Röpotaj: Bade Çakar
Fotoğraflar: Koray ışık
Nisa Ersoy, küçükken babasının araba kullanışını merakla izleyen, araba tutkusunu fark edip, bu tutkusunu sokaklarda değil, pistlerde göstermenin yolunu bulan biri. Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu'nun (TOSFED) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olan Nisa Ersoy, bu bilinci tüm gençlere aktarmaya çalışıyor. Sokaklarda artan tehlikeli hız tutkunlarını bilinçlendirmek ve sporcu çıkartmak için federasyonun oluşturduğu 'TOSFED Yıldızını Arıyor' projesi bu yıl 3. defa düzenliyor. 10 Nisan'a kadar başvuruları süren projeyi konuştuğumuz Ersoy'a, projede yarışmış ve derece kazanmış genç yarışmacılar eşlik etti.
Bu yıl 3. defa gerçekleşecek olan 'TOSFED Yıldızını Arıyor' projesinden bahsedelim. Bu üç yıl nasıl bir süreçti?
TOSFED Yıldızını Arıyor projesine, 3 sene evvel yönetime geldiğimiz zaman başladık. Bu projenin amacı; trafiğe kapalı olmayan caddelerde bilinçsizce yarışan, gaza basan, kendilerinin ve çevrelerindekilerin hayatını tehlikeye atan gençlere bir adres verebilmek aslında... 'TOSFED Yıldızını Arıyor' içlerindeki o tutkuyu doğru tarafa aktarabilmek için düzenlediğimiz, profesyonel bir yetenek yarışması diyebilirsiniz. Sosyal sorumluluk tarafı da var tabii; trafik konusunda bilinçlendirme ve bu sporda kadın sürücüleri arttırmak.
Tam olarak bu yarışma süreci nasıl gelişiyor. Gençler nasıl bir deneyim yaşıyor?
Öncelikle gençler, mentörler eşliğinde gerçekleşen 4 günlük hem teorik hem pratik eğitimlerden sonra piste çıkıyor. Pistlerde zamana karşı yarışarak, en iyi zamanı çıkaran 10 erkek, 3 kadın olmak üzere 13 finalist belirliyoruz. Daha sonra da bu finalistlere Türkiye şampiyonasındaki yarışlarda yarışma imkanı veriyoruz. Fiat ve Petlas sponsorluğunda ve tüm masrafları federasyon tarafından karşılanmak üzere, ihtiyaçları olan ekipmanları da sağlayarak herhangi bir bedel ödemeden yarışma imkanı veriyoruz.
Gençler için çok büyük bir fırsat. Bu tutkuları sizin sayenizde profesyonel bir yöne kayabiliyor. Sizin için gençlere böyle bir fırsat sunmanın önemi nedir?
Şöyle aslında bu daha önce hiç yapılmamış bir şey. Federasyonumuzda hepimiz sporcuyuz ve spordan geliyoruz. Dolayısıyla otomobil tutkusunu ve otomobil sporlarını gayet iyi biliyoruz. Bu işe başlamanın da öyle hiç kolay olmadığını, imkanlar gerektirdiğini hepimiz zamanında tecrübe ettik. Buradan doğan bir fikirdi aslında böyle bir projeyi hayata geçirmek. Çünkü en çok gelen sorular; bende yarışmak istiyorum, ne yapabilirim, nasıl başlayabilirim? Hız tutkusu sokaklarda çok var. Trafikte çok fazla can kaybı oluyor. Biz hem bu çocuklara bir adres vermek hem spora katkı sağlayarak, genç yetenekler keşfetmek hem de topluma fayda sağlayıp, kamusal bilinci bu şekilde arttırmak istedik. Faydalı olduğumuzu hissetmek, gerçekten sabırla, disiplinle ve tutkuyla yapan gençlere destek olmak... Bu gençlerin başarılarını görmek, ne kadar spora bağlı olduklarını görmek hem bizi kendi gençliğimize götürüyor hem de görevlerimizi tamamladığımızı hissettiriyor.
Bu sporda kadın sürücülerin artması için ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Bu sporun dikkat edilmeyen bir tarafı var; o da aslında kadın ve erkeğin aynı platformda ve aynı şartlarla, kondisyon olarak da mental olarak da eşit şekilde paylaşabildikleri bir spor. Kadınların ve erkeklerin yaşamın içinde paylaştıkları bir alanın oluşturduğu, yansıdığı sporda tabii biz de kadınların daha çok olmasını istiyoruz. Çünkü trafiğe baktığımız zaman kadın sürücü oranı her geçen gün artıyor. Kadınların da ilgisini artırmak için bir takım yeni projelerimiz de var. Tabii ki şu an oransal değerlendirirsek erkeklere göre kadınlar daha geriden geliyorlar. Ama biz otomobil sporlarında kadını destekliyoruz.
Peki, siz tutkunuzu nasıl fark ettiniz?
Otomobil tutkumu 6 yaşında keşfettim. Uzun yolculuklarda kardeşlerim uyurken ben direksiyonu, pedalları sürekli takip ederdim. İlk başta böyle bir sporun varlığından haberim yoktu. Erken yaşlarda carting sporu ilk okuldur bizim için, spora başlangıçtır ama bilmiyordum bunu. Okulu bitirdikten sonra baktım ki; hızlı araba kullanmayı seviyorum ama trafikte tehlikeli olduğunun da farkındayım. Tutkumu bastıramadığımı anlayınca o dönem yarışan arkadaşlarımı vardı, ben de yaparım dedim ve 2000-2006 arası ralli pilotu olarak yarıştım.
Ebeveynler için biraz korkutucu sanki... Sizin aileniz nasıl tepki vermişti ilk başta?
Zaten anlatmaya çalıştığımız ve anlatmamız gereken de bu; spor tehlikeli değil. Caddede hızlı otomobil kullanmak tehlikeli. Kurallara uymamak tehlikeli. Sporun hiçbir tehlikesi yok. Bindiğimiz otomobiller, korunaklı, herhangi bir darbeyi iç mekana taşımayan otomobiller. Kask takıyoruz, yanmaz kıyafetler giyiyoruz. Otomobilde her türlü güvenliğe dair herhangi bir kaza anında devreye girecek olan sistemler var. Kapalı parkurlarda yapıyoruz. Gözcü, gözetmenler ve görevlinin sağladığı güvenlik koşulları ile yapıyoruz bunu dolayısıyla spor tehlikeli değil. Bilinçsizce, şuursuzca caddede gaza basmak hem kendi adına hem de çevredekiler için tehlikeli... Bana gelince, çevrenin bunu kabul etmesi hele ki sporcu bir aileden gelmiyorsanız, biraz zor. Direnç oluyor ama ben daha inatçıydım (gülüyor).
Türkiye'de ünlü kadın motorsporcular var. Kadın sporcular olarak aranızda nasıl bir dayanışma var? Birbirinizi ve yeni sporcu adaylarını nasıl teşvik ediyorsunuz?
TOSFED Yıldızını Arıyor, bizim için büyük bir fırsat. Verdiğimiz eğitimlerle, kadınlarımızı sporun içine çekmeye çalışıyoruz. Vaktinde sadece kadınları içeren kupalar, şampiyonalar yapılmıştı ama şimdi çok daha önemli bir proje var elimizde. Federasyon içerisinde kadınlar komisyonumuz var, onlarla gerçekleştirdiğimiz projeler var, onlar daha uzun vadeli ve geri dönüşlerini belki yıllar sonra alacağımız projeler. Burada bu bilinci en aşağıdan başlatmamız gerektiğini düşünerek ilkokul seviyesindeki 7-10 yaş grubundaki çocuklara 'Velinin Karnesi Nasıl?' adı altında sosyal sorumluluk projesi yarattık. Tamamıyla komisyon üyelerimiz, kurul üyelerimiz Türkiye Otomobil Sporları'ndaki kadın kurulu üyelerimiz kendi özveri ve özenleriyle, tamamıyla gönüllü olarak bu eğitim hareketinin içinde yer alıyor. Onun da bu sene üçüncüsünü yapıyoruz; çocukları şampiyon sporcularımızın sunumlarıyla, animasyon videolarıyla interaktif olarak hem trafik kurallarını anlatıyoruz, hem de otomobil kullanan velilerini değerlendirmelerini istiyoruz. Bu vesileyle de hem toplumsal bilinci güçlendiriyoruz, hem de bu çocuklara sporu anlatıyoruz.
Gerçekten çok güzel bir proje...
3'üncü öğrenim yılındayız, 9 farklı şehirde doğudan batıya devlet ve özel okullar olmak üzere toplam 23 okul ziyareti yaptık ve bir çocuk festivali yaptık. Bunun sonucunda da 224 engelli çocuğumuz olmak üzere toplam 8394 öğrenciye ulaştık. Bu yıl Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından da projemiz onay gördü. Artık onların da desteğiyle daha geniş kapsamlı olarak daha doğu illerine gideceğiz. Her gittiğimiz şehre yarış otomobili götürüyoruz. Yani o kadar kolay bir şey değil. Orada sunum yapıyoruz, anlatıyoruz çocuklara, sorularını cevaplıyoruz. Gayet güzel oluyor.
Siz ara verdiğiniz yarışmalara geri dönmeyi düşünüyor musunuz? Özlem var mı pistlere karşı?
Yarışma tutkum her zaman canlı. En azından hep fikir olarak aklımda zaten. Bir kere yarışmaya başladığınız zaman camiadan kopmadıysanız o yarış tutkusunu bastırabilmek çok zor. Ancak şu an öyle bir vaktim yok. Ayrıca görevim gereği federasyondaki gençleri desteklemek, onların önünü açmak, onlara faydalı olmak, onlar için ne yapacağımızı düşünmek çok daha kıymetli... Bu da beni çok tatmin ediyor, yarışmak kadar tatmin ediyor.
TOSFED Yıldızlarını Arıyor'da yarışan birkaç arkadaşımız da yanımızda... Onlarla yakın bir iletişiminiz var. Çocuklar bu yarışmada nasıl bir süreçten geçiyorlar?
Nisa Ersoy: Kamplara alıyoruz çocukları, teorik ve pratik eğitimler veriyoruz. Çünkü ilk geldiklerinde hiçbir tecrübeleri yok. Gerçekten ürkütücü bir tablo onlar için. Hızlı araba kullanmak değil amaç. Bu spor, otomobilin ve kendi ağırlığını iyi kullanma, pistin koşullarını iyi değerlendirip, anında düşünüp, hamleler yapabilmeyi gerektiriyor.Yani ben kendime güveniyorum, sokağa çıktığımda gaza basıyorum, değil. Kaskı taktığınız zaman her şey bambaşka oluyor, başka bir dünyaya adım atıyorsunuz. Her şey fizik kurallarıyla sabittir otomobil içerisinde. Ağırlık transferi, fizik kuralları, yolun kondisyonu... Otomobilin içinde doğru aksiyonu vermek zorundayız çünkü otomobilin bir reaksiyonu var.
Kaan Sarpkaya, Nisa Ersoy, Buse Aslan,Onat Telkenar
Size göre bu yarışma onlara nasıl fırsatlar sundu? Neler öğrendiler?
Nisa E: Bence bunu arkadaşlarımıza soralım. Aslında kullandıkları zaman duygularını az çok tahmin edebiliyorum ama projeyi ilk duyduklarında ne hissettiklerini, bu yarışmayla hayatlarında neler değiştirdiğini, ilk anlarını ben de merak ediyorum gerçekten? Onat, aralarındaki en eski yarışmacımız ve sporcumuz. Ayrıca kendisinin ralli tecrübesi de oldu...
Onat Telkenar: Bu yarışmayı öğrendiğimde çok sevindim. Ve gerçekten de yarışmaya katıldıktan sonraki trafiğe karşı algım değişti. Bir yarış otomobiline oturduğum zaman hissettiğim o güvenlik hissi ise daha fazla yapabileceğim şeyin olduğunu hissettirdi. TYA'a girdiğim zaman kazanacağım düşüncesi yoktu ve kazanmam gerçekten şaşırttı. Fiat ile ralli yapma şansını yakaladım. Geçen yıl, Gençler Kupası'nda yarıştım ve kazandım. Otomobilden hiç kopmak istemiyorum. Yarışmaya devam edebilirim. Ama aynı şekilde bu proje bana sadece yarışma fırsatı sunmadı aynı zamanda başka imkanlar da sundu. Mesela Fiat'ta bir kapı açıldı bana belki ileride bir iş imkanı olabilir. Profesyonel bir ortama giriyoruz ve bu sektörün içerisinde kalmamızı sağlayacak teklifler oluyor.
Kaan Sarpkaya: Benim de kendimi bildim bileli araba tutkum var. Küçükken yarışmaları televizyondan veya internetten izlerdim. Sonra yarış oyunları oynamaya başladım. Oyunlar yetmemeye başlayınca simülasyonlara gidip, daha gerçekçi deneyimledim. Bu şekilde kendimi geliştirdim. Bu arabalar nasıl daha hızlı gidiyor, performanslarını ne etkiliyor gibi konuları araştırmaya başladım. Hayatımda birçok farklı spor branşı yaptım; tenis, yamaç paraşütü gibi performansa odaklı sporlar ama bunun gibi değildi. Hep bir gün yarış koltuğuna oturmak istiyordum, TOSFED sayesinde oldu. Şimdi de diyorum; bir ralli otomobiline otursam bir sezon yarışsam... Hep böyle hayallerim adım adım çıkacak, tırmanacak
Buse Aslan: Ufakken bebeklerle oynamayı sevmezdim. Arabalara, hep ilgim vardı. Araba kullanmayı öğrenmek, deneyimlemek için can atardım. Birisi araba kullanırken onu incelerdim. Hayalim hep bir yarış pilotu olmak, o araçların içinde olmaktı. TYA projesini gördüğüm zaman ilk başvurusunda cesaret edemedim, nedenini bilmiyorum bir korku geldi. Daha sonra abimle konuştuk; o bana "korkuyorsan, bu gerçekten hayalin değil, kaybetmeyi de göze alman gerek" dedi ve o gün hemen projeye başvurdum. Elemelere geldiğimde yarışlarla alakalı profesyonel bir bilgim yok ve çok fazla heyecanlıydım. TYA projesi bu hayatta benim TOSFED'e minnettar olmamı sağlayan bir proje.