Mehmet Öğüt'ün solo sergisi Ateşin Gölgesi Yoktur sanatçının uzun yıllardır geliştirdiği teknikle yaptığı ateş resimlerini, yeni dönem işleriyle bir araya getiriyor. Sanatçı taş, su, ateş gibi doğal unsurları olduğu gibi polaroid fotoğraf kağıdını, mekanik hareketi ve videonun dijital yüzeyini de aynı soruları derinleştirmek için kullanıyor. Düşüncesi imge üretim süreçlerinde öznelliğin sınırlılıkları ve rastlantının imkanları; yeniden üretim tekniklerinin hakikatle ilişkisi gibi akslardan sanat kuramının şah damarına teğet geçiyor. Gösterge, imge, temsil meselelerini, insanın dünyayla ilişkisini düzenleyen duyusal kurguların kilit taşları gibi görüp, onları yerinden oynatmanın imkanlarını araştırıyor. Öğüt oyun alanını benzerlik ve benzeşmezlik, ışık ve gölge, rastlantı ve zorunluluk arasında kuruyor.
Mehmet Öğüt'ün tüm üretimini kat eden, dijital ifade biçimlerine de başvuran araştırmanın kaynağında, kıvılcım ve alevle boyadığı, kazıdığı, yonttuğu kağıt işler var. Kültür denen şeyin mihenk taşı olan ateşle birlikte düşünmek ve eylemek Öğüt'ün sanatına antropolojik bir bağlam kazandırmış. Çalışmaları mağara resimlerinden, batılı resim tarihinin kurucu mitlerine, kimyasal süreçlerden toplumsal örgütlenme biçimlerine kadar uzanan geniş bir alandan soluk alıyor. Başlık olarak seçtiği cümle bizi "insan elinin ilk mağaraya ilk bizonu çizdiği"1 andan günümüze insanın ateşe çıraklığının ve gölgesiyle savaşının gizli sürekliliğini izlemeye davet ediyor.