Moda tasarımcısı Nihan Buruk ile tatlı bir temmuz gününde Boğaz’ın serin sularında bir teknede bir araya geldik; kendi deyimiyle ‘hayatının yoğun ama bu en keyifli’ dönemine şahitlik ettiğimiz özel bir sohbeti paylaştık.
Hayatının en keyifli ama aynı zamanda da en yoğun dönemini yaşıyor Nihan Buruk. Yaklaşık üç hafta önce ilkbahar/yaz 2024 erkek koleksiyonunu tanıttı, eylülde de kadın moda haftası için yeni koleksiyonu geliyor, bir taraftan da onun hazırlığında. Ayrıca yakında İtalya Tao Moda Ödülleri’nden kazandığı ödülü almaya gidecek, onun gururu ve heyecanı içinde.
Kariyer hayatına bakıldığında o zaten üniversite yıllarından bu yana hep kendisiyle yarış içinde. Öyle ki; Yeditepe Üniversitesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü’nde okurken Türkiye Güzellik Yarışması’na katılıyor ve o yılın Türkiye Güzeli seçiliyor. Tabii ondan beklendiği üzere hem çalışıyor hem okuyor. Genç yaşta sektöre giriyor, modellik ve sunuculuk yapıyor. Ve böylece ekonomik özgürlüğünü de kazanıyor. Futbolcu Okan Buruk ile 2007 yılında yaptığı evlilik sonrası ise başarıyla yürüttüğü modellik mesleğine veda ediyor. O esnada okulu bitiyor ve eğitimini de aldığı ve şimdiki mesleği olan moda tasarımcılığına adım atıyor. Moda dünyasına ‘st Nian’ adını verdiği markası ile giriyor; kadın ve erkek hazır giyim ürünleri ile ilk koleksiyonlarından itibaren moda tutkunlarından büyük beğeni topluyor. Kariyerinde kendi sınırlarını aşmayı kendine felsefe edinen Nihan Buruk aynı zamanda iyi de bir anne. Kariyer hedeflerine doğru koşarken 2009 yılında oğlu Ali Yiğit’i kucağına alıyor.
Başarılı moda tasarımcısı ile hayatının en yeni heyecanlarını konuşmak üzere bir araya geldik. Şimdi Nihan Buruk’u daha yakından tanıma zamanı...
Nihan Hanım nasılsınız, şimdilerde hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
Çok yoğun geçen bir dönemdeyim, hatta hayatımın keyifli ama en yoğun geçen dönemlerinden biri. 10 gün kadar önce ilkbahar/yaz 2024 erkek koleksiyonumu tanıttım, eylülde de kadın moda haftası için yeni koleksiyonum geliyor. O yüzden gerçekten disiplinli çalıştığım ve sadece işime odaklandığım bir dönemdeyim.
Bildiğimiz kadarıyla pek göz önünde olmayı sevmeyen bir yapınız var; bu yüzden hakkınızda bilinenler de biraz sınırlı. Nihan Buruk kimdir diye size sorsak, kendinizle ilgili ilk söyleyecekleriniz neler olur?
Kendimi tanımlamam gerekirse; sürekli gelişen ve değişen, ilerleyen, hislerini ve birikimini işiyle ifade etmeyi yani daha doğrusu dışa vurmayı seven biriyim. İşimle ilgili platformlarda ön planda olmayı tercih ediyorum.
Yeditepe Üniversitesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü’nde okurken Türkiye Güzellik Yarışması’na katıldınız, bu süreç nasıl gelişti?
Türkiye Güzeli seçildiğim yıl aynı zamanda üniversiteye girdiğim yıl. Hem çalışıp hem okuduğum bir dönemdi, genç yaşta bu sektöre giriş yapmak ve ekonomik özgürlüğümü 17 yaşımda kazanmak benim gelişimimde büyük bir rol oynadı.
Ayrıca 2003 yılında Almanya’da düzenlenen Top Model of the World’de birinci olduğunuzu biliyoruz. Bu nasıl gelişti, size neler hissettirmişti?
Ülkemi uluslararası bir platformda temsil etmek çok gurur vericiydi. Üstelik okulumdan bu sayede yüzde 50 burs almıştım.
2007 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra moda dünyasına tasarımcı olarak geri döndünüz ve kendi markanızı kurdunuz. Kariyeriniz için de bir yol ayrımı oldu bu adımınız galiba öyle değil mi? Nasıl bir seçimdi bu sizin için, kolay oldu mu karar vermek?
Aslında tam bir yol ayrımı söz konusu değil, modellik yaparken hem yurt içi hem yurt dışında içinde bulunduğun bir sektördü, tasarımcı olduktan sonra bu deneyimim bana st NIAN Paris’i ortaya çıkardığım dönemde çok yardımcı oldu. Ayrıca zamanında kurmuş olduğum insan ilişkileri (saç ve makyaj sanatçıları, koreograflar, stilistler vs.) kendi markamda bana katkı sağlayan önemli dersler diyebilirim.
Kariyerinizde ise sürekli yükselen bir ivme göstererek, sakin ama başarılı şekilde hedeflerinize ilerliyorsunuz. Güncel iş planınızda neler var, son dönemde neler yapıyorsunuz?
Geçtiğimiz haftalarda 2024 ilkbahar/yaz erkek koleksiyonumu Paris Moda Haftası’nda sundum. 15 Temmuz tarihinde de İtalya, Taormina’da düzenlenen Tao Moda Ödülleri’nden bir ödül alacağım. Bu ödülle birlikte tören esnasında sahnede daha önce hazırladığım koleksiyonların da kısa bir gösterimi olacak. Hepsiyle beraber bitmeyen bir süreç halinde de eylül ayındaki Paris Moda Haftası’nda sunacağım 2024 ilkbahar/yaz kadın koleksiyonumun hazırlıkları içerisindeyim.
İtalya Tao Moda Ödülleri’nde alacağınız ödüle dair neler söylemek istersiniz, nasıl bir duygu?
Tao Moda Ödülleri’nde bir ödüle layık görüldüm ve İtalya’dan bu ödülün gelmesi beni çok mutlu etti, büyük bir onur duydum. Yetenekli insanların çok kolay göz ardı edilebildiği bir dünyada, modanın en önemli merkezlerinden biri olan İtalya’dan bu ödülün gelmesi beni hem çok mutlu etti hem de 15 yıl boyunca emek verdiğim işlerimin karşılığını oradan alıyor olmak beni kariyerimle ilgili çok motive etti.
Peki, şimdi bulunduğunuz noktayı düşününce, kariyer hedeflerinizin tam neresinde olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Ben kariyer hedeflerimde hiçbir zaman kendime bir sınır koymadım. Sürekli ilerlemek benim için önemli, bir sonraki adımımın bir öncekinden hep daha büyük olması için çalışıyorum, kendime hep “Elinden gelenin en iyisini yap ve çok çalış” derim.
Yaptığınız işe dair en büyük hayaliniz nedir?
Gerçekçi olmak gerekirse, global piyasalarda ticari anlamda başarılı bir marka bırakmak diyebilirim.
Bir tasarımcı olarak sizin tasarlamayı en sevdiğiniz parça hangisi?
Kadın koleksiyonlarında korseler, ilk koleksiyonumdan itibaren imza parçam. Erkek koleksiyonlarında ise ceket tasarlamayı çok seviyorum çünkü erkek ceketi yaparken erkeğin en güçlü tarafı olan üst bedenini ortaya çıkaran parçalar tasarlamayı seviyorum. Tasarladığım ceket kalıplarıyla, erkek bedenini daha iyi gösterebildiğimi düşünüyorum. Korse tasarlarken de yeniden bir kadın silüeti yaratmak, heykeltıraş perspektifiyle yaptığım bir şey.
Moda dünyasında birbirine benzer çok fazla tasarım gördüğümüz bir atmosferde, ‘orijinal olmak’ kavramını nasıl tanımlıyorsunuz?
Tamamen ne istediğini bilmek ve iyi karar vermekle alakalı bir durum; pazar araştırmaları yapıp, rakip markalar bu sezon için ne hazırlamış bakmak lazım.
Yaptığınız iş kreatif bakış açısına sahip olmayı gerektiriyor. Siz mesleğe başlarken içinizdeki bu yaratıcı gücü nasıl keşfettiniz, ilk adımı nasıl attınız?
Yaratıcılığın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Doğurganlığın ve bütünlüğün sürdürülebilir olması, tasarımcının iş yönetimi ve pazarlama açısından doğru alıcılarla buluşması markayı ayakta tutar.
Diğer yandan sahip olduğunuz bu yaratıcı gücü kaybetme korkusu yaşadığınız oluyor mu hiç?
İlham kaynaklarımı sürekli geliştiriyor ve değiştiriyorum. Yaratıcılığımı kaybetme korkum yok ama gelişmeyi bırakırsam yaratıcılığımı da kaybederim.
Hayatta hiç pes ettiğiniz anlar oldu mu? Böyle anlarda toparlanıp yeniden devam etme gücünü nereden buldunuz?
Hayatımda çok zor zamanlarım oldu ama toparlanma gücünü hep ailemden aldığım destekte buldum.
2007 yılında futbolu bırakan, şimdilerde Galatasaray Teknik Direktörü olan Okan Buruk ile evlisiniz. Sizi bir araya getiren şey neydi?
Okan’la büyük bir tesadüfle tanıştık, 2004’te Çeşme’de bir defile için bulunduğum sırada ortak bir arkadaşımız sayesinde tanıştık, sonra başka tesadüfler üzerine yine karşılaştık ve sonunda bir araya geldik.
Bu yıl Süper Lig’de 2022-2023 sezonu şampiyonu Galatasaray oldu. Okan Bey kadar eminim siz de mutlu olmuşsunuzdur öyle değil mi? Neler hissettiniz?
Okan’ın futbol kariyerinin sonrasında antrenörlük kariyerini başından beri yakından takip ediyorum ve bu başarının bir tesadüf olmadığının tanığıyım. Emek ve disiplinli çalışmasının sonucunu aldığı bu mesleki başarılar ailemizi ama özellikle oğlumu çok motive ediyor.
Evlilikleri sürdürmek bazen sanıldığı kadar da kolay olmuyor. Sizinki nasıl gidiyor, yıllardır sizi bir arada tutan en önemli şey nedir diye sorsak mesela?
Evlilik konusunda tavsiye vermem çok doğru olmaz çünkü evlilikler çok kişisel kurumlar; herkesin ilişkisi farklı, genel bir tanımlama yapacak kişinin ben olduğunu düşünmüyorum. Kendi ilişkimle alakalı şunları diyebilirim; biz hayatı acısıyla, tatlısıyla birlikte sırtlanıyoruz, bu yolu birlikte yürüyoruz, iyi günde, kötü günde oğlum, eşim ve ben bu hayatı el ele yürüyoruz.
Evliliğinizin ilk yıllarında başarılı bir futbolcu ile hayatınızı birleştirip, onunla birlikte tanınırlığınızın iyice artması, sizi nasıl etkiledi?
Ben bilinirlikten rahatsız olmadım ama insanların bazı mesleklere karşı önyargılarından rahatsız olduğum zamanlar oldu. Özellikle Türkiye’de insanların bazı kalıplara sokulmaları, Fransa’da asla karşılaştığım bir durum değil ve bu kariyerini orada devam ettiren bir tasarımcı olarak bence çok rahatlatıcı.
Ali Yiğit isminde bir de oğlunuz var, onunla iletişiminiz nasıl gidiyor? O büyüdükçe şekil değiştiriyor mu iletişiminiz?
Ali Yiğit kendi yaşıtlarından daha olgun bir çocuk, bazen yaşının gerektirdiği gibi davranıyor ama o benim en önemli sırdaşım, dostum ve en yakın arkadaşım.
Peki, şansla aranız nasıl hayatta? Şansını zorlamayı sevenlerden misiniz?
Başarının şansa dayalı olduğunu düşünmüyorum, bugün geldiğim noktada yeteneğimin büyük katkısı var ama en önemlisi bu yeteneği çok çalışarak ve kendimi geliştirerek beslemek oldu. Herkes gibi bazen şanslı bazen şanssız olduğum zamanlar oldu, hayat hiçbir zaman sabit çizgide ilerlemiyor.
Her daim mutlulukla hatırladığınız, hayatının en önemli anı nedir?
En son defilemi büyük bir mutlulukla hatırlıyorum.
Moda ve trendler ile olan yakınlığınız da aşikar. Röportajımızın sonuna doğru, bu sezon sizin gardırobunuzun vazgeçilmez tasarımcısı kim? Yeni bir favoriniz, ilham veren taze bir keşfiniz var mı?
Bu sezon benim gözüme çarpan tasarımcılar arasında Jacquemus, Coperni ve elbette kendi markam st NIAN Paris var.
Son dönemlerde iyice artan tasarımcı-marka işbirliklerine nasıl bakıyorsunuz? Yakın zamanda sürpriz birliktelikler gelir mi markanız ve sizden?
Ben tasarımcı-marka iş birliklerine her zaman olumlu bakıyorum, zaten var olan moda dünyası açısından çok alışılmış bir pratik bu. Kendi markamı da bir tasarımcı markası olarak konumlandırdığım için bana farklı deneyimler kazandıracak, ticari yanı güçlü kitlesel markalara koleksiyon hazırlamak ya da yaratıcı iş birlikleri yapmak isterim.
Hayatta sıkıldığınız anlarda rahatlamak için ilk kaçış rotanız ne oluyor, neler yapıyorsunuz?
Her gün 40-45 dakika düzenli meditasyon yapıyorum, pandemiden bu yana kendimi çok ilerlettiğim bir alan oldu bu ve en sık kullandığım kaçış rotam burası.
Spor ve sağlıklı beslenme konuları hayatınızda ne kadar yer kaplıyor?
Gluten ve şeker intoleransım olduğu için bunları içeren besinlerden uzak durmaya özen gösteriyorum, haftada dört gün düzenli spor yapıyorum ve bence gerçekten sağlıklı bir yaşam için düzenli yapılan spor çok önemli.
Hayalini kurup hala gerçekleştiremediğiniz projeniz var mı?
Düşlerim ve umutlarım hep devam ediyor, hala gerçekleştiremediğim bazı hayallerim var, daha önce de bahsettiğim gibi st NIAN Paris’in global piyasada yer almasını sağlamak en öncelikli hallerimden biri.
Son olarak, son dönemlerde hayalleriniz en çok ne ile ilgili? Yakın vadede sizinle ilgili neler bekliyor bizi?
Eylül ayında düzenlenecek 2024 ilkbahar/yaz Paris Moda Haftası’nda gösterilecek kadın koleksiyonumla ilgili enteresan sürprizlerim var. İçerisinde çok ses getirecek bir iş birliği olacak, hem göze hem kulağa hitap edecek ilginç bir defile sizleri bekliyor.