Mirela Cerica ''Özgürce giyinip akıllıca tüketmeliyiz''

Zarif duruşu ve içten gülüşü kadar, yaşam tarzı ve stiliyle de kitleleri çekim alanına katan biri Mirela Cerica. Sosyal medyada da yakınen takip ettiğimiz ‘ruhu olan’ ender paylaşımların sahibi Cerica ile ilham veren tarzı ve hayattaki seçimleri üzerine k

Mirela Cerica ''Özgürce giyinip akıllıca tüketmeliyiz''

RÖPORTAJ İREM ORHAN
FOTOĞRAF SERKAN ELDELEKLIOĞLU

İçinde bulunduğu sektörde kendine özgü duruşuyla fark yaratan, hayata karşı coşkusu yüksek ama bir o kadar da sakin bir kadın Mirela Cerica. Özgün karakterlerle karşılaşmanın zor olduğu günümüz dünyasında her şeyiyle nevi şahsına münhasır biri o. "Her alanda hatta gündelik hayatta bile, özgün olmanın olmazsa olmaz bir kavram olduğunu düşünüyorum. Her kişinin içinde o özgünlük var, kimimiz hayatımızda onu fark edebilecek, fark ettirebilecek, sahiplenip ondan meyveler çıkarabilecek şansa sahip olduk. Kimileri ise bunu fark edemeden hayatlar tükettiler" şeklindeki sözleri de bu düşüncemizi haklı çıkarmaya yetiyor zaten. Cerica ile güneşli bir yaz günüde, "İkinci evim" dediği Yeniköy'deki showroom'unda hayat, içinde bulunduğu tasarım evreni ve sezon trendleri üzerine keyifli bir sohbeti paylaştık.

Şimdilerde hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz, nasıl gidiyor hayat?

Ben yine yeniden hayatımın, çok çalışmalı, aşkla dolu ve çok heyecanlı bir dönemindeyim. Aşk ve emek ile son derece tatmin olarak ürettiğim ve bundan çok keyif aldığım bir dönem bu dönem. Midemde sayısız kelebeklerin uçuştuğu, Siena Rose uykuya geçtikten sonra geç saatlere kadar devam eden çalışma anlarımın, mood board ve styling detayları ile dolmuş ofis duvarlarımın, sevgilim ile arada yaptığımız kaçamak date night'ların, küçük küçük doldurmaya başladığım iş ve tatil olmak üzere çokça valizlerimin tatlı telaşesinin hakim olduğu günlerden geçiyorum. Hem iş hem özel hayatımda -ki ben bunları hiçbir zaman ayıramadım, tam anlamı ile Covid-19 başlangıcının hemen öncesindeki haftalarına geri dönmüş durumdayım. Pandemi döneminin başlangıcında hepimiz gibi benim de dondurmak durumunda kaldığım çok önemli projeler olmuştu. Türkiye ve İstanbul sevdalısı biri olarak her ne kadar Türkiye'de geldiğimiz yeri gurur, minnet ve keyifle göğüslesek de aslında markamız adına en önemli adımı, Avrupa ayağını tamamen durdurmak durumunda kalmıştık. Şu sıralar olması gereken başlangıçtan, kaldığımız yerden devam ediyoruz. Hem de çok daha kuvvetli. Başta Paris olmak üzere, önce Avrupa sonrasında da diğer adımlarımız olan ülkelere açılma aksiyonlarını başlattık. Paris'te moda endüstrisinde önemli bir yere sahip bir ajansla çok yeni bir anlaşma yaptık ve temmuz ayı başında Fransız basınına markamızın lanse edildiği özel bir davet gerçekleştirdik. Bu girişimimizin sonuçlarını çok kısa bir süre sonra duyuracağız.

Bir taraftan da pandemi süreci ile dönüşüm geçiren yeni hayatlarımızda bu ikinci yaz, bu durum size nasıl hissettiriyor?

Yabancı pasaport sahibi olduğum ve ailemin diğer kısmı Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde olduğu için ben bu süreçte bol test yaptırarak, bol seyahat ettim. Özellikle Fransa'nın Normandy bölgesini, Monako, Portofino, Stockholm, Patmos ve Leros'u hiç bu kadar keyifli yaşamamıştım. Ekstra kalabalıkların olmadığı şeklini gördüm bu şehirlerin. Defalarca gördüğüm bu yerleri hiç böyle kusursuz temizlikte, zarafette görmemiştim ve sanıyorum bir daha da görmeyeceğim. Anlayacağınız benim için çok majör kısıtlamalar yoktu ama tabii ki zorlu ve bilinmez bir düşmana karşı savunmasız hissettiğim anlar da çok oldu. Temelde iyimser ve pozitif bir yapım olduğu için ne kendimi ne de ailemi moral olarak düşürmedim ve bu durumu lehimize çevirecek dersler çıkararak post-pandemi dönemine hazırladım.

Sizin koleksiyonların hep hikayeleri olur, sezonda bizleri neler bekliyor?

2021 ilkbahar/yaz sezonunda da yine iyi kumaş, yüksek dikiş işçiliği ve zamansız kalıplar ön plana çıkıyor. Temel renklerden beyaz, lacivert ve siyah bu koleksiyonda önemli rol oynuyor, bununla birlikte yazın sıcaklığı ve bronz tenin olmazsa olmazı canlı renkler ve romantik pastel tonlar ağırlıkta. Kumaşlar, kadınların vücudunu saran, güzel hatlarını ortaya çıkaran likralı dokulardan seçildi. İçinde kendinizi rahat hissetmenizi sağlayacak düzeyde dökümlü ve akışkan jarseler, trikolar, örmeler ve bu kumaşlara ustalık derecesinde drape oyunları, dekolte detayları ve her zaman olduğu gibi yine kuvvetli aksesuarlar eşlik ediyor. Markamızın imzası haline gelen istiridye aksesuarlarımız bu koleksiyonda hem renkleniyor hem de boyutlanıyor. X large, large, medium boylarının yanında, X small boyutları ile çok daha minimal kalıplarla birleşip tasarım çizgimize taze bir soluk getiriyor. Farklı iplik karışımları ile kullandığımız, kalıpları ve detayları ile koleksiyonlarımızın önemli tamamlayıcıları olan trikolar bu sezon abiye koleksiyonumuzda da sürprizli bir şekilde karşınıza çıkacak. Son olarak da geri dönüştürülmüş kumaşlardan ürettiğimiz jean koleksiyonumuz bu yaz yine çok çarpıcı.

Özellikle son yıllarda el işçiliğiyle üretilmiş, bulunduğu bölgeden izler taşıyan tasarımların parladığı dönemlerdeyiz. Yine vintage tasarımlara da ilgi büyük. Bunun hakkında neler düşünüyorsunuz?

Vintage hayranı biri olarak zaten her gün kendim için planladığım kombimlerimi mutlaka vintage bir parça ile tamamlıyorum. Hikayesi olan, hayatın değmiş olduğu ve başka kalplerin içinde attığı parçalar, hatta bunları kendi zamanında kullanmış kişiler ile tamamlanmış hissediyorum kendimi. Vintage bir fular, şapka, takı ya da mesela sepetlerim olmadan evden çıkmam diyebilirim. Mirela Cerica koleksiyonlarından #SelectedbyMirelaCerica bu merak ve hevesle doğdu. Seyahat halinde geçen hayatımın, özenli birikiminin koleksiyona eklenmiş kısmı. Koleksiyondaki kıyafet ve aksesuarların bir eşi ve tekrarı yok. Örneğin, kimono grubumuz bu koleksiyonun en kuvvetli parçaları. Japonya'dan getirdiğim el yapımı, saf ipek olan kimonolarımız ile bir kimono klanı yarattık bile kendimize. Aksesuarlar da çok kuvvetli ve üstelik her bir parçanın sizi bir yerden yakalayacak hikayeleri var. Sadece görüp almıyorum, onların her biri için özenle mesai harcıyorum ve geçmişlerini öğreniyorum. Dolayısıyla her bir parça el değiştirip onu asıl bekleyen kişiye ulaşınca o hikayeyi nihai sahibi ile paylaşma kısmı benim için en değerli kısmı oluyor. Her bir parçayı harcadığım zamana değer buluyorum çünkü görüyorum ki son yıllarda vintage'a olan ilgi dediğiniz gibi hızla artıyor, hak ettikleri değer veriliyor. Çünkü özgünlüğünü korumuş, yaratıldığı dönemin izlerini taşıyan her parça uzun soluklu bir mirasa dönüşüyor. Üstelik de gerçek bir hikaye ile hayatınıza giriyor. Bunun bilincine varan herkes için vintage, yeni ve popüler olandan çok daha anlamlı.

Yaptığınız işte ilham da önemli bir konu. İstanbul ise bu konuda eşsiz bir yer. Şehirde sizin için önemli bir nokta var mı?

Benim için ilham söz konusun olduğunda ilk koleksiyonumdan bugüne değişen bir şey olmadı. Ben ilhamı; o dönem yaşadığım ülkeden, çoğu zaman bulunduğum şehre ait olan sıradan dokulardan, dinlediğim bir müzikten, bazen bir kafede baş başa yemek yiyen iki kadın arkadaştan, izlediğim filmden, güzel bir koku veya yediğim bir yemekten, yani gündelik hayatının doğal akışı içinde beni etkileyen anlardan alıyorum. İstanbul ise benim için ilk görüşte aşktı. Elim babamın elinin içinde, Galata Köprüsü'nün üstünde, balık ekmek kokusu burnumda, martılar vapurların etrafında ve dünyanın en güzel manzarası Boğaz karşımda... Dediğim gibi İstanbul benim için ilk görüşte aşktı ve o sahnenin fonunda Boğaz vardı. Boğaz'ı görüp, içime çekebildiğim her köşe benim için en güzel lokasyon.

RÖPORTAJIN VE FOTOĞRAFLARIN TAMAMI ŞAMDAN PLUS YENİ SAYISINDA...

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.