Röportaj: Bade Çakar,Fotoğraflar: Betül Yazıcıoğlu
Mekan için Fairmont Quasar İstanbul'a teşekkür ederiz
Son dönemlerde herkes onların tasarımlarından bahsediyor ve herkes onların tasarımlarını giymek istiyor. Her biri birbirinden farklı, orjinal ve kendine has tarza sahip. Ortak noktaları; markaların benzerlikleri değil, özgün, güçlü tasarım çizgileri, çocukluktan gelen moda aşkları ve markalarına olan inançları... 'Piece of White', klasiğe modern bir tarz katan ama yine de zamansız parçalardan oluşan bir marka. Her tasarım hem başarılı terziliği hem de kalitesiyle farkını ortaya koyuyor. 'LOL', feminen hatlarını koruyan spor çizgilere sahip bir marka. Belki de en çok aranılan farklı detaylar tasarımlarında bir araya gelmiş. 'Maila' ise kumaş ve renkleriyle harika bir harmoni yaratıyor.
Hepsi genç, hepsi başarılı ve hepsi markalarına sonsuz bir güven duyuyor. Duydukları güvenin ise altı oldukça dolu... Bilgi donanımlarının yanı sıra başarıların arkasındaki güç çalışkanlıklarından geliyor.
Bu üç markanın kurucuları aradıkları ve bulamadıkları tasarımları kendileri hayata geçirmeye karar vererek bu yola girmişler. İçlerindeki tasarım aşkını, tasarım dünyasındaki boşlukları doldurarak, kariyerleri haline getirmişler. LOL, Zeynep Aslan ve Beliz Mercan'ın birleşimi; feminen çizgiler Zeynep'i spor ve bol kesimler Beliz'i yansıtıyor. Beyaz gömlek tutkunu olan 'Piece of White'ın sahibi Zeynep Tansuğ ise istediği kalitede ve modelde her döneme ait gömlek tasarımlarını kendisi için ve tabii ki daha sonra da modern kadınlar için yaratmaya karar veren bir isim...
Melis Tatari ise tek bir kelime ile sınırlamayacağı stilini markası 'Maila'ya yansıtmış. Biraz maskülen biraz feminen fazlasıyla eğlenceli...
En önemlisiyse elde ettikleri başarının onlar için yeterli olmaması... Onların bitmek bilmez hayallerine sürekli yenileri ekleniyor. İlerledikleri bu yolda ise kendileri gibi genç ve hayalleri olan tasarımcılara destek olmanın önemini çok biliyorlar. Çekimlerimizde bir araya gelen Zeynep Tansuğ, Melis Tatari, Zeynep Aslan ve Beliz Mercan'ın heyecanı karşılaştığınız anda hissediliyor. Ayrıca birbirlerinin tasarımlarına yaptıkları övgülerden de mütevazılıklarını ortaya koyuyorlar. Markalaşma süreçlerini, tasarım kodlarını ve gelecek planlarını konuştuğumuz bu başarılı üç tasarımcıyı daha çok duyacağımıza eminiz.
Kısa sürede sosyal medyada parlayan, stil konusunda başarılı isimlerin ilk tercihleri haline gelen bu markaların planları sadece Türkiye ile de sınırlı değil. Hepsi yurtdışında Türk modasını temsil edebilecek güçte ve istekte... Kısa süre içinde hayata geçirmeye başlayacakları planlarıyla da bu hayallerini gerçekleştirecekler.
Zeynep Tansuğ "Bir klasiği yeniden tanımlıyoruz"
Klasik beyaz gömleğe modern bir dokunuş katan Zeynep Tansuğ, Piece of White ile kadınlara, dikişleri, kalıpları ile fark yaratan minimal ve şık tasarımlar sunuyor. Şık çizgileriyle klasiğe bambaşka bir hava katan Piece of White, her stile hitap edebilen ender markalardan...
Moda sektörüne girişiniz nasıl oldu? Çocukluktan gelen bir ilgi miydi?
Benim sürecim bu sektörde olanlara göre biraz daha farklı sanırım. Çalışma hayatımın ilk yedi senesi tamamen farklı bir sektörde geçti. Önde gelen hızlı tüketim ürünleri şirketlerinden birinin pazarlama bölümünde marka yöneticiliği yaptım. Bunun bana marka kurma sürecindeki faydası çok büyük. Ama bu sektöre duyulan ilgi çocukluktan kendini belli ediyor. Ben çok küçük yaştan itibaren hem sürekli çizim yapan hem de kıyafetleri kesip biçmeye meraklı bir çocuktum. Bununla ilgili şeyler yapmak da uzun süredir hayalimde olan bir şeydi ve doğum iznine ayrıldığım dönemde kendimle baş başa kalınca hayalini uzun süredir kurduğum şeyin peşinden gitmeye karar verdim. Hayatımdaki en büyük değişimi yaşadığım bu büyülü dönemin ilhamından güç alarak yarattım diyebilirim. İnanılmaz bir sevgi, heyecan, inanç ve pozitif destek vardı arkasında, benim en büyük şansım buydu bence.
Peki, hayallerinizi bir marka altında bir araya getirmek nasıl bir süreçti?
Her şeyi yoktan var etmek çok zorlu bir süreç tabii ki ve ciddi anlamda disiplin isteyen bir süreç. Disiplinli ve sorumluluklarını bilerek ilerlemek süreci kolaylaştırıyor. Mükemmeliyetçilik benim karakterimin başlıca özelliklerinden ve her şeyin mükemmel olmasını istemek ve beklemek bende en çok strese sebep olan şey oldu bu süreçte. Ama bir yandan da sıfırdan bir şeyler yaratmanın heyecanı o kadar büyüktü ki, heyecanım stresli günlerin üstesinden gelmeme yetiyordu.
Piece of White kadını nasıl bir kadın, tasarımlarınızın dikkat çeken detayları neler?
Beyaz gömlek kadınlar için her zaman gardırobun en vazgeçilmez ve zamansız parçalarından biri olmuştur. Biz, modern kadınlar için her sezon giyilebilecekleri zamansız gömlek koleksiyonları tasarlıyoruz. Yüksek kalitedeki kumaşlar, iyi düşünülmüş orijinal kesimler, özenli ve titiz işçilik ve de ince detaylarla aslında en günlük klasik parça olan beyaz gömleği kadınlar için onlara birbirinden farklı birçok parça sunarak yeniden tanımlıyoruz diyebilirim. Her bir parça tek tek özel atölyede yılların ustalık deneyimi ile elde dikiliyor. Renk paletimiz ise markanın da ismini yansıttığı gibi beyazın domine ettiği çok nötr renkler; beyaz dışındaki renkleri ise açık bej, gri-bej ve çok nadir olarak siyah ve lacivert. Tasarım çizgimizi kadınların günlük hayatlarında hem rahat edecekleri hem de şık olacakları minimal ve zamansız parçalar oluşturuyor. Birçok parça üzerine oturmayan maskülen geniş kalıplara sahipken mutlaka bir detayında bir dokunuşunda feminenlik bulunuyor. Kısaca POW kadınından bahsetmek gerekirse, özgüvenli ve ne istediğini bilen, sezon trendlerinin çok etkisinde kalmayan, giydiği parçayı kendi tarzı ve stiliyle ortaya kayan kadın diye özetleyebilirim. Her bir parça aslında giyen POW kadının karakterini ve tarzını sahipleniyor.
Tasarımlarınızda kendi stilinizden hangi detayları görebiliriz?
Markam kendi stilimi çok yansıtıyor aslında. Markamın ortaya çıkış hikayesi zaten kendi ihtiyacımla doğdu, dolayısıyla tasarımlarımın birçoğunda kendi stilimin izleri mevcut. Minimalist, rahat ama şık, biraz da maskülen diyebilirim. Gardırobumda ağırlıklı olarak nötr tonların hakim olduğu parçalar mevcut. Yaz aylarında bu biraz değişiyor tabii, giyindiğim zaman kendimi çok mutlu hissettiğim renkler var; yeşilin tonları ve kırmızı gibi.
Size göre markanızı diğerlerinden ayıran en büyük özellik nedir?
Sezonun trendlerinden çok etkilenmiyor olması ve zamansız her sezon yıllarca dolabınızda saklayabileceğiniz parçalardan oluşuyor olması bence en büyük ve en güzel özelliği. Bu sayede stili birbirinden çok farklı olan kadın gruplarına hitap edebiliyor. Yani aslında daha önce de bahsettiğim gibi giyen kişinin giyiş tarzı, kişiliği, kombinleme şekli ile her bir parça o kişinin karakterini sahipleniyor.
Peki bu kadar kısa sürede bu kadar büyük bir ilgi göreceğinizi biliyor muydunuz?
Aslında çok büyük bir ihtiyaç olduğunu çok uzun zamandır farkındaydım, çünkü her zaman dolabımın vazgeçilmezi olan beyaz gömlek özelinde sadece beyaz gömlek yapan hiçbir marka yoktu. Ben de çok sevdiğim bir-iki beyaz gömleğimi eskite eskite artık giyilmez hale gelmiş olsa da dolabımda senelerdir tutuyordum. Markayı ilk çıkardığımda herkesten duyduğum yorum tam da aradığım ihtiyaç duyduğum ve hiçbir yerde istediğim gibi bulamadığım ve şimdi her birini bir arada bulabileceğim bir koleksiyon. Bence zaten mono koleksiyon, kadınların son zamanlarda en çok ihtiyaç duyduğu ve daha rahat alışveriş yapabildiği bir model oldu. Hepsini bir arada görerek neye, nasıl bir parçaya gerçekten ihtiyacı olduğuna çok daha iyi karar verebiliyor. Markanın kısa sürede bu kadar ilgi görüyor olması bu açıktan olmakla beraber tabii ki aslında ürünlerin gücünden kaynaklı. Doğru kalıplar, yüksek kalitedeki kumaşlar ve usta işçilik ile ortaya çıkan ürünler işin sürekliliğinin ve markanın geleceğinin en büyük başarısı; ürünlerimizi bir kere satın alıp deneyen çoğunlukla daimi müşterimiz haline geldi.
Ünlü isimlerin üzerinde tasarımlarınızı görmek nasıl bir his?
Çok gurur verici! Daha markayı kurmayı hayal ettiğim günlerin üzerinden birkaç ay geçtikten sonra tesadüfen ünlü bir ismin markayı öğrenip almak için mesaj attığı ilk gün yaşadığım heyecanı hala unutamıyorum. Ama zaten doğasında yaratıcılık olan ve insanlarla buluşan işlerin hepsi bana göre çok motive edici, kendin hayal edip çizip tasarladığın bir şeyi sonrasında birilerinin üzerinde görmek tarifsiz bir tatmin ve motivasyon. Marka yöneticiliği yaptığım eski işimde de ayni motivasyon vardı ve bana en büyük heyecan veren kısmı her zaman somut bir şeyler ortaya koymak ve onların insanlarla buluşuyor olması olmuştu.
Modada genç isimleri sıklıkla duymaya başladık. Kendi markasını yaratmak isteyenler için önerileriniz var mı?
İnanarak, severek ve özveriyle yapılan her şey bence karşılığını alıyor. İşin mutfağında olmak çok sabır isteyen bir şey ama sonuçlarını görmeye başladıktan sonrası çok keyifle ilerliyor. Süreç boyunca karşılaşılan olumsuzluklarla demotive olmamaları ve disiplinli bir şekilde önlerine bakmalarını öneriyorum.
Bu çekimde sizin gibi dönemin dikkat çeken diğer genç tasarımcılarıyla bir araya geldiniz. Türk tasarımcılarının birbirine destek olması gerektiği konusunda ne düşünüyorsunuz?
Evet, her biri çok beğendiğim tasarımcılar. Bence Türk tasarımcıları moda sektöründe ciddi bir yeni pazar oluşturdu ve her bir yeni tasarımcı bu sektörün büyümesine büyük fayda sağlıyor. Kesinlikle birbirimize destek olmamız gerektiğini düşünüyorum. Özellikle son zamanlarda yurtdışına açılan Türk markaların oluyor olması inanılmaz gurur verici ve bu birbirimize olan desteğimizle önümüzdeki senelerde daha da çoğalacak.
Gelecek planlarınız neler?
Benim de aslında ilk günden beri hedefimde yurtdışına açılmak var. Markanın kimyasının buna çok uygun olduğuna inanıyorum; aynı anda birçok farklı pazara hitap eden koleksiyonlara sahip. 2019 yılı için bu hedef ile ilk adımlarımızı atıyoruz ve bundan sonrası için yaptığımız yatırımlar ve planlar tamamen bu hedefe yönelik.
Beliz Mercan & Zeynep Aslan "İlham veren bir marka olmak istiyoruz"
Zeynep Aslan ve Beliz Mercan, kendi hayallerindeki tasarımları LOL markasında bir araya getirdi. Hem rahat hem de şık, biraz spor ama bir o kadar da feminen... İki farklı kadının birleşimini yansıtan LOL markası, aranılan genç enerjiye sahip
LOL ile kısa sürede büyük bir ses uyandırdınız. En başa dönelim, moda dünyasında nasıl yer almaya karar verdiniz?
Zeynep Aslan: Küçüklüğümden beri en sevdiğim şey kıyafetlerle uğrasmaktı. İleride bununla ilgili bir şeyler yapıcağımı biliyordum. Ne kadar şanslıyım ki hem sevdiğim hem de hayallerini kurduğum bir isim oldu.
Beliz Mercan: Ben Londra'da Istituto Marangoni'de moda tasarımı okudum. Kendimi bildim bileli modaya büyük bir tutkum var. Ortağım Zeynep ile ikimizin de sıkıntıda olduğu bir zamanda bir şeyler yaratmak istedik ve LOL için ilk adımı attık.
Marka kurma süreci hem stresli hem de heyecanlı bir süreç. Sizin için nasıldı?
Z. Aslan: Aslında ardında büyük planlar ve beklentiler olmadan bir anda LOL fikri ortaya çıktı diyebiliriz. Beliz'in dediği gibi her ikimiz de kendimizi büyük boşlukta hissettiğimiz bir dönemdeydik. Bir gün otururken "Haydi Beliz bir şeyler yapalım, bulamadığımız, giymek istediğimiz kıyafetleri biz kendimize dizayn edelim" dedim. Bir anda kendimizi bu maceranın içinde bulduk, her şey adım adım ilerledi. İlk zamanlarda daha ufak koleksiyonlar çıkarıyorduk. Şimdi ise 4 ayrı, farklı kumaş içeriklerimiz için büyük üreticiler ile çalışıyoruz. Her sezonda minimum 60 parça full ready to wear koleksiyonu çıkartıyoruz.
B. Mercan: Tabii marka kurma süreci gerçekten çok stresli ve zor bir süreçti. Tek başıma olsaydım çok zorlanırdım. Zeynep'le birbirimizi her zaman motive ettik ve birbirimize hep destek verdik ve çok çalıştık. Kısa sürede markamızı bugünlere getirmek bizi çok gururlandırıyor.
İki yakın arkadaş olmak çok güzel. Peki markada iş bölümünü nasıl yapıyorsunuz?
Z. Aslan: Ben genel olarak satış ve pazarlama bölümü ile ilgiliyim ama her ikimiz de işin her ince ayrıntısını biliyor ve yapabiliyoruz. Zaten bizim için işin en büyük sırrı burda. Başarılı olabilmek için her zaman işin her noktasını biliyor ve sürecin içine dahil olabiliyor olmak gerekir.
B. Mercan: Ben de işin genelde daha çok tasarım kısmı ile ilgileniyorum. Aslında herkes işin her aşamasında bulunuyor sadece bazen birbirimizin üzerinden yük alıyoruz diyebilirim. Zeynep de, ben de işimizin her bölümüne hakimiz.
Tasarım çizginizden bahseder misiniz? Tasarımlarınızı yaratırken nasıl bir kadın canlanıyor hayalinizde?
B. Mercan: Bizim bence artık oturmuş bir çizgimiz var. Küçük dokunuşlar ve birkaç aksesuarlar ekleyip, tasarladığımız ürünlerimizle hem cool hem rahat hem de çok şık olunabileceğini göstermek istiyoruz. Bir noktada bunu başardığımızı düşünüyorum. Biz aslında insanların LOL giydiğinde kendini hem güvende hem şık hem cool hissetmelerini istiyoruz.
Z. Aslan: 6 sezondur artık LOL'un kendine ait bir çizgisi oldu. Tasarımları yaparken bu çizgiden devam etmek hoşumuza gidiyor. İnsanlar LOL ürünlerini giydiklerinde kendilerine güvenmelerini sağlamak istiyoruz, genelde bu en çok odaklandığımız nokta bu oluyor. Müşterilerimiz LOL giydiklerinde kendilerini mutlu hissetmeliler, bu yüzden Beliz ile birbirimize sürekli "hangi ürünü giyersek kendimizi iyi hissederiz?" diye soruyoruz. Buna cevap arayarak tasarım sürecini ilerletiyoruz. İşimizin en sevdiğimiz kısmı her zaman tasarım süreci oluyor (gülüyor).
Peki, ne kadar sürüyor bu koleksiyon hazırlama süreci? En zor kısım nedir?
B. Mercan: Koleksiyon sürecinin en zor kısmı tabii ki de 'mood board' kısmı. Zeynep ile koleksiyona başlamadan önce kendimizi 1 ay kaparız ve bize ilham veren her şeyi bir yerde toplayıp, oradan bir hikaye çıkarıp, sonra da tasarımlar üzerinde çalışmaya başlarız. Sonrası zaten akıp gidiyor.
Z. Aslan: Tasarım sürecinde ikimiz de 1 ay, bazen daha fazla olabiliyor, bütün enerjimizi yaratıcı tarafımıza odaklamaya çalışıyoruz. Öncesinde önümüzdeki sezonlarda ön plana çıkacak olan trendleri araştırıyor, renkleri desenleri ve moodları inceliyoruz. Bunlarla ilgili tüm sektörün takip ettiği bazı online platformlardaki makaleleri okuyor, görselleri araştırıyoruz. Bu süreçte Beliz ve ben baş başa olmayı seviyoruz. Sürekli konuşarak, birbirimizden ilham alıyoruz diyebilirim.
Kendi giymek istediğiniz tasarımları yaratmak için LOL'ü kurdunuz. Peki tasarımlarınızda kendi stilinizden hangi detayları görebiliriz?
Z. Aslan: Feminen ve cool giyinmek benim stilimin anahtarı diyebilirim. Kendimi kıyafetin içinde rahat ve kendim gibi olduğumu düşünüyorsam, kıyafet bana güven veriyorsa mutluyum. Yerine göre farklı kombinler yapıp, farklı tarzlar yaratmayı seviyorum. LOL giydiğim her zaman kendimi mutlu ve rahat hissediyorum ki bu bizim için en önemli motivasyon!
B. Mercan: Ben her zaman kendimi içinde iyi hissettiğim ve kendim gibi hissettiğim kıyafetler giymeyi tercih ederim. Genelde her şeyimi büyük alırım, hatta bazen eşimin dolabını kurcalarken buluyorum kendimi (gülüyor). Giydiğim şeyler iddialı olmalı, tasarım olmalı yani bir esprisi olmalı... Sıradan şeyler dikkatimi çekmiyor. Baskıları, renkleri ve desenleri karıştırıp, giymeyi seviyorum.
Tasarımlarınıza olan ilgi çok büyük. Bu kadar kısa zamanda böyle büyük bir ilgi görmeyi bekliyor muydunuz?
B. Mercan: İlgi görmek tabii ki hoş bir duygu, başarınızın takdir edilmesi onur verici bir his. Ancak bu noktada kendinizde çok daha büyük sorumluluk hissetmeye başlıyorsunuz. Diğer sezonlarda daha iyi koleksiyonlar yaratmak, müşterilerimize daha iyi bir hizmet verebilmek, insanları LOL giydiklerinde kendilerini çok daha iyi hissetmelerini sağlamak gibi birçok yeni düşünce aklınızda beliriyor. Bu motivasyon ile daha fazla odaklanıp. daha iyi işler çıkarmayı hedefliyoruz.
Moda dünyasında genç isimleri sıklıkla duymaya başladık. Kendi markasını yaratmak isteyenlere için önerileriniz var mı?
Z. Aslan: Kendi markasını yaratmak isteyen insanları her zaman çok başarılı buluyor ve destekliyoruz. İnsanın bir şeyler yaratmaya çalışması bunun için emek vermesi, çaba harcaması müthiş bir şey. Bu noktada kendi tecrübelerimizden yararlanarak şunu söyleyebiliriz ki; işin her noktasına dahil olmak her adımı bilmek ve takip etmek çok önemli. İşinizi kendinizden başka kimse sizin kadar önemseyemez.
B. Mercan: Çalışan ve emek veren insanların mutlaka başarılı olacaklarına inanıyoruz. Çalışmak, yılmadan çalışmak, her zaman motivasyonlarınızı düşünmek ve yaptığınız işe inanmak sizi istediğiniz noktaya taşıyacaktır.
Bu çekimde sizin gibi dönemin dikkat çeken diğer genç tasarımcılarıyla bir araya geldiniz. Türk tasarımcılarının birbirini destek olması gerektiği konusunda ne düşünüyorsunuz?
B. Mercan: Türk tasarımcıların birbirine mutlaka destek olması ve her zaman birbirlerini sektör içinde motive etmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Bu çekimde beraber yer aldığımız markalar çok başarılı ve eminiz ki kendi hedeflerine çok kısa sürede ulaşacaklar.
Gelecek planlarınız neler?
B. Mercan: Gelecekte LOL'un bir dünya markası olmasını çok istiyoruz. Bunun için her gün hayal kuruyor, sürekli neler yapabileceğimizi düşünüyoruz. Bu yolda doğru adımlar düşünüyor, hedeflerimize ulaşabilmeyi umut ediyoruz.
Z. Aslan: LOL'un herkesin tanıdığı bildiği ve giymek istediği bir marka olmasını, insanların severek ürünlerimizi kullandığı ve moda sektöründe ilham veren bir marka olmasını hedefliyoruz.
Melis Tatari "Tasarımlarımın cesur ve eğlenceli tavrı var"
Çocukluğunda kendi küçük dünyasında mutlu olmak için çizim yapan Melis Tatari, bu dünyanın aslında bir sınırı olmaması gerektiğini fark etmiş... İyi bir eğitim, etkileyici isimlerin yanında tecrübe edindikten sonra hayallerindeki çizimleri maila ile paylaşmaya başladı
Moda hayatınıza nasıl girdi? Kendi markanızı nasıl kurdunuz?
Küçüklüğümden beri çizim yapmak, bir kıyafetin hayalini kurup, onu kaleme dökmek bana hep terapi gibi geldi. Anladım ki beni mutlu eden şey tasarlamak... Bir şeyi baştan yaratmak. New York'ta Parsons The New School of Design'da hayalini kurduğum Fashion Design'da üniversite eğitimimi tamamladım. Modanın en büyük merkezlerinden biri olan New York'ta olmam en yeni trendleri yakından takip edebilmemi ve moda sektöründe geniş bir çevre edinebilmemi sağladı. Üniversite eğitimimim sırasında, Catherine Malandrino ve Tory Burch'te çalıştım. Malandrino'da ayakkabı dizaynlarına yardımcı olurken, Tory Burch'te ise runway takılarını dizayn ettim. Daha sonra Parsons'da Fashion Marketing and Merchandising yüksek lisansı yaptım. Eğitimin hemen ardından Gucci'de işe girdim ve iki sene boyunca PR takımında çalıştım. 2015 senesinde, 10 senelik New York serüvenimi sonlandırıp kendi markamı kurmanın hayaliyle İstanbul'a taşınmaya karar verdim. Döndükten sonra kendimi gerçekten hazır hissetiğim an bu işe başlama kararı aldım. 2017'de gerekli ön çalışmaları yaptıktan sonra, aralık ayında Maila'yi hayata geçirdim. Aslına bakarsanız ilk zamanlarda bu serüvenin nasıl yürüyeceğine dair tedirgindim, çünkü başladığım bu yolda artık geri dönmek yoktu benim için.
Maila ismi nereden geliyor?
Bu ismi bana çok değer verdiğim biri bulmamda yardımcı oldu. Maila ismi benim göbek adım, aynı zamanda Ayla ve Melis'in karşımı... Ayla, çok sevdiğim babaannemin ismi, Maila'daki göz logom ise, anneannemden anneme, annemden de bana geçen, manevi değeri çok yüksek bir kolyeden geliyor. Hayatım boyunca hayalini kurduğum markamın, sevdiğim insanların enerjileriyle bir olmasını istediğim için bu yolculuğa Maila adıyla başlama kararı aldım.
Tasarımlarınız nasıl bir çizgiye sahip. Hayalinizde bu tasarımları nasıl kadınlar giyiyor?
Maila için tasarım çizgimin eklektik olduğunu söyleyebiliriz. Yıllarca tarzımı tanımlamak için hiçbir doğru kelimeyi bulamadım. Fakat şu an rahatlıkla söyleyebilirim ki farklı tarz çizgilerle, kumaşları karıştırmak, beklenilmeyen renkleri kombinlemek Maila'da görebileceğiniz en net çizgi. Renkli ve eğlenceli. Maskülen fakat bir o kadar feminen. Tasarımlarımı yaratırken hayal ettiğim kadın, yeniliklerden korkmayan, kendi tarzını bilen, mutlu, hayat dolu, mücadeleci ve cesur! Yani her kadının kendine has bir parça bulabileceği bir adres.
Koleksiyon hazırlama sürecinde en zor kısım sizin için nedir?
Koleksiyon hazırlama evresi bana ilham veren her şeyden doğabiliyor. Genellikle kendime bir konu seçtikten sonra, renk hikayeme ve kumaşlarıma karar veririm. Bu renkler bana ilham veren konulardan doğar. Kumaşlar ve renkler modellere göre netleştikten sonra, atölyeme tasarlanan modelin yapımı için danışıp, gerekli kalıp ve dikim çalışmalarına başlarız. Tasarım sürecindeki en zor kısım, koleksiyon içinde bir bütünlük ve marketing açısından doğru seçeneklerde bulunmaktır. Her vücut tipine uygun bir tasarım bulunamasa bile, markanızdan giyinmek isteyen müşterinize birçok seçenek sunabilmek gerçekten önemli. Tasarım yaparken yanlış yapmaktan korkmamak, cesur olmak çok önemli.
Kendi stiliniz Maila tasarımlarına ne kadar yansıyor?
Hem romantik, hem asi. Hem nostaljik, hem klasik. Hem minimal, hem bohem diyebiliriz stilim için... Birçok tarzı görmeniz mümkün çünkü günlük stilimde hiçbir kural söz konusu değil. Karmaşık, merkez dışı şeyler kullanarak bir bütünlük sağlamaya, bu sırada renklerle oynamaya ve kendi karakterimi yansıtmaya çok önem veririm. Tasarımlarımda stilimden birçok detayı görebilirsiniz, çünkü tasarlarken öncelikle kendi zevkime ve karakterime saygı göstererek bu yola çıkıyorum.
Size göre markanızı diğerlerinden ayıran en büyük özellik nedir?
Maila'yi diğer markalardan farklı kılan özellik, kumaş ve kalıp seçimleri diyebilirim. Yansıttığı cesur ve eğlenceli tavır, oynadığımız renklerin canlılığı ve çizdiğimiz kalıpların farklılığıyla diğer markalardan ayrışmasını sağlıyor.
Kısa süre içerisinde Maila, herkesin bildiği ve giymek istediği bir marka haline geldi. Bu kadar kısa zamanda böyle büyük bir ilgiyi bekliyor muydunuz?
Açık konuşmak gerekirse bu kadar kısa bir sürede bu kadar yoğun bir ilgiyi beklemiyordum. Ünlü veya ünsüz, tasarımlarımın insanlar tarafından beğenilmesi, talep edilmesi beni çok gururlandırıyor. Modaya, tasarıma ve çizime olan yeteneğimden dolayı ailem ve çevrem tarafından bu konuda oldum olası desteklendim. Fakat bu benim küçük dünyamdı. Dışarıdan gelecek tepkileri kestiremiyordum. Bu işi kurmadan evvel, kardeşlerim ve dostlarımın ağzında hep aynı soru vardı; "Melis, neden artık kendi markanı kurmuyorsun?" Bu soruya hep tedirgin yaklaştım çünkü hayallerim ve korkularım arasında git gel yaşıyordum. Maila'yi kurduktan kısa bir süre sonra anladım ki "Sahili gözden kaybetme cesaretini gösterinceye kadar, okyanusu geçemiyorsunuz." Yani tasarımlarımın beğenildiğini görmek çok onur verici bir duygu!
Sizin gibi moda dünyasına yeni atılan genç meslektaşlarınıza ne öneride bulunurdunuz?
Ne olursa olsun otantik olun. Farklı bir sesiniz olsun. Farklı bir çizginiz olmasından, "alışılmamış" olmaktan korkmayın. Tasarlayın. Sürekli araştırın fakat basit düşünün! Hiçbir şey aslında göründüğü kadar komplike değil. Ama bunlardan en önemlisi, lütfen risk almaktan korkmayın çünkü hiç risk almamakla daha çok şeyi riske atıyorsunuz.
Bu çekimde sizin gibi dönemin dikkat çeken diğer genç tasarımcılarıyla bir araya geldiniz. Türk tasarımcılarının birbirine destek olması gerektiği konusunda ne düşünüyorsunuz?
Hayatta her zaman birbirine sahip çıkan, birbirini yücelten ve birbirinden öğrenmeye çalışan insanların kazandığına inanıyorum. Bu ister özel hayat, ister okul, ister iş olsun. Rekabet her zaman güzel, fakat insanın rekabeti kendi ile olmalı. Bir adım ileri atarken kendin ve toplum için daha sağlam nasıl ilerleyebileceğini düşünmeli ve ona göre bir yol almalı. Son dönemde adını duyurmuş bir genç Türk tasarımcı olarak birbirimize kesinlikle sahip çıkmamız gerektiğini ve gerekli tüm fedakarlıkları göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Hani "birlikten kuvvet doğar" lafı var ya işte tam da öyle!
Uzun yıllar yurtdışında moda sektöründe çalışan biri olarak, yurtdışı planlarınız neler?
Maila için en büyük planım Türkiye'deki marka tanınırlığımı arttırdıktan sonra, global marketlere açılmak. Sadece Türkiye sınırları içinde değil, Maila'yi tüm dünya marketlerine tanıtabilmek ve neler yapabileceğimi gösterebilmek ve herkesin beğenisine sunabilmek en büyük hayalim.