Röportaj:Nazan ORTAÇ
Sizi tanıyabilir miyiz?
İzzet Memi: Düşünmeyi ve hissetmeyi seven biriyim. Düşündüklerini ve hissetlerini paylaşmaktan keyif alan ve bu keyiften beslenen biri. Dürüstlüğe ve destek vermeye inanan biri. Kısacası iyi bir adam olmaya çalışan biri. İçindeki iyi adamı ararken, herkes gibi farkındalık yolunda yolcu olan biri. Bugüne kadar olan 33 senelik yolculuğumda bana bu konuda destek vermiş birçok farklı tecrübem oldu. Aile yaşantım, çevrem, tıp fakültesi, yurtdışı deneyimi, askerlik, kurumsal yaşam, tiyatro... Bunların hepsi, insan denen mucizeyi daha iyi gözlemlememe ve biraz olsun anlamama yardımcı oldu. Belki halen size tam olarak "Ben buyum" diyemesem de, sanırım "Ben kimim?" sorusuna aradığım cevap beni tam olarak var eden.
'Açık Ruh Ameliyatı' ne anlatıyor?
Memi: Bu kitap benim kendimle olan yüzleşmemi anlatıyor. Yargı ve önyargılarımın yaratmış olduğu sahteliğimden arınıp, ruhuma yani özüme yaptığım yolculuğu anlatıyor. Kendimi kabul edip, sevmeyi nasıl tercih ettiğimi anlatıyor.
Neden böyle bir kitap yazma ihtiyacı hissettiniz?
Memi: Aslında çıkış amacım kitap yazmak değildi. Sosyal medyada kendim ve hayatımla ilgili fark ettiklerimi paylaşmaya başlamıştım. Paylaşmak bana keyif verdi. Daha sonra gelen olumlu yorumların da desteği ile paylaşımı artırmak için bu yazıları toparlayıp, kurgulayıp bu kitabı çıkarmaya karar verdim.
Peki, kendinize 'açık ruh ameliyatı' yapma fikri nasıl gelişti?
Memi: Bu ameliyatı yapmak zorundaydım. Çünkü başka türlü özüme ulaşamayacaktım. Ve özüme ulaşamadığım her gün aslında hem kendime hem de hayata haksızlık etmiş oluyordum. Tek sahip olduğum varlığıma, benim bile haksızlık etmeye hakkım yok. Bu nedenle ona daha fazla haksızlık etmemek için düşüncelerimi neşter, sevgimi ilaç olarak kullanarak bu ameliyata başladım.
İnsanın kendisiyle yüzleşmesi çok zor ve bilinçaltı insanı konfor alanında kalmaya zorluyor. 'Gerçekten' kendinizle yüzleşebildiğinizden nasıl emin oldunuz?
Memi: Açıkçası söylediğiniz doğru. Konfor alanımız bizi kendimize tutsak ediyor. Benim yaptığım tek birşey vardı; o da aynanın karşısına geçip gözlerimin içine bakmak. Ve orada gördüklerim benim kendimle yüzleşmeme neden oldu. Emin olmak için de vicdanımı dinledim. Çünkü vicdan hep bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Bize sesini duyurmaya çalışıyor. Kafamızı yastığa koyduğumuz zaman huzurla uykuya dalabiliyorsak, işte bu durum vicdanın temiz olduğunu gösteriyor. Ben de vicdanımı temizlediğime emin olana kadar kendimle yüzleşmeye devam ettim.
Peki, bitti mi? Dediğiniz gibi 'gerçekten' yüzleşmek mümkün mü?
Memi: Sanırım fiziksel dünyada bitmeyecek bir yolculuk bu.
Bu yüzleşmenin hayatınıza yansımaları nasıl oldu?
Memi: Bu yüzleşme beni özgürleştirdi. Geçmişten gelen tutsaklarımdan beni arındırdı. Farkına vardığım tüm yargı ve önyargılarım beni bunca zaman sevgisiz bırakmış. Ve bu sevgisizlik öfke ve pişmanlıkları beslemiş. Ben de ilk önce bunlardan başladım işe. İlk önce onların varlığını kabul ettim. Daha sonra da bu durumları temizlemeye başladım. Her temizlik beni daha da özgürleştirdi. Ve özgürlük de sevgiyi ve kendine güveni besledi.
Burada bir yöntem de var aslında, bu yöntemi başkalarına da öğretmek için girişimleriniz var mı?
Memi: Öğretmek haddim değil. Ancak neler yaşadığımı paylaşmak için elimden geleni yapıyorum. Festivallerde, okullarda, özel davetlerde konuşmalar yapıyorum. Bu konuşmalarda kitabın içeriğini, geçmişimi ve gelecekle ilgili bakış açımı paylaşıyorum. Bu paylaşımlar beni besliyor. Hem başka farkındalıklar kazandırıyor hem de sonraki projelerim için bana fikirler veriyor.
Açık ruh ameliyatınıza beyninizden başlıyor, ardından vücudunuzda gezinip sırayla kalp ve mideyi ziyaret ediyorsunuz... Hangi organınız sizi daha çok zorladı diye sorsam?
Memi: Açıkçası bu, dönem dönem değişti. Şu anı soruyorsanız, kesinlikle ayaklar. Çünkü bizi biz yapan düşüncelerimiz veya hislerimiz değil, bunları aktarabildiğimiz hareketlerimiz. Zaten fark ettiklerimizi hareketlerimize yansıttığımız sürece bunun adı farkındalık olabilir. Kitapta paylaştığım birçok şeyi hareketlerime aktarmak zorlu bir süreç. Bu nedenle ayaklar beni zorladı ve zorlamaya devam ediyor.
'Farkındalık' günümüzde çok popüler bir kelime... Nedir gerçekten 'farkındalık'?
Memi: Farkındalık aslında insanın kendini keşfetmesidir. Özüne bir adım daha yaklaşabilmesidir. İnsan her zaman bir şeyleri fark eder. Bazen bunlar üzerinde düşünür, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar unutur. İnsan ancak fark ettiklerinin üzerine düşünürse, onları sorgularsa bunun adı farkındalık olabilir. Hatta bu bile yeterli değil çoğu zaman. Bu sorgulamalar sonucunda bulduklarını hareketlerine aktarabildiği sürece, bu 'gerçek' farkındalık olabilir.
Kişisel gelişimin dayandığı noktalar hep 'farkındalık' oluyor ve amaç 'kendini sevmede' birleşiyor. Sizin bu noktada üzerine koymak istediğiniz başka tuğlalar var mı?
Memi: Açıkçası ben 'kişisel gelişim' kavramına inanmıyorum. Çünkü aslında ortada gelişme içinde olan bir durum yok. Yaşanılan her farkındalıkta insan yeni biri olarak devam ediyor gibi gözükse de, aslında ulaşılacak tek yer insanın kendi özü olacak. Zaten içinde var olan ve keşfedilmeyi bekleyen öz. Bu nedenle 'gelişim'den bahsetmek doğru olmayabilir. Öze yaklaşmak için insanın önce kendini olduğu gibi kabul edebilmesi, daha sonra bu kabule teslim olması ve teslimiyetle birlikte de kendini sevmeyi başarabilmesi gerekir. Tüm bunların sonunda da belki de tek nihai sonuç olan koşulsuz sevgiye ulaşabilecektir.
Konferanslarınıza katılamayanlar için soruyorum; kendine açık ruh ameliyatı yapmak isteyenlere neler önerirsiniz?
Memi: Bir kere bu ameliyatı yapmak için sadece kendilerinin yetkili olduğunu bilmelerini öneririm. Bu ameliyat, sadece insanın kendisi isterse yapılabilir. Bunun yanında bu ameliyat mutlaka açık olmalı. Açık olabilmesi için de insan kendine karşı dürüst olabilmeli. Dürüst olmazsa eğer, bu ameliyat 'mış' gibi olur. Dürüstlük bu ameliyattaki en önemli yol gösterici olacaktır. Çünkü ameliyatın başarısı doğru teşhise bağlı. Ve doğru teşhisi koyabilmemiz için, kendimizi dürüstçe olduğumuz gibi kabul etmemiz gerekir.
Kitabınızın yanında bir de CD veriliyor. Bu CD'nin içeriğinde ne var?
Memi: Tüm kitabı stüdyoya girip okudum ve kaydettim. Bir de Türkiye'de ilk defa kitaba özel bir müzik bestelendi. Kitabı alanlar hem okuyabilir hem de benim sesimden özel bir müzik eşliğinde dinleyebilirler.
Kitap için bestelenmiş bu müziği özel kılan nedir?
Memi: Bu müzik, çok sesli bir beste türü olan 'füg' tekniği ile bestelendi. Müzikte 'füg' çok sesli bir beste türüdür. Birinci ses konuyu belirlerken, ikinci sesin girmesi ile cevap diye adlandırılan bölüm başlar. Kitapta, içimdeki ikinci ile uzlaşmak için çıktığım yolculuğun kurgusu, fügün müzikteki tanımı ile çok örtüştüğü için, kitabın kendi tarafımdan okunup seslendirilmiş kaydının arkasına, sadece bu kitaba özel füg temalı bir müzik bestelendi.
Kitabın devamı gelecek mi?
Memi: Kitabın devamı niteliğinde başka projelerim var. Kitapta olduğu gibi, yine bir ilke imza atmak istiyorum. Şimdilik pek bir ayrıntı paylaşamasam da, bir sene içinde kitabı sahneye taşımak istiyorum. Umarım gelecek sene bu zamanlarda bu tiyatro oyununu konuşuyor oluruz.
