun zamandır paketli gıdalar ve asitli içecekler tüketmiyorum.
Peki ya spor... Spor, hayatınızda nerede, neler yapıyorsunuz?
Düzenli olarak spor yapmaya çalışıyorum. Yoğun set temposu bazen düzeni sekteye uğratsa da hareket etmek hem bedenim hem zihnim için çok faydalı geliyor bana. Egzersiz yapınca kendimi çok iyi hissediyor, uzun yürüyüşlerde kafamı boşaltıyorum.
Bir gün mutlaka gerçekleştirmeyi dilediğiniz bir hayaliniz var mı?
İlerleyen dönemlerde kendi filmimi çekebileceğim ve kendi hikayemi yazdığım bir film yapmayı çok istiyorum. Bununla ilgili fikirlerim var.
Yakın gelecekte sizinle ilgili neler bekliyor bizi?
Dergi yayınlanırken belki de biz sete çıkmış, Muğla’da çekimlere başlamış olacağız. Beni yeni bir dizinin çalışma temposu ve heyecanı bekliyor diyebilirim. Seyirciyi de heyecanla izleyecekleri yeni bir karakter ‘Serap’ bekliyor.
