Şubat ayında Duru Diamond'a mücevher tasarlayan cemiyetin ünlü ismi Işıl Reçber, bir kez daha tasarımcılığa el attı. Ünlü modacı Zeynep Kartal için
25 parçadan oluşan 'Timeless' adını verdiği bir koleksiyon hazırlayan Reçber, kendi tasarımlarıyla ilk kez Şamdan Plus'a poz verdi.
"Koleksiyon hazırlama fikri aniden çıkmadı. Aslında yıllardır beni yakından takip edenlerin ve yakın çevremin ısrarıyla düşünmeye başlamıştım. Kendime has bir giyim tarzım ve günlük hayatıma uyarladığım giyim tercihlerim var. Bunun beğeniliyor olması, ifade edilmesi, takip edilmesi hoş tabii..."
Giyimiyle, kusursuz fiziğiyle ve alımlı görüntüsüyle her zaman dikkatleri üzerine çeken Işıl Reçber, çevresinden gelen yoğun baskılara dayanamadı ve
moda dünyasına hızlı bir giriş yaptı. Şubat ayında mücevher koleksiyonu 'Işıl Reçber by Duru Diamond'u hayata geçiren Reçber, şimdilerde tatlı bir
telaşın heyecanını yaşıyor. Modacı
Zeynep Kartal ile işbirliği yaparak, tamamını kendi tasarladığı 'Timeless' adını verdiği koleksiyon, adından da anlaşılacağı gibi zamansız klasik ve herkesin gardırobunda olması gereken parçalardan oluşuyor. Şimdiden ünlü dostlarının koleksiyondan birçok parçayı sipariş vermesinin mutluluğunu yaşayan Işıl Reçber ile Raffles Hotel'de buluştuk. Reçber, koleksiyonundan kıyafetlerle objektiflerimiz karşısına geçti ve hem tasarımcılığa uzanan hikayesini hem de özel hayatı hakkında bilinmeyenleri samimi bir dille anlattı.
Zeynep Kartal ile beraber bir koleksiyona imza atmaya nasıl karar verdiniz?
Işıl Reçber: Zeynep, İngiltere'de başarılı bir tasarımcı ve Türkiye'de onu ben temsil ediyordum. Bana birkaç yerli marka ve modacıdan gelen
koleksiyon çıkarma teklifleri artınca, doğru kişinin Zeynep Kartal olduğuna karar verdim. Çünkü ruh ve tarz olarak uzak değiliz. Birbirimizin moda
görüşü, bakış açısı çok yakın ve bu çok önemli.
Moda dünyasına girerek koleksiyon hazırlama fikri nereden çıktı?
Reçber: Koleksiyon hazırlama fikri aniden çıkmadı. Aslında yıllardır beni yakından takip edenlerin ve yakın çevremin ısrarıyla düşünmeye başlamıştım. Kendime has bir giyim tarzım var. Bunun beğeniliyor olması, ifade edilmesi, takip edilmesi hoş tabii. Her ne kadar amaç bu olmasa da... Özellikle takipçilerimin tercih ettiğim birçok şey için "Nereden bulabiliriz? Biz de istiyoruz? Nasıl ulaşabiliriz?" şeklindeki geri dönüşleri çok etkili oldu bir koleksiyon hazırlamamda.
Koleksiyonun içeriğini oluştururken çıkış noktanız neydi?
Reçber: Koleksiyonu hazırlarken amacım Işıl Reçber'in çizgisinde, yani moda ifadesi ile "Bir kadının gardırobunun olmazsa olmaz, zamansız, star,
kurtarıcı parçalarını" oluşturmaktı ve o doğrultuda hazırladım. Tüm kadınlar biliriz ki en sıkışık ve zor zamanımızda bizi kurtaran şeyler dolabımızda baştacıdır. Mesela bir cigarette pantolon gündüz, gece, işte, her yerde olur ve değişik kombinlerle şık durur.
Koleksiyonun adı da bu yüzden 'Timeless' oldu o zaman.
Reçber: Evet, Timeless yani 'zamansız' parçalar 10 yıl sonra da dolabımızda olur. Hatta çocuklarımıza dahi ilham verecek klasik parçalar olsun
istedim koleksiyonda. Bir blazer ceketin, cigarette pantolonun, kokteyl elbisesinin, balık tuvaletin zamanı olmaz, modası geçmez ve trend kaygısı olmaz. Bunun gibi 25 parça var.
Koleksiyonun devamı gelecek mi?
Reçber: Tabii ki gelir, işin üretme ve mutfak kısmı çok keyifliydi. Yorucu olması da ayrı bir nokta ama kıymetini anlamak için de önemli.
Markalarla işbirliği için gelen teklifleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Reçber: Evet, markalardan işbirliği yapma teklifi hep geliyordu. Ama ben öncelikle kendim yapmak istedim bunu. Her şeyin tamamı benim tasarımım,
çünkü benim adımı taşıyor ve benim çizgimi yansıtmalıydı. Işıl Reçber'e göre bir kadının olmazsa olmazlarıydı bunlar. Sevgili Zeynep de işin içinde
biri olarak; kalıp, uygun kumaş, doğru, kaliteli işçilik, dikim ve seçimlerde benimle en mükemmelini yaptı. Onun tecrübesi ve Avrupa standartlarında
çalışan biri olması başka bir marka düşündürtmedi bana...
Nasıl bir çalışmanın sonucu olarak koleksiyonu hazırladınız?
Reçber: Bir yıldır işi planlıyoruz. Projeyi modern şehirli kadını düşünerek belirledik. Zevkli, modayı ve trendleri takip eden ama sokağa da atacak
parası olmayan, yani sadece 'moda' olsun değil, klasik parçaların yılın modası ile uyarlandığı tasarımların yer aldığı bir koleksiyon hazırladık.
Tasarım yapmak sizin için ne ifade ediyor?
Reçber: Tasarlamak, dizayn etmek yani ortaya bir şey çıkarmak, bir marka oluşturmak ve o markaya değer katmak harika bir duyguymuş. "Geç bile
kalmıştın" dediklerinde inanılmaz mutlu oluyorum.
Tasarlama kısmına geçince, tüketirken daha kontrollü de oluyorsunuz, emeği göz ardı etmeden. Mücevher koleksiyonunuz nasıl gidiyor?
Reçber: 'Işıl Reçber by Duru Diamond' harika gidiyor şükürler olsun. Koleksiyon inanılmaz beğenildi ve herkeste bana ait bir şey olması beni
gururlandırıyor. O koleksiyondaki birkaç parça başlı başına çok popüler oldu. Harfli yüzüklerim, kilit kolyelerim, nazar boncuklu bilekliklerim yok
satıyor ve çok mutluyum bundan dolayı...
Sizin için tasarımcı diyebilir miyiz, kendinizi bu işte nasıl görüyorsunuz?
Reçber: Amacım bu titri almaktan çok, güzel geri dönüşler almak ve başarmanın hazzını yaşamak. İnanın ki ne ismimin başına gelecek unvan, ne de para daha mühim değil. İnsanın sevdiği bir şeyle uğraşması çok güzel bir duygu. Bir de bunu profesyonelliğe dönüştürebiliyorsa harika bir şey ve ötesi yok.
Giyinmek sizin için nasıl özetlenebilir? Çabasız şıklık mı sizinki yoksa özeniyor musunuz?
Reçber: Giyinmek benim için keyif demek, moda, tutku demek... Kimi zaman çabasız, kimi zaman daha özenli olabiliyor insan. Ama net bir stiliniz
varsa, bu sizin giyindiğinizi taşımanıza da yansıyor ve her durumda siz oluyorsunuz. Şık olmak çok çabalamak anlamına gelmiyor.
Sizi hemen her davette farklı kıyafetle görüyoruz. Bir giyindiğinizi bir daha giyinmiyorsunuz, ne yapıyorsunuz dağıtıyor musunuz ya da kıyafetinizi farklılaştırıyor musunuz?
Reçber: Bugüne kadar hiçbirini farklılaştırmadım. Çok fazla kıyafet dağıtırım. Her sezon başlarında gardıroplarımda detoks yaparım kendimde olduğu
gibi. Bavul bavul gider dolaptan birçok şey bir yerlere... Bir kez giyilip bekleyenler de buna dahil. Sadece bazı zamansız klasik giysi, çanta ve
ayakkabılarımı kızım için ileriye dönük tutuyorum.
Bazen sizi çok iddialı kıyafetler içinde görüyoruz. Girdiğiniz ortamlarda tüm bakışları üzerinize topluyorsunuz. Bakışlar sizi rahatsız ediyor mu ya da ne hissediyorsunuz?
Reçber: İddialı olmak gibi bir tercihim veya kaygım yok. Çok sıradan bir şey dahi giyseniz bazen bu sizde çok iddialı durabiliyor. Fi- ziksel
özellikler de etkili olabiliyor bunda. Ben hiç dikkat etmedim açıkçası ne zaman gözler bende diye. Giyinirken de bunu düşünmüyor insan kendisi için
giyiniyor. Ben kendi adıma en azından öyle yapıyorum. Neyi nasıl taşıdığınıza da dikkat ettiğinizde rahatsız edecek bir nokta kalmıyor diyebilirim.
Kendinizi, güzel, seksi, alımlı, zeki nasıl tanımlıyorsunuz?
Reçber: İnsanın kendisini tarif etmesi çok zor olmalı. Ama seçeneklere bakınca ilk önce zeki olduğumu düşünüyorum. Güzellik kavramının içerisindeki özelliklerden genlerim dolayısıyla uzak değilim. Şanslıyım diyebilirim. Ama her şeyden önce dürüst, net, sempatik, sıcak biriyimdir. Bunlar alımlı kılabilir.
Adınız gibi ışıl ışılsınız. Bunun için uyguladığınız özel yaşam formülleriniz var mı?
Reçber: Pozitif olmak, kendinle barışık olmak ve ruhen dingin olmak en başta olması gereken sonrasında fiziksel sağlık geliyor. Sağlıklı beslenmek,
spor yapmak, kendine iyi bakmak anlamında önemli. Şeker kullanmam, yağlı, hamurlu her şeyden uzak durmaya çalışırım. Bunun yanı sıra cildime ve saçlarıma çok önem veririm. Onların temizliği ve sağlıklı parlaması için düzenli bakımlarım vardır. Cildimi mutlaka nemli tutar, bol su tüketirim.
Yoga, pilates, kickboks, açık hava yürüyüşlerimi aksatmam. Spor yapmak insanı en genç tutan doğal şey... Hareketle kan dolaşımı hızlanıyor ve
böylelikle hücreler yenileniyor.
Güzelliğinizi, bakımlı ve fit görüntünüzü neye borçlusunuz?
Reçber: Aslında güzellik genetik yapınızla çok alakalı. Boyunuz, kemik yapınız, el ayak şekliniz hepsi genlerinize bağlı. Bu anlamda şanslı iseniz
korumak için de bir şeyler yapmanız gerekiyor tabii ki. Sosyal medya hesabınızı aktif kullanıyorsunuz. Bunun bir dezavantajı da insanların size
yönelttiği eleştiri okları oluyor. Bazen cevap veriyorsunuz. Genel tutumunuz nedir bu yorumlar karşısında?
Sinirleniyor musunuz yoksa hiç umurunuzda olmuyor mu?
Reçber: Tabii ki sinirlenmiyorum. Eleştirilere açık değilseniz o platformda işiniz ne? Yıllardır basın önünde olan bir aile olarak biz bunları
çoktan aştık. Tek taham- mül edemediğimiz şey aile unsuruna gelecek bir şeydir. Ona müsaade etmeyiz. Onun dışında yüzbinlerce kişiden birkaç tane kendini bilmez çıkacaktır çok normal. Ama benim takipçilerimin birçoğu avukat zaten, asla laf söyletmiyorlar sağ olsunlar (gülüyor). Benden çok
kızanlar dahi olabiliyor.
Dışarıdan bakınca hayatınızda sanki hiç sorun yokmuş gibi görünüyor. Gerçekten öyle mi? Ya da umursamaz mı davranıyorsunuz?
Reçber: Şükürler olsun ki güçlü dengeye sahip biriyim. Tabii ki herkes gibi benim de iyi ya da kötü zamanlarım olabilir, stresli ve zor anlar
yaşadığım olur. Ama yetiştirilme tarzım ve ailemden aldığım kültürle tolare edebiliyorum. Yakın çevremden bana "çözüme yönelik bilirkişi" derler. Bu
esasında iç huzur, özgüven ve kendinle barışık olmanla alakalı. Pozitif bir yapım vardır; enerjimi kolay düşürmem. Negatif, riyakar ve hazımsız
insanlardan uzak dururum. Ailem ve onlarla olan huzurum hayatımın en önemli unsurlarıdır. Onlarla sağlıklı ve mutlu isem daha ne isteyeyim çok
şükür... Yarışa, hırsa, kötülüğe ne gerek var?
Geçmişe dönüp baktığınızda pişmanlıklarınız var mı?
Reçber: Hayır, yok; çok net olarak cevaplayabilirim. Çünkü hayatta her şeyin bir sebebi var. Temizse ve iyiyse içiniz en hayırlısını ve güzelini
yaşıyorsunuzdur zaten.
Etrafınızda çok arkadaşınız var, onlar sizin için ne ifade ediyor?
Reçber: Dostluklar kolay oluşmuyor, bunun bir sürü virajlı yolu var. Arkadaşınızla geçerken oralardan yara almıyor ve siz de yaralamıyorsanız,
kıymet veriyor, doğru ve dürüst davranıyorsanız dost olabilirsiniz ancak. Aksi durumda olmuyor zaten. Ben de yıllardır hep bunlara dikkat ettim.
Dostumun zor zamanında arkasında güç oldum; iyi, başarılı zamanında yanında alkış tuttum. Ne mutlu bana ki benimde etrafımda böyle dostlarım var. Onları biriktirmişsem en zengin benim. İyi ki varlar...
Bu kadar göz önünde olup evliliğinizi korumayı nasıl başarıyorsunuz?
Reçber: Mabedimizde huzurumuzu bozacak kişi veya olaylara izin vermeyerek, değerlerimize, birbirimize sahip çıkarak... Her şeyin üstünde aile
mevhumunu bilerek, sevgi ve saygımızı koruyarak, kendimize yapılmasını istemediğimiz hiçbir şeyi eşler olarak birbirimize yapmayarak... Ve de
dışarıdaki her tür dejenerasyona frekanslarımızı kapayarak koruyoruz.
Uzun yıllar boyunca eşiniz göz önündeydi, şimdi siz çok göz önündesiniz. O zamanlar kendi tercihiniz miydi arka planda olmak?
Reçber: Evet, her ikimizin kararıydı. Birimiz çok yoğunken diğer kişinin yani benim sorumluluklarım artıyordu ve eşimin arkasında durmam, ona destek vermem gerekiyordu. Yaptığı iş her şeyden önce mental olarak çok iyi olmasını gerektiriyordu. Evde, çocuklarda ve diğer bütün işlerde organize olması ve her şeyi dengelemesi gereken bendim. Bu sebeple dışarıya ne zamanım ne de enerjim kalıyordu.
Geçmişe dönersek eşiniz Rüştü Bey, Birinci Lig'de kalecilik yaptı, deplasmanlarda ya da kampta geçen bir hayatı vardı. O yıllarda siz nelerden fedakarlık yaptınız?
Reçber: Her şeyden fedakarlık yaptım isteyerek ve hesaplamayarak... Öyle olması gerekiyordu. Doğru olan da buydu. Sonuçta çocuklarıma ve geri
dönüşlerime bakınca tekrar tekrar onaylıyorum kendimi. Hayatı istediğiniz yerden yakalıyorsunuz bir şekilde...
Peki, fedakarlık yaptığınız yılların acısını şimdi çocuklar da büyümüşken çıkartıyor musunuz?
Reçber: Acısını çıkarmak ifadesi çok benlik değil. Şu an büyüdüler ve daha kolay tabii bazı şeyler... Benim de daha çok vaktim kalabiliyor. Bunu da
kendi iş projelerime, sosyal sorumluluk çalışmalarına ve sosyal hayatıma ayırabiliyorum.
Hayatta sizin için en önemli değer nedir?
Reçber: Ailem her şeyden önde gelir. Her ne olursa olsun cuma aksamı 17.00 itibariyle çocuklarıma ve kocama bağlıyımdır. Her şeyi beraber yaparız
kaliteli vakit geçirmek adına programlanırız. Hafta içi çocuklarımın okulu, aktiviteleri derken çok yoğunlar. Acısını hafta sonu çıkartıyoruz. Bir
de insanın belirgin bir duruşu olmalı hayatta, net olmalı, değişken olmamalı. Net bir duruş da güçlü bir karakter ister. Yani kişilik de önemli.
Kişiliğin nasıl olacağı ise yetişme şekline ve aldığı kültüre bağlıdır. Aile, yetişme şekli, eğitim değerleri oluşturan ve koruyan unsurlardır.
Sosyal yardım projelerinde yer almak sizin için ne ifade ediyor?
Reçber: Var olanı paylaşmak anlamına geliyor. Zamanı, emeği, maddi manevi her şeyi paylaşmak önemli olan... Bizler birer köprü olmalıyız var olandan
olmayana taşıyan. Paylaşmak kadar güzel bir duygu yok hayatta.
Eşiniz Rüştü Bey sizi kıskanır mı?
Reçber: Normalde kıskanç bir kişiliği vardır. Fakat artık beni 17 yaşından bu yana tanıdığı için aramızda çok köklü bir güven oluştu çok şükür. Bu
sebeple içi daha rahattır diye düşünüyorum. Herkes bilir aile içinde sınırlarını, evli, çocukları olan bireyleriz sonuçta. Ama müdahale ederse de
ben saygı gösteririm.
Beş yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
Reçber: İnanın anı yasamayı seviyorum. Çok planlı ve düzenli yaşarım ama o da günlük, haftalık programlardır. Beş yıl sonrasını inanın hiç
düşünmedim. Şu an düşünün derseniz, sanki üç yaşındaki üçüncü çocuğunu büyüten ve yine modanın içinde biri gibi geldi (gülüyor)...
Röportaj: Gülçin İşler Fırat
Fotoğraflar: Cengiz Dikbaş