RÖPORTAJ İREM ORHAN
FOTOĞRAF MARIO PINTA
''Ben gerçek bir yaz insanıyım. Güneşin, denizin, kumun ve seyahatlerin verdiği enerji ve mutluluk yaratıcılığımı tam anlamıyla körükler. Öyle ki, kışın bile tatilimi mevsimin yaz olduğu ülkelerde yapıyorum" diyen Mirela Cerica, yaratıcılığını farklı rotalar keşfederek besleyen, yenilikleri deneyeme açık, işine aşık ve her daim en özgün olanı yaratma peşinde olan bir tasarımcı. Tatil için gittiği İbiza'da bile ilham perileri peşini bırakmıyor, bir anda hiç hesapta olmayan bir moda çekiminin içinde buluyor kendisini. Kodlarını 'provokatif, özgür ve özgün' olarak belirttiği sezon tasarımlarını, adanın en popüler ve şık adreslerinin başında gelen, konforlu lüksü Akdeniz zarafetiyle birleştiren bir mekanda Şamdan Plus okuyucularına özel yeni bir hikayenin içine atıyor. Bize de bu nefes kesen hikayeye ortak olmak kalıyor; Mirela, bu defa "İbiza'dan sevgilerle" diyor...
Mirela, her yazın kendine özgü bir hikayesi vardır ama bu yaz sizin hikayeniz nasıl başladı, nasıl gidiyor her şey?
Ben tam anlamı ile bir yaz insanıyım. Güneşin, denizin, kumun ve seyahatlerin verdiği enerji ve mutluluk yaratıcılığımı tam anlamıyla körükler. Öyle ki, kışın bile tatilimi mevsimin yaz olduğu ülkelerde yapıyorum. Bu yazın hikayesi ise benim için çok erken başladı. Henüz mevsimin çok başında Umman'a yaptığımız seyahat gerçekten olağanüstüydü. Tropikal çöl ikliminin hakim olduğu, 1001 Gece Masalları'nı çağrıştıran özel bir tatildi. Deve yolculukları, çöl kampları benim için kesinlikle ilham doluydu. Hemen ardından İbiza'da yazın resmi açılış haftasında 10 günlük bir tatil yaptık. Eşsiz müzik, özel partiler, deniz ve dostlarımızla geçirdiğimiz özel akşamlar çok keyifliydi. Bu röportaja vesile olan çekim ise kişisel tarihimde özel bir yere sahip oldu. Dolayısıyla bu yaz benim için çok hareketli, çok keyifli ve çok eğlenceli başladı ve öyle de devam etmesini diliyorum. Yeni seyahatlerimizin planlaması ise bitti bile.
Son koleksiyonlarınızdaki her parça da birbiriyle yarışıyor, tasarımlardaki detaylar fark yaratıyor. Sezondaki tasarımlarınızı hayata geçirirken nelerden ilham alıp, beslendiniz?
Beni takip edenler, markamızın dostları artık çok iyi biliyor ki, benim ilham kaynağım her zaman gücünü kendinden alan kadınlar, seyahatlerim ve bu seyahatlerdeki gözlemlerim. Ve öyle şanslıyım ki, her daim beni bu alanda besleyen harika kadınlarla çevrili oldu hayatım. Ailemdeki kadınların hikayeleri bile benim için eşsiz bir ilham kaynağı. Dünyanın dört bir yanında, her biri farklı yetenek ve mesleklerdeki dostlarımla seyahatlerim sayesinde çok sık beraber olmak, farklı rotalar keşfetmek, keşfettiğimiz yeni rotalardaki bir yemek bile ilham alma konusunda beni inanılmaz besliyor.
Çok yeni İbiza'dan döndünüz. Nasıl geçti seyahatiniz? Orada bir de marka event'iniz oldu sanırım?
İbiza, ben ve eşim için, Berlin, Hong Kong ve Tulum gibi sadece ikimize ait olan, birbirimize odaklandığımız, eğlendiğimiz, deşarj olduğumuz özel destinasyonlarımızdan biri. Öncelikle güzel müziğin, güzel yemeklerin en önemlisi harika bir enerjinin olduğu bir yer İbiza bizim için. 10 günlük tatilde yine hayatın ara renklerinden, lüzumsuz yorgunluklarından arınarak döndüm oradan. İbiza ayrıca sürprizler dolu ve her zaman bize çok cömert imkanlar sağlıyor. Bu sefer de Destino Pacha İbiza'da tamamen bize özel bir 'pool party' düzenleme şansımız oldu. Benim her daim 'goddess' olarak adlandırdığım dostlarımız ve aynı zamanda müşterilerimiz ile orada olan güçlü influencerlar ve mankenlerden oluşan bir grubu ağırladık. Çok keyifli geçen bu party'de yaz koleksiyonumuzu sunmak ve birlikte yazı kutlamak şahaneydi.
Bize özel yarattığınız bu çekim de İbiza'da gerçekleşti ve hikayesi baş döndürücü güzellikte. Çekimin detaylarından söz etmenizi istesek biraz?
Oraya gittiğimde benim böyle bir çekim yapmak gibi bir niyetim yoktu aslında. Tam anlamıyla eğlenmek, deşarj olmak ve aslında telefondan bile uzaklaşmak istediğim bir tatildi. Vardığımızın ikinci akşamı çok sevgili arkadaşlarımız Alexandre ve Caroline'in düzenlediği 40 kişilik özel bir partiye gittik. Parti mekanı Alex'in İbiza'da sadece referanslı üyelikle konaklanabilen eviydi ve kapıdan içeri girdiğim anda bu ev beni büyüledi. Gecenin ilerleyen saatlerinde Alex ile yaptığımız sohbet sırasında evin hikayesini ondan dinlediğimde ise gerçekten kalpten vuruldum. Üstelik çekim teklifinin bana Alex'ten gelmesi, daha önce hiçbir çekimin yapılmadığı bu özel mekanın kapılarını benim için açması ise bu çekimi kaçınılmaz kıldı. Bir hafta kadar kısa bir sürede yine lokal kaynaklarla bir ekip kurduk ve bu çekimi 'Şamdan Plus Summer' için özel olarak gerçekleştirdik. Şamdan Plus'ın benim hayatımdaki yeri çok özel ve "Asla çalışmayacağım" diyerek gittiğim tatilde önüme sunulan bu değerli fırsatı yine benim için çok değerli bir ekip ve onların okuyucuları ile paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Peki, çekimin gerçekleştiği bu mekan ve ev sahibi hakkında bilgi alabilir miyiz?
Ev sahibi Alexandre Naraka, İsviçre doğumlu bir mimar. Mimarlık eğitiminin ardından moda dünyasına geçiş yapmış, Givenchy ve Balmain'de tasarımcı olarak çalışmış çok yönlü bir kreatif. 2000'li yıllarda profesyonel yaşamına son vererek İbiza'ya yerleşmiş. Ailesi tarafından bundan yaklaşık 30 yıl önce alınmış olan bu evde yaşamaya başladıktan sonra da İbiza'nın zengin, eğlenceli ve dostlukla sarılı yaşamını bu evde farklı bir yönde ilerletmeye karar vermiş ve 'Can Xuxu' adını verdiği villasını özel üyelikle konaklamaya açmış. Konforlu lüksü modern etnik ve Akdeniz zarafetiyle birleştiren bu mekan, adanın en popüler ve şık adreslerinin başında geliyor. 19. yüzyılda inşa edilmiş, mimarisi, peyzajı ve dekorasyonu ile bir huzur ve sükûnet vahası gibi 'Can Xuxu' ve Şamdan Plus Dergisi için yapılan bu çekim, bu mekan için de bir ilki oluşturuyor. Dünyanın pek çok yerinden gelen talepleri bugüne kadar reddeden Alex, markamızın gustosuna olan hayranlığını bu jestle gösterdi.
Koleksiyonda öne çıkan renk paleti, materyaller ve ana temalar neler, bahsetmek ister misiniz?
Helmut Newton dünyasından alınan provokatif, romantik ve kışkırtıcı donelere sahip olan koleksiyon, Berlin'in dinamik enerjisi ve asiliğini gözler önüne seren bir yorumla oluşturuldu. Helmut Newton'ın siyah beyaz kareleri koleksiyonun renklerini siyah ve beyaz olarak tescilledi. Yaz için arada kalmayan, bağırmayan, net ve yalın olmakla beraber bir o kadar da gizemli ve güçlü olan siyah-beyaz... Koleksiyonun çarpıcı tek rengi ise güçlü ve doygun kırmızı. İç çamaşırlarından ilham alınan sutyen bikini kalıpları, korse mayolar, incecik upuzun vücudu saran spagetti bağcıklar, file kumaşlar, minimal halter yakalar, dinamik atlet formları, vintage hissiyatı olan sırt ve göğüs dekolteleri markanın imzası haline gelen istiridyeler sezonumuzun özeti. Bu sezon yüksek kalitede pleksi malzemeden ve renk katmanlı olarak karşımıza çıkan istiridyelere yepyeni bir aksesuar eklendi: Pleksi zincirler! Provokatör ama aynı zamanda elegan, dramatik ama güzelliği ile büyüleyici olan Helmut Newton kadınının, heyecan ve eğlence dolu asi yazını hayal ederek tasarlanan Mirela Cerica Swimwear koleksiyonu yine denizden partiye, havuzdan ofise gibi gardırobumuzun kilit parçaları olarak kullanabileceğimiz ürünlerden oluşuyor.
Tasarımda yolunuza ışık tutan ve her daim kendinize hatırlattığınız bir mottonuz var mı?
Mottom, daima modern, zarif ve sıra dışı olabilmek. Doğru kalıp, kusursuz yüksek dikiş işçiliği ve doğaya dost değerli kumaşlar ise benim olmazsa olmazlarım. Yoluma ışık tutan motivasyonuma gelirsek; gelecekte başta kızım Siena Rose olmak üzere, elbiselerimin intikal ettiği diğer kadınların onları giydiğinde benden izleri taşıdığını ve her bir parçanın zamansız bir varlık olarak yaşamaya devam edeceğini hayal etmek.
Sizce bir tasarımda farklılık ve özgünlük mü daha önemli, kullanılabilirlik mi?
Benim için üçü de eşit ağırlıkta. Koleksiyonlarımı hazırlarken bu üç temel tasarım yapısından asla ödün vermiyorum. Çünkü bir kadının kendini farklı hissettiği bir tasarımda konforlu olması, konforlu olduğunu düşündüğü bir kıyafette ise sıradanlaşmadan özgün olması hem en zoru hem de en değerlisi. Bu nedenle bu üç kavramın da tasarımlarımdaki ağırlıkları eşittir...
Sizinle ilgili olarak dışarıdan gördüğümüz en önemli şey, çalışıp ürettikçe mutlu olan birisiniz. Her daim yüksek modunuz da işinizle ilgili mi?
Ben işi, hobisi olan ve dolayısıyla da hiçbir zaman çalışıyormuş gibi hissetmeyen fakat durmadan hayal edip, koşturan şanslı insanlardanım. Hayatımda sonsuz keyif aldığım şey işim. Ve bu sayede pek çok zorlukla karşılaşsam da sürekli üretiyor olmak, ruh halime hep pozitif olarak etki ediyor.
Moda dünyasıyla aranız hep iyi ama seçimlerinizle eleştiri aldığınız oluyor mu?
Genel anlamda eleştiriden çok, bazılarına farklı geldiğimin farkındayım. Doğrudan bir eleştiri yapmasalar da tarzımı benimsemediklerini hissederim. Ama bu beni etkilemez çünkü ben yıllar içinde pek çok farklı stili deneyimleyip, onları damıtarak bugünkü zevkime ve seçimlerime ulaştım. Çok katmanlı, çok renkli ve 'zaman, mekan, amaç' baskısından bağımsız giyinme özgürlüğüne sahip biriyim. Bunu eleştiren veya benimsemeyenlere de saygım sonsuz, anlayışla karşılıyorum.
Yaptığınız işte hiç hayalini kurup gerçekleştiremediğiniz bir şey var mı?
Bu sorunun cevabını sanırım son nefesime kadar veremeyeceğim çünkü kalbim, beynim sürekli hayallerle dolu. Birini gerçekleştirirken diğerini zihnimde şekillendirmeye başlıyorum ve yaşamın bana getirdiği veya getirmediği ne varsa hayalimi yaşarken evrimleştirip sonunu mutlaka kutlamaya değer bir başarıya veya sonuca bağlıyorum. Çok şükür hayatımın en güzel dönemlerinden birindeyim. Sadece hayal ettiklerim değil, önüme çıkan güzel sürprizler de bazen beni değiştiriyor ve geliştiriyor, bu nedenle henüz gerçekleştiremediğim bir hayalim var diyemem, tam tersi; aynen bu çekimde olduğu gibi hayallerimin ötesinde bana sunulan hayal gibi fırsatlarla zenginleşen bir dünyam var.