'İnsan aşk ile şifa bulabilir'
'İnsan aşk ile şifa bulabilir'
Röportaj:Nazan ORTAÇ
Fotoğraflar:Serkan ŞENTÜRK
İstisnasız her Türk ailesinin evinde en az bir kolonya şişesi vardır. Misafir ağırlarken, hasta bakarken, bakım yaparken, ilkyardım anında hemen elimizi kolonya şişesine atarız. Girişimci iş kadını Narin Akçelik, bu bilgiden yola çıkarak, şifa dağıtmaya niyet ettiği yolda, içindeki aşkı kolonya ile buluşturdu. Amerika'da şifacılık eğitimi alan Akçelik ile 'The Ashk' markasının serüvenini konuştuk.
'İnsan aşk ile şifa bulabilir'
The Ashk'ın doğuş fikri nasıl oldu?
Narin Akçelik: Yeni ürün kategorisi yaratmak konusunda epey hevesli bir yapım var. Her ürünün lüks kategorisi olabileceğine inanıyorum. Buna güzel bir örnek; eskiden sokak tezgahlarında satılan simit artık saraylarda satılıyor. Öyle bir şey üretmeliydim ki insanlara hem bireysel hem de kitlesel olarak ulaşılabilmesini de istedim. İsmini de 'Ashk' koydum, zira aşk çok evrensel bir kavram. Aşk deyince sadece kadın erkek aşkını düşünmemek lazım, çok daha ilahi bir olgu olarak bakmak lazım. Kolonyanın da neden lüksü olmasın fikrinden yola çıktım. Her aşamasıyla özel bir kolonya yarattım; esansından alkol oranına, şişesinden hat sanatçısı Osman Yılmazer tarafından yaratın deri şişe kaplamasına kadar. Hatta hediye kabından taşıma poşetine kadar... Yılbaşında piyasaya çıkardığımız Ashk mum için de aynı şey geçerli.
Kolonya ilginç bir seçim; herkes parfüm yapmak isterken...
Akçelik: Kolonya bizim geleneksel ürünümüz. Her evin masasında, her ofiste mutlaka bir şişe kolonya bulunur. Hedefimiz bu ürünü sadece Türkiye'de satmak değil. Tüm Avrupa ve Ortadoğu'da satmak hedefiyle yola çıktık. Bu yüzden kolonya şişelerimizi hat motifleriyle deri baskılı yaptık.
Üretim aşamasında aktif olarak yer alıyor musunuz?
Akçelik: Evet, yer alıyorum.
'Aşk'ın açılımı ne sizin için?
Akçelik: 'Aşk'ın açılımının içinde şifa vardır. İnsan aşk ile şifa bulabilir. Hepimiz, tüm insanlar aşktan ve sevgiden yaratıldık. Bütün evren böyle yaratıldı. Bunun hikmetini, şifasını kullanmak çok önemli. Aşık olan insanın derisine bakınca bunu anlayabilirsiniz. Zira derimiz en geniş organımızdır. Her türlü tepkimizi cildimizden anlayabiliriz. Bir şeye üzülürüz, derimiz anında tepki verir, heyecanlanırız kızarırız. Bu yüzden cildimizden de aşkı anlamak mümkündür.
Miami'de Barbara Brannan School of Healing'de 'şifacılık' eğitimi alıyorsunuz, nasıl karar verdiniz bu bölümde okumaya?
Akçelik: Bu serüven üç yıl önce başladı. Çok tesadüfi gelişti açıkçası. Bir workshop'a katılmıştım. Bu workshop sonrası aslında herkesin, tüm insanoğlunun ellerinde şifa olduğunu ama bunu kullanmayı unuttuğumuzu, bunu kullanmanın yolunun da tekrar özümüze dönerek ve gönül gözümüzü açarak gerçekleşebileceğini öğrendim. Bu sayede bu yolculuğa başladım. Aslında fark ettim ki bizlere hep düşünmemizi, kafamızı çalıştırmamız gerektiği empoze ediliyor. Ancak düşüne düşüne gönül gözümüzü kapatıyoruz. Ne zaman ki hislerine güvenirsiniz, o zaman yanılmazsınız. Düşünürken insanın kafasından çok şey geçer ve yanılma payı artar. Fakat gönül tek şeyi söyler. His tek şeyi söyler, bu yüzden hislerimize güvendikçe insan oluruz. Maneviyatımız yükselir, işte bu yüzden okula başladım.
Kolonyalarınızda kullandığınız çiçekler hangileri ve seçim yaparken nelere dikkat ettiniz?
Akçelik: Amber ve sandal ağacı kokularını özellikle seçtim. Bir de incir esansı var, bu da çok etkileyici. Her iki koku da insan üzerinde pek çok duyguları uyandırma özelliğine sahip. Özellikle gül olmasına dikkat ettim. Bunların hepsinin insanlar üzerindeki etkilerini araştırdım. Herkesin bu kokular sayesinde şifa bulacağına yürekten inandım. Bu yüzden bunlar seçildi.
'İnsan aşk ile şifa bulabilir'
Çiçeklerin şifa verdiğini söylediniz, hangi çiçek hangi derde derman oluyor?
Akçelik: Gül ruha dinginlik verir, amber rahatlatıcı bir etki sağlar, gereksiz endişelerin ortadan kalkmasına yardımcı olur. İncir esansı gevşemeyi sağlar, tende pozitif etkileşmeyi sağlar. Karabiber zihnimizdeki bulanıklığı dağıtır ve konuya odaklanmamıza yardımcı olur.
Her kokunun bir anlamı ve özel bir adı var; bunları anlatır mısınız?
Akçelik: The Ashk'ın yedi farklı çeşidi satışa sunuldu: Hayal, Hayat, Nevin, Su, Nadir, Can, Umut... Sadece bebekler için üretilmiş olan Masal... Ayrıca çamaşır kokusu olarak kullanıma sunulan Nil Linen bulunuyor. Hayal, ismini hayatın hayalle beslenen döngüsünden alıyor. Hayat, yaratılma serüveniyle ilişkilendirilen hayat ağacından alıyor. Nevin ismi yedi kat gök, yeditepe İstanbul ve nefsin yedi kapısından esinlenmesinden geliyor. Su, ateşin ve yağmur damlalarının yarattığı suyu, yüce dağların ardında görmesiyle ismini aldı. Nadir ise gezgin dervişlerin Ashk'a ermek için çıktıkları yolda kendilerini korumak amaçlı Teber'den esinleniyor. Bir başka çeşit olan Can ismi ise yaratılma serüvenini, yaradandan ötürü yaratılanı sevmekten alıyor. Umut ise ismini Ashk'ın bir bakışla başlayıp, kum saati gibi yüreğe umutla akmasından alıyor. Çamaşır kokusu olarak üretilen Nil Linen serisinin ise isim babalığını ünlü tiyatro sanatçısı Ali Poyrazoğlu yaptı. Nil Linen çamaşır serisinde dinginlik veren ıhlamur esansı kullanıldı. Ihlamurun uykuda dinginlik ve sakinlik veren olumlu bir etkisi var. Fransa'da kadınların dinginlik sağlayabilmek amacıyla iç çamaşırlarının içine ıhlamur kokusu sıktıkları biliniyor.
The Ashk serisinde neler var, gelecekte neler olacak?
Akçelik: Kolonya, oda kokusu, mum ve çubuk oda kokusu The Ashk Diffuser var şu anda. Önümüzdeki yıl hedefimizde sabun, sıvı sabun, peştamal gibi Ashk ürünleri olacak. Ayrıca The Ashk mağazaları açmayı da hedefliyoruz kısa bir zaman sonra...
Ürünlerinizin şişeleri de çok özel; üzerlerinde ne yazıyor?
Akçelik: Osmanlıca 'Şifa olsun' yazıyor. Hat sanatı Osmanlıca olduğu için bunun devamı niteliğinde Osmanlıca kullandık. Logomuz da lamelif. Arap alfabesinde sondan üçüncü harf.
'Niyet' çok önem verdiğiniz bir şey, nedir 'niyet'in hikmeti?
Akçelik: Niyet gerçekten çok önem verdiğim bir şey, zira her şeyin başı niyettir. Her şey niyetle başlar. Çok güzel bir laf vardır; "Niyet en büyük maymuncuktur" diye. Doğru niyeti doğru kapıya verdiğiniz zaman bütün kapıları açabilirsiniz. Ancak günümüzde niyet çok basite indirgenebiliyor, insanlar hafife alabiliyor. Ama niyet çok derin konsantrasyon isteyen bir olgu.
'Aşk' sizin hayatınızın neresinde?
Akçelik: Aşk benim hayatımın her yerinde. Aşık olmak değil de, aşk olmayı tercih edenlerdenim. Her şeyi aşk ile yaşamayı, siz aşk olduktan sonra aşk da size gelir. Bu yaptığınız her işte, aldığınız nefeste, yediğiniz bir lokmada, gülümsemenizde, her şeyinizde aşk olmalı. Ağlarken bile aşk olmalı. Sadece mutluluktan bahsetmiyorum, yaptığınız her şeyi aşkla yaparsanız başarıya ulaşmamak ve mutlu olmamak için hiçbir sebep yoktur.
Nasıl bir ailede büyüdünüz; aile bireylerinizde tasavvufa ilgi var mıydı?
Akçelik: Klasik bir Türk ailesiyiz. Doğulu bir aileyiz. Ananevi kültürümüze çok önem vererek büyüdük. Örf, adet, görgü kuralları ailemizde çok önemsenir. Hiyerarşiyi biliriz, ataerkil bir aileyiz. Bizde ağırlıklı olarak insan olmak konuşulur. Babam felsefeye çok düşkün bir insandı, rahmetli nur içinde yatsın. Bize insan sevmenin insan ayırmamanın önemini, yaradandan ötürü herkesi sevmemiz gerektiğini anlatırdı. Bizler de böyle büyüdük.
'İnsan aşk ile şifa bulabilir'
Aynı zamanda ailenize ait Akçelik Madencilik Şirketi'nde yönetim kurul üyesisiniz... Madencilik işletmesinde aktif olarak çalıştınız, neler tecrübe ettiniz?
Akçelik: Ben finans bölümündeydim. Bir süre Antalya'da Akçelik Holding'in turizm işletmesi olan Club Nena Tatil Köyü'nde de çalıştım. Çok küçük yaştan bu yana bilfiil işin içinde olduğum için madencilikle büyüdüm diyebilirim. Kardeşlerimle kum tepelerinde yuvarlanarak büyüdük. Kir pas içinde eve gelirdik. Bu işin tozunu yuttuk diyebilirim. Ekonomi mezunu olduğum için çalışmaya direkt finans tarafında başladım. Kaybetmeyi de, kazanmayı da, ama her seferinde şükretmeyi öğrendim.
Oğlunuz Can'ın yeni işinize olan bakışı nasıl?
Akçelik: Can, bu işi aşkla yaptığımı gördüğü için çok mutlu. Ben oğlumu bilfiil işin içine de sokuyorum. Yaşına uygun sorumluluklar veriyorum. Henüz 10 yaşında. İşin içinde yer almaktan çok mutlu. Ashk'ı çok seviyor, bana değişik fikirler veriyor. Hissiyatı ve gönül gözü çok geniş bir çocuk. Çocuk olduğu için henüz kirlenmemiş ve maskesi yok. İşime olan bakışı çok pozitif, bu pozitif bakış da beni daha da motive ediyor. Ashk markası Can'la birlikte daha da büyüyecek.