Karakaya kardeşler ile ‘No: 81’i konuştuk

1 / 10

Karakaya kardeşler ile ‘No: 81’i konuştuk

Röportaj ve fotoğraflar:Mehmet ÜSTÜNDAĞ

Türkbükü'nün en ünlü otellerinden biri olan Maki'nin yerinde bu yaz 'No: 81 Hotel' açıldı. Mülkün sahibi olan Karakaya Ailesi, oteli tepeden tırnağa yenileyip, adını da değiştirdi. Otelin başına da ailenin iki çocuğu olan Eda ve Pamir Karakaya kardeşler geçti. İlk kez bir otel işletiyorlar; ama otelin sunduğu hizmetler ile restoran ve beach'inin herkesin dilinde olması, başarılı olduklarını gösteriyor. Eda ve Pamir Karakaya ile hem kendilerini hem de otelliriri konuştuk.

Önce kendinizi tanıtır mısınız, şimdiye kadar neler yaptınız, nerelerde okudunuz?

Eda Karakaya: 13 yaşında, Türkiye'deki eğitimimden memnun olmadığım için ailemin haberi olmadan yurtdışında liselere başvurmaya başladım. İstediğim okuldan kabulüm gelince, ailemi ikna edip eğitimimi İsviçre Tasis'te tamamladım. Ardından İskoçya'da Aberdeen Üniversitesi'nde hukuk eğitimi aldım. Avrupa Birliği ticaret, yenilenebilir enerji, rekabet ve toprakaltı eserleri hukuku alanlarında uzmanlık aldım.

2 / 10

Karakaya kardeşler ile ‘No: 81’i konuştuk

Pamir Karakaya: Ben de Koç Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde son sınıf öğrencisiyim.

İş hayatına nerede ve ne pozisyonda başladınız, No: 81 Hotel'e gelinceye kadar neler yaptınız?

E. Karakaya: Babamın sayesinde ikimiz de genç yaşta aile şirketlerinde çalışmaya başladık. Ben Türkiye'ye döndükten sonra bir hukuk bürosunda çalışmaya başladım. Başka bir şirkette çalışıp, deneyim kazanmayı çok istiyordum. Orada çalıştığım zaman zarfında çok şey öğrendim ve bu deneyimimin faydalarını her gün görüyorum.

P. Karakaya: Aile şirketlerinin yanı sıra, 2014 senesinde Maki Otel'in genel koordinatörüydüm.

Şimdi No: 81 Hotel'in hikayesini dinleyelim; yılların Maki Otel'i ne oldu da No: 81 Hotel oldu?

E. Karakaya: Dedem, Cevdet Öztan, Türkbükü'nü ilk keşfedenlerden biriydi. 1999 yılında otelin inşaatına başladık ve otel tamamlandıktan sonra 10 seneliğine Ali Manisalı ve İrfan Kuriş'e kiraya verdik. 10 senelik sözleşme, 5 sene daha farklı işletmelerin devreye girmesiyle uzadı ve 15 sene sonra ilk defa biz No: 81 adıyla oteli işletiyoruz. Maki çok güçlü bir markaydı fakat bu 15 senelik süre içerisinde çok fazla el değiştirdi ve bir takım tatsız olaylarla anıldı. Oteli işletmeye karar verdiğimizde sadece oteli yenilemek yerine, yeni bir marka kurmaya karar verdik ve No: 81 doğmuş oldu. 81 numarası, dedemin Karaköy'deki ilk işyerinin kapı numarasıydı. Bu işyerinden kazandıkları ile yatırım olarak No: 81 otelin arazisini aldı. Kendisini 2008 senesinde kaybettik ama otelin adını No: 81 koyarak kendisine bir hediye vermek istedik.

Bu fikir ilk kimden çıktı, ailenin diğer fertleri nasıl karşıladı?

P. Karakaya: Evimiz otelin hemen yanında, dolayısıyla gerçekten bu sektörün içinde büyüdüm diyebilirim. Genç yaştan beri böyle hareketli bir sektörün içinde olmak beni çok etkiledi ve eğitimime de bu doğrultuda devam etmeye karar verdim. Oteli ailemizin işletmesi benim fikrimdi. Her ne kadar konuya ilk başta sıcak bakmasalar da sonradan verdikleri destekle üniversite mezunu olmadan işletmeci oldum.

3 / 10

Karakaya kardeşler ile ‘No: 81’i konuştuk

Oteli biraz anlatır mısınız; konsepti, sunduğu hizmetleri, çevredeki diğer otellerden ayrılan yönleri neler?

P. Karakaya: 6 bin metrekare alan üzerine, denize sıfır konumda kurulmuş olan otelimizde en dikkat ettiğimiz konulardan biri çevreye özen göstererek oteli yenilemekti. Bunun sonucu olarak otelimiz, diğer otellere kıyasla oldukça yeşil ve insanın kendini doğanın ortasında hissedebileceği bir atmosfer sunuyor. Tamamen yenilenen odalarımız modern konseptte misafirlerimiz hem doğayı, huzuru, hem konfor ve lüksü, hem eğlence ve güzel yemeği ve tabii ki vazgeçilmezimiz olan güleryüzlü hizmeti bizim çatımız altında bulabiliyor. Farkımız; hem otel, hem beach, hem restoran, hem de gece kulübü olarak çok iyi olmak.

Konsept ve dekorasyon konusunda profesyonel hizmet aldınız mı yoksa sizlerin fikirleri mi uygulandı?

E. Karakaya: Otelin renovasyonu sırasında yola bir mimarlık şirketi ile başladık, fakat babamın inşaatın başında durmasıyla daha iyi sonuçlar alabildiğimizi anlayınca yollarımızı ayırdık. Dekorasyon konusunda annemin çok emeği geçti. Kendisinin otelin her köşesinde emeği var. Barda kuruyemiş sunduğumuz seramikleri bile kendisi yaptı. Bahçe ve peyzaj ise tamamen babamın eseri. Otelin bahçesinde yer alan bitkilerin büyük bir çoğunluğu Adapazarı'nda yer alan Terra Tarım şirketimizden geldi. Günün her saati babamı göletteki balıklara yem verirken, hatta bazen elinde hortumla bitkileri sularken bile görebilirsiniz. Bir de No:81'de sanata da çok ağırlık verdik. Otelimizin odalarında her birinde, gizli bir 81 saklı Merve İşeri tarafından yapılmış yağlıboya tablolar var. Ayrıca bahçe, bar ve resepsiyondaki İngiliz heykeltıraş George Rae tarafından yapılmış heykeller de otelimizi süslüyor.

İnsanlara burada nasıl bir tatil vadediyorsunuz ya da şöyle sorayım; insanlar neden sizin otelinizi tercih etmeli?

E. Karakaya: Şimdiye kadar insanların yaşadığı problemleri, şikayet ve önerileri göz önünde bulundurarak renovasyonları tamamladık. Bodrum fiyatlarından herkes şikayetçiyken, insanlara verdikleri paranın karşılığını almalarını hedef koyduk. Bodrum'a gelenlerin harcama miktarları arttıkça, aldıkları servis kalitesi ne yazık ki azalmaya başladı. Sevdiklerinizle geldiğiniz bir tatilde kimi zaman yerde, plastik şezlonglarda ya da tanımadığınız insanlar yanı başınızda güneşleniyorsunuz. Kahvaltınızı almak için açık büfe sırasında, sinekleri kovalamaya çalışırken tabağınızı dolduruyorsunuz ya da gece eğlenmek için gittiğiniz mekanda tuvaletin temizlenmesi için sıra bekliyorsunuz. Biz bu tatil anlayışını değiştirip insanlara daha kaliteli bir opsiyon sunmayı hedefledik. Modern ve sade dekore edilmiş odanızın balkonuna çıktığınızda doğa ile bütünleşiyorsunuz. Göletimizin başında kahvaltı ederken ya da iskelemizde güneşlenirken aranan bu mahremiyet ve huzuru hissediyorsunuz. Şu ana kadar beni en mutlu eden yorumlardan biri "Avrupa'yı Bodrum'a getirmişsiniz" oldu.

4 / 10

Karakaya kardeşler ile ‘No: 81’i konuştuk

Oteliniz, iskelesi yani beach'iyle de çok iddialı, biraz da beach'inizden söz eder misiniz?

P. Karakaya: Evet, Daze Beach ile de iddialıyız. İskelemiz 950 metrekare, şezlong kapasitemiz 150, Eda'nın da belirtmiş olduğu gibi herkesin dip dibe güneşlenmek durumunda bırakıldığı beach'lerden olmak istemedik. Misafirlerimiz plajımızda rahatça güneşlenmek haricinde gerçekten iyi hizmet alabiliyor ve iyi yemekler yiyebiliyor Beach mönümüz ile de iddialıyız. Hizmet kalitemizi korumak konusunda oldukça dikkatliyiz.

Gerek otelde, gerekse beach'te restoranınızla da çok iddialısınız; mutfağın başında kim var, hangi mutfaklardan lezzetler sunuyorsunuz?

P. Karakaya: Daze mutfağının başında Arif Solukanoğlu var. Arif eğitimini Amerika, İtalya, İspanya ve Tayland'da tamamladı ve bu mutfakların izlerini yemeklerimizde görebiliyorsunuz.

E. Karakaya: Ailece iyi yemek yemeğe çok meraklıyız. Gittiğimiz seyahatlerde Michelin yıldızlı lokantalara gitmeyi çok seviyoruz. Dolayısıyla mönümüz hazırlanırken Arif'i bir hayli zorladık. Türkiye'de lezzetten öte en büyük sıkıntı standartların oturtulması. Bu konuda da Arif'e ve ekibine güveniyoruz. Daze bar ekibiyle de çok iddialı. Klasik kokteyllerimizin dışında Daze'e özel mutlaka denenmesi gereken 32 özel kokteylimiz var.

5 / 10

Karakaya kardeşler ile ‘No: 81’i konuştuk

Oteldeki iş bölümünü anlatır mısınız; hanginiz hangi sorumlulukları üstlendi?

P. Karakaya: Oteli işletmeye karar verdiğimiz an, aramızda bir iş bölümü yapmaya karar verdik. İnşaat kısmıyla babam, dekorasyonla annem, sponsorluk, halkla ilişkiler, vs. konularıyla Eda, personel ve yönetim ile ilgili konularla ben ilgilendim.

Bu işi uzun süre yapmayı düşünüyor musunuz?

P. Karakaya: Evet. En büyük hedefim tesisimizin yiyecek ve içecek alanındaki markası Daze Beach & Restaurant & Club'ı İstanbul'a taşıyıp, yeme içme sektörüne istikrarlı bir soluk getirmek.

6 / 10

Karakaya kardeşler ile ‘No: 81’i konuştuk