HABER: NAZAN ORTAÇ nazan.ortac@sabah.com.tr
İstanbul Modern, 1950'li yıllardan itibaren dünyada ve Türkiye'de edebiyat ve sanat alanına yön veren kişilerin portre fotoğraflarını çeken Lütfi Özkök'ün sergisini ağırlıyor. İzleyiciyi portre fotoğrafının sunduğu farklı anlamlar üzerine düşünmeye davet eden 'Lütfi Özkök: Portreler' adlı sergi, aynı zamanda bir döneme tanıklık etmeyi de amaçlıyor.
Oktay Rıfat
Yazar ve sanatçı portreleri ile uluslararası alanda tanınan fotoğraf sanatçısı Lütfi Özkök'ün hayatını geçirdiği Stockholm'deki arşivinden derlenen seçkide 80 ismin portresine yer veriliyor. Özkök'ün edebiyat dergilerinde yayımlanan yazılarına eşlik etmesi için fotoğraf çekmeye başladığı 1950'lerden 1990'ların sonuna uzanan döneme ait fotoğraflardan oluşan sergide, 24 Nobel ödüllü yazarın da aralarında bulunduğu 89 portre bulunuyor. Küratörlüğünü İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi Yöneticisi Demet Yıldız'ın yaptığı sergide fotoğraflara eşlik eden metin, obje ve belgeler aracılığıyla; Lütfi Özkök'ün portrelerini çektiği kişilerle ilişkisi izleyiciye sunuluyor ve sanatçının kişisel hikayesi üzerinden bir dönemin okuması da yapılıyor.
Nazım Hikmet
ŞAİR FOTOĞRAFÇI
Lütfi Özkök'ün aynı zamanda şair olması, edebiyat ve sanat dünyasını yakından takip etmesi ve öznelerini portrelemeye başlamadan önce onlarla diyaloğa girmesi objektifine yansır. Sergide yer alan Nâzım Hikmet, Samuel Beckett ve Rene Char gibi isimlerle uzun yıllar dostluğunu devam ettiren Özkök, bu isimlerin farklı zamanlarda portrelerini çekerek hayatlarındaki dönüşümün yüzlerine yansıyan kaydını tutmaya çalışır.
İLK PORTRESİ ŞAİR SÖDERBERG
Lütfi Özkök ilk portresi şair arkadaşı Lasse Söderberg'e ait. Özkök bu fotoğrafı, Türkiye'deki yayıncısı Hüsamettin Bozok'un talebiyle, eşi Anne- Marie'nin amatör fotoğraf makinesiyle çeker. Maddi gelir elde ettiği ilk portresini ise, 1957 yılında Söderberg'in bir gazete için söyleşiye giderken fotoğrafçı olarak kendisini çağırmasıyla, Kübalı sanatçı Wifredo Lam'ı çekerek gerçekleştirir ve böylelikle profesyonel fotoğrafçılığa adımını atar.
SAMUEL BECKETT (ÜSTTE) GİBİ İSİMLERLE UZUN YILLAR DOSTLUĞUNU DEVAM ETTİREN ÖZKÖK, BU İSİMLERİN FARKLI ZAMANLARDA PORTRELERİNİ ÇEKEREK HAYATLARINDAKİ DÖNÜŞÜMÜN YÜZLERİNE YANSIYAN KAYDINI TUTMAYA ÇALIŞIR. ÖZKÖK'ÜN FOTOĞRAFINI ÇEKTİĞİ İSİMLER ARASINDA NOBEL ÖDÜLLÜ YAZAR NADINE GORDIMER (ALTTA) DA VAR.
ÜNLÜ NÂZIM PORTRESİNİ 1959'DA ÇEKTİ
1959'da Stockholm'de ilk kez fotoğraflarını çektiği Nâzım Hikmet'in belleklerde yerini alan ünlü portreleri bu dönemde çekilir. 1960'da Kopenhag'da Uluslararası Yazarlar Toplantısı'na katılan Özkök'ün portre arşivi, yazar konferanslarıyla zenginleşir. Özkök, Nâzım Hikmet ile 1962'de Floransa'daki Uluslararası Yazarlar Toplantısı'nda yeniden bir araya gelir ve portrelerini çeker.
Sergi alanında Özkök'ün torunu Anna Juhlin'in, Stockholm Tempo Belgesel Film Festivali'nde genç yönetmenler dalında birincilik kazandığı ve dedesinin yaşamını anlatan 'Fil Gibi Evdeki Şair' adlı belgeseli de izleyiciyle buluşuyor.
Demet Yıldız, Oya Eczacıbaşı
KÜRATÖRLÜĞÜNÜ İSTANBUL MODERN FOTOĞRAF GALERİSİ YÖNETİCİSİ DEMET YILDIZ'IN YAPTIĞI SERGİDE, 24 NOBEL ÖDÜLLÜ YAZARIN ARALARINDA YER ALDIĞI 89 PORTRE BULUNUYOR.