"Kendimle olan yarışım asla bitmiyor"
"Kendimle olan yarışım asla bitmiyor"
Röportaj: Gülçin İŞLER FIRAT
Fotoğraflar: Engin IRIZ
16 yaşında girdiği moda dünyasında başarılarıyla adını sektöre altın harflerle kazıyan ve çizgisini bu doğrultuda hiç bozmayan bir modacı Tuvana Büyükçınar Demir. Mercedes Benz Fashion Week Istanbul kapsamında düzenlediği sıra dışı defilesiyle bir kez daha alkışlandı. Tarihe damgasını vurmuş savaşçı ve güçlü kadınlardan ilham alarak hazırladığı 27 parçadan oluşan koleksiyonuyla dikkati çeken Tuvana Hanım ile A46 Showroom'da buluştuk. Oldukça heyecanlıydı, mutluydu ve tabii ki defile hazırlıklarından dolayı uykusuz geçen gecelerden de yorgundu. Kendisiyle hem moda haftasında sunduğu defilesini konuştuk, hem de özel hayatına dair merak ettiklerimizi sorduk.
Tuvana Hanım, Mercedes Benz Fashion Week Istanbul'da sunduğunuz haute couture koleksiyonunuz çok beğenildi ve sıradışı sunumuyla farkını hissettirdi. Siz ne hissediyorsunuz?
Tuvana Büyükçınar Demir: Öncelikle keyifli bir konsept ile çıktığımız için çok heyecanlı ve mutluyum; ekibimle gurur duyuyorum. Bu tür haftalarda kendinden söz ettirmek ya da koleksiyonu taçlandırmak bence işin en zor ve en sihirli kısmı... Çünkü fark yarattığınız sürece siz de farklı oluyorsunuz ve her seferinde kendinizle yarışır hale geliyorsunuz. Amaç burada herkesi hayran bırakmanın yanı sıra kendinize de kendinizi en iyi şekilde anlatabilmek oluyor. Aslında benim bütün hikayem kendimle. Hep savaşan, çocukluğundan beri çalışan, 16 yaşından beri profesyonel hayatın içinde olan biri olarak aslında belki de her koleksiyonda farkında olmadığım kendimi işliyorum.
Nasıl kendinizi işliyorsunuz?
Demir: Hayatla savaşmış, tırnaklarıyla buralara gelmiş güçlü bir kadının portresiyim. Bugüne kadar bu kadın daha romantik ve hayalperestken şimdi coğrafyamızda yaşanan sıkıntıların hayatımıza yansıması ve psikolijimizin etkilenmesi ve dolayısıyla ruhumuzun da kararmasıyla bu kış açıkçası daha çok büyüdüm. Hayata daha olgun, daha güçlü ve savaşan bir kadın olarak devam ediyorum.
"Kendimle olan yarışım asla bitmiyor"
Sizin yaşadığınız değişim de koleksiyona yansıdı ve Tuvanam kadınları bu sefer karşımıza daha önce olmadıkları kadar güçlü ve sert silüetlerle çıktı. İlham kaynaklarınız neler oldu?
Demir: Tarihteki bütün savaşçı kadınlardan ilham aldım ama 'Game of Thrones' dizisindeki Cercie, bu koleksiyonun ana ilham kaynağıdır. Cercie, gururlu, güçlü, savaşçı, korkusuz ama bir o kadar da şık giyinen, dizide etkisini bütün isimlerin yanı sıra çok yüksek hissettiğimiz bir isim. Bu karakter benimle çok örtüşüyor. Ben de yıllardır savaşını verdiğim içinde bulunduğum bu camiada ve bütün bu rekabetin ortasında hiçbir şeyden korkmadan savaşıyorum. Girişken bir ruha sahibim. Karakter benimle çok paralel örtüştüğü için ondan beslenerek temada, dekorda ve konseptimde A'dan Z'ye bu dizinin etkilerini ve bu çağları yansıtan kadınların ve dönemlerin gücünü yansıttım.
Koleksiyon hem kadınların gücüne vurgu yapıyor hem de tüller, nakış ve işlemelerle naifliğine... Burada vermek istediğiniz mesaj nedir?
Demir: Çünkü kadınlar güçlü oldukları kadar naiftirler; kalplerini beyinleriyle birleştirerek aynı kuvvette ortada buluşturarak kullanırlar. Her zaman kadınların çok güçlü karakterler olduğuna ve dünyayı yönettiklerine inanırım. Erkekler bana kızacak ama bir kadınsız başarılı erkeğe inanmam. Başarılı erkeklerin arkasında eşinin, annesinin ya da kız kardeşinin ama mutlaka bir kadının aklı vardır. Kadınları güzel ve güçlü görmeyi seven biriyim. Dolayısıyla bütün hayallerim, tasarımlarım bu yöndedir.
Tasarımlarınızın vazgeçilmez öğeleri nelerdir?
Demir: Işıltı bir kadına çok yakışır hem naif hem de seksi gösterir ve bu yüzden ışıltıların kadınların seksiliğine destek verdiğini düşündüğüm için ışıltıdan asla vazgeçmem. Uçuşan parçalar ve ipekler her zaman benim kadınımın kaliteli malzemeyi sevdiğini gösterir ve naifliğini, duygusal yönünü ön plana çıkarır. Gücü çok sevdiğim için de altın sarısından asla vazgeçmiyorum ve benim herhalde en önemli özelliklerimden birtanesi. Ama altını biraz safranımsı altın tonlarında işlemeyi çok seviyorum bu da bana gotik ve eski çağları daha çok hatırlattığı için.
"Kendimle olan yarışım asla bitmiyor"
Bu koleksiyonla özellikle kadınlara ne mesajı verdiniz?
Demir: Dünyayı yöneten kadın figürünün tüm ruhunu yansıtan kelimelerini bir arada bulunduran bir koleksiyon olmasına önem verdim ve kadının güçlülüğünü işledim. Bir kadın savaşçı, mücadeleci ama aynı zamanda romantik ve merhametli olabilir. Aslında amacım kendimi anlatmaktı.
Biraz koleksiyondan bahsedelim...
Demir: 27 parçadan oluşan koleksiyonda her zaman bıkmadan, usanmadan yaptığım el emeği, göz nuru işçilikler ön planda oldu. Kendi yarattığımız kumaş dokuları ve işlemelerin oluşturduğu yüzeyleri kullandık. Boncuk ve püsküller Tuvanam'ın vazgeçilmezi zaten. 10 yıldır bu malzemeyi kendime ve markama mal etmiş durumdayım. 1920 ve 1930'lu yılların ruhları yine bir parça koleksiyonda var ama bunun yanı sıra dik yakalar var. 3 boyutlu hissedilen adeta vücudun kaslarını sergilercesine var olan nakış motifleri kullandık. Nakışlar, el işlemeleri, günlerce hatta aylarca ellerde dizilmiş boncuk ve püsküller lüks kadını simgeleyen ipek şifon ile buluştu. Renkler ise Tuvanam'ın vazgeçilmezi antik altın, her zaman kullandığım buz grinin aksine kurşuni antrasit, romantikliği simgeleyen uçuk pembe... Bu koleksiyonda ilk defa mint yeşilini kullandım bu bir yenilik diyebilirim.
Türkiye'de gerçekleşen moda haftasında yer almak, defile düzenlemek sizin için ne ifade ediyor?
Demir: Emek verdiğim sektörde, Türkiye'nin en büyük organizasyonunda var olmak tabii ki çok gurur verici ve bu organizasyonun bir parçası olmaktan çok mutluyum. Bazen bazı moda haftalarında olamıyorum ve bunun sebebi bildiğiniz üzere 4 markam var ve bunların doğum sancıları olabiliyor. Olabildiğim kadar da olmak istiyorum.
"Kendimle olan yarışım asla bitmiyor"
Uzun yıllardır moda sektöründesiniz ve çok başarılı bir çizginiz var. İş hayatında geldiğiniz noktayı nasıl buluyorsunuz?
Demir: Uzun yıllar oldu gerçekten, 16 yaşından beri bu sektörün içindeyim. Başarılı bir çizgim var konusunda bu sizin takdiriniz, çok teşekkür ediyorum. Çünkü ben hala her gün yataktan kalktığımda daha neleri başarmam gerektiğini düşünerek kalkarım. Dolayısıyla kendimle olan yarışım asla bitmiyor. Ve her projede sanki tekrar doğma süreci yaşıyorum ve adeta kendimi paralıyorum diyebilirim. 4 markamın yaratıcılarından biri olarak en azından şunu çok net biliyorum ki içinde bulunduğum, kalbimle inandığım her işi kendinden söz ettirecek noktaya getirebiliyorum. Bunu bilmek çok güzel ve tabii ki dolayısıyla girişimci ruhumu her geçen gün biraz daha kamçılıyor ve yeni projeler yapmama destek oluyor. Bundan sonraki amacım da bu geldiğim noktayı korumak ve sürdürülebilir olmak...
Kendinizi paralarken ruh ve beden sağlığınızı nasıl koruyorsunuz?
Demir: Çoğu zaman bu yüzden hiç beklenmedik hastalıklar ve problemler yaşıyorum tabii ki. Bana hep soruyorlar "Bu tempoya nasıl dayanıyorsun?" Dayanamıyorum, tabii ki yoruluyorum. Ama işim aynı zamanda benim hobim olduğu için dolayısıyla kendimi hala yolun başında hissediyorum ve enerjimi buluyorum.
Yeni planlar, projeler, büyüme hedefleri var mı?
Demir: Bende plan proje bitmez... Şu an dördüncü markamız olan 3Homes'u hayata geçirmek üzereyiz. Çok beğenilen ve sevilen markamız 3Mums'dan yola çıkarak buna karar verdik. 3Mums ile yaptığımız çocuk odaları o kadar beğenildi ki insanlar evin en güzel yerinin çocuk odası olduğunu söyleyerek diğer odalara da bu enerjiyi taşımak istediklerini söylediler. Zaten biliyorsunuz ortağım olan mimar Alara Koçibey'in desteği ve Emine Kütük'ün muhteşem yönetimiyle girişimden korkmuyoruz. Dekoratörlüğünü benim yaptığım, iç mimari tasarımını Alara'nın yaptıgı Emine'nin de yöneticiliğini üstleneceği 3Homes yaklaşık bir ay içerisinde bizlerle beraber olacak. Bununla beraber ihracata eskisi kadar kuvvetli döndüm diyebilirim. Yurtdışı fuarlarının ardı arkası kesilmeyecek gibi gözüküyor. A46 Organizasyon'un yurtdışında daha büyüdüğünü görmek ve yurtdışına yatırım yapmak istiyorum. Ayrıca A46'nın şu anki mağazacılığını daha da kuvvetlendirip kurumsal projelere yer vereceğim.
"Kendimle olan yarışım asla bitmiyor"
Bundan önceki senelerde Tutti koleksiyonunuz vardı gündelik tasarımlardan oluşan. Son bir senedir o koleksiyonu göremiyoruz. Tutti koleksiyonunu yeniden görecek miyiz?
Demir: Bazen durum değerlendirmesi yapmak ve bazı konularda koku almak önemlidir. Belki alışılageldiğiniz Tutti'yi yanlış bir sezonda kestim çünkü tam benim tarzımın moda olduğu bir sokak modası görüyoruz şimdilerde... Hala Tutti koleksiyonunu yapıyor olsaydım satış rekorları kırıyor olurdum. Ancak bu tamamiyle insanın dönemleri ve duyguları ile alakalı bir durum. Hem de şunu çok iyi bilen bir tasarımcıyım, bazı şeyler çok moda olduğu zaman taklitleri de fazla oluyor. Ve bu endüstri ile başa çıkamamaya başlıyorsunuz. Bugün günümüzün perakende devlerinin sokak modasına önem vererek bir kere giyilebilir koleksiyonlar hazırlaması ve fiyat rekabetini de çok ön boyutta tutmaları beni bu tarz koleksiyonları yapmaya karşı çok zorluyor. Çünkü ben pahalı malzemeleri bir arada kullanmayı ve işçiliği çok zor olan parçalar tasarlamayı seviyorum. Bu noktada çok kült parçalar olan bir Tutti koleksiyonuna yer vermek istiyorum ve takdir edersiniz ki adetiniz ne kadar az olursa üretim maliyetiniz o kadar artmakta. Bu da beni rekabette çok geride bırakıyor ve mağazayı yoruyor. Ben de ekonomik krizin hakim olduğu bu dönemlerde biraz daha akılcı projeler yapmaktan yanayım.
Bu senenin başında bir de Tuvanam Bridal koleksiyonunu hayata geçirdiniz. O koleksiyonda neler göreceğiz?
Demir: 2017 İlkbahar yazı ile beraber uzun yıllardır hayalini kurduğum Tuvanam Bridal'i 'davetcokelbisemyok' ekibiyle ortak proje olarak hayata geçirdik. 16 parça güzel bir başlangıç yaptık. Amaç koleksiyonu 25 parçaya çıkararak buna biraz daha bohem çizginin dışında kabarık ve prenses duygularını besleyebileceğimiz kesimlerde gelinlikleri eklemek. Bu sene özellikle mağazalarımda ve showroom'da bu gelinliklerden parçalar göreceksiniz. Bunlar aynı zamanda renkleri değiştiğinde işçilik ve kesimleriyle çok rahat bir gece tuvaletine dönüştürebileceğimiz parçalar olacak. Parti elbiseleri gecelere ve davetlere damga vuracak. Emek verilmiş, işlenmiş, harmanlanmış işçiliği cok seviyorum; o yüzden daha kuvvetli parçalar göreceksiniz diyebilirim 2017de.
İş hayatınız oldukça yoğun bunun yanında oğlunuzla neler yapıyorsunuz?
Demir: Ben 24 saatlik tasarımcı olduğum kadar 24 saatlik de bir anneyim! Gece oğlumun yanında yattığımda onu sabaha kadar öpen ve uyuyamayan biriyim. Eve geldiğimde kimi zaman Batman kimi zaman Spiderman oluyorum. Yaklaşık bir saat yatağın üzerinde güreşip oyun oynuyoruz, lego yapıyoruz. Duşta sohbet ediyoruz keyif yapıyoruz ardından yemek yiyoruz ve bir güreş, boğuşma seansı daha derken uykuya geçiş masal okumaları filan yaklaşık 4.5 saate yakın Aslan'la zaman geçiriyorum. Eğer çok yoğun olduğum günlerde az vakit geçirdiysek hafta içi ya da hafta sonu günlerimi tamamen oğluma adıyorum. Gittiğim her seyahata Aslan'ı da götürüyorum ve her türlü atmosferime Aslan'ı katıyorum. Bu kadar yoğun çalışan bir anneyim en azından Aslan bu hayatın renklerinden faydalansın onun içinde büyüsün ve kendine ne katarsa şanstır diye bakıyorum. Bunun da Aslan'ın hayatındaki güzel etkilerini duyuyorum mesela sanat faaliyeti olan tüm derslerde 50 çocuğun arasında ilk 7'ye girmiş. Anneden çok şey almış deniyor bu da beni çok mutlu ediyor.
"Kendimle olan yarışım asla bitmiyor"
İş, annelik, eş olmak ve sosyal hayat... Dengeleri nasıl koruyorsunuz?
Demir: Vallahi hepsi bir arada olmuyor. Bir kere asosyalim bunu da gurur duyarak söylemiyorum. Ama bu bir gerçek ki işim ve aileme olan düşkünlüğüm sonucunda çok ihmal ettiğim arkadaşlarım oluyor. Tabii ki bu istediğim bir şey değil ama bir noktaya geldikten sonra işimi, eşimin ve ailemin desteğiyle oluşturduğum bu altyapıyı korumak için bazen çok şeyden ödün vermeniz gerekiyor. 7/24 çalışan biri olarak bazı aktivitelere ve davetlere katılamıyorum kendi yaptıklarım da dahil olmak üzere...
Uzun yıllardır mutlu bir evliliğiniz var Selim Bey ile. Maşallah diyelim. Sizin uzun evlilik sırlarınız neler?
Demir: Valla bence bunun sırrı içsel mutluluk ve huzur kendi adıma... Çünkü her zaman şunu söylerim, kendi mutlu olmayan birinin karşı tarafı mutlu etmesi mümkün değildir. Evlilik zor bir müessese; ortada buluştuğunuz, empati kurabildiğiniz zaman mutlu bir evlilik yürütebiliyorsunuz. Bununla birlikte Selim de ben de hayatımızda ne istediğimizi ve kıymetli şeylerin ne olduğunu bilen; birbirimize çok değer veren bir çiftiz. İlişkimize sahip çıkıyoruz, birbirimize kattıklarımızı yıpratmamaya ve korumaya özen gösteriyoruz.
Yıllar içinde hiç değişmediniz, maşallah! Formunuzu, görünümüzü korudunuz. Neler yapıyorsunuz?
Demir: Çocuksu bir görüntüm olduğu doğru. Tanımadığım bir yere girdiğimde ben herkese "siz" diye hitap ederken onlar bana "sen" diye hitap ediyor. Sonra 41 yaşında olduğumu öğrendiklerinde o sen bir anda 'siz'e dönüyor. Bu güzel bir şey belki ama fiziğim değişmedi diyemem. Eskiye göre çok fazla kilo aldım ve insanların kiloyu neden bu kadar stres yaptığını ve zayıf olmanın güzelliğinin ne olduğunu öğrendim. Çünkü ben de çok zayıftım özellikle hamile kalmadan önce. Zayıf olan herkes giydiklerini yakıştırabiliyor bu bir şekilde bakımına, cildine yansıyor. Çünkü fazla kilonun kimseye bir getirisi yok. Saçlarıma hala dip boya yapmıyorum bu da güzel bir avantaj ve bununla gurur duyuyorum diyebilirim. Hiç botoks yaptırmamış ve iki senedir hiç spor yapmayan biri olarak evet fena sayılmam (gülüyor). Ama eski ben değilim ve daha iyi olmak adına doğal beslenmeye döndüm. Antioksidanlara yönelik bol kahkahalı bir hayat yaşıyorum ve herkese de tavsiye ederim.