
'İyi evlilik diye bir şey olduğuna inanıyorum'

'İyi evlilik diye bir şey olduğuna inanıyorum'

Röportaj: Gülçin İşler Fırat
Fotoğraflar: Serkan Şentürk
Erkek egemen reklam dünyasında başarılı projeleriyle adından söz ettiren, yaratıcılık alanında Kristal Elma, etkinlik alanında Effie ödüllerinin sahibi bir isim Şirin Ediger. Şu sıralar yine çok iddialı işlerin peşinde. Kurucusu olduğu Fabrika İstanbul ajansı ile birlikte, büyük bir kentsel dönüşüm projesi olan Tarlabaşı 360 projesi ve Arda Turan'ın Cemal Sarıhan'la ortak olduğu Arşiv markası için çalışıyor. Ediger'in Okan Bayülgen ile evliliği de, boşanmaları da çok konuşuldu. O ise her zaman işi ile ön planda olmaya özen gösterdi. Kızı İstanbul ile kurdukları dünyanın kendisine yettiğini söylüyor ama "Güzel evlilikten çok iyi bir aile kurabilmeyi isterdim ama olmadı, maalesef..." diyerek evliliğe bakışını da samimiyetiyle dile getiriyor. Güçlü, ayakları yere sağlam basan ve zekasını hemen hissettiren Şirin Ediger ile evinde keyifli bir röportaj yaptık.
Neler yapıyorsunuz şu sıralar?
Şirin Ediger: Şu sıralar rutin hayatım tam gaz devam ediyor. İş ve ev arasında mekik dokuyorum. Kızımın doğumu ile ajansım Fakülte İstanbul'u kurmam aynı zamana denk geldiği için, hayatımın 'çocuklu' bölümlerini içeren ikinci sezonunda, aslında odak noktam iş ve çocuk oldu. Tüm hayatım onların etrafında şekilleniyor.
Nasıl kuruyorsunuz bu dengeyi?
Ediger: Bu dengeyi kurmam epey zaman aldı ve gerçekten de bu uğurda çok çaba sarf ettim. Eskiden ne zaman nerede olmak istersem, orada olabilecekken, şu an aslında tüm günümü, hayatımı ve vaktimi kızım İstanbul'la geçirebileceğim birkaç saate göre şekillendiriyorum. Hafta içi işten sonraki zamanımı mümkün olduğunca evde değerlendirmeye çalışıyorum. O yüzden açıkçası işim gereği gitmem gereken önemli görüşmeler hariç davetlere katılamıyorum. Bir de bir yandan sabah erken kalkıp araya sporu sıkıştırmaya çabalıyorum. Tabii bu durum bana özel de değil. O yüzden abartmamak da lazım. Çalışan tüm anneler gibi, ben de koşturuyorum işte...
Fakülte İstanbul yeni bir ajans olmasına rağmen iddialı ve ses getiren projelere imza attı. Nedir bu başarının altında yatan faktörler?
Ediger: Altı yıl oldu; gerçekten de Fakülte İstanbul olarak şanslıyız, çünkü çok farklı alanlarda hizmet veren büyük markalara hizmet veriyoruz. Müşterilerimizi çok seviyoruz. Ne mutlu ki, büyük inşaat firmalarından içecek kategorisine, eğitim sektöründen sporcu gıdalarına, alanlarında pazar lideri olan, hatta Türkiye'de 'lovemark' olarak kabul edilen markalardan oluşan çok kapsamlı bir müşteri portföyümüz var. Doğuş Holding, Başyazıcı Grup gibi Türkiye'nin lider gruplarından tutun da B Grup, Arşiv gibi bireysel başarılara dayanan muhteşem hikayeleri olan markalara hizmet veriyoruz.
'İyi evlilik diye bir şey olduğuna inanıyorum'

Hangi projelerle ilgileniyorsunuz?
Ediger: İnşaat sektöründe en büyük kentsel dönüşüm projesi olan, Çalık Gayrimenkul'ün 'Tarlabaşı 360' projesi, farklı içecek kategorilerindeDimes markası, Kayseri'de yeme-içme odaklı gurme bir yaşam merkezi olacak olan Başyazıcı Grup'un sürpriz bir projesi... Kasapdöner markasından sonra yeme-içme alanında çok markaya hizmet verdik. Şu an, Arda Turan'ın, Cemal Sarıhan'la ortak olduğu Arşiv markası üzerinde çalışıyoruz. Muhteşem bir yeni nesil esnaf lokantası yarattık. Bu sektörde çalışmaya tek kelimeyle bayılıyorum. Yeme-içme sektöründe, isimden konsepte çok kapsamlı bir hizmet sunuyoruz. Talep eden müşterilerimizle fikir, mimari öneri, dekorasyon gibi çok geniş bir alanda çalışıyoruz.
Erkek egemenliğindeki reklam dünyasının önemli isimlerinden birisiniz. Kendinizi başarılı buluyor musunuz?
Ediger: Teşekkür ederim, bir kadın olarak bu tanımlamayı yapmanız beni mutlu etti. Zira bizim sektörümüz de siyaset, spor gibi erkek egemen bir sektör. Kreatif bir iş yapıyoruz, gerçekten zaman ve emek açısından çok yorucu. Bu açıdan demin de bahsettiğim gibi uzun mesailer kadınların aile yaşantısı açısından da düşününce sektörden erken bir zamanda çekilmesine neden oluyor. Bu açıdan üst pozisyonlarda, özellikle de kreatif departmanlarda erkek egemenliği söz konusu. Erkeklerden fikir almaya alışan müşteriler de belki bu alışkanlığı devam ettiriyor ya da ettirmek istiyor. Ama son yıllarda öne çıkan kadın meslektaşlarımla da gerçekten yel değirmenlerine karşı sürdürmekte olunan yoğun mücadeleler sonucunda bu kısırdöngüler kırılmaya başlandı. Ben de bu açıdan gerçekten 'girl power'a (kadının gücüne) inanıyorum. Birbirimizi desteklememiz lazım.
Reklam dünyasında önemli bir yer edinmenizin ve tutunabilmenizin sırları neler?
Ediger: Eskiden beri fikir bulmayı çok sevdim. Aslında tam da mesleğimi bulduğuma inanıyorum. Bunun için içten yapıyorum, kendimi vererek, gerektiğinde soğuktan donarak, sabahlayarak, sinirlenip sinirimi içimde patlatarak çalışıyorum... Kan, ter, gözyaşı içinde işimi yapıyorum.
Sizce markalar neden sizi tercih etsin? Farkınız nedir?
Ediger: Biz tüm müşterilerimize uygulanabilir fikirler sunuyoruz. Hayata geçmesinin arkasında tabii ki çok sayıda etmen var. Bunların hepsini gözetmek lazım. Strateji kökenli olmam, müşterilerimizin ve pazarın bu anlamda derin bir analiz sonucu fotoğrafını en doğru şekilde çekmemize neden oldu yıllar içinde. Etkinlik odaklı işlerle öne çıktık. Hayata geçirilebilecek fikrin peşinde olduğumuz kadar, sonuç odaklı bir yaklaşımımız var. Bu bizi ayrıştıran en önemli tarafımız diye düşünüyorum.
'İyi evlilik diye bir şey olduğuna inanıyorum'

Kreatif düşünme doğuştan gelen bir yetenek mi, yoksa geliştirilebilir bir şey mi?
Ediger: Ben doğuştan gelen bir yetenek olduğunu düşünüyorum ancak üzerinde çalıştıkça gelişiyor, hız kazanıyor. Uygulanabilirliği ile ilgili öngörü artıyor. Bunlar da aslında yaratıcılığın profesyonelleşmesi anlamına geliyor. Bu açıdan aslında içinizde olması lazım ancak üzerinde çalıştıkça yani pratik ettikçe daha üst bir seviyeye ulaşıyor.
Ofisiniz Galata'da, neden Galata?
Ediger: Aslında bizim mahallemizde, tüm metropollerde olduğu gibi, bir araya toplanmış, kreatif işlerle uğraşan çok fazla şirket ve kişi var. Bunun sebebi Taksim ve Beyoğlu'na yani geçmişten günümüze, sanat ve kültürün İstanbul'da merkezi olmuş olması. Kreatif düşünen insanlarla bir arada olmaktan hoşlanıyoruz. Her şey elinizin altında. Prodüksiyon firmalarından tutun da, kültürel etkinliklere, Soho House'dan, sanat galerilerine her şey bu 'hinterland'da gerçekleşiyor.
İstanbul'da nerelere gidersiniz; yemek veya eğlence için...
Ediger: Valla son zamanlarda bir ocakbaşıdır gidiyor (gülüyor).. Asmalımescit, Pera bu civarlardayım hep. Bir de Zorlu PSM'deki etkinlikleri takip ettiğim için Zorlu'da zaman geçiriyorum.
Kızınız İstanbul da, anne ve babasının genlerini taşıyor mu? Hangi alanlarda yeteneği var?
Ediger: Resme yatkınlığı giderek daha fazla ortaya çıkmaya başladı. Ben sanat dallarından resmi severim. Hem takip etmeyi hem yapmayı. Kendi çapımda tabii. O da aslında bu anlamda ileride iyi bir yere gelecek gibi geliyor bana. Resimleri çok beğeniliyor hatta satın almak isteyenler de oldu. Babaannesi, Okan'ın annesi Ayla Hanım ressam. Benim de baba tarafımın el becerileri hakikaten çok üst seviyededir. Bakalım inşallah bu alanda, ülkemizi dünyada temsil edecek bir yetenek olur. Olmasa da olur tabii...
Kızınızı nasıl yetiştirmek sizin için öncelikli olan?
Ediger: Hiçbir önceliğim yok, onun mutlu olması, rahat olması dışında -ki zaten çok güveniyorum- kendine güzel bir yol çizecektir. Sevildiğini hissetsin, en önemli kriterim bu...
'İyi evlilik diye bir şey olduğuna inanıyorum'

İstanbul ile neler yapıyorsunuz?
Ediger: Neler yapmıyoruz ki... İşten eve geldiğimde bizim olan o harika zaman diliminde, canımız ne isterse onu yapıyoruz, birbirimize doyamıyoruz, tabii en çok da ben ona... Çok eğleniyoruz, zaten çok eğlenceli bir kız. Tam benim kafa. Mesela en son bugün 'Kabarcık Çocuklar' diye bir jingle'a ayna karşısında berbat bir klip çektik. Bayağı eğlendim (gülüşmeler)...
Ünlü bir adamın kızını yetiştirmenin dezavantajları ve avantajları neler?
Ediger: Bilemiyorum inanın, bence bu soruya, İstanbul büyüyünce kendisi daha iyi yanıt verecektir.
Anne olduktan sonra hayatınızda ne değişti?
Ediger: Her halimle, en zor zamanda bile ayakta kalabilmek ve sonsuz bir sevgi verdi bana.
Sizin hep çok soğuk olduğunuzu söylüyorlar, katılıyor musunuz?
Ediger: Evet, bence haklılar da. Gülünce kendimi güzel bulmadığım için zamanla surat asan bir tarzım oluştu ve istem dışı. O da tabii soğuk bir hava veriyor. Aslında belki de daha çok gülen fotoğraf koymam lazım Instagram'a, ben bu konu üstünde çalışayım biraz.
Sosyal medyada ya da basında hakkınızda çıkanları okuyunca ne hissediyorsunuz?
Ediger: Eskiden benle ilgili çok acımasız yorumlar geliyordu. Şimdi olay benden de çıktı. Benim fotoğraflarımın altında birbirleriyle kavga ediyorlar. Bir kısım benden yana. Bir kısım nefret ediyor. Savunanlar, sövenler öyle bir kıyamettir gidiyor. Ama eğleniyorum.
Arkadaşlarınızla neler yapmaktan keyif alıyorsunuz?
Ediger: Arkadaşlarımla evde takılıyoruz. Bir de konser turizmimiz var. Sevdiğimiz grupların konserlerini takip edip, 3-4 ay öncesinden biletlerimizi alıp konuyu unutuyoruz. Bir hafta kala bir heyecan dalgası oluyor. Bu şekilde, festival ve konserlere gitmek hem nabzı tutmak, hem de tatil yapmak açısından iyi geliyor.
Nasıl bir hayat felsefeniz var?
Ediger: Profesyonel hayatta büymeye, özel hayatta da küçülmeye odaklandım. İş hayatında büyümek, gelişmek, kendini ve etrafını, birlikte iş yaptığın herkesi ve her şeyi... Kişisel olarak da tam tersi, en küçük şeylere odaklanmak, onlardan mutlu olmak, minimal bir hayat yaşarken küçük mutluluklar peşindeyim. Onlar birleşince zaten genel olarak mutlu oluyorsunuz.
'İyi evlilik diye bir şey olduğuna inanıyorum'

Hayata karşı duruşunuzu üç kelime ile ifade etseniz ne olurdu?
Ediger: Çok çalış, üret, tadını çıkar.
Yeniden evliliğe sıcak bakıyor musunuz? Ya da ikinci çocuk fikrine?
Ediger: Ben aile sahibi olmayı, yani kendi ailemi kurmayı çok istedim ama olmadı. Bu açıdan çok büyük bir hüsran yaşadım. Bu hüsranın kalbimde açtığı derin yaralar, ne zaman geçerse yani tam olarak silinirse bu konuları tekrar düşünebilirim gibi geliyor. Şu an kızımla kurduğumuz dünya bana yetiyor. Kısmet bu işler, üzerinde çok konuşmamak lazım.
Son zamanlarda eski eşiniz sizi biraz kızdırdı sanırım evlilik açıklamasıyla. Sizce bir evliliğin ömrü böyle kıstaslarla, kriterlerle belirlenebilir mi?
Ediger: Evliliği günümüzde yürütmek zor, ama ben yine de yapabilenleri görünce iyi evlilik diye bir şey de olduğuna inanıyorum. İnanmaya da devam etmek istiyorum. Bu nedenle "Evlilik şu zamanda biter, çocuk çiftleri birbirlerinden uzaklaştırır" gibi genellemelere karşıyım. Kimse evlilik uzmanı ya da ilişki eksperi değil. İki insan ömür boyu mutlu mesut yaşayabilir. Çok güzel, tatlı bir aile sahibi olabilir. Ben güzel evlilikten çok, iyi bir aileye kurabilmeyi isterdim ama olmadı, maalesef. Aile bence iki insanın kurabileceği en güçlü bağ. Bunu da dediğim gibi, mutlu bir ailede yetişmiş olanlar anlayabilir ancak.
Mutlu bir ailede büyüyen çocuk muydunuz?
Ediger: Evet, annem ve babamla küçük bir aileyiz ama çok yakınız. Onlar hala birlikte ve nazar değmesin çok da tatlılar, birbirlerini çok seviyorlar. Hep el ele geziyorlar.
Genel olarak duruşunuz negatif mi pozitif mi? Yani olayların ilk pozitif tarafını mı görürsünüz?
Ediger: Genelde pozitif bakıyorum ve bu yönümü daha da çok geliştirmeye çalışıyorum. Tabii rasyonaliteyi de elden bırakmadan.
Giyim stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Ediger: Giyim stilim çok karışıktır yani çok farklı tarzları bir arada seviyorum ama bir kombinim kendi içinde her zaman bir tema içerir.
Sizi çok fazla basında görmüyoruz. Kendinizi nasıl koruyorsunuz?
Ediger: Basının olduğu yerlere gitmeyerek (gülüyor)... Bebek, Nişantaşı, Cihangir'e gidip sonra basın var diye kaçmak nasıl bir kafadır hiç anlayamadım.