Ünlü Piyanist Fazıl Say, 18 Ocak'ta yeni sanat eseri Truva Sonatı'nı Congresium'da sergiledi. Konser günü Başkkan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte en ön sırada Say'ı dinledi. Erdoğan dinletinin ardından da ayakta alkışladığı Say'ı tebrik etti.
Konser sonrası yorum yapmayan Fazıl Say Instagram hesabından konuyla ilgili açıklama yaptı:
Hatırlarsınız, "Ülkemde yaşayabilmek, sanatımı yapabilmek istiyorum" diye bir yazı yazmıştım geçen yaz. Bu haykırışım her yerde duyulmuştu. Sayın Erdoğan'ın annemin vefatındaki taziye telefonundaki ses tonunda da sezinledim, bir uzlaşı kapısı aralanmak istiyordu. Sadece Fazıl Say için değil, tüm sanat camiası, hatta toplumun tüm kültürel ögeleri açısından, Erdoğan'ın içine sinmeyen bir şeyler vardı, nitekim pek çok konuşmasında -ve sıklıkla- "Biz kültür ve eğitim konularında malesef başarılı olamadık" diyordu, bu bir özeleştiridir.
Hayatta hatalar yapılabilinir, Erdoğan da yapar, Say da yapar, Ahmet Mehmet de yapar, insanız hata yaparız, hatadan dönmek hatayı düzeltmek ise erdemdir, insani bir durumdur. Fazıl Say da pek çok hata yapmıştır hayatında, haklı olduğu konularda bile üslup yanlışı yapmıştır, haksız duruma düşmüştür, pek çok da haksızlığa da uğramıştır.
UZLAŞI KAPISININ ARALANDIĞINI HİSSETTİM
Her şey bir yana, umutlarımız olmadan nasıl yaşayacağız? Geleceğe nasıl bakacağız? Bir ülke, kendi yüksek kültürü, halk müziği, sanat musikisi, batı müzikleri ile yerelden evrensele, muhteşem adımlar atabilecekken, sentezler ile dünyaya katkı sağlayabileceklen, kendi farklılıkları arasında kültürlerarası köprüler kurabilecekken, tuhaf bir uçuruma sürüklenmekte, ve hepimiz düşeceğiz.
Ben bu uzlaşı kapısının aralandığını hissettim...
TÜRKİYE İÇİN DOĞRU BULDUĞUM ŞEYİ DENİYORUM
Sonuçta bu ilk adımda; Erdoğan saygı ile konserime geldi, bununla kalmadı, tüm kabinesini ve ABD Senatörü misafirini de getirdi. Ülkemizde kültürün sanatın özgür olması , toplumsal uzlaşıların umut ışığı yakması gerekmekte.
Ben özgürlükçüyüm. Özgürce yaşayabilmeliyiz. Birbirimizi anlayabilmeli, dostluk eli uzatabilmeliyiz. Bakın; yerelden evrensele, Türkiye'de herkesin medarı iftiharı olabilecek yerlere varabiliriz.
Belki de başaramayız, ama en azından ben Türkiye için doğru bulduğum şeyi deniyorum.