2012 yılında Mehmet Dereli ile 15 yıllık birlikteliğini noktalayan Şebnem Dinçgör, uzun bir süre ortalarda görünmemişti. Şebnem Hanım, geçtiğimiz sene aşk orucunu bozarak aktör Edoardo Costa ile karşımıza çıktı. Herkes Edoarda Costa'nın kim olduğunu merak ediyor ancak Şebnem Hanım ilişkisini göz önünde yaşamıyordu. Şamdan Plus olarak sonunda Şebnem Dinçgör ve sevgilisi Edoardo Costa'yı İstanbul'da yakaladık ve röportaj için ikna etmeyi başardık. Verdikleri çok özel pozlarla birbirlerine olan aşklarını da ilan eden çift ile ilk kez ilişkilerini ve gelecek planlarını konuştuk.
Röportaj: Öykü YAZICIOĞLU
Fotoğraflar :Cengiz DİKBAŞ
2012 yılında Mehmet Dereli ile 15 yıllık birlikteliğini noktalayan Şebnem Dinçgör, uzun bir süre ortalarda görünmemişti. Şebnem Hanım, geçtiğimiz sene aşk orucunu bozarak aktör Edoardo Costa ile karşımıza çıktı. Herkes Edoarda Costa'nın kim olduğunu merak ediyor ancak Şebnem Hanım ilişkisini göz önünde yaşamıyordu. Şamdan Plus olarak sonunda Şebnem Dinçgör ve sevgilisi Edoardo Costa'yı İstanbul'da yakaladık ve röportaj için ikna etmeyi başardık. Verdikleri çok özel pozlarla birbirlerine olan aşklarını da ilan eden çift ile ilk kez ilişkilerini ve gelecek planlarını konuştuk.
Mehmet Dereli ile evliliğinizi 2012 yılının başında sonlandırmıştınız. Sonra uzun bir süre sizi ortalarda göremedik. Nasıl oldu da, bizim deyişimizle 'aşk orucunuzu' bozdunuz?
ŞEBNEM DİNÇGÖR: Mehmet Bey'le 15 sene boyunca süren güzel bir beraberlik yaşadık. Ancak 15 yılın sonunda ayrılmaya karar verdik. Bu ayrılığın sonrasında hayat ibremi oğluma ve kendime çevirdim. Oğlum Kerim'in o süreci rahat atlatması açısından zamanımın çoğunu onunla geçirdim. Bu arada kendime de bakmayı ihmal etmeyip, bol bol spor yaptım ve pek davetlere katılmadım. Aradan iki sene geçtikten sonra Edoardo'yla tanıştık ve ilişkimiz başladı.
İlk tanıştığınızda birbirinizin en çok nesinden etkilendiniz?
Ş.D: Edoardo, 25 senedir Amerika'da yaşıyor, fakat bence tam bir İtalyan. Çünkü çok sıcakkanlı ve esprili. Galiba sıcakkanlı oluşu beni etkiledi, tabii bunun yanı sıra çok da yakışıklı.
EDOARDO COSTA: Bazen hayatta ruhlar insanlardan önce tanışır ve dans ederler. Bizde de öyle oldu sanırım.
İlk tanışma anınız nasıldı, hatırlıyor musunuz?
Ş.D: Evet, öyle çok özel bir tanışma değildi. New York'ta bir kafede ortak bir arkadaşımız tarafından tanıştırıldık.
İki farklı ülkede yaşayan insanlar olarak bir ilikkiyi yürütmekte zorlanmıyor musunuz? Buna nasıl bir çözüm buldunuz?
E.C: Bazen zor, ama değişik ülkelerde buluşuyoruz. Sanırım arzunuz, görmeyince daha çok artıyor.
Ş.D: Bence böyle uzakta olmak ilişkiyi güçlü tutuyor ama elimizden geldiği kadar şık buluşuyoruz. Günümüz teknolojisiyle telefon veya bilgisayardan görüntüyle sık sık konuşuyoruz. Eğer karşınızdaki insana güveniyorsanız ve her şeyinizi paylaşıyorsanız, ilişki daha başka bir seviyeye yükseliyor ve güncelleniyor. Hayatla ilgili plan yapmıyoruz ve anı yaşıyoruz.
Edoardo Bey, siz sanırım hiç evlenmediniz, bunun bir nedeni var mı? Evlilikten korkuyor musunuz, yoksa bugüne kadar doğru kişi mi çıkmadı karşınıza?
E.C: İlşskilerimde doğru insanı bulamadığım için ve çocuğumun annesi olmasını istediğim kişi karşıma çıkmadığı için hiç evlenmedim. Benim İtalya'daki ailem çok birbirine bağlıdır. Uzun senelerdir süren evlilikleri var. Benim karşıma böyle biri çıkmadı. Ayrıca mutlu olmak için evlenmeye ihtiyacımız olduğunu sanmıyorum.
Bu düşünceniz bugün için de geçerli mi? Yani yakın bir gelecekte evlilik planınız var mı?
E.C: Büyük konuşmamayı öğrendim, o yüzden sadece şimdilik evliliği düşünmüyorum diyebilirim. Bence evlilik aşkı öldürüyor.
Yabancı biri ile ilişki yaşamanın zorlukları ve avantajları var mı, biraz anlatır mısınız?
Ş.D: Eskiden bu soruyu sorsaydınız, yabancı biriyle ilişki düşünmezdim, ama şu an çok mutluyum. Bizim çevremiz aslında çok ufak İstanbul'da. Çoğunu tanıyoruz ve herkes birbiriyle alakalı çıkabiliyor. Herkesi genellemeyeceğim ama Edoardo spiritüel şeylere çok inanıyor ve sakin bir kişiliği var, ayrıca çok da esprili. Her şeyden önemlisi bana sakin olmayı öğretti. Ben önceden biraz sinirli bir yapıya sahiptim, şu anda ise gayet sakin ve dinginim. İnsanları affetmeyi ve kimse hakkında asla ve asla konuşmamayı öğrendim.
E.C: Hayatım hep ülkem dışında geçtiği için kız arkadaşlarım da genellikle başka ülkelerden oldu. Bu benim özellikle seçimim olmadı yani. Bütün bir bağlantı ararım ilişkilerimde. Kıskançlık hiç sevmem. Güzel kadınları severim, fakat sadece dış değil, iç güzellik de ararım. Kültürsüz biriyle asla yapamam, sade ve klas insanları severim.
Şebnem Hanım sarışın ve mavi gözlü, aslında çok da Türk kadını tipine uymuyor. Onun ilk Türk olduğunu öğrendiğinizde şaşırdınız mı?
E.C: Dünyada kendi ülke tiplerine uymayan çok insanla tanıştım, kişinin karakteri kültürlere ve ülkelere göre değişiyor. Tabii ki bunu değiştiremezsiniz, yemek kültüründen giyim şekline kadar nasıl büyüdüğünüz çok önemli. Ayrıca kimya da ilişkide bir o kadar önemli. Kader ve karmaya da inanan bir insanım. Her zaman hak ettiğiniz kişiyle olursunuz. İnsanlar her gün değişebilir. Beraber olan insanlar birbirlerinden çok şey alıp, harika bir birliktelik yaşayabilirler.
Peki, daha önce Türk insanı hakkında bir bilgiye sahip miydiniz?
E.C: Tabii ki... Eskiden, yani 20 yaşındayken Vakko defilesi için gelmiştim. Türk kültürünü ve insanlarını çok seviyorum. Ülkeniz harika bir yer, özellikle de yemekleriniz. Şu anda ise çok daha fazla seviyorum. Şebnem ile Güney'i ve Kapadokya gibi harika yerleri gezdik. İstanbul'un enerjisine bayıldım, dünyanın en önemli şehirlerinden biri bence.
Şebnem Hanım'ın bir de oğlu var. Onunla aranız nasıl?
E.C: Kerim'i çok seviyorum, ilişkimiz gayet iyi. Onunla futbol oynuyoruz ve Fransızca derslerini çalışıyoruz.
Nasıl bir ilişki sizinki, nasıl tarif edersiniz yaşadıklarınızı?
E.C: Her şeyi, her anımızı paylaşan bir çiftiz. Onu çok seviyorum.
Edoardo Bey, ileride Türkiye'ye taşınma ya da Şebnem Hanım sizin yurtdışına taşınma gibi bir planınız var mı?
E.C: Benim evim bütün dünya. Hiçbir zaman plan yapamam ama Türkiye benim bir parçam oldu şu an.
Ş.D: Oğlum Kerim üniversiteye gitmeye başladığı gün, kış aylarını Miami'de geçirmeyi planlıyorum ama hiçbir zaman orada yaşamayı düşünmem. Ülkemi seviyorum.
Edoardo Bey çok yakın bir tarihte vizyona girecek olan 'Panzehir' adlı Türk filminde rol alıyorsunuz. Bu filmde yer alma hikayeniz nasıl gelişti?
E.C: Türkiye'deydim ve Şebnem ile spor salonunda, onun harika bir arkadaşıyla tanıştım. İsmi Çağdas. Bana filminden bahsetti ve ufak bir İtalyan karakterin olduğunu, bunu oynayabileceğimi söyledi. Sonrasında filmin yönetmeniyle tanıştık ve anlaştık. İnanılmaz eğlenceli bir çekim oldu. Türk ekip gerçekten de çok iyiydi. Ayrıca Cüneyt Arkın gibi çok değerli bir aktörle çalışma fırsatı yakaladım. Şu anda Gaye Sökmen Ajansı ile çalışıyorum ve bundan sonra da başka projeler olursa seve seve Türkiye'ye gelip, çalışmak isterim.
Türk sineması hakkında neler düşünüyorsunuz, takip etme imkanınız oldu mu? Türk oyuncuları nasıl buluyorsunuz, en beğendiğiniz oyuncular kimler?
E.C: Türk sineması, İtalyan sinemasının bile çok önünde bence. Hollywood ile kıyaslama yapmamız zaten mümkün değil tabii. Ama hızla gelişmekte olduğunu düşünüyorum Türk sinemasının. Oldukça çok Türk oyuncu tanıyorum. Kıvanç Tatlıtuğ ile tanıştım, çok genç ve yetenekli bir oyuncu bence. Yine Yılmaz Erdoğan ile de tanıştım ve birkaç filmini izledim, harika bir oyuncu kendisi. Aynı şekilde Beren Saat ve Cem Yılmaz da gerçekten çok iyi oyuncular. Yönetmen olarak da Ferzan Özpetek'i çok beğeniyorum ve bir gün onunla çalışmayı çok isterim.
Hollywood yıldızlarından çok dostunuz var mı?
E.C: Çok aktör ve aktrist tanıyorum. Bunlardan birkaçı Bruce Willis, George Clooney, Brad Pitt, Angeline Jolie, Liam Nielson, Charlize Theron gibi isimler.
Şebnem Hanım siz Edoardo Bey'in oyunculuğu için ne düşünüyorsunuz, daha önce izlemiş miydiniz kendisini?
Ş.D: Daha önceden Edoardo'yu tanımıyordum. Sonradan izledim ve bence çok kabiliyetli. Kendisi İtalya'da zaten çok meşhur. Amerika'da Avrupalıların çok şansı olmamasına rağmen o çok sevilen biri.