'Kilo vermek hiç kolay olmadı'

Bir buçuk ay gibi kısa bir sürede 10 kilo veren ve fit haliyle herkesi şaşırtan Selin İmer yaptığı diyet programını ve bu süreci anlattı.

'Kilo vermek hiç kolay olmadı'

Son zamanlarda verdiğiniz kilolar ile konuşuluyorsunuz. Kaç kilo verdiniz şimdiye kadar, kaç kiloya çıkmıştınız?
Kadınlara kilosu sorulmaz deyip klasik bir cevapla kilo sorusunu geçiştiriyorum ama şimdiye kadar çıktığım en yüksek kiloya çıkmıştım diyebilirim. 10 kilo verdim 1.5 ay içerisinde. Sosyal hayatımın akışını degiştirip tamamı ile spor ve sağlıklı beslenme üzerine kurguladığım bir yaşam biçimi benimsedim. Bu noktada yaşam koçu ve beslenme uzmanı olarak çalıstığım Şeyda Coşkun'un yaşam biçimi benim istikrarlı kilo vermeme yardımcı oldu. Bu beslenme türü de benim bundan sonrasında da vazgeçemeyeceğim bir beslenme sistemi oldu.


Birçok ünlünün çalıştığı Şeyda Coşkun'dan yardım aldığınızı söylediniz, buna nasıl karar verdiniz?
Normalde kendim rejim yaparak kilo verebilirdim fakat vermem gereken kilo ilk kez bu kadar fazla olduğu için eskiden denediğim yöntemler uymadı. Aslında çok sabırlı biriyimdir ama rejim konusunda sonucu ne kadar hızlı görürsem motivasyonum o kadar artıyor. Bu yüzden Şeyda'yı seçtim. Şeyda'nın hırsı, başarısı ve mesleğini bu denli ciddiye alması beni çok etkiledi. Bu nedenle de onunla çalışmaya karar verdim. Onun da elinde sihirli bir değnek yok. Hiç kolay olmadı kilo vermek fakat yolladığı yemekler ve her gün benimle yürümesinin yanı sıra motivasyonu da bir o kadar etki etti.

Fazla kilo aldığınız dönemlerde ne hisseddiyorsunuz ve sizce neden kilo aldınız?

Bugüne kadar çıktığım en yüksek kiloya Şeyda'yla çalışmaya başlamadan evvel çıktım dedigim gibi. Kilo almamın sebebi Allah'a şükür herhangi bir hastalık veya üzüntü değil. Bütün suçu üstlenebileceğim bir sebebi var; sporu bırakmak ve gereğinden çok fast food tüketmek. Normal rutinimin dışında bir sene boyunca yaşadım ama artık her şey yolunda. Karbonidratla vedalaştık, artık yollarımız çok nadir kesişecek.

Kilo verirken sizi en çok zorlayan sey ne oldu? Örneğin vazgeçemeyeceğiniz yiyecekler var mı?

Aslında tatlıyla arası hiç iyi olan biri değilimdir. Ancak sanırım vücudun seker eksikliğinden dolayı en çok çikolata yememekte zorlandım. Hatta bir keresinde izin alıp yedim bile. ݁lk iki hafta en zoruydu, hatta rüyamda bile yemek görüyordum. O dönemi atlatmak, alışkanlıklarınızdan vazgeçmek oldukça zor. Fakat sonrasındaki degişimden sonra aklıma yemek bile gelmedi. Şimdi Şeyda ile programı bırakmış olmama rağmen bir lokma hatalı birşey yesem hemen bir adım sonrasında telafisini yapıyorum.

Bize biraz programınızı anlatır mısınız nasıl besleniyor, tam olarak neler yapıyorsunuz?

Rejim programım iki hafta evvel bitti ve artık koruma yapıyorum. Çoğunlukla protein yiyorum, söylediğim gibi karbonhidrat ve şekeri neredeyse tamamen kestim. Haftada iki gün tek gıdayla şok rejim yapıyorum. Herkesin bünyesi farklı tabii ama bana meyve ve sebzeden ziyade protein yemek daha fazla kalori yaktırıyor. Rejim süresince oldugu gibi hergün 1.5 saat yürüyorum. Zaten 10 kiloyu yalnızca rejimle verirsiniz sonra bir de toparlanmak için 1.5 ay spor yapmanız gerekir. Artık havalar da iyice soguduğu için kick box'a başlayacağım. Kardiosu en yüksek spor oldugu için ve Miami'de de uzun süre yaptığımdan dolayı sıkılmadan ve keyifle yapabileceğimi düşünüyorum.

Peki daha fazla kilo vermek istiyor musunuz, hedefiniz ne?

Şeyda'nın belirlediği hedefe ulaştım, ama yazın seyahatlerden dolayı sağlıklı beslenmek daha zorlastığı için yazdan evvel iki hafta daha çalısacağız. Ben korumanın zor olacağını düşünmüyordum aslında ama iki hafta geçti ve degil kilo almak daha bile kilo verdim. Başarı bende değil hocamda tabii. Hedeflediğim kilonun birkaç kilo altına düşmek en doğrusu çünkü sonrasında şımarıklık yapıp kilo alma hakkınız olabiliyor. Bu da sizi tartıyla ve bedeninizle daha barışık bir insan yapıyor.

Mutluyken mi yoksa üzüntülü ve canınız sıkkınken mi kilo alanlardansınız?

Malesef ikisi de değilim. Psikolojimle iştahımın arasında en ufak bir bağ yok. Eğer metabolizması normal hızda çalışan bir insansanız dengeli yaşamak durumundasınız. "Önemli olan verdiğin kiloları almamak" diyor herkes. Sağlıksız yemekler yemezsem ve sporumu yaparsam kilo almam. Rejim bitişi pizzacıya koşarsam istersem bir yılda bu kiloları vermiş olayım yine de alırım. Bence kilit nokta önceliğinize karar vermek. Ne giyeceğinize mi karar vermek sizi mutlu ediyor yoksa ne yiyeceğinize karar vermek mi? Ben bir sene boyunca yiyecekleri seçmiştim, şimdi her şey normale döndü.


Sizi eskisi kadar davetlerde ve dısarıda görmüyoruz bunun özel bir sebebi var mı? Yoruldunuz, sıkıldınız mı?

Sözüm meclisten dışarı ama biraz magazin basınına kırıldım diyebilirim. Sayfa doldurmak uğruna yapılan, tiraj arttırıp, dikkat çeksin diye süslenip, püslenen haberler yüzünden fazla davetlere gitmez oldum. Bir de bu zayıflama programı insanı bu tarz etkinliklerin dışında tutuyor. Hayatınızı daha sportif biçimde şekillendiriyorsunuz. Yeme sisteminizi bozacak bu tarz davetler insana tuzak gibi geliyor. Evde vakit geçirmeyi daha çok tercih ediyorum ya da arkadaşlarımla beraber hafif öğle yemekleri ve sohbet ortamları daha cazip geliyor.

Özellikle Twitter'da çok aktif olduğunuzu biliyorum, gündemi de takip edip yorumluyorsunuz zaman zaman. Twitter bir eksikliği kapattı mı sizce?

Twitter ilk başlarda sadece arkadaşlarımın takip ettiği ve tanımadığım insanların paylaşımlarımı görmediği bir alandı. Daha sonrasında paylaşımlarım herkes tarafından görülmeye başladı. Twitter'ı bir çok insan daha sistemli kullanırken ben oldugu gibi, içimden geçen ne varsa özgür bir alan olarak kullanıyorum. Gerek ülke meselelerine karşı, gerek günlük hayatımdaki duygu ve düşüncelerimi paylastığım tamamı ile samimi bir alan. Ayrıca başında çıkan haberlere karşı cevap verme fırsatı da yaratıyor.

Hep sosyal medyaya bu kadar ilgi duyar mıydınız?

Sosyal medyayı geleneksel medyaya tercih etmemin sebebi haberlerin bayatlamadan anında paylaşılıyor olması. Bu da sizi anlık gelişmelerden haberdar ediyor. Türkiye gündemi dışında da Twitter ve diğer sosyal medya mecraları üzerinden dünya basınını takip ediyor olmak en büyük lüksümüz.

Sosyal medyadan gelen eleştirisel cevaplar da oluyor mu size, neler hissediyorsunuz kendinizi, ne yapıyorsunuz?

Elbette oluyor fakat cevap vermeyi tercih edenlerden değilim. Çünkü özgürlüğün bile bir sınırı var. Bazen kişisel hakarete girebilecek söylemler olabiliyor işte o noktada sinirlerinizi hoplatmamak için görmemezlikten gelmelisiniz.

Peki son zamanlarda birçok insan blog açıyor siz de sosyal medya ile bu kadar ilgiliyken böyle bir yenilik yapmayı düşünür müsünüz?

Bana birkaç gazeteden köşe yazarlığı teklifi geldi fakat kabul etmedim. Daha doğrusu edemedim, çünkü yazdığım 140 karakterlik cümlelere bile o kadar tepki alırken bir köşe yazsam neler olurdu kestiremedim. Benim uslubum biraz sert. Olması gerekenden biraz fazla dobra belki de. Bu politik çevrede göze batıyor. Bundan dolayı blog açmayı hiç düşünmedim. Açıkçası hayatımda hiçbir bloga girip bakmışlığım da yok zaten. Birbirinin kopyası işleri takip etmek tercihim değil. Bizim ülkemizde bunu meslek gören ve iyi yapan bir kaç kişi var, onların dışındakiler gerçekten bunu yapmış olmak için yapıyor. Blog kirliligi yasandıgı bu dönemde sanırım benim twitterım bana yetiyor.

Biraz da özel hayatınızı sormak isterim. Uzun bir süredir hayatınızda biri yok galiba. Bu sizin tercihiniz mi yoksa o doğru insan karşınıza mı çıkmıyor?

Özel hayatımla ilgili bu güne kadar hiç konuşmadım bundan sonra da konuşmayı düşünmüyorum. Yazmak isteyenler zaten yanımda, aynı arabada, aynı masada ve hatta arkadaşlarımın erkek arkadaşları dahil yakınımda gördükleri her erkekle sevgili diye yazmaktan geri kalmıyorlar sağolsunlar. O yüzden bu konuda da biraz sitemkarım. Adı üstünde özel hayat.

Peki doğru insan nedir sizin için?

Sizi olduğunuz gibi kabul edecek kisi değildir bence. Sizi daha iyisi yapabilicek güçteki kişidir.

Son olarak 'Aşk' hayatınızın neresinde, olmazsa olmazlarınızdan mı mesela?

Benim için hayatta olmazsa olmaz diye bir şey yok. Tabii bir tek aile kurumu istisna. Onlar hariç her şeyin yeri dolar. Hiç bir seyi kendinizden yukarı koymamanız gerekir hayatta. Yoksa mutlu olamazsınız. Aşk bazen şaşırtmacadır insanın hayatında. Günümüzde bugün aşk dediğin yarın yabancı oluyor. O yüzden duygulara da çok kapılmadan mantığınızı devrede tutmanız gerekiyor.

Röportaj: Öykü YAZICIOĞLU

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.