AKUT Yönetim Kurulu Başkanı Nasih Mahruki, dağcılık dışında mağaracılık, motor sporları, yamaç paraşütü, aletli dalış, bisiklet ve yelken sporuyla da ilgileniyor. Ünlü dağcı, ayrıca dünyanın birçok coğrafyasında uzun motosiklet yolculukları da gerçekleştiriyor. Nasuh Bey, en son eşi Mine Mahruki ve arkadaşlarıyla yine motosiklet üzerinde uzun bir yolculuğa çıktı. Kuzey Hindistan'a yaptıkları bu yolculuk İstanbul'dan Delhi'ye yapılan uçuşla başladı. Yeni Delhi'de motosikletlerini kiralayan yedi kişilik ekip, Shimla'dan Spiti Vadisi'ne doğru yola çıktı. Tibet ve Hindistan arasında yer alan vadi Kuzey Hindistan'ın Himachal Paradesh eyaletinin kuzeydoğusunda bulunan dağlık bir çöl coğrafyası. Ekipte Nasuh ve Mine Mahruki'nin yanı sıra Haluk ve Didem Çelikel, Saydun Gökşin, Hakan Kaya ve Ahmet Tolan yer aldı. Ekibin seyahatleri boyunca çektikleri fotoğraflar ve videolar ise Kanyon'da sergilendi. İçinizdeki maceracı ruhu su yüzüne çıkaran insanlar vardır; derinlerde bir yerde hep yapmak isteyip de şu veya bu nedenden ötürü cesaret edemediğiniz şeyleri yapan insanlar... Nasuh ve Mine Mahruki çifti işte bu insanlardan... Etiler'deki aile yadigarı evlerinde buluştuğumuz Mahruki çiftiyle hem bu yolculuğun hikayesini hem de hayat felsefelerini konustuk.
Bu yolculuğun hikayesi nasıl başladı, çok uzun zamandır planladığınız bir şey miydi?
NASUH MAHRUKİ: Üç yıl önce Himalaya krallıklarına altı hafta süren bir motosiklet seyahati yapmıştık. Bu seyahati yaparken de Mine ile Bhutan Krallığı'nda bir köy düğünüyle evlenmiştik. Bu seyahatimizde Spiti Vadisi'nin de adını duymuştuk. O zamandan beri planlıyorduk.
Spiti Vadisi'ni sizin için özel kılan unsunlar neler?
N.M: Spiti kelime anlamıyla 'orta ülke' demek. Tibet ile Hindistan arasında kalan bölgeyi ifade ediyor. Hindistan topraklarında Budist kültürün hakim olduğu bir coğrafya. Hem görsel, hem de kültürel olarak özgün bir coğrafya. Hindistan'daki Tibet denilebilir. Bu yolculuğunuzda motosikletleri Yeni Delhi'deki arkadaşınızdan kiralamışsınız. Daha önceden tanıdığınız birinden motosiklet kiralamanın avantajları neler?
N.M: 2004 yılında rahmetli Sinan Kazancıoğlu ve Dr. Selim Tansal ile Kuzey Hindistan'a dört hafta süren bir motosiklet seyahatimiz olmuştu. Bu seyahatimizde Delhi'de şans eseri tanıştığımız Soni Motors'dan Royal Enfireld motorlarımızı kiralamıştık. Soni Motors'un sahibi Pawan Soni ile çok iyi dost olduk. Bu seyahatimizde de Soni'den motorlarımızı kiralayıp, rota konusunda yardım aldık. Spiti Vadisi Pawan'ın çok iyi bildiği bir yerdi. Bize de harika bir program çıkardı.
Bu güzergahın çok tehlikeli oldugunu söylediniz, yolculuk boyunca sizi en zorlayan şartlar nelerdi?
N.M: Yol koşulları ve sürüş şartları tahminimizden de zordu.
MİNE MAHRUKİ: Bir kadın ve artçı olarak cevap verebilirim. Ben bir kadın olarak biraz hijyen sıkıntısı olduğunu söyleyebilirim. Bir artçı olarak da kontrolü sizde olmayan bir araçta inanılmaz zorlu yollarda soğukkanlı olmanın biraz zorlayıcı olduğunu itiraf etmeliyim.
Daha önce de Nasuh Bey'le böyle bir motosiklet yolculuğuna katılmıştınız sanırım...
M.M: Evet, bu benim üçüncü motosiklet yolculuğum. Yedi-sekiz yıl önce motosikletle bir Avrupa seyahatine çıkmıştık, 15 gün sürmüştü. Üç yıl önce evlendiğimiz zaman da yine motosiklet üzerinde yapılan bir yolculuk sonunda Bhutan Krallıgı'nda geleneksel kıyafetler ve yedi lamanın dualarıyla kutsanan bir düğün töreni yapılmıştı. Bu sefer ben de deneyimliydim çünkü o coğrafyayı biliyordum.
Deneyimin de kazandırdığı bir rahatlık olmuştur...
M.M: Tabii, bu sefer daha rahattım ama önceki yolculuğumda hep poşetli gıdalar yedim. Bir tane kremalı büskivi bulmuştuk, sürekli onu yiyordum. Uyuduğum zaman kapüşonlu bir şey giymeye dikkat ediyordum. Bu seyahatte ise daha rahatlamıştım, bir yerden sonra alışıyorsunuz.
Gece de seyahat ettiniz mi?
N. M: Belli bir rotanın üzerinde hareket ettiğimizden dolayı kalacağımız yerlere varmak için sabaha karşı yola çıkıp, gün boyunca motosiklet kullanmak zorunda kalıyorduk. Geceleri de mecburen motosiklet kullandık.
M.M: Geç saatlere kalmamak için sabah saat 04.00'da kalktığımız oldu. Çok engebeli bir arazide gidiyorsanız ve coğrafya şartları sizi zorluyorsa gideceğiniz yol normalden daha uzun sürüyor. Örneğin, beş kilometreyi yedi saatte aldığımız bile oldu ama kaptırmış gidiyorsunuz, işin adrenalini bu. En zorlu etap bile gün geliyor, bitiyor. Günün sonunda bu işten ne kadar keyif aldığınız önemli.
Hindistan gibi özel bulduğunuz başka coğrafyalar var mı? Bugüne kadar gittiginiz yolculuklar arasında hangileri sizin için unutulmazdı?
N.M: Alaska, Antartika, Himalayalar, Karakurum Dağları, Bhutan ve Avusturalya'yı ilk başta sayabilirim. Avustralya doğanın göbeğinde ama aynı zamanda medeniyetin de içinde bir ülke. Dünyanın her noktası birbirinden güzel özetle. Bu aslında biraz da gittiğiniz ülkelerde neler görmek istediğinizle alakalı bir şey.
M.M: Bhutan Krallığı benim için çok etkileyici bir yerdi. Kültürü, doğası gerçekten çok farklı. Bir de biz üç yıl önce Bhutan'da evlendiğimiz ve Bhutan'da resmi olarak evlenen ilk yabancı çift olduğumuz için bizim için çok anlamlı.
Gezinin en ilginç anları nelerdi, geriye dönüp baktığınızda aklınızda kalan kareler var mı ilk anda gözünüzün önüne gelen?
M.M: Bu seyahat bütünüyle inanılmaz yorucu ve zorlu bir yolculuktu. Her gün farklı bir deneyim, farklı bir macera yaşadık.
N.M: Dağcılık ve çöl ikliminin olduğu coğrafyası gerçekten çok etkileyiciydi.
Yolculuk sırasında çektiğiniz fotoğraflardan da bahseder misiniz?
M.M: Nasuh'lar genelde zorlu yollarda motosikleti kullanmak için ciddi bir çaba harcıyorlardı. Motosikletlerle geçerken gördüğümüz güzel manzaraları genelde artçılar olarak Didem (Çelikel) ve ben çektik. Durdugumuz noktalarda da Nasuh'lar çekiyordu.
N.M: Video kamera ve fotoğraf makinesi herkeste vardı. Herkes bol bol görüntü alıyordu. Fotoğrafları görünce bu coğrafyanın ne kadar büyüleyici olduğunu da siz de fark edeceksiniz.
Günlük hayatta da sık sık fotoğraf çeker misiniz?
N.M: Sevdiklerimizle ve dostlarımızla olduğumuz zaman çekeriz. Seyahatlerimizde de çekiyoruz. Bu tür seyahatlerimizden sonra da ortak fotoğraf sergisi açıyoruz. Ben kendi adıma çok fotoğraf sergisi açtım. Dört tane de bu tarz seyahatlerimizden sonra arkadaşlarımızla ortak sergi açtık. Üç tanesi motosiklet seyahatlerimizden, bir tanesi de Yılmaz Sevgül ile gerçeklestirdiğimiz Everest tırmanışımızdan.
Bunca yeri gezip görmek hayatı, dünyayı farklı bir şekilde algılamanıza yardımcı oldu mu, değisik coğrafyaları tanımanın en güzel yanı ne sizin için?
M.M: Dünyaya daha önyargısız bakmanızı sağlıyor. Hiçbir canlının aslında birbirinden farklı olmadığını görüyorsunuz. Dil, din, ırk gibi ayrımların ne kadar yanlış bir algı olduğunu fark ediyorsunuz.
N.M: Mark Twain'in bir lafı vardır; "Önyargı, taassup ve dar görüşlülüğün en iyi tedavisi seyahattir." Farkı kültürler, farklı coğrafyalar tanımak insanın düşünce dünyasını çok zenginleştiriyor. İnsanları ötekileştirmemeyi, farklılıkları bir zenginlik olarak kabul etmeyi getiriyor. Her şeye saygıyla, sevgiyle yaklaşan bir dünya vatandaşı yapıyor.
Bunca sey yaşadıktan sonra hayatta ögrendiğiniz en önemli şey ne?
M.M: Hayat çok kısa. O yüzden her anın tadını çıkarmamız gerekiyor.
N.M: Yaşam paha biçilmez değerde bir hediye. Bu hediyeyi hem kendimiz için, hem çevremiz için en güzel, en kaliteli, en verimli şekilde değerlendirebilmek çok önemli.
Hepimizin dönüm noktaları vardır ya, sizin hayattaki dönüm noktalarınız neler?
M.M: Aslında her başarı, her başarısızlık hayatınızda bir dönüm noktası oluyor. Ben şanslıyım; bugüne kadar hep olumlu olaylar hayatımda dönüm noktası oldu. Ergenlik dönemimde çevremdeki aile ilişkilerini yeni yeni anlamaya başladığımda ailemin benim için ne kadar büyük bir şans olduğunu fark ettim. Bu farkındalık hayata karşı duruşumu ve algımı çok etkiledi. Nasuh'la 2001 yılında tanışmamız ve 2009'da evlenmemiz benim için ikinci dönüm noktam oldu. 2001'de tanıştıgımızda 20'li yaşlarımın başındaydım. Nasuh ile yollarımızın kesişmesi bana çok ayrı bir vizyon kattı, kişisel gelişimimde bana çok artılar kazandırdı. Evlilik zaten başlı başına her insan için bir dönüm noktası.
N.M: Hayatımda birçok dönüm noktam var. Bilkent Üniversitesi'ne girmem, ilk 7000'lik tırmanışım, 'Kar Leoparı' ünvanını almam, Everest tırmanışım, oksijensiz K2 tırmanışım. Tabii AKUT ve AKUT'taki çalışmalarımız adına yaşadığımız büyük deprem de bir dönüm noktasıydı.
Yeni planlarınız neler, önümüzdeki günlerde yeni seyahatler var mı planlarınız arasında?
M.M: Biz çok şanslı bir çiftiz. Birçok planı birlikte hayata geçirebiliyoruz. Birçok planımız var ve bunları daha da genişletmek istiyoruz. Birlikte seyahat etmekten, yeni kültürler tanımaktan çok keyif alıyoruz. Bizi her an yeni bir projenin içerisinde görebilmeniz mümkün.
N.M: Yeni planlarım arasında yeni kitaplar, seyahatler, AKUT'u çok daha iyi yerlere getirmek var, motosiklet ile yeni rotalar var. Evlendik, şimdi de çocuk hayalimiz var.
Çoğu gezgin seyahatlerinde notlar tutar, hatta bu notlar sonraları önemli ipuçları bile sayılabilir. Siz de yollardayken günlük tutuyor musunuz?
M.M: Genelde not tutarım. Bir seyahatteyken anıları tutmayı, yıllar sonra da o notları yeniden okuyarak o heyecanları yeniden yasamayı çok seviyorum. Spiti Vadisi'ne gerçekleştirdiğimiz motosiklet seyahatimizde ben günlük tuttum. Spiti seyahatimiz İZ TV kanalında iki bölüm belgesel olarak yayınlandı. Belgeselimizin kurgusu da benim günlüklerimle yazıldı.
N.M: Ben de fotoğraf makinemi, video kameramı ve günlüğümü, hatta çoğu zaman laptop'umu yanımda götürüyorum.
Gülru İncu