RÖPORTAJ BADE ÇAKAR bade.cakar@sabah.com.tr
FOTOĞRAFLAR KUTUP DALGAKIRAN
Türkiye'ye olan tutkularını dünyaya tanıtmak için ilk olarak 5 yıl önce 29 Ekim için bir araya gelen ünlü iş insanı Demet Sabancı Çetindoğan ve Monte-Carlo La Societe des Bains de Mer'in (SBM) Türkiye ve Ortadoğu Temsilcisi Hülya Biren, 5 yılın ardından tekrar Türk-Monako kültürlerini bir araya getirmek için kolları sıvadı. Monte-Carlo La Societe des Bains de Mer'in Monte Carlo Bay otelinde gerçekleşecek, Tarkan'ın da sahne alacağı bu Sevgililer Günü hafta sonu etkinliği Türk ve Monako mutfağını da bir araya getirecek. Monte Carlo Bay'in Michelin yıldızlı şefi Marcel Ravin ve Pera Palace'ın Executive Şefi Gökay Çakıroğlu bu nedenden dolayı İstanbul'da bir araya geldi. Bu işbirliğini ve gerçekleşecek etkinliği konuşmak için Monte Carlo Bay'in Genel Müdürü Frederic Darnet, Hülya Biren ve Demet Sabancı Çetindoğan ile buluştuk. Ayrıca başarılı şefler Marcel Ravin ve Gökay Çakıroğlu'nun çalışmalarını da izleme fırsatı yakaladık.
Başarılı iş kadınları olarak, Türkiye'yi en iyi şekilde temsil ediyorsunuz. Nasıl tanıştığınızı öğrenebilir miyim?
Hülya Biren: Demet ile yıllara dayanıyor dostluğumuz. Ne zaman tanıştığımızı hatırlamıyoruz artık. Demet, benim çok hayran olduğum ve saygı duyduğum biri... Hem çok yakın arkadaşım hem de Türkiye'nin fahri tanıtımını yapan bir büyük elçisi. Gerçekten elindeki tüm imkanları Türkiye'nin tanıtımı için kullanıyor. Kendi evinde, şirketinde, otellerinde dünyanın ünlü isimlerini ağırlayarak harika bir tanıtımını yapıyor.
Demet Sabancı Çetindoğan: Çok uzun yıllar öncesine dayanır tanışmamız. Çok ortak yanımız var. Sanki zamanla da bu ortak yanlarımız artıyor gibi... Her ikimizin de ortak hedefi Türkiye tanıtımı için samimi çabalarımız olsa gerek. İşte kıymetli duruş ve çaba yollarımızı her zaman birleştiriyor.
5 yıl önce bir işbirliği yapmıştınız.
Demet.S.Ç: Evet, 2015 yılında yine Monako'da Pera Palace şeflerinin hazırladığı yemekler ve Tarkan'ın benzersiz performansı eşliğinde Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamıştık. Bu organizasyon hem Monako'da hem Türkiye'de büyük sükse yaratmıştı. Monako Başbakanı Michel Roger başta olmak üzere devlet düzeyinde pek çok önemli ismin yanı sıra, İstanbul cemiyet hayatından da birçok dostumuz bizlerleydi.
Hülya B: İlk işbirliğimiz bir yemekte aklımıza geldi 2015 yılında Tarkan konseri vardı. 29 Ekim balosunu niye Monte Carlo'da yapmıyoruz, neden Pera Palace ve Hermitage Hotel birlikte şefleriyle bir Türk- Monako mönüsü hazırlamıyoruz dedik. Mükemmel bir organizasyona imza attık. Çok büyük bir başarı elde ettik. Aradan beş yıl geçti. Tarkan, bütün Avrupa'yı salladı. Biz de tekrardan ağırlamak istedik. Türkiye'yi dünyada tanıtma olunca, benim aklıma gelen her zaman ilk isim oluyor o da Demet.
Bu sefer Sevgililer Günü için bir araya geldiniz.
Demet S.Ç: Sevgililer Günü'nde; sevgili Hülya'nın desteğiyle yine eşsiz bir geceye imza atmaya hazırlanıyoruz. Pera Palace Hotel'in yetenekli Executive Şefi Gökay Çakıroğlu, Türk mutfağının enfes lezzetlerini davetlilere sunarken, megastarımız Tarkan da konuklara unutulmaz bir gece yaşatacak. Bu tip organizasyonların ülkemizin kültürünü ve eğlence anlayışını tanıtmak anlamında çok önemli olduğunu düşünüyorum. İlerleyen yıllarda da farklı formatlarda bu tarz projelerde yer almaya devam etmeyi planlıyoruz.
Hülya B: Monte Carlo Bay'in Blue Gin barında gerçekleşecek. 300 misafirimizi ağırlayacağız ve o gecenin prodüksiyonu için burada bir araya geldik. Haftaya da Monte Carlo'da, Pera Palace'ın Genel Müdürü Murat Eti ve şef Gökay Çakıroğlu bizim misafirimiz olacak. Bu hafta sonuna çok önem veriyoruz. İlk gün 14 Şubat Sevgililer Günü Monte Carlo Bay'in dünyaca ünlü Blue Gin barında gerçekleşecek. Ertesi gün de Yıldızlar Salonu'nda Tarkan konseri gerçekleşecek. Çok heyecanlıyız. 5 yıl sonra Demet ile bu heyecanları yaşamak bizi hem eğlendiriyor hem de gururlandırıyor.
Hülya Hanım ile beraber çalışmak nasıl bir deneyim?
Demet S.Ç: Hülya ile çalışmak keyifli... Rahat... Ofis işlerinde de, sosyal hayatta da işini hassasiyetle yapar. Titiz çalışır.Takipçidir. Her zaman diyoruz ya ortak yanlarımız çok... İş konusunda birbirimize benziyoruz.
Demet Hanım, uzun yıllardır Türkiye'nin dünyaya tanıtımı için çalışıyorsunuz. Şu an baktığınızda dünyanın Türkiye'ye olan bakış açısı sizce nasıl değişti?
Demet S.Ç: Şu an baktığınızda dünyanın Türkiye'ye olan bakış açısı daha olumlu, daha merak uyandırır nitelikte aslında. Ama daha çok uzun yolumuz var. Burası medeniyetlerin beşiği. Bu coğrafya iyiliğin, zenginliğin, barışın dünyaya yayıldığı yer. Burası üç dinin merkezi. Dünya mutfağının kalbi, tarımın keşfedildiği yer. Bu coğrafya yazının ve paranın bulunduğu coğrafya. Türkiye üzerinde oturduğu kültürlerin mirası ile büyük bir güce sahip. Bu gücü mutlaka en iyi şekilde değerlendireceğiz bir gün.
Size göre Türk kültürünü dünyaya yaymak için daha ne gibi adımlar atmamız gerekiyor?
Demet S.Ç: Türkiye'nin tanıtım vizyonunu yaşanacak, öğrenilecek, yaratıcı bir ülke olarak konumlandırmak gerekir. Anadolu'nun birçok medeniyetine ve Hıristiyanlığın en önemli mekanlarına ev sahipliği yapması, farklı kültürlerin bir arada yaşamasının önemi artan bir dünya için birçok öğretiyi kültür ve deneyiminde bulunduran bir ülke... Dünya da bunun farkında aslında. İşte bunu gün ışığına çıkarmamız gerek. Ülkemizin kendine özgü değerlerinin, tarihinin, arkeolojik varlığını, sanat ve mimarisinin, rol modellerinin, mutfağının, geleneklerinin, inançlarının spor yaşamının çeşitli etkinliklerle dünyaya yansıtılması için çaba gösterilmelidir. Kültür ve sanatın evrensel dilinden yararlanmak gerekmektedir. Bunun için de her Türk vatandaşına görev düşmektedir. İşte bu samimi çabalar yerini çok yakında bulacaktır. Biz bu çabalarımız için kurduğumuz Turkey-One Derneği ile adımlarımızı atıyoruz. Bir hayli de yok kat ettiğimize inanıyoruz. Turkey-One Derneği olarak da dünya medeniyetinin ortak değerlerine hizmet etmek ve evrensel bir dünya kültürü kurulmasına aracılık etmek için çalışıyoruz. Özellikle ülkemiz coğrafyasında bütün dinlerin merkezi olması doğal olarak herkesin ilgilenmesine neden oluyor. İşte bu noktada ülkemizde bulunan evrensel değerlerin tanıtılması ve korunması için Turkey-One Derneği ile var gücümüz ile çalışıyoruz.
Etkinlik için Pera Palace'nin Executive şefi Gökay Çakıroğlu ile Monte Carlo Bay'in Michelin yıldızlı şefi Marvel Ravin bir araya geldi. Sizin de mönü hakkında fikir alışverişiniz oldu mu?
Demet S.Ç: Evet, büyük şeflerin buluşması gibi oldu aslında... Ülkemizin yemek kültürünü, dünya gastronomisi tarafından yeterince keşfedilmemiş lezzetlerini, yöresel ve yerel tarım ürünlerimizi kullanarak; modernizasyonu layığıyla yaparak en iyi şekilde temsil etmeyi amaçlıyoruz. 14 Şubat'ta Monako'daki mönüyü de Gökay Çakıroğlu bu doğrultuda hazırlayacak. O gün davete katılacak seçkin misafirler bizim tarlamızda yetişen birçok yerli ürünlerle muhteşem Türk lezzetlerini deneyimleyecek. Türk gastronomisinin tanıtımı için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız. Kültür - fikir alışverişlerimiz muhteşem. Laf aramızda yapılan sunumları tattıktan sonra bizim fikir alışverişlerimiz başlıyor.
Hülya B: Çok büyük bir organizasyon ve prodüksiyon... İkimizin de uluslararası deneyimi var. Demet ayrıca misafirperverlik konusunda da deneyimli. Dolayısıyla miks bir mönü hazırlıyoruz. Açık büfe olacak. Gelen misafirlerimizin tadı damağında kalacak diyebiliriz. Sürprizler çok fazla o yüzden her şeyi de söyleyemiyorum. Belki Frederic söylemek ister...
Frederic Darnet: Partide çok büyük sürprizlerimiz var. Güzel müzik, yemek başta olmak üzere... Akdeniz ve Türk mutfağını bir araya getiriyoruz. Kadınlar için sürprizlerimiz olacak. Bir tanesini söyleyeyim hatta, gecenin başında her kadına bir şampanya kadehi sunacağız. Bu kadehlerin içinde pırlanta şeklinde kristaller olacak ancak bunlardan biri gerçek pırlanta olacak. İlginç bir şey oluşturmak istedik.
Siz uzun yıllardır SBM ile birliktesiniz. Yönetim şeklinizle ödüller kazandınız. Bu başarınızın sırrı nedir?
Frederic D: Vizyon, gayret ve güçlü bir kararlılık... Sürekli yeni zorluklara meydan okuma gayretindeyim. Bir sporcu olarak, sporun değerlerini yönetim şeklimde de uygulamaya çalışıyorum. Cefa ve saygı, takım çalışması, tutku, saygı ve dürüstlük... Bunlar iş hayatının da anahtar değerlerinden... Risk almayı seviyorum. 2006 yılında, Monte-Carlo Societe des Bains de Mer Group'a katıldım ve Thermes Marins Monte-Carlo'nun yönetimini aldım. Burası önleyici tedavi, iyi hissetme ve güzellik alanında yeni teknolojileri ile öncü bir yer oldu. Monte-Carlo Societe des Bains de Mer Group içinde, aktif olarak yenilikçi projelerin yönetiminde rol aldım. Bunlardan bazıları; Boxing Bonanza turnuvaları, Monaco 24/7 Casino'larının kuruluşu ve Monte-Carlo Bağlılık Kartı'nın geliştirilmesi...
Peki, Monte Carlo Bay'in bölgedeki diğer otellerden farkı nedir?
Frederic D: SBM'in en genç oteli olan 2005 yılında açılan Monte Carlo Bay'in lükse taze ve modern bir bakışı var. 'Monaco'nun en iyisi olan SBM'nin mirasından yaralanırken eşsiz bir deneyim sunuyor. Monte Carlo Bay, kalite, konfor ve modernlik arayışında müşteri talebini her şekilde karşılıyor. Rahatlama ve kaçış için şık ve rahat bir atmosfere sahip. Çok çeşitli hizmet ve eğlence sunuyor; Michelin yıldızlı mutfak, kokteyl bar, spa, fitness merkezi, kumarhane... Aynı anda iç ve dış alanda yüzme havuzu ve 4 hektar bahçe ile çevrili bir göl... Keşfedecek çok şey var.
Türklerin Monte Carlo'ya ilgisi de büyük...
Frederic D: 'Tatil' konseptinin mucidi olan Monte-Carlo Societe des Bains de Mer, 150 yıllık tarih, oyun ve eğlence, gastronomi, prestijli oteller, lüks alışveriş, refah ve gayrimenkul alanlarında mükemmellik ve uluslararası itibar imajı oluşturdu. Lüks oyunun sembolü olan Casino de Monte-Carlo, One Monte-Carlo ve Monte-Carlo Rolex Masters, Formula 1 Grand Prix ve Monte Carlo Rallisi de dahil olmak üzere, birçok önemli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Tüm bunlar, Türk misafirlerinin SBM'ye gelme konusundaki ilgisini kesin olarak açıklayabilir!
Hülya B: Monako benim ikinci ülkem, evim... Küçük bir ülke olmasına rağmen çok güvenli bir ülke, 365 gün aktivitesi var. Konserler, tiyatrolar, sanat aktiviteleri, spor karşılaşmaları, önemli geceler, galalar... Ay sonu Rally de Monte Carlo başlayacak, şubat ayı aktivitelerle dolu, 18 Temmuz'da Kızılhaç Balosu'yla birlikte Casino Meydanı'nda Celine Dion konseri organize ediyoruz. Biletler 600 ile 2000 Euro arası olacak. Projeler harika. Demet S.Ç: Monako gerçekten muhteşem butik bir ülke. Her yer tertemiz, düzenli ve lüks. Her zaman düzenli ve temiz oluşu beni en etkileyen özelliği.
Etkinliğe ilgi şu ana kadar nasıl?
Hülya B: 800 kişilik bir salonda gerçekleşecek konser ve dolacak. Monako'da 14 Şubat'ta okul tatili başlar, birçok kişi etkinliğe katılabilmek için tatillerine 16 Şubat'ta gidecek. Paket program yaptık çok uygun fiyatlı... Monako çok pahalı diye gelmeye korkanların getirmek en büyük isteğimiz. Yemek, içki, konaklarma, transferler her şey dahil. Normalde Tarkan'ın Avrup'daki bilet fiyatlarına bir paketi sunuyoruz. Dolayısıyla hiç korkutucu değil.
Yabancıların ilgilisi Tarkan'a nasıl?
Hülya B: Monako sokaklarını görseniz her taraf Tarkan afişleri ile dolu... Sadece Türkler değil, Ruslar, Monakolular, Azeriler, Avrupalılar, Amerikalılar bile gerçekten Tarkan'ı izlemek için geliyor. Frederic D: Tarkan'ı ben Hülya'dan önce de tanıyordum. Çok farklı bir enerjisi var. Sesinin güzelliğine tabii ki diyecek bir şey yok ama Tarkan insanlara dokunabiliyor.
MARCEL RAVIN: "YARATMAK BENİM İÇİN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ"
PERA PALACE'NİN EXECUTIVE ŞEFİ GÖKAY ÇAKIROĞLU, MICHELIN YILDIZLI MARCEL RAVIN İLE BERABER ÇALIŞMANIN KENDİSİ İÇİN ÇOK BÜYÜK MUTLULUK, TÜRK MUTFAĞINI TANITMANIN İSE BÜYÜK BİR GURUR OLDUĞUNU DİLE GETİRDİ.
Michelin yıldızına sahip bir şef olarak, yarattığınız tatlarda nelere dikkat ediyorsunuz?
Marcel Ravin: 3 ana nokta var aslında. Mevsimsel, organık besinler; topraktan tabağa mantığı yani. Çevreye saygı duymak. Son olarak da yenilikçilikle sürekliliği arasında denge kurabilmek. Yerel pazarlardan aldığım ve taze olan mevsimsel meyve ve sebzeleri kullanmak benim için bir bağlılıktan çok öncelik. Monte-Carlo Bay Totel & Resort'un imza restoranı Blue Bay'de sebzeler yemeğin merkezindedir; et ve balık eşlik eder. Bunun için, Monte-Carlo Bay Hotel & Resort'taki de dahil kentsel organik sebze alanlarının yaratıcısı Jessica Sbaraglia tarafından kurulan 'Terra de monaco' ile çalışıyorum. Mevsimlere saygı duymak da benim için çok önemli. Birkaç yıl önce, deniz kaynaklarına saygı göstermek için 'Mister good fish' sözleşmesini imzaladık. Mevsimi olmayan hiçbir deniz mahsülünü kullanmıyoruz.
Monako'nun sizin için anlamı nedir?
Marcel R: İfade özgürlüğü... Şef olarak kendimi ifade etme özgürlüğüne sahibim. Monako, rüyamın tamamlanmasını temsil ediyor. Michelin yıldızlı şef olmak ve sevdiğim şeyi yapmak...
Türk mutfağı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Marcel R: Çok iyi bildiğim bir mutfak değil. O Yüzden buraya gelirken çok heyecanlıydım. Tüm çeşitliliğiyle mutfağınızı deneyimlemek istiyorum. Çok kısa kalacağım ama Gökay ile birçok yemeğinizi tadacağım.
Gökay Çakıroğlu ile birlikte İstanbul'da buluştunuz. Kendisiyle çalışmak nasıldı?
Marcel R: işimizden dolayı sürekli şeflerle çalışıyorum ve bu benim çok hoşuma gidiyor çünkü yeni şeyler öğreniyorsunuz. Gökay ile de çok güzel şeyler öğrendik. Önümüzdeki ay onları ben mutfağımda ağırlayacağım. Onları ağırlamak çok hoşuma gidecek.