Hem Türkiye genelinde hem de İzmir’de son yıllarda en çok tartışılan konulardan biri kira fiyatlarında yaşanan fahiş artışlar oldu. Kira artışlarının yüzde 25’i geçmemesini öngören meclis kararına rağmen ev sahibi ile kiracılar arasındaki uyuşmazlık davalarındaki artışın önüne ne yazık ki geçilemedi... Fahiş kira artışları birçok yurttaşı mağdur ederken, 1 Temmuz’da ise yüzde 25’lik zam sınırlamasının uzatılacağı gündeme geldi. Sürecin hukuki boyutuna ilişkin İzmirli Avukat Irmak Değerli, mülk sahibi ile kiracılar arasındaki problemler nedeniyle açılan davaların her yıl iki kat arttığını söyledi. Detaylı bilgi almak için Seferihisar’daki ofisinin kapısını çaldığımız Irmak Değerli bize kendisi, mesleği ve son günlerde yaşanan gelişmelerle ilgili bilgi verdi.
Sizi yakından tanıyabilir miyiz?
2010 yılında Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Aktif olarak avukatlık yapmaya devam ederken; Galatasaray Üniversitesi Enerji Hukuku ve Yeditepe Üniversitesi Özel Hukuk alanlarında yüksek lisans programlarını tamamladım. Şu anda Dokuz Eylül Üniversitesi’nde özel hukuk alanında doktora yapıyorum. Hukuk eğitimime devam ederken 2008 yılında University of California San Diago’da 3 ay eğitim aldım. 2010 yılında ise London School of Econimics’te ekonomi hukuku eğitimine katıldım. Mesleğe İstanbul’da yabancı bir şirkette şirketler hukuku alanında çalışarak başladım. Birkaç yıl İstanbul’da deneyim kazandıktan sonra 2017 yılında Seferihisar’da, kendisi de avukat olan kız kardeşimle birlikte kendi ofisimizi açtık. Ailem Seferihisar’lı... Aile olarak Ülkmez’de turizm, inşaat, tarım ve sağlık gibi farklı sektörlerde faaliyet gösteriyoruz. Aynı zamanda şirketimizin avukatlığını yapıyorum. Ofisimiz ise hem özel hem de kamu hukuku alanında faaliyet gösteriyor. Seferihisar’da avukatlığın yanı sıra Seferihisar Noterliği’nin ve Seferihisar Tapu Müdürlüğü’nün yeminli tercümanlığını yapıyorum. Uzun yıllardır Konak İlçe Tüketici Hakem Heyeti’nde İzmir Barosu adına üye olarak yer alıyorum.
Neden hukuk okumayı seçtiniz?
Ailemiz küçük yaştan itibaren bize hep dünya vatandaşı olmamız gerektiğini, dünyanın aslında çok küçük olduğunu, her zaman yurtdışıyla bağlantı halinde olmamızı öğütledi ve eğitimimizi de bu yönde almamız için destek oldu. Hukuk bilmek; kendi hakkını ve başkalarının haklarını savunmak, insanlara yol gösterip yardımcı olabilmek, mesleğimi çok sevmeme neden oldu. Günümüzde hukuk hayatın her alanında gerekli ve istisnasız her an karşımıza çıkıyor. Hayat bir oyunsa, kuralları da hukuk belirliyor. Oyunu kuralları bilerek oynamak çok daha keyifli. Hukuk kurallarını bilmek hayatın her alanında büyük avantaj sağlıyor. Herkesin mutlaka, güvendiği ve her konuda danışabileceği bir avukatı olmalı.
Toplumumuz son zamanlarda en çok hangi sıkıntılarla boğuşuyor, sizin kapınızı en çok ne için çalıyor?
Son zamanlarda en çok boşanma davaları ve kiralayan/kiralanan ve kira bedelleri ile ilgili sorunlardan kaynaklanan davalarla karşılaşıyorum. Evlilik birliğinin sürdürülememesinin pek çok nedeni var ancak son yıllarda en yaygın sebeplerden biri ne yazık ki sosyal medya oluyor. Sosyal medyanın hayatımızda kapladığı dev alan ilişkileri de doğrudan ve olumsuz şekilde etkiliyor. Sosyal medya aracılığı ile insanlar dünyaca ünlü insanların ve birbirlerinin hayatlarını daha yakından ancak ‘filtreli’ şekilde takip edebilme imkanına sahip oluyorlar. İnsanlar kendi hayatlarını, şartları göz ardı ederek, başkalarıyla kıyaslıyor. Bu da toplumda ve ilişkilerde yetersizlik hissine ve nihayetinde mutsuzluğa neden oluyor. Bunun yanı sıra toplumsal farkındalığın artmasının da boşanma davalarında ciddi artışlara neden olduğunu düşünüyorum. Bunu boşanma davalarının pozitif yönü olarak değerlendirebiliriz. Kişilerin, özellikle kadınların; değer, sevgi ve saygı görmedikleri evlilikleri sonlandırmak istemeleri, hak kaybına uğramamak için mücadele etmeleri çok önemli ve çok kıymetli...
Bir diğer önemli konuda son zamanlarda yaşanan kira artışları. Zaman zaman ev sahipleri zaman zaman kiracılar bu konuda mağduriyet yaşıyorlar. Genel olarak hakkımızı bilmediğimiz için konu mahkeme salonlarına taşınıyor. Bir orta yol bulmak söz konusu mu?
Ev sahipleri bir yıllık sözleşme yaptıklarında bir yılın sonunda kiracılarını tahliye edebileceklerini düşünüyorlar ancak kiracının tahliye edilebilmesi için 1 yıllık sürenin sona ermesi yeterli değil. Kiracının tahliye edilebilmesi için birtakım şartlar var. O şartlar mevcut değilse ev sahibi kiracıyı keyfi olarak tahliye etme hakkına sahip değil. Mağduriyet yaşamamak için hem kiraya verenlerin hem de kiracıların kira sözleşmesini avukattan yardım alarak yapmalarını tavsiye ediyorum. Mesken kiralarında yıllık yüzde 25 oranındaki artış dışında 1 Temmuz 2023’e kadar bir artış olması söz konusu değil. Normal şartlarda yasa gereği 12 aylık TÜFE ortalaması oranında bir artış yapılması imkan dahilideyken, Borçlar Kanunu’na eklenen geçici madde ile şu an yüzde 25 ile sınırlandırıldı. Ancak kira süresinin 5 yılı aşmış olduğu hallerde mülk sahibinin kiracıya göndereceği ihtarname ve açacağı dava ile emsal taşınmaz kira bedeli tutarında bir kira bedelinin mahkeme tarafından belirlenmesini isteyebilir. Yıllık kira artış oranının yüzde 25 ile sabit kılındığı durumlar yalnızca konutlar açısından geçerli. İşyerleri bakımından yapılacak olan artışlarda 12 aylık TÜFE ortalaması oranını baz alınarak kira artışı gerçekleştirmek zorunda. Aksi halde kiraya veren haklı sebebe dayanarak tahliye davası açabilir.