Roma 1650’de çalkalanıyordu
Roma 1650’de çalkalanıyordu. İspanyol sanatçı Diego Velazquez, Pantheon’un kubbeli iç mekanında bir portre sergilemişti. Resmin öznesi köleleştirilmiş ve Velazquez’in stüdyo asistanı olarak hizmet veren Endülüslü Juan de Pareja idi. Afrika mirasına sahip bir adamın resmi bir portresi o zamanlar Batı sanatında son derece nadirdi. Aynı zamanda tablonun benzerliği o kadar çarpıcıydı ki, Velazquez’in ilk biyografi yazarlarından biri, sanatçının Pareja’yı elinde resimle Roma’ya gönderdiğini yazdı. O dönem kimin daha gerçek göründüğünü anlayamadıkları söylendi. Juan de Pereja’nın annesi Zulema adında bir köleydi ve hiç tanımadığı babasının beyaz bir İspanyol olduğu sanılıyordu. Bir kaynağa göre Pareja, annesi öldüğünde beş yaşında öksüz kaldı ve efendisinin metresi tarafından alındı. Juan onunla uzun yıllar yaşadı. Yeğeni Diego Velazquez, teyzesinin ölümünün ardından Juan’ı miras aldı. Bazı kaynaklara göre Juan de Pareja’nın, Diego Velazquez’in kölesi değil, hizmetçisi olduğu da iddia ediliyor.
Bir ressam olarak bilinen ilk referans
Juan Pareja’dan bir ressam olarak bilinen ilk referans, 12 Mayıs 1630’da Sevilla şehrinin valisi Pedro Galindo’ya hitaben yazılan ve Juan de Pareja’nın çalışmalarına kardeşi Jusepe ile birlikte devam etmek için Madrid’e taşınmak için izin istediği bir mektuptur. Fakat bu mektupta kölelikten ve Velazquez’den bir kez bile bahsetmediği için bu belgenin gerçekliği sorgulanıyor. Pereja’nın Diego Velazquez’e ne zaman hizmet etmeye başladığı bilinmiyor. 1642’de, ceza mahkemesinde katiplere karşı açılan bir davada Velazquez için bir vekaletnamede tanık olarak imzası bulunuyor. Ayrıca, Ekim ve Aralık 1647’de, Velazquez ve eşi Juana Pacheco tarafından Sevilla’daki mal varlığını yönetmek için verilen diğer iki vekaletname için de tanık olduğu biliniyor. 1653’te ressamın kızı Francisca Velazquez için de benzer bir belgeyi tekrar imzaladığı görülüyor. Bunların dışında kendisine dair hiç yazılı belge olmayan Pareja, Velazquez’in yaptığı portre ile bir gecede ünlü oldu. Kısa süre sonra kölelikten kurtuldu ve Madrid’de kendi başına başarılı bir sanatçı oldu. Ancak, hayatının mite eğilimli ayrıntılarıyla,resimlerinin çoğu zaman yanlış atfedilmesiyle ve aynı yerde sergilenen en fazla iki eseriyle, sanat tarihinde ikonikleşmesi zor bir figür olmaya devam ediyor. Ancak şimdi New York’taki Metropolitan Museum of Art, Pereja’nın bugüne kadarki en büyük sergisine ev sahipliği yapıyor. ‘Juan de Pareja: Afro-Hispanik Ressam’, hayatının daha eksiksiz bir çerçevesini göstermek için beş tablosunu çağdaşları ve Velazquez’le birlikte bir araya getiriyor. Sergideki sanat eserleri arasında izleyicilerle doğrudan göz teması kuran bir otoportre yerleştirdiği 1661 tarihli dini bir sahne olan Pareja’nın en ünlü tablosu ‘Aziz Matta’nın Çağrısı’ da yer alıyor. Harlem Rönesansı koleksiyoncusu ve akademisyeni Arturo Schomburg, Pareja’nın çalışmalarının kurtarılmasında hayati bir rol oynadı ve 17. yüzyıl İspanya’sını 20. yüzyıl New York’u ile birleştiren bir hat görevi gördü ve Pareja hakkında yazılmış çok sayıda tarihi incelemek için bir mercek sağladı. Pereja 2o yıl boyunca Velazquez’in stüdyosunda bir köle olarak varlığını sürdürürken aynı zamanda bir zanaatkar olarak sanatçının eserlerine katkıda bulundu. Bu sergi, onun hikayesini anlatan ve köleleştirilmiş zanaatkar emeğin ve çok ırklı bir toplumun İspanya’nın Altın Çağı’nın sanat ve maddi kültürüyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılı yollarını inceleyen ilk sergi olarak dünyaya bir mesaj vermeyi hedefliyor.