1956 yılında mütevazı bir aile işletmesi olarak kurulan Molu’yu sektörde ayrıcalıklı kılan pek çok özelliği var ama bunlardan belki de en önemlileri, mücevher tasarımlarına kusursuz el işçiliği ve çok yüksek kalitede değerli taşlarla hayat vermesi ve her daim en iyiyi üretmek konusundaki tutkusu olabilir. Aile üyelerinin yönetiminde ve deneyimli sanatkarlarının titiz çalışmalarıyla mükemmeliyetçilik ilkesiyle üretilen tasarımların hikayesini, Molu’nun 3. kuşak aile üyeleri Enes ve Ahmet Molu ile konuştuk.
Markanızın köklü bir geçmişi olduğunu biliyoruz. Marka hikayesini bir de sizden dinleyip, sizlerin bu yolculuktaki rolü nerede ve nasıl başladı öğrenebilir miyiz?
ENES MOLU: 1956 yılında mütevazı bir aile işletmesi olarak kurulan Molu, bugün dünyanın en saygın ve köklü mücevher markalarından biri olmasının yanında Türk mücevherciliğinde Molu Ekolü olarak yerini alıyor. Molu, ülkemizde mücevhercilik ve kuyumculuk alanlarında birçok yenilikler sunmuş, 1980’li yılların başında Türkiye’de ilk defa, mücevheri bilimsel yönleriyle anlatan “Pırlanta Konusunda Neler Bilmelisiniz?” ve “Mücevher Kullanım Önerileri” adlı kitapçıklarda bilgiler yayımlayarak, Batılı
anlamda bilimsel mücevherciliğin temelini oluşturmuştur. 1990’lı yıllarda ise profesyo-nel mücevher tasarım ekibi ile çalışmalarına devam ederek sektöre öncülük etmiş bir marka. Yenilikçi ruhumuzu 2000’li yıllarda da korumaya devam ettik ve trend belirleyici konumumuzu sürdürdük. Günümüzde de İstinyePark, Akasya AVM ve Mandarin Oriental Bodrum ve Mandarin Oriental İstanbul butiklerimizde tasarımlarımızı, mücevher severlerin beğenisine sunmaya devam ediyoruz. 2006 yılında Robert Kolej’den 2010 yılında Sabancı Üniversitesi’nden mezun oldum. Ardından ABD’de dünyanın en önemli mücevhercilik okulu ve laboratuarı olan Gemological Institute of America (GIA)’da Graduate Gemologist programını tamamlayarak Yüksek Jemolog yani değerli taş uzmanı oldum. 2012 yılından beri Molu’nun 3. kuşak aile üyesi olarak aktif çalışıyorum. Molu’nun bir dünya markası olma serüvenine katkıda bulunmak için ekibimle birlikte satış yönetimi, finans ve pazarlama alanlarında görev alıyorum.
“Mükemmeliyetçilik Molu’nun en temel değerlerinden biridir ve yüksek üretim kalitesi standartlarından çok daha fazlasını ifade eder.” A.M.
AHMET MOLU: 2015 yılında Bilgi Üniversitesi Halka İlişkiler bölümünden mezun oldum. Ardından ben de GIA’de Graduate Gemologist programını derece ile bitirdim. Jemoloji diplomamı aldıktan sonra da Milan’da dünyanın önde gelen tasarım okullarından Istituto Marangoni’de Tasarım Yönetimi üzerine yüksek lisans yaptım. 2018 yılında’da tam zamanlı olarak Molu ekibine katıldım. Sorumluluklarım arasında tasarım ve üretim süreçlerini koordine etmek, pazarlama ve kurumsal iletişim yer alıyor.
Marka felsefeniz ve mücevher tasarım çizginizi nasıl özetlersiniz?
AHMET MOLU: Mükemmeliyetçilik Molu’nun en temel değerlerinden biridir ve yüksek üretim kalitesi standartlarından çok daha fazlasını ifade eder. Değerli taşların titizlikle seçiminden tasarım felsefesine, mücevher sunumlarından mağaza içi ikramlara, satış sırasındaki bilgilendirmeden satış sonrası hizmetlere kadar tüm detaylar Molu Dünyası’na adım atan herkese benzersiz bir deneyim yaşatmak üzere özenle planlanmıştır. Türkiye’nin en köklü mücevher markalarından biri olarak çok kuvvetli bir tasarım DNA’mız ve onlarca yıl içerisinde kurumsallaşmış tasarım değerlerimiz var. Bu değerlere sadık kalırken bir yandan da zamanın ruhunu yakalıyoruz. Son yıllarda hayata daha çok dokunan, günlük kullanıma uygun, sadeleşen ve kullanıcısının duygusal bağ kurabileceği mücevherler tüm dünyada daha çok talep görmeye başladı. Biz de tasarladığımız yeni koleksiyonlarımızla bu değişimin öncülerinden olduk. Molu’yu farklı kılan mükemmeliyetçilik ve estetik ilkelerden taviz vermeden günlük hayatta rahatça kullanılacak, özel davetleri beklemeyi zorunlu kılmayacak, kolay takımlanabilen, renkli bir dünyanın kapılarını açan ve her şeyden önce kadını yücelten bir tasarım anlayışıyla yol alıyoruz.
En güncel koleksiyonlarınız hakkında neler söylersiniz? Tasarım süreçleri nasıl gelişti, bu koleksiyonların özel bir hikayesi var mı?
ENES MOLU: Molu için artık ikonik olduğunu düşündüğümüz ancak güncelliğini kaybetmeyen, ilhamını doğadan alan Tropica koleksiyonundan öncelikle bahsetmeliyiz. Tropica, hem tropik yağmur ormanları hem de su altı florasının çeşitliliğinden aldığımız
ilhamı yer altının zengin değerli taşlarıyla birleştirdiğimiz; organik formların ağırlıkta olduğu çok keyifle kullanılacak neşeli bir koleksiyon. Geri dönüşlerinden de çok memnun olduğumuz Tropica ile bağlantılı Tropica Chain ve Tropica Colors koleksiyonları da tasarım ve renkleri ile ana koleksiyonu geniş bir yelpazeye taşıyor. Today’s Princess koleksiyonu, güçlü, ne istediğini bilen, zarif ama zarafeti kendi kurallarıyla yaşayan kadınlardan ilham alarak tasarladığımız bir koleksiyon oldu. Bu koleksiyonda kıvrımlı kurdeleleri, uçuşan fırfır ve tülleri, iddialı yeşiller ve pembelerle birlikte kullandık. Hayatın her anında kendini özgürce ifade etmek isteyen kadınlar için evde, ofiste, keyifli bir kahve molasında olduğu kadar akşam özel bir davette de aynı rahatlıkla kullanılacak keyifli bir koleksiyon tasarlamak hedefimizdi. Bu hedefimize ulaştığımızı söyleyebilirim. Sevginin ortak dili olan çiçeklerin en sade formundan ilham alınarak tasarlanan Lily Koleksiyonu, hayatın özel anlarına eşlik edecek, tüm gözleri üzerinize çevirecek ve modern tasarımı ile dünyanıza uyum sağlayabilecek bir koleksiyon olarak tasarlandı.
Mücevher tasarımın geleceği hakkında siz neler öngörüyorsunuz?
ENES MOLU: Lüks sektörü çok yakın bir döneme kadar dışarıya kapalı, soğuk ve ulaşılmaz bir imaja sahipti. Mücevher özelinde ise bu imajın çok daha kuvvetli olduğunu söyleyebiliriz. Ancak son yıllarda bu algı yavaş yavaş kırılıyor. Lüks markalar toplumsal iletişimlerini kuvvetlendiriyor. Ayrıca hem koleksiyon çeşitlilikleri artıyor hem de daha ulaşılabilir olmak için pazarlama stratejilerini aktif bir şekilde yönetiyorlar. Özellikle gençlerin lükse yönelik sadeleşme, kolay kullanılabilir olma gibi talepleriyle birlikte lüks sektörü tüm bileşenleriyle topluma daha geniş perspektiften dokunmaya başlıyor. Lüks markalar genellikle muhafazakâr olmaları ve çok ufak değişiklikler için dahi çok uzun sürede karar vermeleriyle bilinirler. Ancak son 20 yılda tüm dünyada değişimin hem hızı hem de ivmesi çok arttı. Bu da lüks markaları ister istemez alışık olduklarından daha hızlı hareket etmeye sevk etti. Bu değişime ayak uyduran markalar yeni kuşaklarla da kuvvetli bir bağ kurabilirken, ayak uyduramayanlar güncelliklerini kaybedip küçülüyorlar. Bu noktada sadece değişmiş olmak için değişmenin lüks markalar için önemli bir risk teşkil ettiğini de belirtmeden geçmeyelim. Değişimin mutlaka o markayı özel kılan kimlik ögelerine saygı duyarak, dikkatli bir şekilde planlanması gerekiyor.
“Markamızı inşa ettiği güveni koruyarak geleceğe taşımak ve yeni mücevher severler ile tanıştırmak için çalışmak bizim her zaman en büyük heyecanımız.” E.M.
Son olarak, gelecekle ilgili sizi heyecanlandıran şeyler neler?
ENES MOLU: Molu, çok köklü bir marka. Yüksek tasarım gustosu, kalitesi ve güvenilirliği ile 70 yıla yakın bir süredir hep lider olmuş. Markamızı inşa ettiği güveni koruyarak geleceğe taşımak ve yeni mücevher severler ile tanıştırmak için çalışmak bizim
her zaman en büyük heyecanımız. Güncel olarak ise, yeni kurumsal kimliğimiz doğrultusunda, lüks algısından kopmayan ancak koyu renklerden mümkün olduğunca kaçındığımız daha renkli, daha aydınlık bir tasarım ile yenilenen İstinyePark butiğimizin yeniden açılması dolayısı ile heyecanlıyız. Şeffaf ve davetkar bir konsept ile misafirlerini bekleyen butiğimizde yepyeni koleksiyonlarımızı sunmak enerji ve tempomuzu çok arttırıyor. Bunun yanında, uluslararası müşterilerimizin sayısı yıllardır artıyor. Dost olduğumuz, düzenli olarak bir araya geldiğimiz, kuvvetli ilişkiler kurduğumuz çok uluslararası misafirimiz var. Onlardan da gelen talepler doğrultusunda geçtiğimiz beş yıldır ABD, Katar ve Bahrain gibi ülkelerde özel show’lar düzenliyoruz. Çok güzel geri dönüşler alıyoruz ve bu pazarlarda bilinirliğimiz gittikçe artıyor. ABD’nin en önemli lüks department storelarından Saks Fifth Avenue ile çalışmaya başladık. Şu anda Tropica Koleksiyonu ve erkek koleksiyonumuz Guard of Men, Saks Fifth Avenue’da sergileniyor. İlerleyen dönemlerde Today’s Princess’ı da bu seçkiye dahil edeceğiz. Ortadoğu pazarında ise, Katar’ın en önemli mücevher gruplarından olan Alfardan, Molu mücevherlerine butiklerinde yer vermeye başladı. Katar’da, Molu uzun süredir çok bilinen ve tercih edilen bir mücevher markası. Alfardan ile yaptığımız iş birliği sonucunda daha da geniş bir mücevher sever topluluğuna erişiyor olmaktan dolayı çok mutluyuz. İleride bu bölgede kendi butiğimizi açmayı da planlıyoruz.